Geri Dön

Türk toplumundaki RhD varyantlarının genotiplendirilerek serolojik tanı ile korelasyonunun araştırılması

Genotyping RhD variations in Turkish population and investigate the correlation of molecular results with serologic identification

  1. Tez No: 744149
  2. Yazar: LEVENT TUFAN KUMAŞ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HALUK BARBAROS ORAL
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Allerji ve İmmünoloji, Allergy and Immunology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Bursa Uludağ Üniversitesi
  10. Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 41

Özet

Güçlü immün yanıt oluşturma potansiyeli nedeniyle“RhD”, en önemli eritrosit antijenlerinden biridir. Bazı RHD mutasyonları“varyant D”fenotiplere neden olur. RhD varyasyonları“Zayıf D”ve“Parsiyel D”olmak üzere iki ana gruba ayrılır. RhD varyasyonlarının, bağışçılarda, hastalarda ve gebelerde doğru tiplendirilmesi önemlidir. Hatalı bir şekilde Rh (-) veya Rh (+) olarak saptanmaları anti-D alloimmünizasyonuna, hemolitik transfüzyon reaksiyonlarına ve gebelerde yenidoğanın hemolitik hastalığına (YDHH) yol açabilir. Bu nedenle hastalar ve gebelerde zayıf D/ parsiyel D ayrımının doğru yapılması son derece önemlidir. Zayıf D ve parsiyel D gibi RhD varyasyonlarının belirlenmesinde, genotiplendirme referans yöntem olarak kabul edilir. Ancak D antijeninin farklı epitoplarına karşı üretilmiş monoklonal anti-D antikorlar kullanılarak, serolojik tiplendirme yapılabileceği öne sürülmektedir. Çalışmamızda öncelikle bölgemizde sık görülen“RhD varyasyonlarını genotiplendirme ile belirlemeyi amaçladık. Ayrıca, rutin kan gruplamada ”RhD varyant“ olarak belirlenen bu örnekler, poliklonal (human) ve çeşitli monoklonal anti-D antikorlar kullanılarak serolojik yöntemle de tiplendirildi. Serolojik yöntemle elde edilen sonuçlar, etkinlik ve güvenilirlik açısından genotiplendirme ile karşılaştırıldı. Çalışmamızda değerlendirilen varyant D örneklerde ”zayıf D“ %48,8, parsiyel D ise %51,2 sıklıkta bulunmuştur. En sık görülen varyasyonlar ”zayıf D tip 1“ ve ”zayıf D tip 15" olarak belirlenmiştir. Gerek zayıf D - parsiyel D ayrımı, gerekse RhD varyasyonlarının tiplendirilmesi amacıyla serolojik yöntemle elde edilen sonuçlar, genotiplendirme sonuçları ile karşılaştırıldığında etkin ve güvenilir bulunmamıştır.

Özet (Çeviri)

Due to its strong immunogenicity,“RhD”is the most important erythrocyte antigen after ABO antigens. Some mutations in the RHD gene lead to“D variant”phenotypes. RhD variations are categorized in two main groups as“Weak D”and“Partial D”. Incorrect detection of RhD variations as Rh(-) in the donor or Rh(+) in the recipient can lead to hemolytic transfusion reactions, anti-D alloimmunization, and hemolytic disease of the fetus and newborn (HDFN). In order to prevent the risk, it is recommended to make a weak D/partial D differentiation in patients and pregnant women. Molecular typing is accepted as the reference method for weak D and partial D discrimination. However, it is also accepted that a safe distinction can be made by serological method using panels of monoclonal antibodies. The aim of this study was to determine the most frequent RhD variations in our country and to compare the reliability of the serological method with the molecular method in typing RhD variations. In our study, the frequency of weak D and partial D was found to be close to each other (48.8% - 51.2% respectively), and the most common weak D variation was found to be“weak D type 1”and partial D variation as“weak D type 15”. When molecular typing is taken as the gold standard, it has been shown that weak D/partial D discrimination and partial D typing cannot be reliably performed by serological method.

Benzer Tezler

  1. Türk toplumundaki normal insanlarda Schober testi bulguları

    Başlık çevirisi yok

    BERNA KUTLUK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1986

    Fiziksel Tıp ve RehabilitasyonEge Üniversitesi

    Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FİKRET CÜREKLİBATIR

  2. Türk toplumundaki çocukluk çağı otizm spektrum bozukluğundaki kraniofasial morfoloji

    Craniofacial morphology of autism spectrum disorder in childhood age among Turkish population

    FATİH ÇETİNKAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    Dil ve Konuşma Terapisiİstanbul Atlas Üniversitesi

    Dil ve Konuşma Terapisi Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HÜRRİYET ÇETİNOK

  3. Demokrat Parti döneminde Türk basınında din (1950-1960)

    Religion in Turkish press during the period of Democratic Party (1950-1960)

    GÜLÇİN ABAY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    DinSakarya Üniversitesi

    Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AHMET FARUK KILIÇ

  4. Türk toplumundaki mandibula ve maksilladaki 1. ve 2. premolar ve molar dişlerin yakındaki önemli anatomik ilişkisinin cone beam computed tomography ile retrospektif olarak değerlendirilmesi

    Retrospective evaluation of cone beam computed tomography of the relationship between the major anatomical structures of mandibular and maxillary first and second premolars and molars teeth in Turkish population

    MÜJDE ÖZGEN

    Diş Hekimliği Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Diş Hekimliğiİstanbul Üniversitesi

    Endodonti Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEMA YILDIRIM

  5. Türk toplumundaki üç kuşak annelerin doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası çocuk gelişimi ve yetiştirilmesine ilişkin gelenek, görenek ve inançlarının incelenmesi

    Exploring the customs, traditions and beliefs of three generations of mothers in Turkish society regarding child development and child-rearing in prenatal, natal and postnatal periods

    EZGİ BEKİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Eğitim ve ÖğretimBursa Uludağ Üniversitesi

    Temel Eğitim Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HANDAN ASÛDE BAŞAL