Geri Dön

Why is David Bloor's strong programme not defendable?

David Bloor'un güçlü programı neden savunulamazdır?

  1. Tez No: 765192
  2. Yazar: MEHMET ONUR CANPOLAT
  3. Danışmanlar: PROF. DR. AYDAN TURANLI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Bilim ve Teknoloji, Science and Technology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Bilim, Teknoloji ve Toplum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Bilim, Teknoloji ve Toplum Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 165

Özet

İlgili çalışma, bilgi sosyolojisi alanındaki sosyal inşacı yaklaşımlardan biri olan 'güçlü programın' teorik bir eleştirisini hedeflemektedir. Pozitivizm sonrası düşüncenin sosyolojik örneklerinden biri olan güçlü program, temel olarak pozitivist karşıtı bir bilgi anlayışına dayanır. Pozitivist ve post-pozitivist yaklaşımlar arasındaki önemli uyuşmazlıklardan biri bilimsel bilginin doğası üzerinedir. Pozitivizm bilimsel bilginin ampirik bilimsel yöntemle kanıtlanmış doğru iddialar olduğunu savunurken post-pozitivist düşünce, bilginin sosyal bir inşa olduğunu ileri sürer. Pozitivist görüşte gözlem ve deneye dayalı yöntem, bilimin ve onun aracılığıyla elde edilecek bilginin tek mümkün yoludur. Böylece bilimsel bilginin doğruluğu, bilim insanlarının ve herhangi bir öznenin ne düşündüğünden, bilgiyi nasıl elde ettiği veya değerlendirdiğinden tamamen bağımsızdır. Buna karşın pozitivizm sonrası düşünce, sosyal faktörlerin bilgi ve diğer bilimsel fenomenler üzerindeki etkisini önceleyen bir yaklaşım sergiler. Post-pozitivizmin temel argümanlarından biri olan sosyal inşacılık anlayışına göre, insan ediminin ürünü olan her fenomen, sosyal etmenler tarafından oluşturulmuş birer yapı olarak görülebilir. Böylece, post-pozitivist düşüncede bilimsel bilgi ve bilim, bilim insanlarının öznel durumları, önyargıları, kişisel tarihleri ve bilginin üretildiği ortamın koşullarından etkilenen ve hatta büyük ölçüde bunlar tarafından inşa edilen fenomenler olarak düşünülebilirler. Bu açıdan, sosyal inşacı akımın düşünce ve kavramlarını bilimsel bilgiyi anlamada kullanmayı amaçlayan pozitivizm sonrası bilgi sosyolojisi, pozitivist düşünceye alternatif yaklaşımlar geliştiren bir alan olarak ortaya çıkmıştır. Bu alanın öncülerinden biri olan David Bloor, pozitivist düşüncelere alternatif bir bilgi anlayışı geliştirmek amacıyla bir bilgi sosyolojisi modeli geliştirmiştir. 'Güçlü program' adıyla bilinen bu epistemolojik model, bilginin sosyal bir fenomen olduğu görüşünden yola çıkarak, bilgiye dayalı her türlü analizin ancak sosyal nedenleri önceleyen sosyolojik bir yöntemle yapılabileceğini savunmuştur. Bu bağlamda Bloor'un programı, sosyolojik araştırma yönteminin temel prensibi olarak“simetri”kavramını ortaya atar. Simetri prensibine göre herhangi bir toplum ya da belirli insanlar tarafından doğru ya da yanlış olarak ele alınmış bilgiler simetrik bir şekilde açıklanmalıdır. Başka bir deyişle, bilgi sosyoloğu kabul görmüş bilimsel bir teoriyi açıklarken de, reddedilmiş ve başarısız olmuş bir teoriyi açıklarken de aynı sebepleri ve kavramları kullanmalıdır. Buna bağlı olarak simetri prensibi, ussallık, doğruluk gibi kavramların herhangi bir bağlamdan bağımsız olarak bir bilginin neden doğru ya da yanlış olarak ele alındığını açıklamada kullanılmaması gerektiğini hatırlatan bir prensip olarak güçlü programın temelini teşkil eder. Ek olarak, Bloor'un modelinde kullandığı bilgi tanımına göre, toplumsal olarak kabul görmüş ve geçerli sayılan, yani doğru olarak kabul edilmiş, her inanç bilgi olarak ele alınabilir. Açıkça, pozitivist görüşteki bağımsız doğruluk kavramı, bu modelde tamamen sosyolojik bir bağlama çekilmiştir. Bunun bir sonucu olarak Bloor, yalnızca bilimsel bilginin değil, aynı zamanda dini inanışlar, felsefi görüşler, ve sağduyuya dair seziler gibi toplumların kolektif olarak doğru saydığı inançların da bilgi kategorisinde sayılabileceğini ve bunların birer sosyal inşa olarak düşünülmesi -ve açıklanması- gerektiğini savunmuştur. Buradan hareketle, ilgili tez çalışması David Bloor'un bu savının savunulabilirliğini sorgulamayı amaçlamaktadır. Bu anlamda tez, güçlü programı üç temel kategoride eleştirmeyi hedeflemektedir: 1) epistemolojik, 2) metodolojik, ve 3) politik. Daha net bir ifadeyle, ilk olarak, bilgi sosyolojisinde güçlü program doğanın bilimsel teoriler üzerindeki etkisini değerlendirmede yetersiz kalacak sosyal bir teori sunmaktadır. İkinci olarak, güçlü program aktörlerin içinde yaşadıkları sosyal örüntülerin sosyolojik bir analizini yaparken kalıplaşmış sosyolojik standartlarla hazırlanmış önceden belirlenmiş ve yetersiz bir teorik çerçeve kullanır. Son olarak, programın temelini oluşturan simetri prensibi politik olarak asimetrik hiyerarşileri anlamak ve düzeltmek için kullanıldığı takdirde etkisiz bir nosyon olarak kalmanın yanı sıra, mevcut asimetriyi güçlendiren bir araç haline gelmektedir. Bu üç kategorik ayrımın ışığında, ilgili çalışma pozitivist ve post-pozitivist düşüncenin kısa bir tarihi ile başlar. Ardından, 1970'lerdeki ilk çıkışından bu yana güçlü program üzerine oluşturulmuş eleştirel literatürün detaylı bir analizini sunar. Son olarak, bu eleştirel literatüre dayanarak, yukarıda bahsi geçen üç temel kategori perspektifinde programa eleştirel bir yaklaşım sunmayı hedefler. Bu anlamda, tezin eleştirel bölümü David Bloor'un sosyal epistemolojisinin bir analizi ile başlar ve Bloor'un sosyolojik yaklaşımının bilginin hatalı bir tanımı üzerine dayandığını savunur. Bloor'un sosyolojisinde, bilimsel bilginin güvenilirliği (ing. credibility) yerel olarak belirlenmiş sosyal normlara indirgenmektedir. Fakat, bilimsel güvenilirlik yalnızca sosyal olarak değişen yerel normlara dayanarak anlaşılamaz. Yanı sıra, bilimsel güvenilirlik doğanın bilimsel teoriler üzerindeki belirleyici etkisi de hesaba katılarak irdelenmelidir. Bu anlamda, bilgiyi yalnızca sosyal olarak belirlenmiş bir fenomen olarak anlamaya odaklı sosyal inşacılık görüşü, güçlü programı idealist söylemler benimsemeye itmektedir. Bu idealist çerçeve içerisinde güçlü program sosyoloğu doğal ve sosyal dünyalar arasındaki nedenselliğe dair ikna edici bir yöntem ve tanım sunamamaktadır. Bu eleştirinin ardından, tez güçlü programı metodolojik bir açıdan incelemektedir. Bu çerçevede, programın sosyal örüntüleri analiz etmeye dayalı yöntemsel yaklaşımının çok çeşitli sosyal yapıları anlamada yetersiz kaldığını savunmaktadır. Bloor'un sosyolojik yöntemi, aktörlerin bilginin güvenilirliğine dair kavramlarını anlamada tanımsal sosyolojik bir çerçeveye başvurur. Bu çerçevede önceden belirlenmiş temel dört ana kategori yer almaktadır. Sosyoloğun işi ise, analiz ettiği sosyal örüntülerin bu hazır tanımların hangisine uyduğunu bulmaktır. Ancak, kendine has sosyal örüntülerin sosyolojik olarak anlaşılması için, sosyoloğun basmakalıp tanımsal bir analiz yapması yeterli olamaz. Bunun yerine, sosyolojik olarak analiz edilen sosyal örüntünün kavram ve anlam dünyaları içinden bir anlayış geliştirilmesi gerekir. Bu anlamda sosyolojik analiz, yalnızca tanımsal bir aktivite olmaktan çok performatif bir edim olarak algılanmalıdır. Son olarak tez, Bloor'un güçlü programını politik açıdan irdelemeyi hedefler ve simetri prensibinin politik olarak sorunlu sonuçları olabileceğini savunur. Bloor'un simetrik açıklama yönteminde 'doğru' ve 'yanlış' gibi kavramlar arasındaki epistemik fark ortadan kalkmaktadır. Bunun sebebi bu kavramlar arasındaki farkın yerel farklılıklardan kaynaklanan olasılıklara indirgeniyor olmasıdır. Bu ise, simetri nosyonun politik kavramlara uygulanmasında benzer bir indirgemenin yaşanması tehlikesini doğurur. Çünkü 'iyi' ve 'kötü' gibi politik, ahlaki ve sosyal etkileri olan kavramlar simetrik olarak anlaşıldığında politik değişim için gerekli olan eleştirel güç ortadan kalkmaktadır. Simetri sosyoloğunun yöntemi, demokratik olarak zararlı olan bir rejimi eleştirmede 'yanlış' ya da 'mantıksız' gibi epistemik kavramların kullanımlarının yerel olasılıklara indirgenmesine sebep olacaktır. Bu durumda, güç ilişkilerinin tek bir tarafın lehinde olduğu politik hiyerarşilerde ilgili kavramları eleştirel birer kaynak olarak kullanma olasılığı ortadan kalkmaktadır. Bu ise, simetrik yöntemin -mevcut durumda güçlü olan tarafın eleştirilmesine engel olacağı için- olası bir politik eşitsizliği eleştirmesi ve düzeltmesini imkansız kılmaktadır. Bu anlamda, tez son bölümünde aslında epistemolojik temelleri olan simetri prensibinin politik olarak asimetrik sonuçlar doğuracağı savını ileri sürmektedir. Bu üç perspektifin ışığında bakıldığında, David Bloor'un güçlü programı, bilimsel bilginin doğasını anlamada yetersiz bir sosyolojik teori ve yöntem sunmaktadır. İlgili tez çalışması, bu anlamda bilgi sosyolojisinde güçlü program olarak bilinen sosyolojik modelin savunulması güç tezler öne sürdüğünü göstermeyi amaçlamıştır.

Özet (Çeviri)

A long-standing debate between positivist and post-positivist philosophies has been on the nature of scientific knowledge, whether it is socially determined or logically necessary. In his 'strong programme' in the sociology of knowledge David Bloor, a vehement critic of positivism, claims that not only scientific theories but also religious beliefs, philosophical accounts, and common-sense intuitions could all be taken as the knowledge of a society and seen as purely socially constructed. Accordingly, what follows is an attempt to account for whether his proposal is a defendable sociological model. More specifically, the project proposes three difficulties following the programme: 1) epistemological, 2) methodological, and 3) political. This particularly means that, firstly, the strong programme fails to account for the role of nature in explaining the credibility of belief. Secondly, the programme relies on inadequate, readymade sociological standards with a predetermined framework in its analysis of social patterns. Lastly, the programme's symmetry tenet creates further asymmetries in the face of unequally distributed power relations. The project starts with a criticism of David Bloor's social epistemology, and it argues that his sociology depends on an implausible understanding of credibility. In Bloorian sociology, the credibility of scientific knowledge is seen as a matter of contingent determinants that are locally variable. However, scientific credibility depends not only on the local norms but also on the role nature plays in theories. Furthermore, the project questions the strong programme's methodological gesture and claims that Bloorian sociology rests on an inadequate mode of analysis. In the programme, the sociologist scrutinizes the social patterns of the agents by relying on a descriptive sociological framework. Yet, genuine sociological explanation of knowledge relies not on descriptive analysis but on performative and reflexive engagement with agents' lives. Finally, the thesis elaborates upon the symmetry principle and argues that it causes politically harmful consequences. In Bloor's model, the sociologist reduces the epistemological difference between the notions like 'true' and 'false' on the same social level for a symmetrical explanation. However, the extension of such symmetrical reading to political notions such as 'good' and 'bad' precludes the possibility of criticizing what is democratically 'incorrect', thereby conspiring with the already existing authority. The legitimate political criticism does not stem from a strong symmetry but from a weak asymmetry in which there is enough room for criticizing the powerful. The thesis considers these three gestures essential to proper sociological analysis and claims that the strong programme is not defendable when seen in the light of these categorial perspectives.

Benzer Tezler

  1. Hepimiz mekânı üretiriz

    We all produce space

    İSMAİL ÖZGÜR GÜLTEKİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞE ŞENTÜRER

  2. Beyond the empirical and ethical divide: İbn Khaldun's multiplex philosophy of politics and education

    Ampirik ve etik ayrımın ötesinde: İbn Haldun'un çok katmanlı siyaset ve eğitim felsefesi

    SEDA ÖZALKAN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Eğitim ve Öğretimİbn Haldun Üniversitesi

    Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RECEP ŞENTÜRK

  3. Are the chinese a ?model minority?? or is this just a myth? why is this important for diversity and multiculturalism in the usa and a postethnic America?

    Çinliler örnek azınlık mıdır yoksa bu bir hayal ürünü müdür? bunun Amerika´daki çesitlilik, çok kültürlülük ve etnik kültür olgusunu aşmış bir Amerika için önemi nedir?

    ZEYTUNE FULYA KORHAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2008

    Amerikan Kültürü ve EdebiyatıKadir Has Üniversitesi

    Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DR. JOHN DRABBLE

  4. Truth in theatrical works

    Tiyatro eserlerindeki gerçeklik

    ZEYNEP ÇELİK

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    Felsefeİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. WİLLİAM GİLES WRİNGE

  5. Epistemik ve ampirik bağlamda dış dünya problemi: J.locke-G.Berkeley-D.Hume

    The problem of the external world in epistemic and empiricial context: J.Locke-G.Berkeley-D.Hume

    SİBEL GÖKÇE

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    FelsefeAtatürk Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ UTKU