Geri Dön

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında yeni medyada ifade özgürlüğü

Freedom of expression in new media in the light of the decisions of the Constitutional Court and the European Court of Human Rights

  1. Tez No: 665802
  2. Yazar: ABDİ ERKAL
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ASLI YAPAR GÖNENÇ
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Gazetecilik, İletişim Bilimleri, Journalism, Communication Sciences
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Gazetecilik Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 298

Özet

İletişim bir insanın duygu ve düşüncelerini belirli bir kanal aracılığıyla diğer insanlara aktarma süreci olarak tanımlanır. Toplumsal bir varlık olan insan, hayatı boyunca diğer insanlarla iletişim içinde olmak zorundadır. Etkileşimli bir süreç olan iletişim ile insanlar birbirleri ve çevreleri hakkında bilgi edinerek yaşamlarını sürdürürler. İnsanların düşünebilmeleri, çevreleriyle haber alışverişi yapabilmeleri yüzyıllardır süregelen eylemler olsa da bunların temel insan hakkı olarak tanımlanması ancak 20. yüzyılın ortalarında mümkün olmuştur. 19. yüzyılın ortalarında Avrupa'da başlayan silahlanma yarışının neden olduğu Birinci Dünya Savaşı sırasında devletler, yurttaşlarını savaşmaya ikna etmek zorunda oldukları için gazete ve radyo gibi kitle iletişim araçlarıyla propaganda yapmaya başlamışlardır. O dönem için başarılı sayılabilecek bu girişimin ardından devletler, ülke içinde ve ülke dışında propagandalarını sürdürmüşlerdir. İkinci Dünya Savaşı ise sadece silahlanma ve teknoloji değil, devletlerin propaganda savaşlarına da sahne olmuştur. Kitleleri tek bir hedef uğrunda birleştirebilmek için aralarına televizyonun da katıldığı kitle iletişim araçlarını kullanan devletler, insanlar üzerindeki etkilerini arttırmak için etkili iletişimin yollarını araştırmaya başlamışlardır. Bugün iletişim bilimi olarak adlandırılan bilim alanının doğuşunu hazırlayan bu araştırmalar, kitle iletişim araçlarıyla ya da kanaat önderi denen kişilerce aktarılan iletilerin genel olarak toplumlarda nasıl izlenimler bıraktığı ve ne gibi değişimler yaşattığı sorusuna yanıt aramışlardır. İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde insanların elinde hem etkin kitle iletişimini yollarını araştıran çalışmalar, hem de bu çalışmaların etkisiyle geliştirilmeye başlanan kitle iletişim araçları kalmıştır. Diğer taraftan savaştan sonra farklı ülkelerin ekonomik politik ve sosyal alanlarda iş birliği yaptıkları kıtasal ve evrensel ölçekte örgütler kurulmuştur. Bu örgütler, savaşla beraber çöken ekonomik ve sosyal yapıyı düzenlemek için ilk olarak ülke sınırlarından bağımsız olarak tüm insanların sahip olması gereken hakların tanımlanmasına çalışmışlardır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, bu amaçla yazılan hukuki metinlerin en önemlileridir. Hatta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, sözleşmede açıklanan hakların uygulanmasını denetlemek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kuruluşunu sağlayan maddeleriyle etkinliğini arttırmıştır. Her iki sözleşmede de insanların düşüncelerini özgürce ve diledikleri biçimde açıklayabilmeleri ayrıca haber alma ve haber verme girişimleri ifade özgürlüğü adı verilen hakla güvence altına alınmıştır. İfade özgürlüğü, iletişim ile insanların birbirlerini tanımaları, sorunlara çözüm önerisi sunmaları, bunlar arasında özgürce seçim yapılabilmeleri ve böylece insanlar için en yararlı seçeneğin hayata geçeceği inancına dayanır. Bu nedenle günümüzün çağdaş demokrasilerinde ifade özgürlüğü, toplumların ilerlemesini sağlayan vazgeçilmez haklardan biri olarak görülmektedir. Dünya Savaşı'nın ardından Soğuk Savaş olarak adlandırılan ve ideolojilerin yarışına dönüşen siyasi sürecin başlaması, kitle iletişim araçlarının önemini daha da artırmıştır. Bununla beraber devletlerin iletişim bilimi alanındaki çalışmalara duyduğu gereksinim de artmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı kitle iletişim araçlarının geliştirilmesi ve yenilerinin ortaya çıkışını sağlamış, bir kısmı ise iletişimin etkileri üzerine odaklanan araştırmalar olarak kayıtlara geçmiştir. Son yıllarda ortaya çıkan iletişim araçları ise geçmiştekilerden farklı bir takım özelliklere sahiptirler. Bu özelliklerin temelinde farklı özellikteki pek çok iletişim yönteminin az sayıda iletişim aracı üzerinden yürütülmesini sağlayan yakınsama vardır. Bilgisayarlar ve cep telefonlarının başını çektiği yakınsama temelli iletişim aygıtları, farklı iletişim ortamlarını da bünyelerinde barındırabilmeyi ise internet sayesinde sağlamaktadırlar. Bugün yakınsama temelli aygıtlardan internet aracılığıyla erişilen iletişim ortamı yeni medya olarak adlandırılmaktadır. Temelleri 1990'lı yılların sonunda atılan bu iletişim ortamı, 20 yıl gibi kısa bir sürede dünyanın yüzde 43'ünün bir parçası olduğu devasa bir ağa dönüşmüştür. Yeni medyanın sanal boyutu fiziksel boyutundan çok daha büyük olduğu için bu kavramın, zihinleri fiziki dünyaya göre şekillenmiş biz insanlar tarafından tanımlanması zordur. Bu nedenle de bu kavram üzerinde uzlaşılmış bir tanım olmasa da, yeni medyanın bazı ilkeler üzerinde kurulu olduğu konusunda iletişim bilimcilerin görüş birliğine vardığı söylenebilir. Sahip olduğu özellikler ve üzerine kurulduğu ilkeler, yeni medyayı kendinden önceki hemen her iletişim aracını bünyesinde barındırmasını ve böylece tüm bu araçların yarattığı etkinin de kendinde toplanmasını sağlamıştır. Yeni medyanın iletişim süreçlerinde kanal görevi üstlenmeye başlamasıyla bu ortamlarda ifade özgürlüğünün nasıl kullanılacağı, bu hakkın kapsamının ve sınırlarının neler olduğu konusu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tartışılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada, bu konudaki belirsizliklerin giderilmesi amacıyla öncelikle Türkiye'yi merkeze alan bir dizi araştırma yapılmıştır. İlk başta, Türkiye'nin de üyelerinden biri olduğu Avrupa Konseyi'nin ortaya koyduğu sözleşmeler ardından da Avrupa Birliği'nin bu alandaki çalışmaları sıralanmıştır. Daha sonra Türkiye'nin yeni medya alanını düzenleyen kanunlarında ifade özgürlüğü ile ilişkili maddeler incelenmiş, ardından da Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği kararlar üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yeni medyada ifade özgürlüğü ile ilgili içtihatlarının da ortaya konduğu çalışmamızda tüm bu hukuki metinler içerik çözümlemesi yoluyla incelenmiş ve bu alanın kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Yapılan çalışmanın sonucunda Avrupa'da ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, aleyhinde en çok dava açılan ülke olan Türkiye'nin yeni medyadaki ifade özgürlüğüne bakışının da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarıyla uyumsuz olduğu açıkça görülmektedir. Çalışmanın hazırlık sürecinde ve ayrıca çalışma kapsamında incelenen hukuki metinlere bakıldığında Türkiye'nin yeni medyaya yaklaşımından bu alanı düzenlemekten çok kontrol etmeyi amaçladığı izlenimi edinilmektedir. Türkiye'de, bu alanın temel yasası olan 5651 sayılı Kanun, ifade özgürlüğünü esas almamakta ve bu özgürlüğün diğer özgürlüklerle rekabetinde ifade özgürlüğü lehine hükümler içermemektedir. Türkiye'nin yeni medyada ifade özgürlüğüne ilişkin hükümlerinde ve yaptırımlarında uluslararası sözleşmeleri ve dünyada kabul gören uygulamaları temel alarak bir takım köklü değişiklikler yapması gerektiğine inanılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise yeni medyada ifade özgürlüğü konusunda görece daha tutarlı bir yol izleyerek bu alana sınırları daha net çizmeye çalışmaktadır. Mahkeme yargılamalarında yeni medyayı fiziki dünyadan bağımsız görmekte ve kendi özellikleri içinde inceleyip kararlarını da bu yönde vermeye çalışmaktadır. Mahkemenin verdiği kararlar, yeni medyada ifade özgürlüğünün korunması için devletler ve ulusal yargı organları dışında gazeteciler ve yeni medya kullanıcılarına da sorumluluklar yüklemektedir. Çalışmanın son bölümünde ise yakın zamanda hayatımızda girecek ya da yaygınlaşacak yeni teknolojilerin iletişim ve ifade özgürlüğü üzerine olası etkileri eldeki veriler üzerinden tartışılmıştır.

Özet (Çeviri)

Communication is defined as the process of conveying a person's feelings and thoughts to other people through a specific channel. As a social being, human must be in communication with other people throughout his life. With communication, which is an interactive process, people continue their lives by learning about each other and their environment. Although the ability of people to think and exchange news with their environment has been ongoing for centuries, these were defined as basic human rights only in the mid-20th century. During the First World War, states realized they had to persuade their citizens to fight. For this, they started to make propaganda through mass media such as newspapers and radio. The states that achieved this at that time continued their propaganda both inside and outside the country after the war. The Second World War, on the other hand, witnessed not only armament and technology but also the propaganda wars of the states. States used mass media to unite the masses for a single goal. They have also begun to search for more effective communication methods to increase their effects on people. These researches prepared the birth of the science field today called communication science. Communication scientists sought an answer to the question of how messages conveyed by mass media or opinion leaders leave impressions in societies and what kind of changes they experience. When the Second World War ended, people remained in the hands of both the studies investigating the ways of effective mass communication and the mass communication tools that started to be developed with the effect of these studies. After the war, different countries established continental and universal organizations to cooperate in economic, political and social fields. These organizations, in order to regulate the economic and social structure that collapsed with the war, first of all tried to define the rights that all people should have regardless of borders. The most important legal texts written for this purpose are the Universal Declaration of Human Rights and the European Convention on Human Rights. In fact, the European Convention on Human Rights has increased its effectiveness by establishing the European Court of Human Rights to monitor the implementation of rights. In both conventions, people's ability to express their thoughts freely and in the way they wish and their attempts to receive and inform them are guaranteed by the right called 'freedom of expression'. Freedom of expression is based on the belief that people get to know each other, offer solutions to problems, freely choose among them, and thus the most beneficial option for people will come to life. For this reason, in today's contemporary democracies, freedom of expression is seen as one of the indispensable rights that ensure the progress of societies. The beginning of the political process, which was called the Cold War and turned into a race of ideologies, increased the importance of mass media. Thus, the need for studies in the field of communication science has increased for states. Some of these studies led to the development of mass media and the emergence of new ones, while some of them were recorded as research focusing on the effects of communication. Communication tools that have emerged in recent years have a number of different features than those in the past. The basis of these features is the convergence, which enables many communication methods with different characteristics to be carried out over a small number of communication tools. Convergence-based communication devices, led by computers and mobile phones, are able to accommodate different communication media through the internet. Today, the communication medium that is accessed from convergence-based devices via the Internet is called new media. Dating back to the end of the 1990s, this communication environment has turned into a huge network of which 43 percent of the world is a part in the past 20 years. Since the virtual dimension of the new media is much larger than its physical dimension, this concept is difficult to define by us humans. Therefore, it can be said that communication scientists have reached a consensus that the new media is based on some principles, although there is no agreed definition on this concept. With its characteristics and the principles on which it is built, new media includes other communication tools of the past and present and has gathered the impact they have created. As the new media started to act as a channel in the communication processes, the issue of how to use the freedom of expression in the new media and what the scope and limits of this right have started to be discussed all over the world. In this study, in order to eliminate the uncertainty in this matter it is primarily made a number of research centers in Turkey. First of all, the conventions prepared by the Council of Europe were examined. Then the studies of the European Union in this field are listed. After that, in Turkey's law on new media, it is described substances associated with freedom of expression. Subsequently, evaluations were made on the decisions of the Constitutional Court on this matter. In this study, which also includes the case law of the European Court of Human Rights on freedom of expression in the new media, all these legal texts were examined through content analysis and it was aimed to determine the scope and boundaries of this field. As a result of the study, Turkey's approach to freedom of expression in the new media, it is clear that is incompatible with the case law of the European Court of Human Rights. In this study legal texts, which is analyzing in preparation and writing process, shows that, Turkey aims to control new media, instead of regulate it. Law No. 5651, which is the basic law of the new media law in Turkey, it is not based on freedom of expression and contains provisions against freedom of expression in the competition of this freedom with other freedoms. As a result, it is believed that, Turkey should make some drastic changes, in its laws on freedom of expression in the new media. While doing this, it should be based on international conventions and world-accepted practices. The European Court of Human Rights tries to draw the boundaries in this area more clearly by following a more consistent path regarding freedom of expression in the new media. It considers the new media independent from the physical world in court proceedings. It tries to examine it within its own characteristics and make its decisions in this direction. The court's decisions impose responsibilities on journalists and users of new media, apart from states and national judicial bodies, to protect freedom of expression in the new media. In the last part of the study, the possible effects of new technologies, which will enter or become widespread in our lives in the near future, on communication and freedom of expression, are discussed through the available data.

Benzer Tezler

  1. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında özel hayatın gizliliği ve korunması

    The privacy and protection of private life in the light of decisions of constitutional court and European Court of Human Rights

    RAMAZAN ONUR KARADENİZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    HukukGazi Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ERDAL ABDULHAKİMOĞULLARI

  2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında Türk hukukunda tutuklama

    Arrest in Turkish Law in the light of European Court of Human Rights

    HÜSEYİN OZAN ADIYAMAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    HukukKırıkkale Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ YASİN POYRAZ

  3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında kamulaştırmasız el atma

    Confiscating without expropriating according to decision's of the European Court of Human Rights

    MERVE NAZ DEMİRCİ GENC

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Hukukİstanbul Şehir Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NUR ZELİHA KAMAN

  4. The individual application to Turkey's Constitutional Court and its role in the development of human rights in Turkey

    Türkiye Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru ve bireysel başvurunun Türkiye'de insan haklarının gelişimi üzerindeki rolü

    TUĞÇE AYHAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2018

    HukukOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NECATİ POLAT

  5. Avrupa insan hakları mahkemesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kararları ışığında potansiyel mağdur kavramı

    The notion of potential victim in the light of individual application decisions of the european court of human rights and the constitutional court

    HATİCE KÜBRA ÇAMLI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Hukukİstanbul Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ABDURRAHMAN EREN