Geri Dön

9-15 yaş grubu hastalarda rastlantısal taurodontizm prevalansının: eşlik eden dental anomaliler ve sistemik durumların retrospektif olarak incelenmesi

Investigation of incidental taurodontism prevalence: accompanying dental anomalies and systemic states in patients aged 9-15 years as a retrospective

  1. Tez No: 706388
  2. Yazar: SİNEM ULUYARDIMCI
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MUSTAFA AYDINBELGE
  4. Tez Türü: Diş Hekimliği Uzmanlık
  5. Konular: Diş Hekimliği, Dentistry
  6. Anahtar Kelimeler: Taurodontizm, Diş anomalileri, Sendromlar, Talasemi, Konjenital diş eksikliği, Piramidal molar, Taurodontism, Dental anomalies, Syndromes, Thalassemia, Congenital tooth agenesis, Pyramidal molar
  7. Yıl: 2021
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Erciyes Üniversitesi
  10. Enstitü: Diş Hekimliği Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Diş Hekimliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 161

Özet

Giriş ve Amaç: Diş morfolojisinde görülen en önemli anomalilerden biri olan taurodontizm, vertikal olarak uzamış pulpa odası, furkasyon bölgesinin ve pulpa tabanının apikale yer değiştirmesi ile karakterize bir gelişimsel kök anomalisidir. Bu çalışmanın amacı; geniş bir pediatrik popülasyonda taurodontizm prevalansını belirlemek, çenelere, cinsiyete, dişlere ve taurodontizmin derecesine göre dağılımını değerlendirmek, ayrıca incelenen hasta popülasyonunu radyografik olarak belirlenebilen diğer dental anomaliler ve sistemik durumlar ve sendromlar açısından da değerlendirerek bunların taurodontizm ile ilişkisini ve taurodontizme eşlik etme prevelansını ayrıntılı olarak incelemek ve belirlemektir. Matheryal ve Method: Çalışmada, Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Kliniğine 01 Ocak 2018- 01 Ocak 2020 tarihleri arasında çeşitli sebeplerle müracaat etmiş, 9-15 yaş arası hastalar arasından rastgele olarak 5,072 hasta seçilmiştir. Dahil edilme ve hariç tutulma kriterlerine göre kriterleri karşılayan 3.004 hastanın dijital panoramik röntgen kayıtları ve dijital tıbbi ve dental kayıtları çalışmaya dahil edilmiştir. 3.004 hastanın 25.635 süt molar, daimi molar ve premolar dişi taurodontizm açısından önce Shaw kriterlerine göre değerlendirilmiş, daha sonra Shaw kritlerlerine göre taurodontizm teşhisi konulan hastalar tekrar Shifman ve Chanannel taurodontizm indeksi ile değerlendirilmiştir. Kayıtlar iki araştırmacı tarafından birbirinden bağımsız şekilde retrospektif olarak incelenmiştir. Elde edilen verilerin istatiksel analizi için, Ki Kare test, Fisher test ya da Student t test istatistiği, diş sayısı ile ilgili karşılaştırmada ise Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Sonuçlar: Shaw'ın kriterlerine göre, 3004 hastadan 149 kişide (%5), Shifman ve Chanannel taurodontizm indeksine göre ise 139 kişide (%4,6) taurodontizm saptandı. 25.635 dişten ise, Shaw'a göre 419 dişe (%1,63), Shifman ve Chanannel'e göre ise 374 dişe (%1,46) taurodontizm teşhisi konuldu. Hastaların yaş ortalaması 11,7±2,0 olarak saptandı. Taurodontizm saptanmayanlar ve her iki sınıflamaya göre, taurodontizm teşhisi konulan hastaların yaş ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı saptandı (Shifman ve Chanannel sınıflaması için p=0.396, Shaw sınıflaması için p=0.731). Hastaların cinsiyet dağılımı incelendiğinde %45,2'sinin erkek, %54,8'inin kız olduğu saptandı. Ve yine taurodontizm teşhisi konulmayanlar ile her iki sınıflamaya göre de, taurodontizm teşhisi konulan hastalar arasında cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p=0,866). Shifman ve Chanannel'e göre taurodontizm saptanan hastalarda taurodontizm en sık maksillada, bilateral olarak görüldü ve en sık hipotaurodontizm saptandı. Ek olarak taudorontizm en sık 16 numaralı dişte görüldü. Ayrıca taurodontizm hastalarında istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek oranda sistemik rahatsızlık ve diğer dental anomalilerin olduğu belirlendi (p=0.001). Shifman ve Chanannel'e göre taurodontizm saptanan grupta en sık talasemi (%4,3) görülürken en sık görülen dental anomaliler ise piramidal molar (%13,6) ve konjenital diş eksikliği (%11,5) oldu. Tartışma ve Çıkarım: Taurodontizm klinisyenlerin göz ardı etmemesi gereken bir dental anomalidir. Gerek dental prosedürler esnasında farklı yaklaşımlar gerektirmesi gerek diğer dental anomalilerin sıklıkla eşlik ettiği bir dental anomali olması sebebiyle tedavi sürecini karmaşıklaştırması gerek de bazı sistemik durum ve genetik sendromların bir oral belirtisi olarak karşımıza çıkması nedeniyle klinisyeni bu konuda yeterli bilgi ve birikime sahip olmaya zorunlu hale getirmektedir. Ek olarak çoklu dental anomalisi olan bireylerin tespit edilmesi, bunlara eşlik eden sistemik hastalıkların netleştirilmesi, altta yatan etiyolojik sebeplerin araştırılması ve daha ileri genetik çalışmalar sayesinde genetik temelin anlaşılması sağlanabilir. Ayrıca taurodont dişlerde klinik başarıyı arttırmak, dental prosedürlerde başarı ve doğru yaklaşımı netleştirmek için uzun takip süreli yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.

Özet (Çeviri)

Introduction and Aim: Taurodontism, one of the most important anomalies seen in tooth morphology, is a developmental root anomaly characterized by the vertically elongated pulp chamber, the displacement of the furcation area and the pulp base to the apical. The aim of this study is to determine the prevalence of taurodontism in a large pediatric population and to evaluate its distribution according to jaws, gender, teeth and degrees of taurodontism. In addition, to evaluate the patient population examined in terms of other radiographically determined dental anomalies and systemic conditions and syndromes, and to examine and determine in detail their relationship with taurodontism and the incidence of accompanying taurodontism. Matherial and Method: In the study, 5,072 patients who applied to Pediatric Dentistry Clinic of Erciyes University Faculty of Dentistry between January 1, 2018 and January 01, 2020 for various reasons, were randomly selected among patients aged 9-15. Digital panoramic radiography records and digital medical and dental records of 3,004 patients who met the criteria for inclusion and exclusion were included in the study. 25,635 primary molar, permanent molar and premolar teeth of 3,004 patients were first evaluated according to Shaw criteria in terms of taurodontism, and then the patients who were diagnosed with taurodontism according to Shaw criteria were evaluated again with Shifman and Chanannel taurodontism index. The recordings were retrospectively reviewed by two researchers, unaware of each other. For the statistical analysis of the obtained data, Chi-Square test, Fisher test or Student t test statistics, and for the comparison of tooth number, Kruskal Wallis test was used. Results: Among the 3004 patients, taurodontism was detected in 149 patients (5%) according to Shaw's criteria, and 139 patients (4.6%) according to the Shifman and Chanannel taurodontism index. Of the 25,635 teeth, 419 teeth (1.63%) according to Shaw and 374 teeth (1.46%) according to Shifman and Chanannel were diagnosed with taurodontism. The mean age of the patients was found to be 11.7 ± 2.0. It was found that there was no statistically significant difference between the mean ages of patients without taurodontism and those diagnosed with taurodontism according to both classifications (p = 0.396 for Shifman and Chanannel classification, p = 0.731 for Shaw classification). When the gender distribution of the patients was examined, it was found that 45.2% were male and 54.8% were female. And again, there was no statistically significant difference in gender between those who were not diagnosed with taurodontism and those diagnosed with taurodontism according to either classification (p=0,866). According to Shifman and Chanannel, taurodontism was most frequently seen bilaterally in patients with taurodontism, and hypotaurodontism was the most common. In addition, taudorontism was most commonly seen in the maxilla and tooth number 16. In addition, a statistically significantly higher rate of systemic diseases and other dental anomalies were found in patients with taurodontism. (for both situations (p = 0.001)). In the group with taurodontism according to Shifman and Chanannel, thalassemia was the most common (4.3%), while the most common dental anomalies were pyramidal molar (13.6%) and congenital tooth deficiency (11.5%). Discussion and Conclusion: Taurodontism is a dental anomaly that clinicians should not ignore. The fact that it requires different approaches during dental procedures, complicates the treatment process due to the fact that it is a dental anomaly often accompanied by other dental anomalies, and the emergence as an oral manifestation of some systemic conditions and genetic syndromes make the clinician obliged to have sufficient knowledge and experience on this subject. In addition, clarification of conditions such as multiple dental anomalies or accompanying systemic diseases with dental anomalies, investigation and elucidation of the underlying etiological cause, and further genetic studies can provide an understanding of the genetic basis. In addition, new studies with long-term follow-up are needed to increase clinical success in taurodont teeth and to clarify the success and correct approach in dental procedures.

Benzer Tezler

  1. Akciğer kanserli hastalarda pulmoner emboli risk faktörleri ve pulmoner embolinin prognoza etkisi

    Risk factors for pulmonary embolism and prognostic effects of pulmonary embolism in patients with lung cancer

    AYSU AYRANCI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Göğüs HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DURSUN ALİZOROĞLU

  2. Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji Polikliniğine 1 Ocak 2020-1 Ekim 2022 tarihleri arasında başvuran adölesan anemili hastaların retrospektif değerlendirilmesi

    Retrospective evaluation of patients with adolescent Anemia admitted to the Pediatric Hematology Outpatient Clinic of Umraniye Education and Research Hospital between January 1 2020 and October 1 2022

    BENAN TOPATAN EYNEL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. SELİME AYDOĞDU

  3. Adolesan kızlarda hashimoto tiroidit'inde miRNA ekspresyon seviyelerinin tanıda rolünün araştırılması

    Investigation of the role of miRNAs expression levels in hashimoto thyroiditis in adolescent girls

    ENGİN AYDIN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi

    Moleküler Tıp Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SADRETTİN PENÇE

  4. Minör cerrahi girişimlerde monitörize anestezi bakımı: Propofol-fentantil midazolam-remifentanil kombinasyonlarının karşılaştırılması

    This aim of this study is tom compare two different combinations, propofol-fentanyl and midazolam-remifentanil during monitored anesthesia care at minor surgical procedures

    MEHMET BİLHAN HAYIRLIOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Anestezi ve Reanimasyonİstanbul Üniversitesi

    Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. SAFFET KARACA

  5. Çocuk yaş grubu hastalara, acil serviste farklı teknik ve anatomik bölgelere çekilen BT tetkiklerine ait görüntü kalitesi ile alınan hasta dozunun karşılaştırılması, kabul edilebilir doz aralıklarının belirlenmesi

    Comparasion of image quality and patient dose in chıldhood CT that is performed on different anatomıcal regıons wıth dıfferent tecnıcs at emergency service

    AHMET ERGİN ÇAPAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Radyoloji ve Nükleer TıpDokuz Eylül Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HANDAN ÇAKMAKÇI