Das Groteske und seine gestaltung in Thomas Manns 'Buddenbrooks'
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 64335
- Danışmanlar: PROF. DR. KASIM EĞİT
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Alman Dili ve Edebiyatı, German Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1997
- Dil: Almanca
- Üniversite: Ege Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Alman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 100
Özet
98 ÖZET Thomas Mann 19. Yüzyılın son çeyreğinde, yani edebiyat tarihlerinde 'Yüzyıl Sonu' diye adlandırılan 'Fin de siecle' döneminde doğmuştur. Bilindiği gibi bu döneme dekadans ('çöküş' veya 'soysuzlaşma') haleti ruhiyesi damgasını vurmuştur. Böylece yazar belirleryici edebi bakımdan bu ekoldan etkilenmiştir. Bu dönemde insanlar ve genel anlamda Batı kültürü sanayileşmenin ve modemitenin getirdiği sancılar yüzünden hissedilir bir karamsarlığa kapılmışlardır. Bu bağlamda Schopenhauer ve Nietzsche'nin öğretileri önemli etmenler olarak karşımıza çıkarlar. Thomas Mann bu pesimist ve nihilist ikiliye Richard Wagner'in sanat anlayışını ve müziğini ekleyerek, onlardan kendi dünyaya bakış açısını şekillendiren 'üçlü yıldızlarım' diye bahsetmektedir. Anılan bu üçlünün etkilerine Thomas Mann'ın neredeyse tüm edebi eserlerinde rastlamak mümkündür. Bundandır ki, öykülerinde ve romanlarında bariz bir biçimde 'ölüme olan sempati' sezinlenebilir. Nietzsche felsefesinden kaynaklanan hastalığı ve bu olumsuz anlamda sıradışılığı bir asalet göstergesi olarak kabul eden Thomas Mann'ın neredeyse tüm kahramanları - aslında bu manada 'anti-kahramanlar'dan söz etmek daha gerçekçi olacaktır - patolojik diye nitelenebilecek özellikler sergilerler: bu bir kambur, androjinite veya psikolojik bir bozukluk biçiminde karşımıza çıkabilmekteler. Bu kahramanların bu tür 'şekillere' sahip olmaları ya da okuyucuya böyle sunulmalarının gerekçesi ise sembolist bir çözümleme ile alımlanmalıdır. Bu dışsal 'bozukluk' iç huzurunun olmayışını ya da yukarıda bahsedilen dekadan bakış açısını simgeler. Araştırmamızda ise 1929 yılında Thomas Mann'a Nobel Edebiyat Ödülünü kazandıran 'Buddenbrook Ailesi' adlı romandaki bu dekadanstan kaynaklanan aile bireylerinin giderek 'patolojikleşmeleri' ile beraberinde gelen 'grotesk' ilüstrasyonları konu edinmiştir. Burada vardığımız sonuç çok heyecan verici ve başka hiç bir araştırmada ilişkilendirilmemiş iki kavramın Fin de siecle - Edebiyatı bağlamında çok ilişkili, hatta birbirine99 bağlı oldukları kanaatma varılmıştır. 'Grotesk' denildiğinde Hieronymus Bosch'un ürkütücü resimleri akla gelir ve aslında edebi anlamda da aynı ürkütücülük söz konusudur: bir araya gelemeyecek öğelerin harmonisi: grotesk, mantığın absürtleştiği ve absürtlüğün mantıklaştığı yerde başladığı için bu dekadan ve nihilist dünya görüşü ile son derece uyumludur. Bütün bu söylenenlerin ışığı altında 'Buddenbrook Ailesi' adlı roman bu şekilde yorumlanmıştır. Roman kırk yıllık bir zaman dilimini konu edinir, bu dört nesile tekabül eder: ilk nesli aydınlanmanın etkisinde olan pratik zekaya sahip ve tüccar olan Johann Buddenbrook temsil eder. İkinci nesilde ise bir dindarlaşma söz konusudur ve bu özellik bu nesili tüccar olma özelliğinden bir nebze uzaklaştırır. Ancak romanın asıl kahramanları olan üçüncü neslin üyeleri artık kendi hayat şartlarına ve tüccar zihniyetine öylesine yabancılaşmışlardır ki, bu karşıtlık ve örtüşmeme grotesk tasvirlerle mümkün kılınır. Ailenin dördüncü ve son neslini temsil eden Hanno Buddenbrook ise tüccarlık bir yana, yaşamaya bile gücü yetmeyen Richard Wagner müziği tutkunudur ve örneğin dilenci görünce bile ağlayabilen bir - tüccarlık karşıtı anlamında - soysuzdur (decadent). Bu bulundukları ortama geliştirdikleri özelliklerinden dolayı uymayan insanların karamsar ve mutsuz geçen hikayeleri dile gelen uyuşmazlıklardan dolayı grotesk unsurlarla bezenir. Sonuç olarak edebiyatta dekadans ile grotesk'in son derece ilintili iki kavram olduğu çalışma sonucu ortaya konmuştur.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Dürrenmatt'ın tiyatro oyunlarında grotesk özellikler
The grotesque characteristics in theater plays of Durrenmatt
ECE BAŞOKUR
Yüksek Lisans
Türkçe
2008
Alman Dili ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİLÜFER KURUYAZICI
- Gunter Grass'ın Dangiz Üçlemesi ve Attila İlhan'ın Aynanın İçindekiler roman dizisinde toplumsal panorama
Başlık çevirisi yok
TURGUT GÖĞEBAKAN
- Friedrich Dürrenmatt'ın 'Yaşlı kadının ziyareti' ve 'Fizikçiler' adlı eserlerinde toplum eleştirisi
Gesellschafskritik in 'Dem besuch der alten dame' und im 'Physiker' von Friedrich Dürrenmatt
MURAT BOZDAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
1997
Alman Dili ve EdebiyatıYüzüncü Yıl ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. HÜSEYİN GÜRGÜR
- Das Groteskein Friedrich Dürrenmatts Komödien 'Romulus der Grope' und 'Achterloo'
Başlık çevirisi yok
RECEP KURT
Yüksek Lisans
Almanca
1991
Alman Dili ve EdebiyatıHacettepe ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ.DR. ŞERİFE DOĞAN
- Recht in krisenzeiten in der literatur (Ausnahmezustandstheorie und geltungsgründe des rechts am beispiel von Franz Kafkas Der Proceß und Melih Cevdet Andays Das Tagebuch) von Isa
Kriz zamanlarında edebiyatta hukuk (Franz Kafka'nın Dava ve Melih Cevdet Anday'ın İsa'nın Güncesi romanları örneğinde olağanüstü hâl teorisi ve hukukun geçerlilik kaynakları)
EMRE VERİMLİ
Yüksek Lisans
Almanca
2017
Alman Dili ve EdebiyatıMarmara ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. LEYLA COŞAN