Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında nefret söylemi
Hate speech in the jurisprudence of the European Court of Human Rights
- Tez No: 723240
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ HİKMET TÜLEN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: The freedoom of expression, social peace, democratic society, hate speech, hate crime
- Yıl: 2021
- Dil: Türkçe
- Üniversite: KTO Karatay Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 219
Özet
İnsan hakları tıpkı hava ve su gibi insan için önemli bir ihtiyaçtır. İnsan havanın önemini nefes alamadığı, havayı akciğerlerine çekemediği zaman anlar ve ona ihtiyaç duyar. Dolayısıyla temel ihtiyaçların önemi ve değeri, onlara bir kısıtlanma getirildiği ve müdahale yapıldığı zaman ortaya çıkmaktadır. Böyle baktığımız zaman insan hakları da ne zaman kısıtlanırsa ona duyduğumuz ihtiyaç ortaya çıkmakta ve önemi artmaktadır. II. Dünya Savaşı'nda birçok kısıtlayıcı ve baskıcı rejimlerin uyguladığı politikalar sonucunda insanlık dışı suçlar işlenmiştir ve insan hakları ihlalleri ortaya çıkmıştır. Halkın, devlete vermiş olduğu yönetim yetkisinin orantısız ve dengesiz kullanımı sonucunda yetkilerin kötüye kullanılabileceği ihtimali de hafızalara kazınmıştır. II. Dünya Savaşı'nda Nazi politikaları ve Yahudilere karşı yapılan insanlık dışı suçlar sonucunda Almanya gibi devletlerin kendi vatandaşı olmasına rağmen Yahudilere karşı uyguladıkları politikalar sonucunda insan haklarının hem devletlere karşı hem de bireylere karşı korunması gerektiği ortaya çıkmıştır. Çünkü yeni tehdit ve ihlal ortamı, yeni hakların doğmasına neden olmaktadır. Bu sebeple II. Dünya Savaşından sonra insan hakları, demokratik toplum ve toplumsal barış kavramları evrenselleşmiş ve bu kavramlar demokratik toplum seviyesine ulaşmak isteyen her ülkenin kendine koyduğu bir hedef haline gelmiştir. Demokratik toplumda herkese eşit bir biçimde sağlanan ifade özgürlüğü ortamı toplumun gelişimi için vazgeçilmezken, nefret söyleminin ve nefret suçlarının varlığı toplumsal barışı derinden zedelemektedir. Nefret söylemi; insanların sahip olduğu herhangi bir özellikten veya dil, din, ırk, etnik köken ve cinsel eğilim gibi özellikler sonucu toplumdan dışlanmayı, aşağılanmayı ve tehdidi içeren söylemlerdir. Nefret söyleminin ırkçılık, cinsiyetçilik, dini açıdan hoşgörüsüzlük, antisemitizm, İslamafobia gibi birçok türü vardır. Sarf edilen ifadelere baktığımız zaman her türlü ifade nefret söylemi sayılmamakta ve nefret söylemleri iki kategoriye ayrılmaktadır. İlk olarak eleştiri boyutunda kalan ciddi olmayan ve ikinci olarak ağır, ciddi boyutta olan söylemler olmak üzere iki şekilde sınıflandırılmaktadır. Genel olarak bu kavramlar 10. ve 17. madde kapsamında iç içe veya ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Bir de doğrudan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin temelinde yer alan demokratik toplum ve toplumsal barış gibi değerleri hedef haline getiren söylemler var ki, bu söylemler doğrudan 17. madde kapsamında incelenmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu ifadeleri değerlendirirken ifade özgürlüğü ve ayrımcılığa uğramama hakkı, din ve vicdan özgürlüğü hakkı ve yaşam hakkı gibi diğer hak ve özgürlükler arasındaki, hassas dengeyi göz önünde bulundurarak karara varmaktadır. İnsan hakları kavramı, otoriter rejimlerin yaptığı baskılar sonucu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla yeni baskılar, yeni tehdit alanlarının oluşmasına neden olmakta; yeni tehdit alanlarının oluşması da yeni insan haklarının oluştuğunu veya oluşabileceğini bizlere göstermektedir. Dolayısıyla tüm bu anlatılanlar ışığında dünya genelinde artan aşırı milliyetçilik ve ırkçılığın yükselen değer olması ve otoriter rejimlerin demokratik olmayan politikaları sebebiyle nefret söyleminin de artması beklenmekte ve bu kapsamda çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Sonuç olarak söz konusu nefret söylemi olunca, demokrasinin temel değerlerinden biri olan ifade özgürlüğü ile yine demokratik toplum olmanın getirisi olan eşit yaşam standartları ve eşit yaşama hakkı menfaatleri bu aşamada çatışmaktadır. Bu yüzden nefret söyleminin korunmaması ve bu kapsamda ifade özgürlüğünün sınırlandırılması, herkese eşit yaşam hakkı ve nefret söylemine uğramama hakkı kapsamında bu dengeyi sağlamaya çalışırken, demokratik toplumun zarar görmemesi korunacak ilk menfaat olarak karşımıza çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler İfade özgürlüğü, toplumsal barış, demokratik toplum, nefret söylemi, nefret suçu
Özet (Çeviri)
Human rights are an important need for human beings, just like air and water. People realize the importance and value of their basic needs when a restriction is placed on them and they lose them. A person understands the importance of air only when he cannot breathe and breathes air, and he needs it. When we look at it in this way, whenever human rights are restricted, our need for them arises and its importance increases. It is accepted that the concept of human rights emerged after the Second World War. Because in the Second World War, as a result of the policies implemented by many restrictive and oppressive regimes, inhumane crimes were committed and human rights violations emerged. The possibility of abuse of power as a result of the disproportionate and unbalanced use of the administrative authority given to the state by the people has also been engraved in the memories. As a result of Nazi policies and inhuman crimes against Jews during World War II, it was revealed that human rights should be protected both against states and individuals as a result of the policies implemented by states such as Germany against Jews despite their own citizens. Because new threats and violations cause new rights to emerge. Therefore, after this stage, the concepts of human rights, democratic society and social peace have become universal and these concepts have become a goal set by every country that wants to reach the level of democratic society. While an environment of freedom of expression, which is provided equally to everyone in a democratic society, is indispensable for the development of the society, the presence of hate speech deeply damages social peace. Hate speech; They are discourses that include exclusion, humiliation and threats from the society as a result of any characteristics that people have or characteristics such as language, religion, race, ethnicity and sexual orientation. There are many types of hate speech such as racism, sexism, religious intolerance, antisemitism, and Islamophobia. When we look at it, all kinds of expressions are not considered as hate speech and hate speech is divided into two categories. It is classified as non-serious and heavy, serious discourses that remain in the dimension of criticism. In general, these concepts are evaluated together or separately within the scope of Articles 10 and 17. There are also discourses that target values such as democratic society and social peace, which are directly at the basis of the European Convention on Human Rights, which are directly examined within the scope of Article 17. While evaluating these statements, theEuropean Court of Human Rights reaches its decision by considering the delicate balance between other rights and freedoms such as freedom of expression and the right not to be discriminated against, the right to freedom of religion and conscience, and the right to life. If the concept of human rights emerged as a result of the pressures of authoritarian regimes, the emergence of new threat areas also shows us that the formation of new human rights can occur. Therefore, in the light of all this, it is expected that hate speech will increase due to the increasing value of extreme nationalism and racism around the world, and studies are carried out in this context. As a result, freedom of expression, which is one of the fundamental values of democracy, and equal living standards brought by being a democratic society, and the interests of equal right to life conflict when it comes to hate speech. Therefore, limiting freedom of expression and not protecting hate speech, while maintaining this balance within the scope of the right to equal life for everyone and the right not to be subjected to hate speech, is our first interest to protect the democratic society.
Benzer Tezler
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uygulamasında nefret söylemi
Hate speech in the practice of European Human Rights Convention
AYŞE TOTAN ÖRSAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
HukukSelçuk ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ İBRAHİM ÜLKER
- Nefret söylemi kapsamında Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu
The Crime of Provoking The Public Hatred, hostility within the scope of hate speech
SERRA KARADENİZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2012
HukukGalatasaray ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. VESİLE SONAY EVİK
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında tutuklu ve hükümlülerin sağlık hakkı
Prisoners' health rights under the European Court of Human rights
EDA DOĞAN
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çerçevesinde Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının değerlendirilmesi
Evaluating of the European Court of Human Rights decisions within the framework of judicial independence and impartiality in Turkey
MUSA TALİH
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
HukukAkdeniz ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET HANİFİ BAYRAM
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında vergi yargılamasında adil yargılanma hakkı
Right to a fair trial in tax judgement law in the light of European Court of Human Rights's decisions
ÖZGE KAPLAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
HukukHasan Kalyoncu ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ FERHAT USLU