Geri Dön

A phenomenological approach to sufi culture, ritual structure and its subjective experience in Kādirîhâne

Kādirîhâne'deki tasavvuf kültürüne, âyin yapısına ve onun öznel deneyimine fenomenolojik bir yaklaşım

  1. Tez No: 737848
  2. Yazar: BURÇİN BAHADIR GÜNER
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. EMİNE ŞİRİN ÖZGÜN TANIR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Din, Müzik, Religion, Music
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Müzik Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Müzik Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 205

Özet

Tasavvuf ayin ve törenleri Osmanlı döneminde kültürel ve dini hayatın önemli bir parçası olmuştur. Camiler ve medreseler gibi tekkeler de Osmanlı medeniyetinin önemli kurumlarından birisi olagelmiştir. Bu kurumlarda edebiyat, müzik ve diğer çeşitli sanatlar manevi olgunlaşmanın birer parçası olarak görülmüştür. Sadece dinî alanda değil, Osmanlı kültür ve sanatının her alanında tasavvuf kültürünün izlerini görmek mümkündür. Her tarikatın ve tarikat kolunun kendine has belirli bir tasavvuf anlayışı ve buna bağlı bir tekke yaşamı vardır. Kurucu pirin oluşturduğu ve/veya geliştirdiği bu anlayış, o tarikatın adap, erkan, tören ve ayinlerini belirler. Buna karşın tarikatlar arasındaki doğal yakınlık ve ilişki ortak kültürel ve estetik bir anlayışı da meydana getirmiştir. Örneğin, tarikat ayinleri yapısal olarak çeşitlilik göstermekle birlikte, içerdikleri müzikal repertuar birçok tarikatta ortaktır. Bunun sebebi müzisyenler ve ayin idarecileri bakımından tarikatlar arasındaki geçişliliktir. Ayrıca edebi açıdan da çoğu aynı kaynaktan beslenmektedir. 20. yüzyılın başlarında İstanbul'da çeşitli tarikatlara ait 400 civarında tekke bulunduğu bilinmektedir. Bu kurumlardaki törenler ve haftalık ayinler şehir yaşamının önemli birer parçası olagelmiştir. Birçok önemli müzisyen, şair ve sanatçı bu kurumlarda yetişmişlerdir. 1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından tüm tekkeler kapatılmış ve faaliyetleri yasaklanmıştır. Tarikatlar dağıtılmış olsalar da bazıları geleneklerini devam ettirebilmişlerdir. Bugün birkaç tarikat ayinlerini ve törenlerini gerçekleştirmektedirler. Görece gizliliklerinden ve de çeşitli politik veya sosyokültürel sebeplerden dolayı tarikat ayinleri ve törenleri akademik araştırmaların dışarısında kalmışlardır. Fakat özellikle son yıllardaki politik değişim ile daha görünür hale gelmişler ve araştırılmaya ve incelenmeye başlamışlardır. Bu çalışma İstanbul'daki Kadirî zikir ayinini incelemektedir. Kadirî tarikatının Rûmî kolu, 17. yüzyılın başlarında pir İsmail Rûmî tarafından kurulmuştur. Onun 1631 yılında İstanbul Tophane'de yaptırdığı Kadirîhâne, daha sonra Osmanlı coğrafyasında Kadirî tarikatının merkez tekkesi (âsitâne) olarak kabul edilmiştir. Rûmî Kıyam Usûlü veya Kıyam Zikri/Ayini, çeşitli ayin ve törenler arasında haftalık halka açık ritüelin adıdır. Bu, halka açık bir toplu zikir ayinidir ve müzikal olarak organize olan bir yapı sergiler. Bu yapının pir tarafından düzenlendiği ve yaklaşık 400 yıldır her salı günü değişmeden aynı şekilde icra edildiği düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, ritüelin biçimini ve yapısını onu çevreleyen kültürle birlikte anlamak ve özellikle katılımcının öznel deneyimini anlatmaktır. Araştırma, saha çalışması, etnografya, transkripsiyon, çeviri, müzikal analiz ve fenomenolojik betimlemeyi içermektedir. Ritüelin özünü kavramak için bu çalışma, dışarıdan içeriye doğru bir yol izler. İlk olarak, Kadirîhâne'deki tasavvuf kültürü bağlamında ritüelin içeriği kategorize edilir ve açıklanır. Daha sonra yazar, ritüeli önce üçüncü, sonra da birinci kişinin bakış açısından iki farklı bölümde anlatır. Bu metodolojik adımlar ve onların gereksinimleri giriş mahiyetindeki ilk bölümde tartışılmaktadır. Bölüm 2,“Ritüel İçerik”, ritüelin etrafındaki kültürü (yaşam-dünyasını) sunar. Fenomenolojik bir duruşla, ritüelden bazı kavramları kategorize ederek onları kültür ve ilgili literatürden hareketle açıklamaya çalışır. İlk kategori olan süreçsel, ritüelin biçimsel organizasyonunu açıklar; ayini şeyh/postnişin yürütürken, katılımcılar ilahi isimlerin (Esma) ritmik tekrarları (dervişler) ve şarkılar/kasideler (zakirler) ile bir ostinato polifonisi kurarlar. Bu bölümde ayinin formel yapısı ilişkili diğer ayin biçimleri (Devran ayini, Eşrefi Ayin) ile karşılaştırılarak bir yapısal model ortaya konulur. Zikredilen esmalar melodi, ritim, nefes ve bedensel hareketler açısından görsel olarak betimlenir. Katılımcılar (dervişler) bu esmaları zikrederken müzisyenlerin (zakirler) icra etikleri taksim, ilahi, kaside gibi müzikal türlerin yapısal stratejisi ve bunların içerdiği doğaçlama özellikler de incelenir. Ayinin yapısal hiyerarşisi ve organizasyonu ortaya konulduktan sonra bir sonraki kategori, prosedürel, düzenli bir katılımcının ritüelde ne yaptığına ve algıladığına odaklanır. Bu şekilde ritüelin içinde ve dışında belirli kavram ve davranışlar incelenir. Bu prosedürel kategoriler eylemsel ve algısal olarak iki alt kategoride incelenmektedir. Böylece katılımcının ne yapıp ettiğine odaklanmakla birlikte bunların sembolize ettiği kavramlar ve değerler de belirlenmeye çalışılır. Sonraki bölümdeki betimleme de bu ritüel anlayış üzerine inşa edilmiştir. Bölüm 3,“Ritüel Yapı”, ritüelin müzikolojik bir analizi ve dışarıdan nesnel bir betimlemesidir. Bu tasavvuf ritüeli bir katılımcı-icradır ve dışarıdan bir gözlemciye izin vermez. Bu, gözlemcinin doğal olarak zikir çemberinin bir parçası olduğu anlamına gelir. Yine de ayinin her detayı üçüncü bir kişinin gözünden anlatılmakta, yazıya geçirilmekte ve derinlemesine analiz edilmektedir. Haftalık ayin, Kuud ve Kıyam bölümlerinden oluşmaktadır. Birinci bölüm olan Kuud, yaklaşık 15 dakika süren tek sesli ve eksenel bir grup icrası olan Evrâd-ı Şerif ile başlar. Bu metnin Kadirî tarikatının kurucusu pir Abdülkâdir Geylânî (vefatı 1165) tarafından bestelendiği bilinmektedir; Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetlerle başlar ve geri kalanı Hz. Muhammed'e çeşitli salavatlardan oluşur. Daha sonra katılımcılar“La ilahe illallah”zikrine başlarlar. Dervişler bu esmayı zikrederlerken, zakirler zikrin ostinatosu üzerinde taksimler, ilahiler ve kasideler icra ederler. Son olarak bu Kelime-i Tevhitten sonra bir zakir, kıyam için ayağa kalkmadan önce katılımcılar dinlenirken bir durak ilahisi icra eder. Ardından tüm katılımcılar ayağa kalkarken bir cumhur ilahisi icra etmeye başlarlar ve ardından başka bir ilahi (kıyam durak) ile devam ederler. Bu noktadan sonra dervişler 5 esmayı (Hayyul Kayyum Allah; Hay; Allah Allah Hay; Allah ve Hu) ölçülü sallanmalarla art arda icra ederken, zakirler de yine bunların üzerine taksimler, ilahiler ve kasideler icra ederler. Ayin, Kur'ân-ı Kerîm'den Nur ayetinin (Nur 24/35) bir zakir tarafından okunması ile tamamlanır. Ayinin tamamı ortalama 70 dakika sürmektedir. 4. Bölüm olan“Ritüel Deneyim”de yazar, anlamın dinamiklerini ve ritüel duygusunu göstermek için öznel deneyimini paylaşır. Bu nedenle fenomenolojik betimleme, samimi bir anlatı biçimini alır. Bu öyküsel betimleme, tüm çok-duyulu ayrıntıları ve bunların çağrışımlarını da dikkate alır. Ayrıca, tüm metinler ritüel katılımın ve performansın içerisinden yorumlanır. Böylelikle ayinin öznel anlamı metinsel biçimde eş zamanlı olarak aktarılır. Sonuç olarak, 5. bölüm tezin tüm bulgularını özetlemektedir. Ayin için temel motivasyon olan zikir kavramı hem yapıdan hem de deneyimden önce gelir. Tanrı ile İnsan arasındaki ilişki, zikreden ve zikredilenin karşılıklılığı ile sembolize edilir. Hak ile karşılaşma, zikrin nihai amacı olarak sunulur. Ayrıca ritüelin süreçsel formu, kişiyi Tanrı ile birliğe (vahdet) götüren edep (etik) ve güzelliğin (estetik) birlikteliğini sembolize eder.

Özet (Çeviri)

Sufi rituals have been an important part of cultural and religious life in the Ottoman period. At the beginning of the 20th century, it is known that there were approximately 400 Sufi lodges (tekke) of various orders (tarikat) in İstanbul. In 1925, all Sufi lodges were closed and their activities were banned by the Turkish Republic. Even though they have disintegrated, some of them have been able to continue their traditions. Today, several tarikat perform their rituals and ceremonies. This study examines the Kadirî dhikr ritual in Istanbul. The Rûmî branch of the Kadirî order was established by pîr İsmail Rûmî in the early 17th century. The Kadirîhâne that he built in İstanbul, Tophane in 1631 was later considered as the center tekke (âsitâne) of the Kadirî order in Ottoman geography. Rûmî Kıyam Usûlü or Kıyam Zikri/Ayini is the name of the weekly public ritual among various other rituals and ceremonies. The purpose of this study is to understand the form and structure of the ritual in conjunction with the surrounding culture, and especially to describe the subjective experience of the participant. The study incorporates fieldwork, ethnography, transcription, translation, musical analysis and phenomenological description. In order to grasp the essence of the ritual, the study follows an outside-in path. First, it categorizes and explains the contents of the ritual in the context of the Sufi culture at the Kadirihane. Then, the author describes the ritual first from the third and then the first person's point of view in dedicated chapters. These methodological steps and their requirements are discussed in the first introductory chapter. Chapter 2, Ritual Content, presents the culture (lifeworld) around the ritual. With a phenomenological stance, it categorizes certain concepts from the ritual and explains them with reference to the culture and related literature. The first category, processual, explains the formal organization of the ritual; while the şeyh/postnişin conducts the ritual, participants establish an ostinato polyphony by providing rhythmical chants (dervişler) and songs/recitations (zakirler). The next category, procedural, focuses on what a regular participant performs and/or perceives in the ritual. In this way, certain concepts and behaviors are examined in and out of the ritual. The description in the next chapter builds on this ritual understanding. Chapter 3, Ritual Structure, is a musicological analysis and an objective description of the ritual. This Sufi ritual is a participatory performance and does not allow an outside observer. This means that the observer naturally becomes a part of the zikir circle. However, every detail of the âyin is described, transcribed and analyzed in depth from the perspective of a third person. The weekly ritual consists of Kuud (sit) and Kıyam (stand) sections. First section, Kuud, starts with the Evrâd-ı Şerif, a composed monophonic and axial group chanting that takes approximately 15 minutes. The text is known to be composed by the pîr Abdülkâdir Geylânî (d. 1165), the founder of the Kadirî order. It starts with some verses from the Quran and the rest consists of various salavats (divine blessings and salutations) upon the Prophet Muhammed. Then, participants start to chant La ilahe illallah (There is no god but Allah). While participants (dervişler) chant this phrase, musicians (zakirler) perform songs and recitations over the ostinato of the chant. Lastly, after the Kelime-i Tevhid, one zakir performs a durak ilahisi that allow participants to rest (durak) before standing up for Kıyam. As all participants stand up, they begin to perform a cumhur ilahi and then continue with another ilahi: kıyam durak. After this point, participants perform 5 divine phrases (esmâ) (Hayyul Kayyum Allah; Hay; Allah Allah Hay; Allah and Hu) in succession with metrical sways, while zakirler sing over them. The âyin is concluded with the Verse of Light (Nur 24/35) from the Quran. In Chapter 4, Ritual Experience, the author shares his subjective experience to show the dynamics of meaning and the sense of ritual. Therefore, the phenomenological description takes the form of an intimate narrative. This narrative description takes into account all multisensory details and their connotations. Also, all texts are interpreted from the inside of the ritual participation and performance. As a conclusion, chapter 5 summarizes all findings of the thesis. The concept of zikir, as being the main motivational concept for ritual, precedes both structure as well as the experience of it. The reciprocity between God and Human is symbolized with the rememberer and the remembered. The encounter with the being is presented as the ultimate goal of the zikir. Also, the processual form of the ritual symbolizes propriety (edep) and beauty (güzel) both of which lead one to the union (vahdet) with God.

Benzer Tezler

  1. İbn Arabi'de mekan

    The notion of space in İbn Arabi

    NİL AYNALI

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜSEYİN LÜTFÜ KAHVECİOĞLU

  2. A phenomenological approach to the film editing practice: Legacy of Maurice Merleau-Ponty

    Film kurgu pratiğine fenomenolojik bir yaklaşım

    DOĞA ÇÖL

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    FelsefeKadir Has Üniversitesi

    Sinema Televizyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÇETİN SARIKARTAL

  3. A phenomenological approach to examine the lived experience of pupils with school walls; case study of preschool children

    Okul duvarlarıyla öğrencilerin yaşamlarını incelemek için fenomenolojik bir yaklaşım; anaokulu çocukları örneği

    DELNAZ SALEHI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    MimarlıkBahçeşehir Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MURAT DÜNDAR

  4. Çeviri sosyolojisine fenomenolojik yaklaşım: Türkiye'deki görme ve ortopedik engelli çevirmenlerin mesleki alandaki konumu

    A phenomenological approach to the sociology of translation: The position of translators with visual and orthopedic disabilities in the professional field in Turkey

    BURCU TAŞKIN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Mütercim-TercümanlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. EMİNE BOGENÇ DEMİREL

  5. A phenomenological approach to stress corrosion cracking

    Başlık çevirisi yok

    MEHMET AYDEMİR NEHROZOĞLU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    1986

    Makine MühendisliğiBoğaziçi Üniversitesi

    Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖKTEM VARDAR