Geri Dön

Erişkin otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında copeptin düzeyleri ve arteryel sertlik ilişkisi

The relationship of copeptin levels and arterial stiffness in adult autosomal dominant polycstic kidney disease patients

  1. Tez No: 644954
  2. Yazar: LÜTFİYE BİLGE TAŞKIRAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. SİBEL ERSAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: İç Hastalıkları, Internal diseases
  6. Anahtar Kelimeler: copeptin, arteriyel sertlik, otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı, copeptin, arterial stiffness, autosomal dominant polycystic kidney disease
  7. Yıl: 2020
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: İzmir Tepecik Eğt. ve Arş. Hast.
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 73

Özet

Kronik böbrek hastalığı (KBH), farklı patofizyolojik nedenlerle oluşan, üç ay veya daha uzun süren, anormal böbrek fonksiyonu ile birliktelik gösteren ve glomerüler filtrasyon hızında (GFH) ilerleyici azalma ile karakterize bir tanımlamayı içerir. Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı, en sık görülen kalıtsal böbrek hastalığıdır. Son dönem böbrek yetmezliği hastalarının yaklaşık %10 unun nedenidir. Copeptin yeni keşfedilen bir hormon olup arginin vasopressin nörohormonunun pre-pro-vasopressin C- terminal kısmıdır (pre-pro AVP). AVP ( vazopressin) ozmotik ve kardiyovasküler homeostazı sağlamada böbreklerden su tutulmasını sağlamak suretiyle işgören bir nonapeptiddir. Copeptin AVP'nin kanda ölçülebilen 39 aminoasitlik perkürsörü olması açısından önem taşımaktadır. Arteriyel sertlik parametreleri ise arterlerin elastik özelliklerinin belirlenmesinde en etkili yöntemlerden biridir ve kronik böbrek yetmezliğinde arttığı bilinmektedir.Amaç: ODPKBH tanılı hastalarda plazma copeptin düzeyi ile arteriyel sertlik arasındaki ilişkiyi saptamak. Gereç ve Yöntem: Araştırmaya Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji polikliniğine başvuran 40 ODPKBH tanılı hasta(Grup 1), 49 ODPKBH dışı kronik böbrek hastalığı tanılı hasta(Grup2) ve kontrol grubu olarak 28 sağlıklı gönüllü(GRup3) dahil edildi.Bulgular: ODPKBH tanılı olan Grup 1 ile ODPKBH dışı KBH tanılı olan 2. Grup karşılaştırıldığında yaş ortalaması, hipertansiyon yüzdesi, kreatinin, glukoz, üre düzeyleri ve PWV ortalaması 2. Grupta istatistiksel anlamlı derecede yüksek saptandı. Copeptin, GFR düzeyi, HGB, HCT, PLT düzeyleri ise 1. Grupta istatistiksel anlamlı derecede yüksek saptandı. Her 3 grup karşılaştırıldığında Grup 2'de yaş, hipertansiyon sıklığı, kreatinin, glukoz, üre, fosfor düzeyi, CaXP çarpımı, total kolesterol düzeyi, PWV ve AIx değerleri Grup 1 ve Grup 3'e kıyasla anlamlı derecede yüksek saptandı. Copeptin ve PLT sayısı en yüksek Grup 1'de saptandı.GFR, HDL düzeyleri, HGB ve HCT değerleri ise Grup 3'te istatistiksel anlamlı derecede en yüksek saptandı. Tartışma:Literatüre göre ilerleyen KBH evrelerinde GFR düştükçe ve volüm yükü arttıkça arteryel sertlik artmaktadır ve bu artış kardiyovasküler sağkalım oranının iyi bir belirtecidir. ODPKBH tanılı olgularda copeptin düzeyinin kist gelişimi ve hastalık progresyonu ile ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Yine bu olgularda arteriyel sertlik ve copeptin düzeyi arasındaki ilişkiyi saptamak amacıyla yaptığımız çalışmamızda KBH grubunda NDH, ODPKBH grubuna kıyasla daha yüksek saptandı. Arteriyel sertliğe eşlik eden diğer faktörler olan total kolesterol düzeyi, hipertansiyon ve inflamasyon göstergesi olan CRP de bu grupta Grup 1'e kıyasla daha yüksek saptandı. Bunun olası nedenleri KBH grubunun yaş ortalamasının yüksek olması, GFR ortalamalarının daha düşük olması, çoklu komorbidite varlığı olabilir. Ancak NDH da saptadığımız bu yükseklik copeptin düzeyiyle korele değildi. Copeptin düzeyi ise literatürle uyumlu olarak en yüksek ODPKBH grubunda saptandı.ODPKBH grubunda copeptin ile arteriyel sertlik parametreleri arasında pozitif yönlü korelasyon saptanmadı.

Özet (Çeviri)

Chronic kidney disease (CKD) includes a definition characterized by a progressive decrease in glomerular filtration rate (GFR), which occurs due to different pathophysiological reasons, lasts for three months or longer, is associated with abnormal kidney function. Autosomal dominant polycystic kidney disease is the most common inherited kidney disease. It is the cause of approximately 10% of end-stage renal disease patients. Copeptin is a newly discovered hormone and arginine is the pre-pro-vasopressin C-terminal part of the vasopressin neurohormone (pre-pro AVP). AVP (vasopressin) is a nonapeptide that works by maintaining water retention from the kidneys in providing osmotic and cardiovascular homeostasis. Copeptin AVP is important in that it is a percer of 39 amino acids that can be measured in blood. Arterial stiffness parameters are one of the most effective methods in determining the elastic properties of arteries and are known to increase in chronic renal failure.Aim: In this study, we aimed to investigate whether plasma copeptin level and arterial stiffness are associated with Autosomal Dominant Polycystic Kidney Disease and whether there are useful markers for detecting ADPKD earlier.Material and Method: The study included 40 ADPKD patients(Group1), 49 patients with chronic kidney disease other than ADPKD(Group2)and 28 healthy volunteers(Group3) as the control group, who applied to the Nephrology outpatient clinic of Health Sciences University İzmir Tepecik Training and Research Hospital.Results: There were statistically significant difference in mean age, hypertension prevalence, creatinine, glucose urea level and mean PWV between group 1 who have ADPKD and group 2 who have other causes of CKD with higher levels in group 2. There were statistically significant difference between group1 and 2 with higher levels in group 1 in Copeptin, GFR, HGB, HCT, PLT levels . When all 3 groups were compared; mean age, hypertension prevalence, creatinine, glucose, urea, phosphorus levels, CaXP product, total cholesterol level, PWV and AIx measurements were highest in group 2.Copeptin level and PLT count were highest in group 1. GFR, HDL, HGB and HCT levels were highest in group 3.Discussion:According to previous literature, while GFR level decreases and volume load increases with progression of CKD, arterial stiffness increases which is a good predictor of cardiovascular mortality. We detected higher PWV levels in CKD group than ADPKD group in our study. Probable reasons of that include higher mean age, lower GFR levels and multi comorbidity existence in CKD group. However, higher levels of PWV were not corralated with copeptin levels in CKD group positively. The highest copeptin level was detected in ADPKD group as consistent with previous literature. Mean total cholesterol and CRP level, hypertension prevalence which are associated with arterial stiffness were detected higher in group 2 compared with group 1. Possible reasons caused this situation may include higher mean age, lower mean GFR level, and accompanying multiple comorbidity status of group 2. We did not detect a positive correlation between arterial stiffness parameters and copeptin levels in group 1 and 2 in our study.

Benzer Tezler

  1. Erişkin tip otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında böbrek sağkalımı üzerine etki eden faktörler

    Factors affecting survival in adult TYPE autosomal dominant polycystic kidney disease

    YAŞA GÜL MUTLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    NefrolojiDokuz Eylül Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CANER ÇAVDAR

  2. Çocukluk çağında otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında ambulatuvar kan basıncı monitorizasyonu ile hipertansiyon sıklığının araştırılması

    Investigation of prevalence of hypertension with ambulatory blood pressure monitoring in patients with autosomal dominant polycystic kidney in childhood

    ALPER UYGUN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    NefrolojiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZLEM AYDOĞ

  3. Otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında serum üromodulin düzeyi ve MR görüntüleme bulgularının e-GFR bazlı KBH evrelemesi ile ilişkisi, prognostik değerlendirmesi

    The relationship between e-GFR-based CKD evaluation of serum uromodulin level and MR imaging findings in autozomal dominant polycistic kidney patients, prognostic assessment

    HALE NUR AKSOYDAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    NefrolojiAkdeniz Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FUNDA SARI

  4. Gençlikte ortaya çıkan erişkin tip diyabet (MODY) tanısı ile izlenen çocuklarda yeni nesil dizi analizi yöntemi ile tanımlanmış tüm genlerin araştırılması

    Molecular genetic analysis of maturity onset diabetes of the young (MODY) genes in children by using targeted next-generation sequencing

    AHMET ANIK

    Tıpta Yan Dal Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDokuz Eylül Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ECE BÖBER

  5. Gençlerin erişkin başlangıçlı diyabeti (MODY) hastalığında etkisi kanıtlanan genlerin yeni nesil dizileme(NGS) için 'MPZR' optimizasyonu

    'MPCR' optimization for the next generation sequencing (NGS) of the genes that have proven effects in maturity-onset diabetes of the young (MODY)

    DİLARA DÖRTER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    BiyolojiYıldız Teknik Üniversitesi

    Moleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUHAMMED HAMZA MÜSLÜMANOĞLU