Geri Dön

Türkiye'nin Orta Doğu'daki sınır komşuları ile ilişkileri (1970-1997)

Turkey's relations with its border neighbours in the Middle East

  1. Tez No: 63251
  2. Yazar: TÜREL YILMAZ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. REFET YİNANÇ
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1997
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Gazi Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Uluslararası İktisat Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 344

Özet

Ill ÖZET ikinci Dünya Savaşından sonra Batı ittifakı içinde yer alan Türkiye, 1960'larda Kıbrıs meselesinin Birleşmiş Milletlerde oylandığı sırada hissettiği yalnızlığın ve 1970'Ierde de petrol krizinin yarattığı sonuçlar neticesinde petrole duyduğu ihtiyacın etkisiyle Orta Doğu'daki Arap ülkeleri ve komşularıyla ilişkilerini geliştirme çabası içine girdi. Ancak, Türkiye'nin özellikle komşularıyla iyi ilişkiler geliştirme yönündeki politikaları, bölgede cereyan eden olaylar nedeniyle fazla etkili olamadı. 1970'li yıllardan itibaren Türkiye-Irak ilişkilerini Baas İdeolojisi ve Saddam yönetimi, İran-Irak Savaşı, Kürt, su, Musul, Irak'taki Türkmenlerin durumu ve petrole ilişkin sorunlar belirledi. Irak ve Türkiye, ülkelerindeki Kürtler nedeniyle birbirlerine yardım etmektedirler. Ancak zaman zaman bu konuyu birbirlerine koz olarak da kullanabilmektedirler. Türkiye-Irak arasındaki su sorunu, Türkiye'nin güneydoğusunda başlattığı ve Fırat ve Dicle sularını büyük oranda kullandığı GAP'a başlamasıyla daha belirgin bir hal aldı. Musul sorunu ise, 1980'li yılların ortalarından itibaren önce İran-Irak Savaşı sırasında, daha sonra da Körfez Krizinden sonra Irak'ın Kuzey Irak'ta otoritesini yitirmesiyle gündeme geldi. Otorite boşluğu, Türkiye'de bazı kesimleri Musul-Kerkük konusunda alarma geçirdi ve bu bölgenin ve bölgede yaşayan Türkmenlerin güvenliğini sağlamak açısından Türkiye'nin gerekli önlemleri alması gerektiği konusunda tartışmalar başladı. Türkiye, özellikle bölgede yaşayan Türkmenler vasıtasıyla bölgede söz sahibi olmanın yollarını aramaktadır. İki ülke ilişkilerinde en önemli unsurlardan birisi petroldür. Türkiye Irak'ın petrolüne, Irak ise Türkiye'den geçen ve petrolünü pazarlamaya yarayan petrol boru hatlarına büyük ihtiyaç duymaktadır. İki ülke bu konuyu zaman zaman birbirlerine karşı silah olarak kullanmaktadırlar.IV Suriye ile Türkiye'nin ilişkileri hiç bir zaman dostane olmadı. 1936 yılından bu yana iki ülkenin ilişkilerini Hatay sorunu, emlak sorunu, su sorunu ve Suriye'nin Türkiye'ye muhalif örgütlere verdiği destek belirledi. Suriye, Hatay'ın Türkiye'ye ilhakını hiçbir zaman kabul etmediği için günümüze kadar Suriye'yi kendi sınırlarında göstermeye devam etmiştir. Emlak sorunu ve Suriye'deki Türklerin durumu ise, mevcut sorunlar olarak sürmektedir. Şu anda iki ülke arasındaki en belirgin sorun su ve buna bağlı olarak Suriye'nin Türkiye'ye muhalif örgütlere, özellikle PKK'ya verdiği destektir. Türkiye'nin 1979 yılına kadar İran ile ilişkileri fazla sorun yaratmadı. Ancak, 1979'da İran'daki İslam Devrimi ve İran'ın“devrim ihraç politikası”iki ülke ilişkilerini derinden etkiledi. İran-Irak Savaşı bunu bir parça engellemekle birlikte, savaş bittikten sonra tekrar canlandı ve İran, Türkiye'nin laik rejimine tehdit oluşturmaya devam etti. Ayrıca, 1980'li yılların sonlarından itibaren Sovyetler Birliğinin dağılması ve diğerleri ile birlikte Türk Cumhuriyetlerinin de bağımsızlıklarını almaları, etnik yapısı çok karmaşık olan İran'ı alarma geçirdi. İran, hemen yanıbaşında geniş bir Türk dünyasının oluşmasını ve Güney ve Kuzey Azerbaycan'ın bağımsız bir devlet olarak birleşmelerini engellemek için harekete geçti. Ayrıca, Türkiye'yi bu yönde planlar yapmakla suçladı. Bu nedenle de Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren PKK'ya yoğun destek vermektedir. Türkiye-İran ilişkilerini bozacak bir diğer gelişme, Körfez Krizinden sonra İran'ın Kuzey Irak'ta varlığını arttırma çabalarıdır. 1990 yılında Irak'ın Kuveyt'i işgali ile başlayan Körfez Krizi Türkiye'nin 1960'lı yıllarda başattığı ve uygulamaya çalıştığı Orta Doğu'daki komşularıyla iyi ilişkiler kurma politikasını derinden değiştirdi ve Türkiye bu krizde Birleşmiş Milletler kararlarına uyarak, kesin olarak Batı yanında yer aldı. Türkiye, bunu yaparken, bölgede üstün bir pozisyon yakalayacağını umuyordu. Ancak hesapları yanlış çıktı. Irak'a uyguladığı ambargo nedeniyle miyarlarca dolar zarara uğradığı gibi, Kürtmeselesinin hız kazandığı ve krizden sonra Türkiye'ye konuşlandırılan Çekiç Güç vasıtasıyla Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin oluşumuna doğru gidildiği görüldü. Ayrıca, bölgedeki otorite boşluğundan faydalanan PKK'nın bölgedeki varlığını arttırdığı gözlendi. Bunun yanı sıra, Kuzey Irak'ta İran ve Suriye'nin faaliyetleri de arttı. Kriz bölgede yaşayan Türkmenlerin de Saddam rejiminin baskısı ile karşı karşıya kalmalarına neden oldu. Kısaca, Körfez Krizi, Türkiye için gerek ekonomik gerekse siyasi açılardan tam bir başarısızlıkla sona erdi ve etkileri hala devam etmektedir.

Özet (Çeviri)

VI ABSTRACT After the Second World War, Turkey, a member of the west alliance, attempted to improve her relations with her neighbour states and the Arap countries in the Middle East due to mainly two reasons: (a)her isolation in the 1960s when the Cyprus conflict was put to vote in the United Nations; (b)the oil crisis, which was one of several causes leading to the recession of Turkish economy, in the 1970s. However, the policies geared to achieve this aim turned out to be hardly influencial because of the events going on in the region in that time. Turkey's relations with Iraq has been determined by a number of elements after the 1970s: (a)Ba'th ideology and Saddam's government; (b)the Iran-Iraq war; (c)the Kurdish issue; (d)the water conflict; (e)Mosul; (f)the political situation of Turks in Iraq and (g)the problems over petrol. Though, Iraq and Turkey have assited each other due to the existence of Kurdish population in both countries, that fact has sometimes been used by either country against each other. On the one hand, the water conflict has become more prominent after the construction of the GAP, in where most of the water of Euphrates and Tigris is regularly recerved and consumed by Turkey. On the other hand, the Mosul problem has been put on the agenda since the second half of 1980s, firstly during the Iran- Iraq war, and secondly the Gulf war, after which the Iraqi state has lost her territorial authority over the Northern Iraq. The lack of authority in the region led some in Turkey to put the Mosul-Kerkük issue intu discussion. It was argued that Turkey had to provide security for the Turks in the Northern Iraq. Turkey has tried to be a key decision-maker in the region by means of the Turks. In fact, it is oil that is one of the most important element in the relations between Turkey and Iraq. While Turkey needs Iraqi oil, Iraq needs the pipe-lines in the Turkish territory to market her oil. Although, either country from time to time attempts to exploit that interdependence to blackmail one other.vıı The relation between Turkey and Syria has always borne hostility. Since 1936, that relationship has been determined by a number of facts: (a)the Hatay conflict; (b)the Real Estate conflict; (c)the water conflict and (d)the Syrian support to organizations oppose to the Turkish state. Syria has never accepted the annexation of Hatay to Turkey and still shows it as a part of her own territory. In addition, the real estate problem and the situation of the Turks in Syria are among the unresolved conflicts going on between two countries. The most serious probles for the time being are the water and subsequently the Syrian support to oppositional organizations, specially the PKK. Turkey had not had much problem in her relations with Iran until 1979. However, the Iranian Revolution and the Iranian attmpt to export her Islamic revolutionary policies to other Muslim countries deeply disminished the Turkish-Iranian relation since then. Though, the Iran- Iraqi war had partially blocked the Iranian threat to the secular regime of Turkey, since the end of the war, that threat has gradually increased. The collapse of Soviet Union and subsequently the establishments of independent Turkic Republics since the later half of the 1980s have made Iran, that is a multi-ethnical country, cautious. ran has set her policies into action to hinder the creation of a large Turkic world in her neighbourhood and the integration of the Nrthem and Southern Azarbaijan as an independent state. Turkey was blamed by Iran for leading to achive these aims. As a result, Iran has given an intensive support to the PKK. In addition, the Iranian attempt to enlarge her influence in the Northern Iraq after the Gulf War is another issue demolishing the Turkish-Iranian relationship. The Gulf Crisis, that was started in 1990 by the Iraqi invasion of Kuwait, has given a reserve direction to the Turkish Middle Eastern policies, which had aimed to improve Turkey's relations with the regional states since the 1960s. As such, Turkey taken the side of the West byvm implementing the United Nations' decisions. Pay doing so, Turkeyhoped to benefit from the crisis nd capture an influential position in the region. Contrary, it has turned out to be a total failure. For example, Turkey has faced very heavy financial lost. More importantly, the Kurdish problem has speeded up and a movement towards the establishment of an independent Kurdish state in the Northern Iraq has been witnessed after the placement of the“Provide Comfort-2”(as known Çekiç Güç in Turkey) in the Turkish territory, on the one hand while the Turkomen have faced with the coercive regime of Saddam, the PKK as well as Iran and Syria has increased its existence to a substantial degree in the region due to the lack of authority, on the other hand. In sum, the Gulf Crisis has resulted in both economic and political failure for Turkey and its negative effects still continues to be deeply felt.

Benzer Tezler

  1. Gelişmekte olan ülkelerin dış borç sorunu ve Türkiye'nin dış borçları

    Başlık çevirisi yok

    MUSTAFA KARAGÖZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1992

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    Maliye Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. ARİF NEMLİ

  2. Türkiye ve Orta Doğu ülkeleri arasındaki su sorunu eksenli riskler ile potansiyel çatışmaya etkileri ve hidropolitik yaklaşımlar

    Water problems between Turkey and Middleeast countries and its effects for the conflict potentials and hydropolitic aproachs

    SERBAY İLHAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Uluslararası İlişkilerKocaeli Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Bölümü

    DOÇ. DR. KENAN DAĞCI

  3. Turkey's role in Afghanistan in the post 9/11 era

    11 Eylül'den günümüze Türkiye'nin Afganistan'daki rolü

    CANAN BAYRAM ÇUBUK

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2014

    Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. IŞIL ANIL

  4. The political analysis of the Syrian crisis and the zero-problem policy with Syria

    Suriye krizinin siyasi analizi ve Suriye ile sıfır sorun politikası

    ŞENOL ARSLANTAŞ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2013

    Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SÜHA BÖLÜKBAŞIOĞLU

  5. Humanitarian assistance policies of the European Union towards syrian refugees in Turkey

    Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki Suriyeli mültecilere yönelik insani yardım politikaları

    CANSU ÇELİKER

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2018

    Siyasal BilimlerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BAŞAK KALE LACK