Geri Dön

Eğitim eğrisini tamamlamış bir klinikte vezikoüreteral reflünün minimal invaziv tedavisinde başarı öngörülebilir mi?

Can success be predicted in minimal invasive treatment of vesicoureteral reflux in A clinic post training curve?

  1. Tez No: 741751
  2. Yazar: KADİR CEM GÜNAY
  3. Danışmanlar: PROF. KAYA HORASANLI, UZMAN CEMİL KUTSAL
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Cerrahisi, Üroloji, Pediatric Surgery, Urology
  6. Anahtar Kelimeler: Vezikoüreteral reflü, endoskopik tedavi, mesane barsak disfonksiyonu, Vesicoureteral reflux, endoscopic treatment, bladder bowel dysfunction
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Üroloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 38

Özet

Amaç: Çocuklarda prevalansı %1- 2 arası olan vezikoüreteral reflü (VUR), bu yaş grubunda en yaygın saptanan ürolojik anomalidir. VUR'un tedavisinde kullanılan endoskopik enjeksiyon yönteminin başarısını etkileyen faktörler tam olarak belirlenememiştir. Biz de bu çalışmamızda VUR'da uygulanan minimal invaziv tedavinin eğitim eğrisini tamamlamış bir klinikteki başarısını etkileyen prediktör faktörleri ortaya koymayı amaçlıyoruz. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 2010-2021 yılları arasında dekstranomer- hyalüronik asit ile enjeksiyon yapılan hastaların verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Preoperatif değerlendirmede anatomik bozukluklar için üriner ultrasonografi, taraf ve reflü derecelendirilmesi için VCUG, diferansiyel fonksiyon ve skar tayini için böbrek sintigrafisi, mesane ve barsak fonksiyonlarının tayini için işeme bozuklukları semptom skoru ve bristol dışkı skalası kullanıldı. Cerrahi girişim sonrası 3- 6. ayda yapılan kontrol görüntülemede reflü görülmemesi tek başarı kriteri olarak kabul edildi. Tedavi başarısına etki eden faktörlerin istatistiksel analizi SPSS 20.0 programı kullanılarak gerçekleştirildi. Bulgular: Çalışma 72 erkek, 145 kız çocuğu olmak üzere toplam 217 hasta ve 314 renal ünite ile tamamlandı. VUR derecesi, barsak disfonksiyonu, ateşli İYE öyküsü, renal skar varlığı, yeni skar oluşumu, preoperatif ve postoperatif renal separe fonksiyonlarda düşüklük olmasının enjeksiyon tedavisinin başarısı üzerinde etkili olduğu görüldü. Regresyon analizi ile yeni skar oluşumunun enjeksiyon başarısında bağımsız prediktör faktör olduğu saptandı. Bunlara ek olarak, işeme ve barsak disfonksiyonu olan ve olmayan hastalar ayrı 2 gruba ayrılarak karşılaştırıldı. BBD olanlarda ateşli İYE öyküsü, skar varlığı ve yeni skar oluşumunun anlamlı derecede daha sık görüldüğü sonucuna ulaşıldı. BBD varlığında subüreterik enjeksiyon başarısının anlamlı olarak daha düşük olduğu gözlendi. Sonuç: VUR'da yaygın olarak kullanılan enjeksiyon tedavileri artan deneyim ve başarı oranlarına rağmen hala ideal bir tedavi yöntemi değildir. Tedavi başarısına en çok etki eden prediktör faktörler ile ilgili ortak bir görüş hala oluşmamıştır. Biz çalışmamızda literatürde de yer alan birtakım faktörlerin yanında takiplerde yeni skar gelişiminin enjeksiyon başarısı üzerinde negatif bağımsız bir prediktör faktör olduğunu saptadık . VUR tedavisinde endoskopik yaklaşım hasta bazında risk değerlendirmesi yapılarak alınması gereken bir karardır.

Özet (Çeviri)

Aim: Vesicoureteral reflux (VUR) with a prevalence of 1-2% in children is the most common urological anomaly in this age group. The factors affecting the success of the endoscopic injection method used in the treatment of VUR have not been fully determined. In this study, we aim to reveal the predictive factors that affect the success of minimally invasive treatment in VUR in a clinic that has completed its education curve. Materials and Methods: The data of the patients who were treated endoscopically with dextranomer-hyaluronic acid in our clinic between 2010-2021 were evaluated retrospectively. In the preoperative evaluation, urinary ultrasonography for anatomical disorders, VCUG for laterality and reflux grading, kidney scintigraphy for differential function and scar determination, voiding dysfunction symptom score and bristol stool scale for determination of bladder and bowel functions were used. The only success criterion was the absence of reflux in the control imaging performed at the 3rd- 6th month after the surgical intervention. Statistical analysis of the factors affecting treatment success was performed using the SPSS 20.0 program. Results: The study was completed with a total of 217 patients, 72 boys and 145 girls, and 314 renal units. It was observed that the grade of VUR, bowel dysfunction, history of febrile UTI, presence of renal scar, new scar formation, and low preoperative and postoperative renal separating functions were effective on the success of the injection therapy. Regression analysis revealed that new scar formation was an independent predictor of injection success. In addition, patients with and without voiding and bowel dysfunction were divided into 2 separate groups and compared. It was concluded that the history of febrile UTI, presence of scar and new scar formation were significantly more common in patients with BBD. It was observed that the success of subureteric injection was significantly lower in the presence of BBD. Conclusions: Injection treatments, which are widely used in VUR, are still not an ideal treatment method, despite increasing experience and success rates. There is still no consensus regarding the predictor factors that most affect treatment success. In our study, we found that new scar development during follow-up was a negative independent predictor factor on injection success, in addition to some previously defined factors in the literature. The endoscopic approach in the treatment of VUR is a decision that should be evaluated on a patient basis.

Benzer Tezler

  1. Farklı koşullarda perkütan cerrahi eğitimi alan iki cerrahın perkütan nefrolitotomi sonuçlarının ve öğrenme eğrilerinin karşılaştırılması

    Comparisons of outcomes in percutaneous nephrolithotomy and learning curves of two different surgeons trained in different locations

    MUSTAFA KADIHASANOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    ÜrolojiSağlık Bakanlığı

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CENGİZ MİROĞLU

  2. Büyük median loblu prostatı olan prostat kanseri hastalarında robot yardımlı laparoskopik radikal prostatektomi

    Robot assisted radical prostatectomy (rarp) in patients with median lobe prostate: Matched analysis

    TANER KARGI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    ÜrolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    UZMAN SERDAR KARADAĞ

  3. Atık çelik tel içeren çimento bulamacı emdirilmiş lifli betonların mekanik özellikleri

    Mechanical properties of slurry infiltrated fiber concrete containing waste steel fibers

    PINAR ÇELİKCAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    İnşaat Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZKAN ŞENGÜL

  4. Gelibolu yarımadası, Gökçeada ve Bozcaada arasındaki deniz alanının geç pleyistosen-güncel sismik stratigrafisi ve paleocoğrafik evrimi

    Late pleistocene-present seismic stratigraphy and paleogeographic evolution of the marine area between Gelibolu peninsula, Gökçeada and Bozcaada

    DERYA İPEK GÜLTEKİN KARAKOÇ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Jeoloji Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CENK YALTIRAK

  5. Design and optimization of variable stiffness composite structures modeled using Bézier curves

    Bézier eğrileriyle modellenen değişken katılıklı kompozit yapıların tasarımı ve optimizasyonu

    ONUR COŞKUN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    Havacılık ve Uzay Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Uçak ve Uzay Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HALİT SÜLEYMAN TÜRKMEN