Fighting the patriarchy in A Thousand Splendid Suns and Half of a Yellow Sun
Yükselen Güneşin Ülkesinde ve Bin Muhteşem Güneş başlıklı eserlerde patriyarka ile savaş
- Tez No: 675806
- Danışmanlar: YRD. DOÇ. OLGAHAN BAKŞİ YALÇIN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: İngiliz Dili ve Edebiyatı, English Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2021
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 106
Özet
Bu tez, haklarını keşfetme yolundaki kadınların karşılaştıkları temel sorunları ele alan Halit Hüseyni'nin Bin Muhteşem Güneş romanı ile Chimamanda Ngozi Adichie'nin Yükselen Güneşin Ülkesinde eserini incelemektedir. Çalışma bu amaç doğrultusunda feminist hareketler tarihini takip ederek, dünyanın farklı yerlerinden kadınların çıkış noktalarını ele almakta ve seslerini duyurmaktadır. Ayrıcalıkların çoğuna erişimi olan erkekler otorite olarak kabul edilirken, kadınlar birçok engel ile karşılaşmışlardır. Bu çalışmanın göstereceği üzere, feminist hareketlerin çıkış sebeplerinden bir tanesi de ev içerisinde kendini gerçekleştirmek yerine erkeklerin kurallarına uyan kadınların ihtiyaç duyduğu söz hakkıdır. Ataerkil görenek ve kurallarca kısıtlanmış ülkelerde kadınların statüsü, kadınların ötekileştirilmesi ve insandışılaştırılması düşüncesi bu çalışmanın ana odağını oluşturacaktır. Bu düşüncenin analizinde, etkisizleştirilmiş Afgan kadınının durumunu açıkça sunduğu için Halit Hüseyni'nin romanı ele alınmıştır. Çalışma aynı zamanda erkeklerinkine eşdeğer becerilere sahip olduklarını eğitim ve öz farkındalık ile kanıtlamak isteyen ve patriyarka karşıtı direniş gösteren kadınların başvurduğu yolları incelemiştir. Bu yollar, karakterlerin kadınlara yönelik kısıtlandırılmış ve kalıpyargısal imgesini yıkmaya çalıştıkları Yükselen Güneşin Ülkesinde adlı eserde de betimlenmiştir. Ayrıca bu çalışma, farklı kültürlerden, sınıflardan ve etnik kimliklerden kadın karakterleri barındırdıkları için Hüseyni'nin ve Adichie'nin eserlerini karşılaştırmaktadır. Tez, geleneksel anlamda kadınları kısıtlayan tüm sınırları aşmak adına, bu iki romandaki kadınlar aracılığıyla patriyarkanın sebep olduğu sorunları ve düzensizleşmiş bir toplumda kadınların var olma çabası sonucunda oluşan travmaları sorgulamaktadır.
Özet (Çeviri)
This thesis examines Khaled Hosseini's A Thousand Splendid Suns and Chimamanda Ngozi Adichie's Half of a Yellow Sun in view of the theory of feminism, as both novels tackles the major issues of women in their way to find their rights in this big world. For this purpose the study deals with the motives of women all around the world to have their voice heard, by tracing the history of feminism movements. By the time women find a new obstacle in front of them and men had access to the majority of rights and were considered to be the higher authority. As the study will illustrate the reasons behind the emergence of feminist waves is the need to give a voice for women whose lives are wasted around the household and obeying the rules of men. The focus will be on the status of women in highly restricted countries that follow the rules of patriarchy and to find a solution for the marginalization and dehumanization of women in such societies. This view is analyzed through the deep investigation of Khaled Hosseini's novel as it delivers a clear picture of the passivity of Afghan women. The study also concentrated on the ways women used to dismantle the chains of patriarchy by education and self-awareness to be independent, strong and prove that they have equal capabilities with men. These ways is depicted in Half of a Yellow Sun as the characters deliver a picture for strong women in their ways to break the stereotypical image for the limited access for women in restricted society. Moreover, the study compares between Hosseini and Adichie's novels as they picture the female characters in different cultures, classes and races. The thesis interrogates the problems and the trauma women face every day in their lives through the events of both novels either by the rules of patriarchy or by the need of asserting themselves in a disordered country in order to cross all the limits that surrounded traditional women.
Benzer Tezler
- Leylâ Erbil'in eserlerine feminist bir yaklaşım
A feminist approach to Leyla Erbil's works
ELMAS ŞAHİN
Doktora
Türkçe
2009
Türk Dili ve EdebiyatıAtatürk ÜniversitesiTürk Edebiyatı Bölümü
PROF. DR. ALİ İHSAN KOLCU
- The Making of Adam and Eve: 'Changing' concepts of masculinity and femininity in patriarchal Britain
Adem ve Havva: Ataerkil İngiltere'de 'Değişen' erkeklik ve kadınlık kavramları
ZEYNEP ÖZEK
Yüksek Lisans
İngilizce
2002
SosyolojiHacettepe Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. CAN ABANAZIR
- Savaşçı amazon kadınlarının giyim stillerinin günümüz modasınayansımaları
Reflections of amazon women's clothing styles on today's fashion
ÇİĞDEM OCAK
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Endüstri Ürünleri TasarımıNişantaşı ÜniversitesiTekstil ve Moda Tasarımı Ana Sanat Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ NURSEN GEYİK DEĞERLİ
- Bir güçlenme deneyimi olarak kadınların sessiz taşması
Women's quiet encroachment as an experience of empowerment
İREM YILMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
SosyolojiAnkara ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. KURTULUŞ CENGİZ
- Foucault'nun iktidar ve özne kavramlarından hareketle 'namus cinayetleri' üzerine bir çalışma
A study on honor killings in terms of Foucault's power and subject
EZGİ BAL