Geri Dön

2019 ve 2020 yıllarının ocak-mart dönemlerinde iç hastalıkları kliniğinde yatan viral pnömonili hastaların komorbid durumlar ile mortalite arasındaki ilişkinin araştırılması

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 749981
  2. Yazar: VOLKAN ERTUĞRUL
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FUNDA MÜŞERREF TÜRKMEN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: İç Hastalıkları, Internal diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: İstanbul Haydarpaşa Numune Eğt. ve Arş. Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: İç Hastalıkları Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 83

Özet

Amaç: Pnömoni, dünya genelinde ciddi mortalite ve morbiditeye sahip sık görülen bir enfeksiyondur. Pnömoni etiyolojik olarak; bakteriyel pnömoni, viral pnömoni, mantar pnömonisi, paraziter pnömoni, mikobakteriyel, nonenfeksiyöz pömoni (fiziksel, kimyasal, immünolojik) olarak ayrılır. İnsanlık tarihinde, en fazla ölüme neden olan viral pnömonilerdir. Çeşitli pandemilere etkenleri de olması viral pnömonilerin önemini daha fazla artırmaktadır. 2019 senesinin son aylarında Çin'in Wuhan şehrinde aniden ortaya çıkan pnömoni olgularının bildirilmesi sonrasında, Çin Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi'nce (CDC) yeni bir tip koronavirüs (2019- nCoV) olarak adlandırılmıştır (3). Ülkemizde teşhis edilen ilk vaka 11 Mart 2020 tarihindedir (5). O tarihten itibaren COVID-19 ile enfekte olan ve hastalığının şiddetli geçmesi nedeniyle hastaneye yatırılan çok sayıda vaka bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucunda yaş (>60 yaş), kardiyovasküler hastalıklar (KVH), hipertansiyon (HT), diabetes mellitus (DM), kronik böbrek hastalıkları (KBH), astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), karaciğer hastalığı ve malignite gibi ek hastalıkların varlığı, sigara içme öyküsünün bulunmasının hastalığın kötü seyretmesine neden olup mortaliteyi artırdığı saptanmıştır. Bu pandemi dönemi olan 2020 yılı, 2019 yılıyla kıyaslandığında aralarında viral pnömoni hastalığının, klinik ve prognozlarının değiştirmiş olabileceği düşünülmektedir. Biz de çalışmamızda hastanemiz dahiliye kliniğinde yatan 2019 yılının ilk 3 ayındaki viral pnömonilerle 2020 yılı ilk 3 ayındaki viral pnömonili hastaların komorbid hastalıklarıyla beraber klinik seyir, mortalite, YBÜ ihtiyacı, laboratuvar ve görüntüleme gibi durumların yıllar arasındaki farklılıkları saptamak ve olası pandemi durumlarında erken farkındalık oluşturmak ve yıllar arasındaki etkene bağlı değişiklikleri tespit etmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Prospektif olarak tasarlanan bu çalışmada 01.01.2019- 01.04.2019 tarihleri ve 01.01.2020-01.04.2020 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları polikliniklerine başvuran Çalışmaya toplam 2019 yılının ilk 3 ayında viral pnömoniyle yatan 50 hasta ve 2020 yılının ilk 3 ayında viral pnömoniyle yatan 69 hasta olmak üzere toplam 119 hasta dahil edildi. hastaların ilgili anamnez, klinik, laboratuar ve görüntüleme verileri retrospektif olarak Health İnformation System (Hastane Otomasyon Sistemi, HIS) kullanılarak ayırt edildi. Hastalar demografik bilgiler, risk faktörleri ve eşlik eden komorbid hastalıklar, başvuru semptomları, laboratuvar verileri, radyolojik bulgular, klinik seyir, enfektif parametreler, görüntüleme tetkikleri sonuçlarına göre sınıflandırıldı. Tespit edilen viral pnömonili hastaların hemogram, CRP, Prokalsitonin, troponin, D-dimer, ferritin, LDH, sedimentasyon, CK, laktat sonuçlarıyla viral pnömonili hastaların hastalık şiddetleri arasında ve belirlenen yıllar arasındaki şiddetleri ve prognozları araştırıldı. Çalışmada hastaların yaşları, cinsiyetleri, komorbid hastaların kullandığı ilaçlar, hastane içi olaylar, yatış süreleri, yoğun bakım ünitesinde takip edilme durumları ve ölme durumları hakkındaki veriler toplanıp verilen istatistiksel analizleri yapıldı. Bulgular: 2019 ve 2020 yıllarında hastaneye yatan hastaların ateş, öksürük, nefes darlığı ve göğüs ağrısı bulguları arasında anlamlı farklılık bulunmamışken (p>0.05); 2019 ve 2020 yıllarında hastaneye yatan hastaların başvuru şikayetleri arasında diyare bulunması durumunda anlamlı farklılık bulundu (p < 0,05). Çalışmamızda ise hastaların HT (%57), DM (%32), Astım-KOAH (%32), kalp yetmezliği (%9), koroner arter hastalığı (%21) en sık eşlik eden komorbid hastalıklardı. Fakat bizim çalışmamızda 2019 ile 2020 yılları arasında kardiyovasküler hastalık, diyabetes mellitus, hipertansiyon, KKY, ABY, KBY kronik solunum hastalığı ve kanser komorbid durumları incelendiğinde hastalıkla komorbid durum görülmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0,05). 2019 ve 2020 yıllarında Pnömoni tanısıyla yatışı yapılıp ölen hastaların ek hastalık bulunma durumu karşılaştırıldığında, her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı(p>0,05). 2019 ve 2020 yıllarında Pnömoni tanısıyla yatan hastaların yatış süreleri karşılaştırıldığında 2020 yılında yatan hastaların ortalama yatış süresi 2019 yılında yatan hastaların ortalama yatış süresinden fazla olmasına rağmen aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı saptanmadı(p>0,05). Yoğun bakım ünitesine giden ve yoğun bakımdan servise geri nakil olan hastalar karşılaştırıldığında yıllar arasında iki grup arasında anlamlı farklılık bulunmadı (p>0,05). Fakat yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların yatış süreleri karşılaştırıldığında; iki grup arasında anlamlı farklılık bulundu (p< 0,05). 2019 yılında yatan 50 hastadan 4'ü(%8); 2020 yılındaki 69 hastanın ise 12'si(17,4) ölmüştür. 2019 ve 2020 yıllarında Pnömoni tanısıyla yatan hastaların ölüm oranları karşılaştırıldığında 2020 yılında ölen kişi sayısı, 2019 yılında ölen kişi sayısından fazla olmasına rağmen aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05). Sonuç: 2019 ve 2020 yılları arasında hastanede yatan viral pnömonili hastalarda; başvurularında diyare şikayetleri bulunması, yoğun bakım yatış süreleri, toraks BT'de büyümüş lenf nodu bulunması durumlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmuş olup 2020 yılında daha fazla görülmüştür.. Toraks BT görüntülemesinde bilateral effüzyon olması durumu ise 2019da daha fazla olup istatistiksel olarak anlamlıdır. Yıllar arasındaki mortaliteler arasında anlamlı istatistiksel sonuç çıkmamasına rağmen 2020 yılında 2019'un iki katına yakın hasta ölmüştür. Komorbid hastalığın bulunmasının mortalite üzerine etkisine bakıldığında ise; ölen hastaların en az bir komorbid hastalık bulunma durumu karşılaştırıldığında, her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Fakat özellikle 2020 yılındaki komorbid faktör olarak DM olması; hastaların mortalitelerini 2019 yılına göre anlamlı olarak artmıştır.

Özet (Çeviri)

Aim: Pneumonia is a common infection with serious mortality and morbidity worldwide. Pneumonia is etiologically divided into; bacterial pneumonia, viral pneumonia, fungal pneumonia, parasitic pneumonia, mycobacterial, noninfectious pneumonia (physical, chemical, immunological). In human history, viral pneumonias cause the most deaths. Viral pneumonias are increasing more due to the increase in various pandemics. In the last months of 2019, after the reporting of sudden pneumonia cases in Wuhan, China, it was named as a new type of coronavirus (2019-nCoV) by the Chinese Centre for Disease Control and Prevention (CDC), and then called as SARS-CoV-2 by the World Health Organization (WHO) (19). The first case diagnosed in our country was on 11 March 2020 (12). Since then, there have been many cases infected with COVID-19 and hospitalised due to the severe course of the disease. As a result of the studies, it was found that age (>60 years), cardiovascular diseases (CVD), hypertension (HT), diabetes mellitus (DM), chronic kidney diseases (CKD), asthma, chronic obstructive pulmonary disease (COPD), liver disease and malignancy, and the presence of comorbidities such as malignancy and smoking history cause a poor prognosis of the disease and increase mortality (23,24,25). It is thought that the clinical and prognosis of viral pneumonia disease may have changed in 2020, the pandemic period, compared to 2019. In this study, we aimed to determine the differences in the clinical course, mortality, intensive care servise requirement, laboratory and imaging conditions between the years, to create early awareness in possible pandemic situations and to determine the factor-related changes between years, together with the comorbid diseases of patients with viral pneumonia in the first 3 months of 2019 and viral pneumonia in the first 3 months of 2020 who were hospitalised in the internal medicine clinic of our hospital. Materials and Methods: In this prospectively designed study, a total of 119 patients including 50 patients hospitalised with viral pneumonia in the first 3 months of 2019 and 69 patient hospitalised with viral pneumonia in the first 3 months of 2020, who applied to the Internal Medicin outpatient clinics of Health Sciences University Haydarpasa Numune Training and Research Hospita between 01.01.2019-01.04.2019 and 01.01.2020-01.04.2020, were included. The relevant anamnesis clinical, laboratory and imaging data of the patients were retrospectively distinguished using the Health Information System (Hospital Automation System, HIS). Patients were classified according to demographic information, risk factors and comorbid diseases, presenting symptoms, laboratory data, radiological findings, clinical course, infective parameters, and results of imaging examinations. haemogram, CRP, procalcitonin, troponin, D-dimer, ferritin, LDH, sedimentation, CK, lactate results of the patients with viral pneumonia and the severity and prognosis of the patients with viral pneumonia between the disease severities and between the years determined were investigated. In the study, data on the age, gender, medications used by comorbid patients, in-hospital events, length of hospitalisation, follow-up in the intensive care unit and death status of the patients wer collected and statistical analyses were performed. Results: In 2019 and 2020, no significant difference was found between the findings of fever, cough, shortness of breath and chest pain in hospitalised patients (p>0.05), while a significant difference was found between the findings of taste disturbance and diarrhoea in hospitalised patients in 2019 and 2020 (p < 0.05). In our study, HT (57%), DM (32%), asthma-COPD (32%), heart failure (9%), coronary artery disease (21%) were the most common comorbid diseases. However, in our study, when the comorbid conditions of cardiovascular disease, diabetes mellitus, hypertension, heart failure, accute-chronic kidney diseases (CKD), chronic respiratory disease and cancer were analysed between 2019 and 2020, no statistically significant difference was found between the disease and comorbid conditions (p>0.05). In 2019 and 2020, when the comorbidity status of patients who were hospitalised with a diagnosis of pneumonia and died was compared, no statistically significant difference was found between both groups. In 2019 and 2020, when the length of stay of patients hospitalised with the diagnosis of pneumonia was compared, although the average length of stay of patients hospitalised in 2020 was longer than the average length of stay of patients hospitalised in 2019, the difference was not statistically significant. In the duration of hospitalisation in the intensive care unit, no significant difference was found between the two groups when patients who went to the intensive care unit and patients who were transferred from the intensive care unit back to the ward w konjestif kalp yetmezliğiere compared (p>0.05). However, when the length of stay of the patients hospitalised in the intensive care unit was compared, a significant difference was found between the two groups (p< 0.05). Conclusion: Between 2019 and 2020, statistically significant differences were found in the presence of complaints of taste disturbance or diarrhoea on admission, duration of intensive care unit stay, and presence of bilateral effusion on thorax BT imaging in hospitalised patients with viral pneumonia, and it is thought that the viral agents in the first 3 months of these years may be different. Although there were no significant statistical results between the mortalities between the years, nearly twice as many patients died in 2020 as in 2019. Considering the effect of the presence of comorbid disease on mortality; when the presenc of at least one comorbid disease in the patients who died was compared, no statistically significant difference was found between both groups. However, especially in 2020, having DM as a comorbid factor; mortality of the patients increased significantly compared to 2019.

Benzer Tezler

  1. Hatay ekolojik koşullarında çörek otu (Nigella sativa L.) bitkisinin farklı ekim zamanlarında verim ve verim unsurlarının belirlenmesi

    Determination of yield and yield components of the crop honey (Nigella sativa L.) plant in different culture times in hatay ecological conditions

    YILMAZ EREN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    ZiraatHatay Mustafa Kemal Üniversitesi

    Tarla Bitkileri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DURMUŞ ALPASLAN KAYA

  2. Salihli (Manisa) ilçesinde zeytin alanlarında Bactrocera oleae (Gmelin, 1790 ) (Diptera: Tephritidae) ve Prays oleae (Bernard, 1788 ) (Lepidoptera: Praydidae) türlerinin popülasyon değişimi

    Salihli (Manisa) ilçesinde zeytin alanlarında Bactrocera oleae (Gmelin, 1790 ) (Diptera: Tephritidae) ve Prays oleae (Bernard, 1788 ) (Lepidoptera: Praydidae) türlerinin popülasyon değişimi

    NİSA GÜRLEK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    ZiraatEge Üniversitesi

    Bitki Koruma Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FERİT TURANLI

  3. Tekirdağ ili tıbbi atık yönetimi ve COVID-19 pandemi koşulları etkisinin değerlendirilmesi

    Medical waste inventory and evaluation of the impact of COVID-19 pandemic in Tekirdag

    NUR ZAFER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Çevre MühendisliğiTekirdağ Namık Kemal Üniversitesi

    Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ASUDE HANEDAR

  4. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne 2019 Ocak-2020 Mart ayları arasında başvuran bronşiyolitlerde etken mikroorganizmaların diğer risk faktörleri ile birlikte tekrarlayan hışıltı gelişimindeki rolü

    Role of microorganisms in recurrent wheezing after bronchiolitis of infants diagnosed between January 2019 and March 2020 in Cerrahpaşa Medical Faculty Hospital

    SEDA AKSOY GİRGİÇ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HALUK CEZMİ ÇOKUĞRAŞ

  5. Бишкек шаарында COVID-19 инфекциясын пцр методу менен диагностикалоонун жыйынтыктарын талдоо

    PCR yöntemi ile bişkek şehrinde COVID-19 teşhisinin sonuçlarının araştırılması

    AYCAN SADIRBAEVA

    Yüksek Lisans

    Kırgızca

    Kırgızca

    2022

    BiyolojiKırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KADIRBAY CHEKİROV