The Concept of evil in William Golding's novels
William Golding'in romanlarında kötülük olgusu
- Tez No: 62617
- Danışmanlar: PROF. DR. ÜNAL AYTÜR
- Tez Türü: Doktora
- Konular: İngiliz Dili ve Edebiyatı, English Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1997
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 194
Özet
Birinci Dünya Savaşı sonrası, İngiliz romanı onsekizinci yüzyıldan beri süregelen geleneksel çizgisini aşmış, öz ve biçem olarak yepyeni bir kimlik kazanmıştır. Bu değişim roman yazarlarının bireyi yalnızca toplumsal ilişkileri doğrultusunda sosyal bir varlık olarak sorgulamak yerine, onun iç dünyasını olanca zenginliği ve karmaşıklığıyla incelemek isteğinden kaynaklanmıştır. Somut ve nesnel anlatıma dayandırılmış geleneksel tekniklerin iç gerçeğin ifade edilmesinde yetersiz kalması bu roman yazarlarını soyut, kimi zaman düşsel, imgelerle bezenmiş, bilinçaltına yönelen yeni biçem arayışlarına sokmuştur. Ancak James Joyce ve Virginia Woolf un önderliğini yaptığı öznel ve metafizik olanı vurgulayan bu yenilikçi hareket îkinci Dünya Savaşını takip eden, değerlerin hızla değiştiği, sosyo-ekonomik ve politik ortamlarda belirsizliğin hakim olduğu yıllarda yerini tekrar geleneksel olana bırakmıştır. Her ne kadar geçmişe duyulan bu özlem roman yazarının toplumsal güvensizlik ve huzursuzluk duygularını yenme arzusu ile açıklansa da, geleneksel olanın kendini yeniden kabul ettirmesi, edebiyat tarihçileri tarafından birey-toplum ilişkisinin İngiliz romanında tekrar önem kazanması, bireyin iç dünyasının değil somut yaşam gerçeğinin vurgulanması ve estetik olanın yalın, güncel, sıradan olanla yer değiştirmesi şeklinde yorumlanmıştır. Angus Wilson“İngiliz Romanında Kötülük Kavramı”adlı makalesinde bu gelişmelere dikkat çekerek, roman sanatının yalnızca toplumsal gerçeğe açılan bir pencere olarak görülmesini eleştirirken, William Golding'i çağdaşlarından ayrı tutmuş, insanın iç isteklerini tanımayı amaçlayan romanlarından övgü ile sözetmiştir. Toplumsal güçlerle insan doğasmdaki güçleri bir bütün olarak görmesi ve romanlarında bu güçlerin etkileşimlerini anlamaya ve değerlendirmeye çalışması, Golding'e çağdaşlarından farklı olarak“iyilik”ve“kötülük”kavramlarını fizikötesi kavramlar olarak ifade edebilme şansını vermiştir. Sosyal gerçeğin sanat anlayışı olarak benimsenmesinden dolayı, İngiliz romanında“iyilik”ve“kötülük”kavramları uzun bir süre toplumsal davranışları185 sınıflandırmak için kullanılan adlar olmaktan öteye gidememişti. Ancak, yirminci yüzyılda ortaya çıkan deneyci akımların insanın kendi gerçeğine ulaşmadan toplumsal gerçeğe ulaşamayacağını vurgulamasıyla bireyin ruh derinliklerine yönelinmiş, orada yatan tutkular dile getirilmiş,“iyilik”ve“kötülük”kavramlarının insan doğası dışındaki güçlerle açıklanamayacağı anlaşılmıştır. Bu yüzden William Golding'i“iyilik”ve“kötülük”kavramlarını insanın bastırılmış dürtüleri ve içgüdülerini dile getirerek tanımlayan tek İngiliz romancı olarak görmek yanlış olur. Golding'in İngiliz roman tarihinde önemli bir yer edinmesinin asıl sebebi, çağdaşları somut gerçeği yansıtma kaygısı taşırken, insan ve insani değerler konusunda alışılagelmiş bakış açısını temelinden sarsması ve gerçeğe ürkütücü bir boyut kazandırmasıdır. İkinci Dünya Savaşının yol açtığı saldırgan eğilimler, vahşet ve kan dökme arzusu Golding'i insana ve uygarlığa olan inancını sorgulamaya yöneltmiş ve sonuç olarak kötülüğü insan doğasının bir parçası olarak görmeye itmiştir. Gol ding'e göre insan, korku ve güvensizlik ortamında ortaya çıkan ilkel dürtüleri ve bastırılmış istekleri ile, doğuştan kötüdür ve toplumsal kargaşanın, yıkımın, zorbalığın kaynağı bireyin özündeki bu kötülüktür. İlk romanında küçük çocukların bile vahşileşebileceği, gizli suç işleme güdülerine boyun eğebileceği ve kan dökebileceği gerçeğini sergileyerek insanın istencinin doğuştan bencillik, açgözlülük ve nefrete yönelik olduğunu gösterir. Uygarlık adı verilen toplumsal kuralların insandaki bu bencilliği ve kendine düşkünlüğü denetlemekte kimi zaman yetersiz kaldığım vurgular. Golding hiç bir dogmatik öğretiye bağlı kalmamıştır. Ancak, romanlarında Hıristiyanlık düşüncesinin temelini oluşturan“İlk Günah”kavramı oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bunun sebebi kötülüğün, Golding'e göre, insanın özgür seçimi sonucu ortaya çıkmasıdır. İnsan iradesi özgürdür ve birey özgür istenci doğrultusunda iyi ya da kötü olmayı seçer. Kötülük bir zorunluluk olmamakla beraber iyi ve erdemli olmak çaba gerektirir. Golding erdemli olabilmenin insanın kendi karanlığım ve özündeki karşıtlıkları tanımaktan geçtiğini savunurken, kişinin iç benliği ile yüzleşme sürecinde kendini sevme ve korunma içgüdülerine yenik düştüğünü de sergilemekten186 geri kalmaz. Romanlarında, kişileri toplum-birey ilişkilerinden soyutlaması onları kendi ruh derinliklerine yöneltme ve bilinç altındaki vahşi dürtüleriyle yüzyüze getirme amacını taşır. Golding'in romanlarında korku ve kibir, kötülüğün fizikötesi bir kavram olarak ele alınmasını sağlayan en önemli iki olgudur. Kendi iç dünyası ile yüzleşmeye zorlanan birey ruhunun derinliklerinde keşfettiği şeytani dürtülerden korkar, kendi karanlığını bir tehdit unsuru olarak görür ve ondan kaçmak için bir taraftan benliğindeki kötülükleri kendinden ayrı düşünüp dış dünyasındaki bir varlığa yansıtırken, diğer taraftan da varlığını yücelten kibirinin esiri olur. Kendini koruma duygusu bireyin fiziksel, zihinsel ve manevi boyutlarda kendi üstünlüğünü kanıtlama duygusu ile özdeşleşir. Ruhundaki kötülüğü tanımaktan kaçınmak ve onu kabullenecek cesareti gösterememek insanı öz-sevginin kontrol ettiği bir varlığa dönüştürür, bu da toplumsal yasaların baskı altında tuttuğu insan doğasında var olan vahşet, bencillik, aç gözlülük ve nefret duygularını harekete geçirir. Çevresine hükmetmek ve baskı kurmak, tehditkar ve zorba davranışlarda bulunmak, bireyin zayıf, değersiz veya ürkek olmadığını göstermek, kendi düşünce ve davranışlarının erdem açısından doğruluğunu kanıtlamak için sıkça başvurduğu yollardır. Golding kendini sevme ve yüceltme içgüdüsü ile hareket eden bireyin varlığını koruma çabası içerisinde, başta kendi türü olmak üzere, diğer varlıkları yok etmeye yönelişini olanca acımasızlığıyla gözler önüne serer. Kötülüğün insanın özünden kaynaklandığını sergilemekle beraber Golding iyiliğin ve sevginin de bu özün bir parçası olduğunu okuyucusuna gösterir. İnsanda hem kendi çıkarlarını gözeten bencil dürtüler hem de iyilikseverlik ve adalet duygulan gibi yüce eğilimler vardır. Bu dürtüler ve eğilimler zıt özellikler taşımakla birlikte insan doğasının birer parçasıdırlar ve zaman zaman bireyin eylemlerinde aynı ölçüde etken olabilirler. Golding romanlarında insan doğasını iç dünyasındaki bu karmaşıklığı da yansıtacak şekilde ifade etmeği amaçlamıştır. Ancak, bireyin ruh derinliklerine inme arzusu Golding'in insanın bütünün bir parçası olduğu gerçeğini görmesini187 engellememiştir. Aksine içinde yaşanılan toplumun insan davranışlarını şekillendirebileceği görüşüne eserlerinde sık sık yer vermiştir. Bireyin başkaları için de yaşayarak içindeki iyilik ve sevgi duygularını kanıtlayabileceğini ve yasalarla toplumsal kuralların bu konuda ona yardımcı olabileceğini vurgulamıştır. Konulan kurallara bağlı kalmak düzenli bir toplum oluşturacak ve bu düzenli toplum da bireyin bencil arzularım kontrol altında tutmasını sağlayarak onda iyi olanı ortaya çıkaracaktır. Ancak, Golding yasalar ve toplumsal kurallara uymanın da yeterli olmadığını görüşündedir. Bireyin çatışan iç eğilimlerini dengeleyici bir unsur gibi algılanan ve yaptırım gücü olan bu kurumların kimi zaman insan doğasında bulunan karanlık dürtülerin bir uzantısı olduğunu ve insanın bencil tutkularını daha çok körüklediğini dile getirir. Özellikle son romanlarında sadece insana karşı değil toplum düzenine ve uygarlığa karşı duyduğu kuşkulan da okuyucusuna hissettirir. İnsan doğasını ve ruh derinliklerinde yatan güçleri tanımayı amaçlayan Golding görünen gerçeklerden değil düşten, sembollerden ve allegorik anlatımdan yararlanmış, evrensel olanı zaman zaman mit boyutlarında ifade etmiştir. Ancak, romanları dini ve ahlaki öğeler taşımasına rağmen didaktik değildir. Her ne kadar eserlerinde fikirlerin kişilerden daha önemli bir yer tuttuğundan yakınsa da bireylerin alın yazılarını istençleri doğrultusunda çizebilecekleri inancı onu kendi istekleri ve arzulan doğrultusunda hareket eden roman kişileri yaratmaya zorlamıştır. Zaman ve yer öğelerine düşsel bir boyutta yaklaşması romanlannın salt fabl, allegori ya da mit olarak tanımlanmasına yol açmamalıdır. Amacı benliğine yabancılaşmış yirminci yüzyıl insanını kendi iç dünyasına dönmeye ve oradaki karanlıkla yüzleşmeye zorlamak olan Golding alegorik ve sembolik anlatım biçemlerini fızikötesi gerçekleri ifade etmek için kullanmış ancak bu anlatım tekniklerinin yaratabileceği herhangi bir ahlaksal öğretiyi savunma zorunluluğunu ise kolaylıkla aşmıştır. Gerçekleri düşlerle, sembolleri somut gerçeklerle kaynaştırarak bir taraftan insanın iç dünyasını olanca karmaşıklığı ile sergilerken, diğer taraftan da bu dünyanın okuyucu tarafından sorgulanmasını mümkün kılmıştır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Edebiyat ve Kötülük: 20. yüzyıl edebi metinlerinde kötülük kavramına çoğulcu bir yaklaşım
Literature and evil: A pluralistic approach to concept of evil in 20th century literary texts
SEHER AKKAYA
Doktora
Türkçe
2021
Karşılaştırmalı EdebiyatEskişehir Osmangazi ÜniversitesiKarşılaştırmalı Edebiyat Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. RAİKA ŞEYDA ÜLSEVER
- The Concept of evil in Joseph Conrad's Heart of Darkness and William Golding's Lord of the Flies
Josep Conrad'ın Karanlığın Yüreği ve William Golding'in Sineklerin Tanrısı adlı eserlerinde kötülük kavramı
TUNCAY KÜÇÜKÖZTÜRK
Yüksek Lisans
İngilizce
2000
İngiliz Dili ve EdebiyatıCumhuriyet Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. LERZAN GÜLTEKİN
- The Myth of original sin, a study on 'Darkness Visible'
İlk günah miti, William Golding'in 'Darkness Visible' adlı eserinin incelenmesi
ÖZLEM GÖRÜMLÜ
Yüksek Lisans
İngilizce
1998
İngiliz Dili ve EdebiyatıDokuz Eylül Üniversitesiİngiliz Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜLDEN ERTUĞRUL
- Tiyatroda kötülük estetiği ve Shakespeare'in kötüleri
Evil aesthetics in theater and Shakespeare's villains
İBRAHİM ALP OKUR
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Sahne ve Görüntü SanatlarıDokuz Eylül ÜniversitesiSahne Sanatları Ana Sanat Dalı
DOÇ. DR. BANU AYTEN AKIN
- Shakespeare'in tragedyalarında kadın karakterlerinin toplumsal cinsiyet rollerinin incelenmesi
An analysis of gender roles in Shakespeare's tragedies through female characters
MİNA YORULMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Güzel SanatlarDokuz Eylül ÜniversitesiSahne Sanatları Ana Sanat Dalı
PROF. DR. SEMİH ÇELENK