Differential expression of proteins in active and inactive phases of Behçet's syndrome
Behçet sendromunun aktif ve inaktif fazlarında farklı protein ekspresyonları
- Tez No: 612018
- Danışmanlar: PROF. DR. EDA TAHİR TURANLI
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Moleküler Tıp, Romatoloji, Tıbbi Biyoloji, Molecular Medicine, Rheumatology, Medical Biology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2019
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Moleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Moleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 112
Özet
Behçet sendromu (BS), birçok doku ve organı etkileyen inflamatuar bir bozukluktur. Tekrarlayan ağız içi aftlar, genital bölgede oluşan ülserler, göz içi inflamasyonu (üveit) ve deri lezyonları gibi çok farklı klinik bulgular ile karakterizedir. Ven ve arter iltihabına sebep olan bir tür vaskülit (damar iltihabı) hastalığı olarak da tanımlanan BS, gösterdiği klinik bulgulara ve damar sistemi tutulumuna ek olarak eklem, iskelet-kas sistemi, sindirim sistemi ve merkezi sinir sistemi tutulumları göstermektedir. Çoğunlukla 20-35 yaşlarında ortaya çıkan hastalık, yaşlılar (>50) ve çocuklarda nadir olarak görülmektedir. Hastalık kadın ve erkeklerde aynı oranda görülmesine karşın, erkeklerde daha ağır klinik tablo ile seyretmektedir. BS coğrafik olarak çok farklı dağılım göstermekle birlikte özellikle İpek Yolu üzerinde bulunan Akdeniz, Orta Doğu ve Uzak Doğu toplumlarını etkilemektedir. Tüm toplumlarda, BS'nin görülme sıklığı (pooled prevalance) 100.000 kişide 10,3 olarak belirtilmektedir. Hastalığın 100.000 kişide görülme sıklığı (pooled prevalance), Orta Doğu'da 31,8; Asya'da 4,5; Güney Avrupa'da 5,3; Kuzey Avrupa'da 2,1 ve Kuzey Amerika ve Karayip Adaları'nda 3,8 olarak görülmektedir. Sendromun en sık görüldüğü Türk toplumunda bu oran bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte 20 – 421 / 100.000'dir. Japonya'da 22 / 100.000; İsrail'de 15,2 / 100.000; İran'da 80 / 100.000; olarak bildirilirken, Amerika ve İngiltere'de çok daha düşüktür (5,2 / 100.000; 0,64 / 100.000). Hastalığın etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, ailesel birikim, Orta Doğu ve Akdeniz toplumlarında görülme sıklığındaki yükseklik ve hastalığın HLA-B*51 alleli ile güçlü bağlantısı, genetik unsurların hastalığın etiyolojisinde rol oynadığını ortaya koymaktadır. Diğer yandan, özellikle tek yumurta ikizlerinde görülen uyuşmazlık ve hastalık geçmişi olmayan ailelerde görülen sporadik BS vakaları, çevresel faktörlerin de hastalığın oluşumunda rol sahibi olduğunu göstermektedir. Görülen birçok BS vakası sporadik olmakla birlikte, görülme sıklığı toplumlara göre farklılık gösteren ailesel BS vakaları bildirilmektedir. Ailesel BS'nin en sık görüldüğü Türk toplumunda (%18,2), hasta bireylerin kardeşlerinde hastalık görülme oranı (%4,2) ve kardeş risk oranı (λs=11,4-52,5) yüksektir bulunmaktadır. Bu sonuçlar BS'nin genetik temelini desteklemesine karşın, ailesel BS vakalarında klasik Mendel kalıtım görülmemektedir. BS'nin genetik temelini gösteren en önemli bulgu İnsan Lökosit Antijenleri (Human Leukocyte Antigens – HLA) B geni ile arasındaki güçlü ilişkidir. HLA-B*51 alleli ile güçlü bağlantı farklı birçok toplumda gösterilmiştir. Kromozom 6p21 üzerinde lokalize HLA genleri, majör histokompatibilite kompleksi (MHC) üzerinde bulunmakta ve bu bölgede bulunan diğer genler ile birlikte antijen sunumunda ve immün cevabın oluşumunda rol oynamaktadırlar. Farklı toplumlarda yapılan 78 çalışmanın meta analizleri sonucunda, HLA-B*5/B*51 frekansı BS'li bireylerde %57,2 (%95 CI %53,4–60,9), sağlıklı kontrollerde %18,1 (%95 CI %16,1–20,3) olarak hesaplanmıştır. Taşıyıcılık oranı en sık Türk toplumunda görülmektedir (~ %19,6–42). HLA-B*51'in varlığı ile BS arasında güçlü bir ilişki gösterilmesine karşın, genel popülasyonda görülen %20 taşıyıcılık oranı, allel taşımayan hastaların varlığı ve MHC I bölgesinde bulunan başka varyantlar ile bağlantı dengesizliği (linkage disequilibrium-LD) nedeniyle, HLA-B*51'in tek başına mı, yoksa başka bir MHC I varyantı veya başka bir gen ile birlikte mi etki gösterdiği bilinmemektedir. Yapılan çalışmalarla, MHC I bölgesinde bulunan TNF, MICA genlerinin, HLA-B*51 ile bağlantı dengesizliği gösterilmiştir. Ayrıca, Mendel kalıtım göstermeyen kompleks hastalıklarda rol oynayan aday genlerin ortaya çıkarılmasında yaygın olarak kullanılan bir yöntem olan genom çaplı ilişkilendirme çalışmalarıyla (Genome Wide Association Study – GWAS) birçok aday gen ortaya çıkarılmıştır. Günümüze kadar, Türk, Japon, Kore, Çin, İran toplumlarında yapılan 8 GWAS çalışmasıyla, IL10, IL23R-IL12RB2, STAT4, CCR1-CCR3, KLRK1-KLRC4, ERAP1, FUT2, GIMAP, IL12A genleri ve immunochip genotiplendirme ile ayrıca IL1A-IL1B, IRF8, CEBPB-PTPN1, ADO-EGR2, RIPK2 ve LACC1 genleri BS ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca az örnek sayılarıyla yapılan bağlantı (linkage) analizleri veya inflamasyon ilişkili gen polimorfizm çalışmaları sonucunda IL6, IL18, IFNα, MEFV, eNOS, RhoA gibi birçok genin olası rolü öne sürülmektedir. Aday olarak öne sürülen genlerin bir kısmı farklı toplumlarda doğrulanmış olmasına karşın, BS ile ilişkilendirilmiş kesin bir gen bulunmamaktadır. BS'deki immünolojik bozukluklar birçok çalışma ile gösterilmiştir. BS'de görülen immünolojik bozukluklar hem otoimmün hem de otoinflamatuar hastalıkların immünolojik bulguları ile benzerlik göstermektedir. HLA-B*51, T hücre cevabı ve bazı hastalarda otoantikorların görülmesi nedeniyle hastalığın patogenezinde edinsel immün (adaptive immunity) sistemin rol oynadığı öne sürülmektedir. Buna karşın yüksek nötrofil aktivitesi, pro-inflamatuar sitokinlerin artışı, semptomların atak ve remisyon dönemlerinin görülmesi nedeniyle, patogenezde doğal immün sistemin rol oynadığı belirtilmektedir. Hastalıkla ilişkili kesin bir genin bulunmaması, hastalığın görülme sıklığı yüksek olan bölgelerden gelen göçmenlerde hastalık prevalansının azalması çevresel faktörlerin hastalığın patogenezindeki rolünü ortaya koymaktadır. Başta Herpes simplex virüsü ve Streptococcus sanguis olmak üzere bazı mikroorganizmaların immün cevap oluşmasını tetikleyerek, genetik yatkınlığı olan kişilerde BS gelişiminde rol oynadığı öne sürülmektedir. Yapılan ağız/tükürük veya bağırsak mikrobiom çalışmaları sonucunda, BS'li bireylerde bakteri çeşitliliğinin azaldığı gösterilmiş, ancak BS patogenezine yol açacak spesifik bir mikroorganizma tanımlanamamıştır. Ayrıca çeşitli hücresel stres koşullarında indüklenen, protein sentezi ve katlanmasında rol oynayan ısı şoku proteinlerinin (heat shock protein – HSP) BS patogenezinde rol oynadığı düşünülmektedir. Yüksek homoloji gösteren insan HSP60 ve bakteriyel HSP65 proteinlerinin (yaklaşık %60) çapraz reaksiyonu (cross-reactivity) sonucunda, otoreaktif T hücrelerinin çoğalmasına neden olabileceği yaygın olarak kabul edilmektedir. Sedimantasyon hızı artışı, C-reaktif protein (CRP) yüksekliği, serum immunoglobulinlerinde artış, HLA-B*51 pozitifliği gibi bulgular görülmesine karşın, bu bulgular hastalıkla korele değildir. Bu nedenle hastalık tanısı, Behçet hastalığı uluslararası çalışma grubu tarafından belirlenmiş tanı kriterlerine (International Study Group (ISG) Criteria for Behçet's Disease) dayanarak yapılmaktadır. Hastalığa özgü hücrelerin proteom profillerinin araştırılması, BS gibi kompleks kalıtım paterni ve klinik heterojenite gösteren hastalıklarda, patogenezin ve ilişkili moleküler yolakların ortaya çıkarılabilmesi için önem taşımaktadır. Günümüze kadar yapılan birçok proteomik çalışmada serum, nötrofil hücreleri ve periferik kan mononükleer hücreleri (PBMC) kullanılmıştır. İki boyutlu jel elektroforezi (2D-PAGE) ve iki boyutlu diferansiyel (floresans ayrımlı) jel elektroforezi (2D-DIGE) yöntemleriyle yapılan çalışmalarda, BS vakalarının nötrofil hücrelerinde, 40 kDa moleküler ağırlığında kırpılmış (truncated) aktin, serum örneklerinde artış gösteren haptoglobin ve amyloid A proteinleri gösterilmiştir. Ayrıca BS hastalarının serumlarında anti-alfa enolase antikorunun artışının gösterilmesiyle, alfa enolazın, özellikle üveitli hastalarda aday oto-antijen olabileceği kabul edilmektedir. PBMC örnekleriyle yapılan 2D-DIGE çalışmaları sonucunda, tyrosine-protein phosphatase non-receptor type 4, threonine synthase-like 2, ve β-actin proteinleri aday BS biyo-belirteci olarak öne sürülmektedir. Yaklaşık 20,000 insan proteinini tanımlayabilen, bir tür protein mikroarray yöntemi olan HuProt array yöntemiyle BS, Takayasu arteriti ve Sjogren sendromlu bireylerin serum örneklerinin karşılaştırılmaları sonucunda, RNA polymerase II subunit A C-terminal domain phosphatase (CTDP1) BS spesifik oto-antijen olarak tanımlanmıştır. Ancak yapılan proteomik çalışmalar sonucunda elde edilen aday proteinlerin farklı çalışmalarla doğrulamaları yapılamamıştır. Bu çalışmada, BS ile ilişkili olabilecek proteinlerin ortaya çıkarılması amacıyla farklı deney gruplarının PBMC hücrelerinin protein profillerinin karşılaştırılmaları yapılmıştır. Bu bağlamda, çalışmaya Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Romatoloji polikliniğinde takipli olan hastalar dahil edilmiştir. Hasta grubu 33 aktif şikâyeti bulunan ve 26 şikâyeti bulunmayan Behçet sendromlu bireylerden oluşturulmuştur. Hasta kontrol grubuna üst solunum yolları enfeksiyonu geçiren, herhangi bir inflamatuar hastalığı bulunmayan 18 kişi dahil edilmiştir. Ayrıca bu bireylerin 13'ünden sağlıklı dönemde de örnek alınarak inaktif dönem hasta kontrol grubuna katılmıştır. Herhangi inflamatuar hastalığı ve enfeksiyonu bulunmayan 28 sağlıklı birey ile sağlıklı kontrol grubu oluşturulmuştur. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Etik Kurul onayı (Onay numarası ve tarihi: 83045809/5584, 5 Mart 2013) alındıktan sonra, her gönüllü çalışma hakkında bilgilendirilerek ve yazılı onam formları alınmıştır. Hasta ve kontrollerden elde edilmiş kan örneklerinden (her hastadan yaklaşık 20 cc) bekletilmeden PBMC elde edilmiş ve protein izolasyonu yapılmıştır. Her grupta bulunan örneklerden eşit miktarda alınarak havuz çalışma grupları; aktif Behçet hasta, inaktif Behçet hasta, üst solunum yolları enfeksiyonu aktif hasta, üst solunum yolları enfeksiyonu sonrası inaktif hasta ve sağlıklı kontrol oluşturulmuştur. Havuz çalışma gruplarından elde edilen 2D-DIGE jel görüntüleri PDQuest Advanced–8.0.1 yazılımı ile analiz edilerek protein spotları arasında densitometrik karşılaştırma yapılmıştır. İstatistiksel olarak anlamlı veya en az 2 kat farklılık gösteren spotlar değerlendirmeye alınmıştır. Yapılan analizler sonucunda, aktif BS havuzu ile inaktif BS havuzu örneklerinin karşılaştırılmasıyla, farklılık gösteren 115 spot tespit edilmiştir. Bu spotların 36 tanesi (%31,3) istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterirken (p
Özet (Çeviri)
Behçet's Syndrome (BS) is a multisystemic inflammatory disorder characterized by recurrent oral aphthous and genital ulcers, skin lesions, and uveitis. BS is also known as systemic vasculitis, causing arterial and venous inflammation. It may involve bone-muscle, gastrointestinal, and central nervous systems. BS generally begins in the second decade of life and the distribution of BS is seen almost equally in both genders; however, male patients are associated with more severe disease course. BS has a worldwide distribution; however, it is mainly encountered along the Silk Road, in populations on the Mediterranean, the Middle East, and the Far East. The pooled prevalence is 10.3 per 100,000 population globally and 31.8 for the Middle East, 4.5 for Asia, 5.3 for Southern Europe, 2.1 for Northern Europe, and 3.8 North America/Caribbean Islands as cases per 100,000 population. The highest prevalence is observed in Turkey, with a range between 20 and 421 per 100,000 persons. The etiology of BS is still not clear yet; however, familial aggregation, high prevalence in the Middle East and Mediterranean population, and strong association with HLA-B*51 emphasize the role of genetic factors in the disease pathogenesis. The strong association between BS and Human Leukocyte Antigens (HLA) B gene is the most important evidence showing the genetic basis of the disease. This association was shown in many different populations. HLA and other major histocompatibility complex (MHC) genes, which are located on the chromosome 6p21, play roles in antigen presentation and the immune response. The pooled prevalence of HLA-B*5/B*51 allele carriers were reported as %57.2 (%95 CI %53.4–60.9) in BS patients and %18.1 (%95 CI %16.1–20.3) in healthy controls. HLA-B*51 allele is seen the most frequently about %19.6–42 in the Turkish population. On the other hand, the presence of HLA-B*51 alleles in 20% of the general population, the absence of this allele in BS patients, and linkage disequilibrium (LD) of HLA-B*51 with other variants raise the question whether HLA-B*51 plays a role in BS pathology alone or with other variants. Several candidate loci, such as IL10, IL23R-IL12RB2, STAT4, CCR1-CCR3, KLRK1-KLRC4, ERAP1, FUT2, GIMAP, IL12A, IL1A-IL1B, IRF8, CEBPB-PTPN1, ADO-EGR2, RIPK2, LACC1, TNF, and MEFV have been identified by using genome wide association studies (GWAS) and immunochip genotyping. Although some of the candidate genes have been confirmed in different populations, there is no specific gene associated with BS other than HLA-B*51. Immunological abnormalities in BS have been implicated in previous studies. Many immunological aspects of BS show similarities with both autoimmune and autoinflammatory disorders. The strong association with HLA-B*51, T cell response, and the presence of autoantibodies in some cases suggest that adaptive immunity have a role in the BS pathogenesis, whereas high neutrophil activity, remission/exacerbation phases of symptoms, and increased pro-inflammatory cytokines indicate the role of innate immunity. The discordance of monozygotic BS twins and sporadic BS cases with no family history indicate the possible role of environmental factors. Human 60 kDa HSP (HSP60) and bacterial 65 kDa HSP (HSP65) show high sequence homology. Therefore, the cross-reactivity between human and bacterial heat shock proteins (HSP) has been shown in many studies. Also, Nf-M is thought to be involved in BS inflammation because neurofilament medium (Nf-M) has structural similarity with Hsp65. Although increased C-reactive protein (CRP) level, erythrocyte sedimentation rates, and association with HLA-B*51 have been reported in some BS cases, there are no histological features or unique biological markers. Therefore, the diagnosis of BS is generally made based on clinical manifestations described by International Study Group (ISG) Criteria for Behçet's Disease. Investigation of proteome profiles of diseases with complex inheritance patterns and clinical heterogeneity, such as BS, is important to understand the processes and related molecular pathways. Several proteomic studies have been performed to investigate BS related proteins using serum, neutrophils, and peripheral blood mononuclear cells (PBMCs). Increased levels of truncated actin with 40 kDa molecular weight, serum haptoglobin, amyloid A, and alpha-enolase were found in BS patients. Also, tyrosine-protein phosphatase non-receptor type 4, threonine synthase-like 2, and β-actin have been suggested as candidate biomarkers for BS in an analysis of PBMC protein profiles. RNA polymerase II subunit A C-terminal domain phosphatase (CTDP1) has been defined as a BS-specific novel autoantigen in a study comparing serum protein profiles of BS, Takayasu arteritis, ANCA-associated vasculitis, and Sjogren's syndrome patients using HuProt arrays, which is a type of protein microarray consisting of approximately 20,000 unique human proteins. Most of these results were not confirmed by other studies later. In this study, PBMC protein profiles of different study groups were compared to investigate BS-related proteins. All BS patients have been followed in the rheumatology outpatient clinic at Cerrahpaşa Medical Faculty. The study groups were composed of the BS patients in active phase (N=33), in inactive phase (N=26), and age-matched healthy individuals (N=28). Additionally, patients with upper respiratory tract infection (URI) during active infection (N=18) and post-infection (N=13) were included in the study as a disease control group to eliminate the candidate proteins that may be specific to infections. The study was approved by the Ethics Review Committee of Cerrahpaşa Medical Faculty (approval number and date: 83045809/5584, 5 March 2013). Informed consent was obtained from all study participants. The extraction of PBMC protein was performed on the same day of blood collection (approximately 20 cc of whole blood). The equal protein amount of each sample was mixed to prepare pooled samples of study groups. Each group had different protein amount for each sample: 50 to 100 µg. The proteome of study groups was evaluated using two-dimensional difference gel electrophoresis (2D-DIGE). Differentially expressed protein spots with at least two-fold and/or statistically significant change (p ≤ 0.05) were determined by PDQuest Advanced–8.0.1. A total of 369 differentially expressed protein spots were detected across the groups. The number of differentially expressed protein spots were 115 between active BS and inactive BS, 118 between active BS and healthy controls, and 129 between inactive BS and healthy controls. Forty-five of them were excised from the preparative gel to identify by MALDI-TOF-MS. The number of differentially expressed protein spots were 29 in active BS vs. active URI and 10 in inactive BS vs. active URI. Sixteen differentially expressed proteins (12 of them in active vs inactive BS comparison, whereas 11 of them for active BS vs healthy control comparison) having a role in glycolysis, cytoskeleton organization, protein folding, and regulation of blood coagulation pathways, were identified through bioinformatic tools such as PANTHER and STRING. Fructose-bisphosphate aldolase-C (ALDOC), fibrinogen alpha chain (FGA), filamin-A (FLNA), and phosphoglycerate kinase-1 (PGK1) were increased; calreticulin (CALR), ficolin-1 (FCN1), fibrinogen beta chain (FGB), far upstream element-binding protein-1 (FUBP1), heterogeneous nuclear ribonucleoprotein-M (HNRNPM), stathmin (STMN1), vinculin (VCL), and WD repeat-containing protein-1 (WDR1) were decreased in active BS compared with inactive BS. Fibrinogen alpha chain (FGA), far upstream element-binding protein-1 (FUBP1), heterogeneous nuclear ribonucleoprotein-M (HNRNPM), Hsc-71kDa (HSPA8), stathmin (STMN1), talin-1 (TLN1), Tropomyosin alpha-3 chain (TPM3), and WD repeat-containing protein-1 (WDR1) proteins were decreased; while fibrinogen beta chain (FGB), Myosin light polypeptide-6 (MYL6), and phosphoglycerate kinase-1 (PGK1) proteins were increased in active BS, compared with healthy controls. Cytoskeleton-related WDR1 and STMN were lower in active BS compared to healthy controls. Increased levels of PGK1, which have a role in glycolysis, were observed in patients with active phase of BS. Also, ER stress-related proteins, CALR and HSPA8 were found to be lower in active BS patients. Additionally, we found decreased levels of GRP78/BiP and HSPA1A, which are also protein folding and ER stress-related proteins, in active BS patients compared to healthy control pool. Western blot analyses were performed for differentially expressed proteins; WDR1, PGK1, and CALR. WDR1 levels were decreased in BS patients compared to healthy controls; however, there is no statistical significance. Slightly increased level of PGK1 was found in BS patients compared to healthy controls, and the highest level was in the BS patients in active phase. Calreticulin levels were higher in BS patients compared to healthy controls, contrary to 2D-DIGE results. As the Western blot studies included a small number of patients and control groups, it was thought that they were not sufficient for statistical analysis. In this study, alteration of the 16 proteins, which are involved in glycolysis, coagulation activation, cytoskeleton organization, protein folding, and ER stress, was found to be associated with BS for the first time. Decreased levels of cytoskeleton proteins; WDR1 and STMN, also ER stress-related proteins; CALR and HSPA8 were identified in active BS. Since our results regarding the levels of ER stress and protein folding related proteins showed the opposite of what has been reported related to inflammation in the literature, ER involvement in BS will be explored in further studies.
Benzer Tezler
- The effect of indole acetic acid, kinetin, gibberellin and abscisic acid on the expression of ARF1 GTP binding protein of pea Pisum sativum L. cv. araka)
İndol asetik asit, kinetin, giberellin ve absisik asitin GTP bağlayan ARF1 proteininin bezelyedeki (Pisum sativum L. cv. araka) anlatımı üzerine etkisi
ÖZLEM ERTEKİN
Yüksek Lisans
İngilizce
2007
BiyokimyaOrta Doğu Teknik ÜniversitesiBiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MERAL YÜCEL
PROF. DR. ABDULREZZAK MEMON
- Role of histone variant H3.3 in transcription and mitotic progression
Histon varyantı H3.3'ün transkripsiyonda ve mitoz bölünme ilerlemesindeki rolü
AYŞEGÜL ÖRS
Doktora
İngilizce
2017
Biyolojiİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. IŞIK YULUĞ
PROF. DR. MEHMET ÖZTÜRK
- Determination and verification of new targets in liver cancer
Karaciğer kanserinde yeni hedeflerin belirlenmesi ve doğrulanması
UMUT EKİN
Doktora
İngilizce
2022
BiyokimyaDokuz Eylül ÜniversitesiMoleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ YAVUZ OKTAY
PROF. DR. MEHMET ÖZTÜRK
- Heterogeneity of hepatocellular malignant phenotype
Hepatoselüler malignansi fenotipinin heterojenliği
NURİ ÖZTÜRK
Doktora
İngilizce
2006
Biyolojiİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET ÜZTÜRK
- Proteome-wide analysis of functional roles of bacilysin biosynthesis in Bacillus subtilis
Bacillus subtilis?de basilisin biyosentezinin fonksiyonel rolünün proteom ölçekli analizi
ASLI ARAS TAŞKIN
Yüksek Lisans
İngilizce
2010
BiyolojiOrta Doğu Teknik ÜniversitesiBiyoteknoloji Bölümü
PROF. DR. GÜLAY ÖZCENGİZ