Geri Dön

Üsküp'te Türk mimarisi (XIV.-XIX.yy.)

Turkish architecture in Skopje (XIV.-XIX. th century)

  1. Tez No: 72286
  2. Yazar: MUSTAFA ÖZER
  3. Danışmanlar: PROF. DR. M. OLUŞ ARIK
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Sanat Tarihi, Art History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1998
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Selçuk Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 889

Özet

SUMMARY Turkish Architecture in Üsküp (Skopje) deals with the architectural buildings of Turkish period in Skopje, the Capital city of Macedonia. Our study primarily aims to detect and fully describe, with the help of references and publications, the works of art, built in this city in the Ottoman period, which hasn't been evaluated on the basis of the Discipline of Art History. Accordingly each work of art has been studied and evaluated from the point of view of decoration, plan and structure, based on planning, photograph and archive documents. Then, they are compared with the samples which are the pioneers and continuation of them in the Central Asia, Anatolia and the Balkans, and their peculiarities of style are determined. As a result of conquest, from the period of Yıldırım Bayezid (1389- 1402) in Rumeli, Skopje was included in the Ottoman Empire on 6 January 1392 by Paşa Yiğit Bey. It was transferred to Serbia on 10 August 1913 with the Bucharest Treaty. It was under the Ottoman reign for about 520 years, and, following the conquest, the city, with a very systematic accomodation policy, was made a typical Turkish and Islamic city. The settlement of the West Anatolian Turks in Skopje, which was a must, the population was in favour of the muslims. Accordingly, new settlement areas were set up, which affected the physical structure of the city. The city developed on the north and south of the Vardar River, on the plain af ea surrounded by Kale, Gazi Baba and Sultan Murad mosque. With the changes in the trade and commercial life, the city expanded towards the south of the river. After it became an Ottoman City, it was the centre of the conquest to the south and west; it was“uç şehri”; the first commanders of Skopje were Pasha Yiğit, Ishak Bey and Isa Bey. In the second half of the fifteenth century, it became a town of Paşa Sancağı which was then the Centre of Rumeli Beylerbeyliği. From 1551 to the nineteenth century, it was ruled as a sancak. Beograd was under the reign of the Ottoman Empire in 1521, and with this Skopje was no longer a“uç şehir”. It was on the crossroad of the caravans because of its geographic and strategic structure. Because of this advantage, it flourished as a city of products and trade.For this reason, in the sixteenth century, the jews and Frenchs of Dubrovnik came to the city for the same purpose. In the city, there were 133 branches of trade; the most important of them were leather trade, weaving, food production, trade^ manufacture and building.ticaret açılarından büyük gelişme gösteren Üsküp'e, aynı gayelerle XVI. yüzyılda Yahudi ve Raguza (Dubrovnik)lı Frcnk'lcr de gelmişlerdir. Şehirde, 133 dalda faaliyet gösteren esnaf kolları arasında en fazla zanaatkar; dericilik, dokumacılık, gıda üretimi, ticaret, imâlat ve bina yapımı gibi mesleklerde çalışıyordu. Osmanlı döneminde sahip olduğu ekonomik, askeri, ticari, kültürel ve sosyal önemine paralel olarak yoğun bir imar faaliyetine sahne olan şehir merkezinde; cami, mescit, türbe, han, bedesten, hamam, köprü, tekke, zaviye, kütüphane, medrese, mektep, imaret, köprü, çeşme, su kemeri ve darphane gibi hemen her türde anıtsal yapılar inşa edilmiştir. Üsküp'te, bir cami, imaret veya tekke etrafında gelişen külliyeler, şehrin fiziki yapısına yön vermişlerdir. Bütün unsurları (bedesten, han, dükkan, hamam, çeşme, medrese, mektep, vd.) İle günümüze gelemeyen külliyeler; inşa edildikleri devirde, şehri sirkülasyonu en yoğun merkezleri konumundaydı. Üsküp'te Osmanlı devrinde, tespit edebildiğimiz kadarıyla toplam 350 eser inşa edilmiştir. Bunlardan bir çoğu zamanla yıkılıp, tamamen ortadan kalkmış; bir kısmı ise birkaç duvar parçası ile günümüze ulaşabilmiştir. Ayrıca, bazı yapılar bütünüyle yenilenerek, aslî şekillerini kaybetmişlerdir. Çeşme, kütüphane, mektep, medrese, imaret, darphane, saray ve köşk gibi yapı türlerinin hiç bir örneği bugüne gelememiştir. Binaların büyük bir bölümünün yok olmasındaki ana faktörler arasında; Üsküp'te vuku' bulan savaş, yangın, salgın hastalık, deprem ile tarihî mirasa sahip çıkması gereken kurum, kuruluş ve kişilerin bilinçsizliği belirtilebilir. Kısmen veya tamamen mevcut olanlar ile haklarında kaynak ve yayınlardan bilgi edinilebilen yapılar üzerinde yapılan incelemelere göre, Üsküp'teki Türk devri eserlerinde; - özellikle erken- Osmanlı Dönemi'nin plan, kütle, hacim biçimlenişi, malzeme- teknik, cephe düzeni ve bezeme anlayışının devam ettirildiği görülmektedir. Üsküp'teki Türk Devri yapılan, Anadolu'daki çağdaşı örneklerle büyük benzerlikler göstermekle birlikte; ayrıntılarda, bölgenin yerel geleneklerinin etkisinden kaynaklanan bazı farklılıklarının olduğu da ortaya çıkmaktadır. Gerek şehirdeki imar faaliyetlerindeki yoğunluk ve gerekse, mevcut yapıların anıtsal Osmanlı esereleri ile -özellikle dekorasyon açısından- boy ölçüşebilecek düzeyde olması; Üsküp'ün Bursa, Edime ve Amasya gibi Anadolu'nun büyük şehirleri ayarında bir yerleşme olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, şehrin ekonomik, ticaret, üretim, askeri veÖZET“Üsküp'te Türk Mimarisi”başlıklı çalışmamız, Makedonya'nın başkenti Üsküp (Skopje)'deki Türk Devri mimarlık eserlerini konu almaktadır. Araştırmamız öncelikle, bu şehirde Osmanlı Devri'nde meydana getirilen ve günümüze kadar Sanat Tarihi Bilimi'nin kural ve esaslarına göre ele alınıp incelenmemiş sanat eserlerinin; kaynak ve yayınlar yardımıyla tamamının tespiti ile bunların, ayrıntılı bir şekilde tanıtılmasını amaçlamaktadır. Buna dayalı olarak her bir eser; çizim (plan, kesit vb.), fotoğraf ve arşiv belgelerine dayalı olarak incelenerek plan, strüktür ve bezeme açılarından değerlendirilmiştir. Daha sonra, bunların Orta Asya, Anadolu ve Balkan coğrafyasındaki öncüsü ve devamı niteliğindeki örneklerle mukayesesi yapılarak, üslûp özellikleri belirlenmiştir. Yıldırım Bayezid (1389- 1402) döneminde Rumeli'de başlayan ve giderek artan fetih hareketleri sonucunda, 6 Ocak 1392 yılında Paşa Yiğit Bey tarafından Osmanlı Devleti topraklarına katılan Üsküp; 10 Ağustos 1913 tarihinde yapılan Bükreş Antlaşması ile Sırbistan'a verilmiştir. Yaklaşık 520 yıl Osmanlı idaresi altında kalan şehir, fethi takiben sistemli bir iskan politikasıyla, çok kısa bir zaman içinde Türkleşip, İslamlaşmıştır. Özellikle Anadolu'nun batı bölgelerindeki Türkmenler' in, zorunlu iskana tabi tutularak Üsküp'e yerleştirilmeleri ile, şehirdeki nüfus oranı müslümanlar lehine artmıştır. Buna bağlı olarak da, şehrin fiziki yapısını etkileyen yeni mahalleler oluşmuştur. Vardar Nehri'nin kuzey ve güney sahillerinde; Kale, Gazi Baba ve Sultan Murad Camii arasındaki düz bölgede gelişen şehir; nüfus ve ticaret hayatında meydana gelen değişimlerin etkisiyle, nehrin güney kesimine doğru genişlemiştir. Osmanlı idaresine girdikten sonra, Orta Avrupa'nın güney ve batı bölgelerine yapılan fetih hareketlerinin merkezi durumunda olan ve bir“uç şehri”gibi yönetilen Üsküp'ün ilk uç beyleri, Paşa Yiğit, İshak ve İsa Beyler'dir. Onbeşinci yüzyılın ikinci yarısında, Rumeli Beylerbeyliği 'nin merkezi konumundaki Paşa Sancağı'na bağlı olarak“kaza”statüsüne geçen şehir; M. 1551 yılından XIX. yüzyılın sonlarına kadar,“sancak”olarak idare edilmiştir. Belgrad'ın M. 1521 yılında Osmanlı hakimiyetine girmesi ile“uç şehir”olma özelliğini kaybeden şehir, coğrafi yapısı ve stratejik konumu dolayısıyla, bölgeden geçen kervan yollarının kavşak noktasında bulunuyordu. Bu avantajlı konumu nedeni ile, üretim ve

Özet (Çeviri)

SUMMARY Turkish Architecture in Üsküp (Skopje) deals with the architectural buildings of Turkish period in Skopje, the Capital city of Macedonia. Our study primarily aims to detect and fully describe, with the help of references and publications, the works of art, built in this city in the Ottoman period, which hasn't been evaluated on the basis of the Discipline of Art History. Accordingly each work of art has been studied and evaluated from the point of view of decoration, plan and structure, based on planning, photograph and archive documents. Then, they are compared with the samples which are the pioneers and continuation of them in the Central Asia, Anatolia and the Balkans, and their peculiarities of style are determined. As a result of conquest, from the period of Yıldırım Bayezid (1389- 1402) in Rumeli, Skopje was included in the Ottoman Empire on 6 January 1392 by Paşa Yiğit Bey. It was transferred to Serbia on 10 August 1913 with the Bucharest Treaty. It was under the Ottoman reign for about 520 years, and, following the conquest, the city, with a very systematic accomodation policy, was made a typical Turkish and Islamic city. The settlement of the West Anatolian Turks in Skopje, which was a must, the population was in favour of the muslims. Accordingly, new settlement areas were set up, which affected the physical structure of the city. The city developed on the north and south of the Vardar River, on the plain af ea surrounded by Kale, Gazi Baba and Sultan Murad mosque. With the changes in the trade and commercial life, the city expanded towards the south of the river. After it became an Ottoman City, it was the centre of the conquest to the south and west; it was“uç şehri”; the first commanders of Skopje were Pasha Yiğit, Ishak Bey and Isa Bey. In the second half of the fifteenth century, it became a town of Paşa Sancağı which was then the Centre of Rumeli Beylerbeyliği. From 1551 to the nineteenth century, it was ruled as a sancak. Beograd was under the reign of the Ottoman Empire in 1521, and with this Skopje was no longer a“uç şehir”. It was on the crossroad of the caravans because of its geographic and strategic structure. Because of this advantage, it flourished as a city of products and trade.For this reason, in the sixteenth century, the jews and Frenchs of Dubrovnik came to the city for the same purpose. In the city, there were 133 branches of trade; the most important of them were leather trade, weaving, food production, trade^ manufacture and building.ticaret açılarından büyük gelişme gösteren Üsküp'e, aynı gayelerle XVI. yüzyılda Yahudi ve Raguza (Dubrovnik)lı Frcnk'lcr de gelmişlerdir. Şehirde, 133 dalda faaliyet gösteren esnaf kolları arasında en fazla zanaatkar; dericilik, dokumacılık, gıda üretimi, ticaret, imâlat ve bina yapımı gibi mesleklerde çalışıyordu. Osmanlı döneminde sahip olduğu ekonomik, askeri, ticari, kültürel ve sosyal önemine paralel olarak yoğun bir imar faaliyetine sahne olan şehir merkezinde; cami, mescit, türbe, han, bedesten, hamam, köprü, tekke, zaviye, kütüphane, medrese, mektep, imaret, köprü, çeşme, su kemeri ve darphane gibi hemen her türde anıtsal yapılar inşa edilmiştir. Üsküp'te, bir cami, imaret veya tekke etrafında gelişen külliyeler, şehrin fiziki yapısına yön vermişlerdir. Bütün unsurları (bedesten, han, dükkan, hamam, çeşme, medrese, mektep, vd.) İle günümüze gelemeyen külliyeler; inşa edildikleri devirde, şehri sirkülasyonu en yoğun merkezleri konumundaydı. Üsküp'te Osmanlı devrinde, tespit edebildiğimiz kadarıyla toplam 350 eser inşa edilmiştir. Bunlardan bir çoğu zamanla yıkılıp, tamamen ortadan kalkmış; bir kısmı ise birkaç duvar parçası ile günümüze ulaşabilmiştir. Ayrıca, bazı yapılar bütünüyle yenilenerek, aslî şekillerini kaybetmişlerdir. Çeşme, kütüphane, mektep, medrese, imaret, darphane, saray ve köşk gibi yapı türlerinin hiç bir örneği bugüne gelememiştir. Binaların büyük bir bölümünün yok olmasındaki ana faktörler arasında; Üsküp'te vuku' bulan savaş, yangın, salgın hastalık, deprem ile tarihî mirasa sahip çıkması gereken kurum, kuruluş ve kişilerin bilinçsizliği belirtilebilir. Kısmen veya tamamen mevcut olanlar ile haklarında kaynak ve yayınlardan bilgi edinilebilen yapılar üzerinde yapılan incelemelere göre, Üsküp'teki Türk devri eserlerinde; - özellikle erken- Osmanlı Dönemi'nin plan, kütle, hacim biçimlenişi, malzeme- teknik, cephe düzeni ve bezeme anlayışının devam ettirildiği görülmektedir. Üsküp'teki Türk Devri yapılan, Anadolu'daki çağdaşı örneklerle büyük benzerlikler göstermekle birlikte; ayrıntılarda, bölgenin yerel geleneklerinin etkisinden kaynaklanan bazı farklılıklarının olduğu da ortaya çıkmaktadır. Gerek şehirdeki imar faaliyetlerindeki yoğunluk ve gerekse, mevcut yapıların anıtsal Osmanlı esereleri ile -özellikle dekorasyon açısından- boy ölçüşebilecek düzeyde olması; Üsküp'ün Bursa, Edime ve Amasya gibi Anadolu'nun büyük şehirleri ayarında bir yerleşme olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, şehrin ekonomik, ticaret, üretim, askeri ve

Benzer Tezler

  1. Üsküp'te Sultan Murad Külliyesi

    Sultan Murad Mosque complex in Skopje

    BÜŞRA KOÇER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Sanat TarihiBursa Uludağ Üniversitesi

    İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HİCABİ GÜLGEN

  2. Bir Türk kültür mirası olarak Üsküp Türk Tiyatrosu

    Skopje Turkish Theater as a cultural heritage

    EBRU MUSLİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Sanat Tarihiİstanbul Üniversitesi

    Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SEVGİ PARLAK

  3. Gaziantep Türk-İslam mimarisi (Eyyubiler'den Cumhuriyet'e)

    Gazi̇antep Turk-İslam archi̇tecture (From the Ayyubi̇d to the Republi̇can)

    ALPER ALTIN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    MimarlıkAtatürk Üniversitesi

    Türk-İslam Sanatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜSEYİN YURTTAŞ

  4. A monographic study: Life and architectural practice of Ali Mukadder Çizer

    Monografik bir çalışma: Ali Mukadder Çizer'in hayatı ve mimarlık pratiği

    ORKUN DAYIOĞLU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET MURAT GÜL

  5. Osmanlı batılılaşma döneminde konut mimarisinde süsleme: Halep ve Gaziantep örnekleri

    Ornament in residential architecture in the Ottoman westernization period: Aleppo and Gaziantep cases

    BÜŞRA ACAM

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    MimarlıkBursa Uludağ Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SELEN DURAK