Landscape research on towards sustainable energy landscapes
Sürdürülebilir enerjillere yönelik peyzaj araştırması
- Tez No: 613298
- Danışmanlar: DOÇ. DR. MELTEM ERDEM KAYA
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Peyzaj Mimarlığı, Landscape Architecture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2019
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Peyzaj Mimarlığı Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 116
Özet
Enerji her zaman degisir ve yaşam ortamımızı değiştirir. Geçmişte enerji geçişinin çevre üzerindeki etkisi mütevazıydı ve insan yaşamı için herhangi bir tehdit oluşturmamaktaydı. Ancak sanayi devrimi, yeraltı fosil yakıtlarının keşfi ve daha sonra elektrik altyapısının ve nükleer santrallerin genişletilmesinden sonra, insanın enerji ile ilgili faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkileri oldukça artmıştır. Daha sonra, 1970'lerin petrol krizi çoğu ülkede, özellikle de enerji ithal edenlerde, enerji güvenliği konusunda endişeler yarattı. Bu konular, ülkelerin alternatif enerji kaynakları bulma konusunda ilk girişimlerini tetiklemiş ve yerli temiz enerji kaynaklarına odaklanmalarını sağlamıştır. Son yıllarda büyük çaplı fosil yakıtların tüketilmesiyle, enerji ile ilgili faaliyetlerin çevre üzerindeki yıkıcı etkileri, iklim değişikliği, asit yağmurları ve hava kirliliği gibi ciddi çevresel sorunlara neden olarak önemli ölçüde artmıştır. Bu sorunlar tüm dünyada binlerce insanın, vahşi yaşamın ve bitkinin hayatını tehdit etmektedir. Bu sorunlar ve dünyadaki enerji sektörünün ana itici güçleri olan fosil yakıtların tükenmesinin bir sonucu olarak enerji güvenliği endişeleri ve yenilenebilir enerji teknolojilerinin geliştirilmesi, temiz yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi için küresel bir eğilim yarattı. ancak, bu ülkelerin sadece bir kısmı temiz enerjilerin geliştirilmesinde başarılı olmuştur. Bu çalışmada, yenilenebilir enerjilerin mevcut durumunu ortaya çıkarmak için enerji kaynaklarının sürdürülebilir enerjilere yönelik devrimi incelenmiş ve küresel ölçekte en iyi yenilenebilir enerji gelişimi vakalarını sunmak için vaka çalışmaları yapılmıştır. Bu vakalar diğer ülkelerde gelecekteki sürdürülebilir gelişmelere rehberlik edebilir. Enerji, elektrik, termal enerji ve yakıt olmak üzere üç farklı sektörde kullanılmaktadır. Elektrik kaynakları nükleer enerji, kömür ve linyit, atık enerji, rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve güneş fotovoltaik olmak üzere altı kategoride sınıflandırılmaktadır. Kömür ve linyit, küresel elektrik arzında en büyük paya katkıda bulunmaktadır. Kömür, diğer tüm fosil yakıtlar arasında karbon yoğunluğu en yüksek olan ve en kirletici olan enerji kaynağıdır ve insan kaynaklı karbon dioksit emisyonlarının büyük bir kısmından sorumludur. Şu anda, sera gazı emisyonlarını azaltırken fosil yakıtlardan enerji üretmeyi mümkün kılan tek verimli ve mevcut teknoloji CCS'dir (karbon yakalama ve depolama). Karbon yakalama kullanımı ve depolaması (CCUS) olarak da adlandırılan CCS, önemli miktarda (neredeyse% 90) sera gazı emisyonunu azaltabilen bir dizi teknolojiyi ifade eder. Aslında bu strateji gelecekteki düşük karbonlu enerji gelişiminin kaçınılmaz bir parçasıdır ve tüm ülkelerde uygulanması gerekli sayilir. Nükleer enerji temiz elektrik kaynağı olarak kabul edilir ve elektrik üretimine ve CO2 emisyonlarının azaltılmasına önemli katkıda bulunmuştur. Butun yenilenebilir enerjilerin arasında, hidroelektrik küresel elektrik üretimine en büyük katkıyı sağlamaktadır ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları dünyadaki elektrik talebinin küçük bir kısmını karşılıyorlarç. Her ne kadar rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi elektrik üretimi için en iyi temiz kaynaklar arasında olsa da, gelişimlerini kısıtlayan bazı sorunlar vardır. öncelikle, rüzgar türbinleri ve güneş PV'leri ile ilgili fiyat son yıllarda düşmüş olsa da ve gelecekte azalacak işaretler olsa da, bu teknolojiler hala pahalıdır ve ucuz geleneksel fosil yakıtlarla rekabet edememektedir. İkincisi, rüzgar türbinlerinden ve güneş PV'lerinden gelen güç çıkışı mevsimlere göre değişiyor ve rüzgar esmesi, sis, toz ve güneş ışığının mevsimsel mevcudiyeti gibi faktörler güç çıkışlarını etkiler. Ayrıca, büyük miktarlarda yenilenebilir enerjilerin depolanması için henüz uygun teknolojiler geliştirilmemiştir. Dahası, bu enerji kaynakları daha az enerji yoğunluğuna sahiptir ve fosil yakıtlara kıyasla daha büyük çevresel izler birakmaktadir ve bu konu gelişmelerine karşı halkın muhalefetini artırıyor. Bu tür temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişimini hızlandırmak için yukarıda belirtilen sosyal ve teknolojik engeller aşılmalıdır. Termal enerji kaynakları beş farklı jeotermal enerji, artık ısı, turba, doğal gaz (kaya doğalgazı, biyogaz) ve biyokütle kategorilerine ayrılmıştır. Dünya enerjisinin neredeyse yarısı, ısı üretmek için kullanılmaktadır, ve termal enerji sektörü en fazla miktarda karbondioksit emisyonunu oluşturmaktadır. Şu anda, termal enerjinin neredeyse% 90'ı fosil yakıtlarla sağlanmaktadır ve bu sektördeki yenilenebilir kaynakların payı yaklaşık% 10'dur. Doğal gaz, küresel ısı tedarikinde anahtar bir kaynaktır ve enerji geçişinde temel bir rol oynaması beklenmektedir. Doğal gazın diğer tüm fosil yakıtlar arasında en temiz enerji kaynağı olması nedeniyle, çoğu Avrupa ülkesi, Çin ve ayrıca bazı ülkeler kömür yakıtlı elektrik santrallerini doğal gazla değiştirmeye çalışmaktadır. Doğal gazın yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi için gerekli zamanı sağlaması bekleniyor. Modern biyoenerji, küresel yenilenebilir termal enerji talebinin yaklaşık% 65'inden fazlasını oluşturmaktadır ve jeotermal enerji, dünyanın termal enerji talebinde en küçük paya sahiptir, ancak araştırmalar, dünyanın jeotermal enerji kapasitesinin mevcut kullanımdan birkaç kat daha yüksek olduğunu ve jeotermal enerji kapasitesinin gelecekte artması bekleniyor. Şu anda, İzlanda jeotermal enerji konusunda dünyanın lideridir. Turba, Avrupa ülkelerinde yerli bir termal enerji kaynağıdır ve eski çağlardan beri kullanılmaktadır. Turba tüketimi ile ilgili temel çevresel sorun, turbanın kömürden daha kirletici olmasıdır. Buna ek olarak, turbalıklar özel flora ve faunası olan spesifik ekosistemlerdir ve karbondioksit yakalama ve yer altında depolama özelliğine sahiptirler. Bu nedenle, turbalık alanlarının yoğun kullanımının olumsuz çevresel etkileri olacaktır. Küresel enerji talebinin yaklaşık dörtte biri, büyük ölçüde petrol türevi yakıtlara bağlı olan ve dünyanın CO2 emisyonlarının% 25'inden sorumlu olan ulaşım sektöründe kullanılmaktadır. Yakıt sektöründeki enerji kaynakları Petrol, Katran kumu, biyoyakıtlar ve algler olmak üzere dört kategoride sınıflandırılmaktadır. Bu kaynaklar arasında petrol bazlı ürünler dünyada baskın yakıt kaynaklarıdır. Katran kumu, bitüm, su, boylu kum ve kilin bir kombinasyonudur. . Bitüm, sıradan yağ ekstraksiyon teknikleri ile ekstrakte edilemeyen ekstra ağır bir yarı katı hidrokarbondur. Katran kumunun ana kaynakları sırasıyla Venezuela ve Utah ve Alberta'da bulunmaktadır (Tenenbaum, 2009). Bu yakıtın ana dezavantajı, katran kumu çıkarımı için kullanılan yöntemin fazla enerji ve su tüketmesi ve bu yöntemin sıradan petrol çıkarmasından daha fazla kirlilik üretmesidir. Biyoyakıtlar ve alglerden çıkarılan yakıt, petrol bazlı ürünler için yenilenebilir ve sürdürülebilir alternatiflerdir, ancak küresel yakıt talebinin sadece küçük bir yüzdesini sağlarlar. Biyoyakıtlarla ilgili bir diğer konu, bu yakıtların çoğunun gıda ürünlerinden üretilmesidir ve bu nedenle toprak ve su üzerindeki gıda ürünleri ile rekabet etmektedir. Büyümek için sadece su, güneş ışığı ve karbondioksite ihtiyaç duyan algal biyoyakıtlar için durum böyle degil. çeşitli avantajlar nedeniyle, algal biyoyakıtlar son yıllarda petrol bazlı yakıtlar için sürdürülebilir bir alternatif olarak çok cazibe kazanmıştır. Ama alg yakıtlarının geliştirilmesini kısıtlayan bazı sınırlamalar vardır. asıl zorluk, algal yakıt üretiminin yüksek maliyeti ve büyük ölçekli üretim için tesis eksikliğidir. IEA'ya göre, şu anda dünyanın toplam enerji talebinin sadece% 12,4'ü yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmaktadır. Bu konu, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin yavaş ilerlediğini ve uluslararası çabalar'n küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadele etmekte ve Paris İklim Anlaşması'nın hedefine (Küresel ölçekte sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutabilmek) doğru ilerlemekte yeterli olmadığını ve bu nedenle sürdürülebilir enerjilere geçişin hızlandırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu sorun, uzmanları yeni fosil yakıt alternatiflerini araştırmak, ekonomik ve güvenilir enerjiye erişimi genişletmek ve dünyadaki karbon emisyonunu azaltmak için yeni zorluklarla karşılaşıyor. Sonuç olarak, enerji değişimi ve peyzaj arasındaki ilişkiyi açıklamayı hedefleyen bu araştırma, peyzaj mimarlarının ve diğer çevre uzmanlarının enerji bilinçli planlama ve inisiyatif tasarımları ile daha temiz enerji kaynaklarına geçişi nasıl hızlandırabileceklerini ortaya koymaktadır. Enerji geçişi fiziksel çevrenin yapısını değiştirdiği için konu peyzaj mimarlığı disiplini ile bağlantılıdır. Bu nedenle, peyzaj mimarilerinin enerji geçişindeki rolü, en yaratıcı ve yenilikçi planlama ve tasarım örneklerinden bazılarının incelenmesi yoluyla açıklanmaktadır. Bu vakalar, peyzaj mimarlığının yerel ölçekli girişimler yoluyla enerji geçişine katkıda bulunabileceğini ortaya koymaktadır. Bu projeler arasında yapılan bir karşılaştırma sonucunda, çoğu durumda, yenilenebilir enerjinin fiziksel alana entegrasyonunun tasarımcıların tek odak noktası olmadığını ve geri dönüşüm, su arıtma, iklim değişikliği yönetimi, biyolojik çeşitlilik ve doğal ortamın korunması gibi sürdürülebilir kalkınma konularını da ele aldığını ortaya koymaktadır. Ayrica Bu vakaların çoğunun ortak yönü, bu projelerin kamuya açık olması ve temiz enerji üretim süreci hakkındaki bilgilerini genişletmeleri için eğitim ortamının sağlanmasıdır ve bu da kamuoyunun kabulünü artırabilir. Sonuç olarak, peyzaj mimarlarının ana rolü, yenilenebilir enerji altyapısını fiziksel çevreye entegre etmek için sürdürülebilir yollar bulmak ve peyzajla uyumlu çalışan enerji sistemlerinin oluşumuna katkıda bulunmaktır.
Özet (Çeviri)
Energy has always changed and transformed our living environment. In the past impact of the energy transition on the landscape was modest and did not pose any threat to human life, however, after industrial revolution and discovery of underground fossil fuels and later expansion of electricity infrastructure and nuclear power plants, consequences of energy-related activities of human on the landscape increased tremendously. Later, oil crises of the 1970s raised concerns over energy security in most countries, especially energy importing ones. These issues triggered the first attempts of the countries in finding alternative energy sources and made them to focus on their indigenous clean energy sources. Through large-scale consumption of fossil-fires in recent decades, destructive impacts of energy-related activities on the environment increased remarkably causing serious environmental issues such as climate change, acid rains and air pollution. These issues threatened lives of thousands of humans, wildlife and plants all around the world. These problems along with concerns over energy security as a result of depletion of fossil fuels, that are the main drivers of energy sector in the world, as well as development of renewable energy technologies, created a global tendency for development of clean renewable energies. Nonetheless, only some of these countries succeeded in development of renewable energies. In this study revolution of energy sources towards sustainable energies is studied to reveal the current status of renewable energies and also case studies have been conducted to present the best cases of renewable energy development in global scale. These cases can guide future sustainable developments in other countries. This research reveals that, energy transition to clean and sustainable energy sources have progressed at a slow rate in recent decades an global efforts in pursuing sustainable development principals and the Paris agreement aim on limiting global climate change below 2 °C have fallen short so far and therefore, there is a need to foster the transition. This research also reviewed the relationship between energy change and landscape is explained and this research indicates how landscape architects and other environmental experts can accelerate transition to more clean sources of energy through their Energy-conscious planning and initiative designs. Due to the fact that energy transition changes the structure of the physical environment, energy transition is linked to the discipline of landscape architecture. Therefore, the role of landscape architectures in energy transition is explained through introducing some of the most creative and innovative planning and design cases. These cases revealed that landscape architecture can contribute to energy transition through local scale initiatives. A comparison between these projects reveales that in most of the cases, integration of renewable energy into the physical realm is not the only focus of designers and they also considered sustainable development issues such as recycling, water purification, climate change management, biodiversity and preserving scenic values of the environment. Consequently, the main role of landscape architectures is to find sustainable ways to integration renewable energies into the landscape and contribute in formation of energy systems that operate in harmony with the landscape
Benzer Tezler
- Peyzaj ve küresel iklim değişikliği etkileşiminin görsel anlatım biçimleri üzerinden değerlendirilmesi
Assessing landscape and global climate change interaction through forms of visual representation
İZGİ UYGUR
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Peyzaj Mimarlığıİstanbul Teknik ÜniversitesiPeyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜLŞEN AYTAÇ
- Utilizing corine land cover data in diverse spatial decision making and management processes
Çeşitli mekansal karar alım ve yönetim süreçlerinde corine arazi örtüsü verisinden yararlanılması
ARTAN HYSA
Doktora
İngilizce
2018
Peyzaj Mimarlığıİstanbul Teknik ÜniversitesiPeyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FATMA AYÇİM TÜRER BAŞKAYA
- Conserving Iranian gardens: A quick step toward sustainable development goals
İran bahçelerinin korunması: Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine doğru hızlı bir adım
SEYYEDEH MAHSA MOUSAVIGHARALARI
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Peyzaj Mimarlığıİstanbul Teknik ÜniversitesiPeyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ELİF KISAR KORAMAZ
- Sürdürülebilir peyzaj tasarımına yönelik bir inceleme
A research towards sustainable development in landscape architecture
REYHAN GÜRBÜZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
MimarlıkBeykent ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. LEVENT ARIDAĞ
- Socioeconomic factors and renewable energy adoption in Pakistan and Türkiye
Pakistan ve Türkiye'de sosyoekonomik faktörler ve yenilenebilir enerji benimsenmesi
ISMA SALEEM
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Enerjiİzmir Ekonomi ÜniversitesiSürdürülebilir Enerji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUHİTTİN HAKAN DEMİR