Tiroid kanserli hastaların tanısal analizinin retrospektif olarak incelenmesi
Retrospective evaluation of diagnostic analysis in thyroid cancer patients
- Tez No: 704168
- Danışmanlar: PROF. DR. CANAN ERSOY
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, İç Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases, Internal diseases
- Anahtar Kelimeler: Tiroid kanseri, sınıflandırma, semptom, ultrasonografi, İİAB, sitoloji, patoloji, Thyroid cancer, classification, symptom, ultrasonography, FNAB, cytology, pathology
- Yıl: 2021
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Bursa Uludağ Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 66
Özet
Tiroid nodülleri toplumda sık görülür. Tiroid nodüllerindeki malignite insidansı %8-13 arasında değişmektedir. Endokrin maligniteler içinde en çok görülen tiroid kanseridir. Toplumda görülme sıklığı %2-4 olup, diagnostik tanı testlerinin ve görüntülemelerinin yaygınlaşması, epidemiyolojik faktörlerin etkisiyle tiroid kanseri sıklığı her geçen yıl artış göstermektedir. Tiroid kanserlerinin mortalite oranı %10'un altında olup en sık görülen alt tipi %85-90 ile papiller karsinomdur. Tiroidin papiller karsinom dışında, foliküler karsinom, hurthle hücreli karsinom, medüller karsinom ve anaplastik karsinom alt tipleri vardır. Tiroid lenfomaları ve diğer kanserlerin metastazları da nadiren tiroid bezini tutabilir. Son yıllarda sıklığı artan tiroid nodül ve kanser olgularının preoperatif dönemde değerlendirilmesinde anamnez, fizik muayene, laboratuvar ve nodülün görüntüleme özellikleri önemlidir. Ultrasonografi (USG) en çok kullanılan görüntüleme yöntemidir. Tiroid kanserinin preoperatif tanısında altın standard yöntem ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB)'dir. USG'nin tanı koymada duyarlılığı %56,25, özgüllüğü %95,90; İİAB'nin ise duyarlılığı %81,25 ve özgüllüğü %93,70'tir. İİAB altın standart olmasına rağmen, her 10 tiroid kanserinden 2 sinin tanısını koyamamaktadır. Tiroid nodülünde preoperatif sitolojik ve postoperatif patolojik tanılar farklılık gösterebilmektedir. Çalışmamızın amacı farklı tiroid kanseri patolojisi olan hastalarda demografik, klinik, laboratuvar ve görüntüleme bulgularını karşılaştırmak ve sitolojik değerlendirmeyle patoloji uyumsuzluğu olan hastalarda bu bulguları analiz ederek uyumsuzluğu ortadan kaldırmak için kullanabileceğimiz olası parametreleri ortaya koymaktır. Çalışmamızda 2014-2020 yılları arasında Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı polikliniğinde izlenen, tiroid kanseri tanısı almış 467 olgunun demografik bilgileri, başvuru şikayetleri, preoperatif laboratuvar, USG ve İİAB'si sitoloji sonuçları ve postoperatif patoloji ve izlem sonuçları dosya kayıtlarından retrospektif olarak incelendi. Hastaların %85,70'i (n=400, %80,5 kadın) papiller tiroid kanseri; %7,10'u (n=33, %72,20 kadın) medüller tiroid kanseri; %5,10'u foliküler tiroid kanseri (n=24, %62,50 kadın); %1,10'u (n=5, %100 kadın) hurthle Hücreli tiroid kanseri ve %1,10'u (n=5, %60 kadın) anaplastik tiroid kanseri tanısı almıştı. Hastaların medyan tanı yaşı 44 yıl ile en düşük medüller medüller tiroid kanserinde, 66 yıl ile en yüksek anaplastik kanserde görüldü. Nefes darlığı en sık anaplastik kanserde (%60), yutma güçlüğü en sık hurthle hücreli kanserde (%60) tanımlanmıştı. USG özelliklerinde malign nodüllerin %83,50'sinde hipoekoik halo yoktu, %46,10'unda mikrokalsifikasyon, %14,60'nda irregular kenar, %12,30'unda santral vaskülarizasyon, %15,50'sinde boyunda şüpheli lenf nodu saptanmıştı. Tanı sırasında boyunda şüpheli lenf nodu varlığı en fazla medüller (%45,5) ve anaplastik (%33,3) kanserde görülmüştü. Tüm hastalara preoperatif İİAB yapılmış ve cerrahi uygulanmıştı. İİAB sitolojisi ve cerrahi sonrası patoloji uyumu %64,80 bulundu. Çalışmamızın sonuçları demografik özelliklerin, başvuru semptomlarının, laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerinin İİAB ile birlikte kullanılmasının, erken ve doğru tanı oranını artıracağını, preoperatif sitolojik ve postoperatif patolojik tanılar arasındaki uyumsuzlukları azaltacağını göstermiştir.
Özet (Çeviri)
Thyroid nodules are common in the society. The incidence of malignancy in thyroid nodules varies between 8-13%. Thyroid cancer is the most common endocrine malignancy. Its incidence in the society is 2-4%, and the prevalence of thyroid cancer increases every year due to the widespread use of diagnostic tests and imaging, and epidemiological factors. The mortality rate of thyroid cancers is below 10%, and the most common subtype is papillary carcinoma with 85-90%. Apart from papillary carcinoma of the thyroid, there are subtypes of follicular carcinoma, hurthle cell carcinoma, medullary carcinoma, and anaplastic carcinoma. Thyroid lymphomas and metastases of other cancers may also rarely involve the thyroid gland. Anamnesis, physical examination, laboratory and imaging characteristics of the nodule are important in the preoperative evaluation of thyroid nodule and cancer cases, the frequency of which has increased in recent years. Ultrasonography (USG) is the most commonly used imaging method. The gold standard method in the preoperative diagnosis of thyroid cancer is fine needle aspiration biopsy (FNAB). The sensitivity of USG in diagnosis is 56.25%, the specificity is 95.90%; the sensitivity of FNAB is 81.25% and the specificity is 93.70%. Although FNAB is the gold standard, it cannot diagnose 2 out of every 10 thyroid cancers. Preoperative cytological and postoperative pathological diagnoses may differ in thyroid nodules. The aim of our study is to compare demographic, clinical, laboratory and imaging findings in patients with different thyroid cancer pathologies and to analyze these findings in patients with pathology mismatch with cytological evaluation and to reveal possible parameters that we can use to eliminate the discrepancy. In our study; demographic information, admission complaints, preoperative laboratory, USG and FNAB cytology results, and postoperative pathology and follow up results of 467 cases diagnosed with thyroid cancer in the outpatient clinic of Bursa Uludağ University Faculty of Medicine, Department of Internal Medicine, Department of Endocrinology and Metabolic Diseases between 2014 and 2020 were analyzed retrospectively from file records. Of the patients, 85.70% (n=400, 80,5% female) papillary thyroid cancer; 7.10% (n=33, 72.2% female) medullary thyroid cancer; 5.10% follicular thyroid cancer (n=24, 62.5% female); 1.10% (n=5, 100% female) hurthle Cell thyroid cancer and 1.10% (n=5, 60% female) anaplastic cancer were diagnosed. The median age at diagnosis of the patients was 44 years, with the lowest medullary thyroid cancer, and the highest in anaplastic cancer with 66 years. Dyspnea was most common in anaplastic cancer (60%), and dysphagia was most common in hurthle cell cancer (60%). In USG features, 83.50% of malignant nodules did not have hypoechoic halos, 46.10% had microcalcifications, 14.60% had irregular borders, 12.30% had central vascularization, and 15.50% had suspicious lymph nodes in the neck. The presence of suspicious lymph nodes in the neck at the time of diagnosis was most common in medullary (45.5%) and anaplastic (33.3%) cancers. All patients had preoperative FNAB and surgery. The compatibility of FNAB cytology and post-surgical pathology was 64.80%. The results of our study indicated that the use of demographic characteristics, admission symptoms, laboratory and imaging methods together with FNAB will increase the rate of early and accurate diagnosis, and decrease the discrepancies between preoperative cytological and postoperative pathological diagnoses.
Benzer Tezler
- Tedaviye biyokimyasal tam olmayan yanıtlı diferansiye tiroid kanserli hastalarda FDG PET/BT'nin tanısal değeri ve hasta yönetimine katkısı
Başlık çevirisi yok
MERTCAN GÜVEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Radyoloji ve Nükleer TıpEge ÜniversitesiNükleer Tıp Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYŞEGÜL AKGÜN
- Tiroid nodüllerinde ince iğne aspirasyon biyopsisi güvenilirliğine nodül büyüklüğünün etkisi
Effect of nodule size on the reliability of fine-needle aspiration biopsy in thyroid nodules
SEYYİT MUHSİN SARIKAYA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Genel CerrahiSağlık BakanlığıGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
UZMAN ALİ ERKAN UÇAR
- Tiroid fonksiyon bozuklukları ile meme kanseri arasındaki ilişkinin menopozal duruma göre değerlendirilmesi
Evaluation of the relationship between thyroid dysfunction and breast cancer according to menopausal status
SABİHA NUR ÖZMEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Genel CerrahiAnkara Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ERSİN GÜRKAN DUMLU
- Development of mirna biomarkers for the differentiation between gingivitis and periodontitis: A pilot study
Gingivitis ve periodontitis ayrımı için mirna biyobelirteçlerinin geliştirilmesi: Pilot çalışma
DHAFIR LATIEF FAYADH FAYADH
Doktora
İngilizce
2023
BiyokimyaSüleyman Demirel ÜniversitesiKimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA CALAPOĞLU
- İyi diferansiye tiroit kanserli hastaların TSH supresyonu ile takibinin kemik mineral yoğunluğuna etkisi
The effects of TSH suppression in bone mineral density in patients with well differentiated thyroid carcinoma
AYLİN ORAL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2009
Radyoloji ve Nükleer TıpEge ÜniversitesiNükleer Tıp Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ÜLKEM YARARBAŞ