Akromegali hastalarında tedaviye direnç ve PD-1/PD-L1 ekspresyonu ilişkisi
The relationship between resistance to treatment and PD-1/PD-L1 expression in acromegaly patients
- Tez No: 775608
- Danışmanlar: PROF. DR. ZEYNEP CANTÜRK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
- Anahtar Kelimeler: PD-1, PD-L1, akromegali, immün kontrol noktası, immünoterapi, direnç, somatostatin reseptör ligandları, oktreotid, lanreotid, PD-1, PD-L1, acromegaly, immun check point, immunotherapy, resistance, somatostatin reseptor ligand, octreotid, lanreotid
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Kocaeli Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 83
Özet
Giriş ve Amaç: Akromegali artmış mortalite ve morbidite ile ilişkili kronik bir hastalıktır. Serum GH ve IGF-1 düzeylerinin normalleştirilmesiyle sağ kalım artmaktadır. Birinci kuşak somatostatin reseptör ligandları (SRL) cerrahiden sonra en yaygın kullanılan tedavi yöntemidir ancak sadece bir kısım hastada yanıt alınmaktadır. Tedaviye dirençli ve agresif tümörlerde daha etkili ajanlara ihtiyaç duyulmaktadır. GH salgılayan adenomlar başta olmak üzere, hipofiz adenomlarında PD-1 ve PD-L1 ekspresyonu daha önce gösterilmiştir. İmmünoterapinin akromegalide kullanım imkanını araştırmak için dirençli hastalarda PD-1, PD-L1 ekspresyonunu göstermeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: 105 hipofiz hastası çalışmaya alındı; klinik verileri, laboratuvar sonuçları, patoloji sonuçları ve prognozları retrospektif olarak incelendi, SAGIT® skorları hesaplandı. 24 hastanın patoloji bloklarına ulaşılamadı veya yetersiz numune saptandı, 81 hastada immünhistokimyasal boyama yapıldı. Patologlara hastaların klinik bilgileri verilmeden, programlanmış ölüm proteini (PD-1) ve programlanmış ölüm ligandı (PD-L1) ekspresyonu açısından numuneler incelendi. Bulgular: Cerrahi remisyona girenlerle girmeyenler; SRL'ye duyarlılarla dirençli hasta grupları arasında PD-L1 ekspresyonu açısından fark görülmedi. PD-1 tüm hastalarda negatif gözlendi. Gruplar arasında komorbiditeler, radyolojik özellikler, invazyon açısından fark saptanmadı. Hem cerrahi remisyona girenler ve girmeyen, hem de SRL yanıtlılar ve dirençliler arasında SAGIT® skorlaması açısından anlamlı fark saptanıp (p=0,016; p=0,008) cerrahi remisyona girenlerde ve SRL'ye dirençli hastalarda daha yüksek skorlar gözlendi. Cerrahi remisyona giren hastalarda pre-operatif IGF-1 ve GH düzeyleri belirgin olarak düşük gözlendi. SRL dirençli hastalarda duyarlı hastalara göre daha yüksek IGF-1 ve PRL belirlendi. PD-L1 ekspresyonu ile ekstrasellar tutulum, kavernöz sinüs invazyonu, adenom boyutu ve Ki-67 indeksi ve SAGIT® skorlaması arasında doğru orantılı ilişkiler saptandı. ( p=0,003; p=0,02;p=0,016; p=0,014;p=0,006) Sonuç: PD-1 hiçbir hastada saptanmazken, PD-L1 %70,4 hastada pozitif saptandı. SRL'ye direnç ile arasında PD-1/PD-L1 ekspresyonu arasında ilişki görülmedi. Ancak PD-L1 ile agresif seyir özellikleri olan yüksek Ki-67 indeksi, invazyon ve yüksek SAGIT® skorları arasında pozitif korelasyon görüldü. Bunun sonucunda, agresif, invaziv seyreden, pre-operatif SAGIT® değerleri yüksek olan hastalarda PD-L1 ekspresyonunun yüksek olabileceği, bu sebeple de tümörün bağışıklık sisteminden kaçabildiği düşünülmektedir. PD-L1 ekspresyonu olan hastalarda immünoterapi alternatif bir tedavi olabilir, ancak bu konuda daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır.
Özet (Çeviri)
Objective: Acromegaly is a chronic disease associated with increased mortality and morbidity. Survival rates increases by normalizing serum GH and IGF-1 levels. The first generation somatostatin receptor ligands (SRL) are the most widely used treatment method after surgery, but only some patients are responded. More effective agents are needed in treatment resistant and aggressive tumors. PD-1 and PD-L1 expression has been shown in pituitary adenomas, especially in GH secreting adenomas. In order to investigate the possibility of use of immunotherapy in acromegaly, we aimed to show PD-1, PD-L1 expression in patients with resistant patients. Materials and Methods: 105 Pituitary patient was included to the study; Clinical data, laboratory results, pathology results and prognosis were retrospectively examined, SAGIT® scores are calculated. 24 patients' pathology blocks could not be reached or insufficient samples were detected, immunhistochemical painting was performed in 81 patients. The pathology samples were examined in terms of programmed death protein (PD-1) and programmed death ligand (PD-L1) by two pathologists who were blinded to all clinical data. Results: There was no difference in terms of PD-L1 expression among SRL sensitive and resistant; surgical remission and non surgical remission patient groups. PD-1 was negative in all patients. There was no difference between the groups in terms of comorbidities, radiological properties and invasion. Significantly higher SAGIT® scores were observed in both surgical non-remission and SRL-resistant patient groups then surgical remission and SRL respondents groups respectively(p = 0.016; p = 0.008). IGF-1 and GH levels were significantly low in patients with surgical remission. In SRL-resistant patients, higher IGF-1 and PRL were identified than sensitive patients. Directly proportional relationship between PD-L1 expression and extrasellar involvement, cavernous sinus invasion, adenoma size and Ki-67 index and SAGIT® score were explored. Conclusion: While PD-1 was not detected in any patient, PD-L1 was positive in 70.4% of the patients. There was no relationship between SRL resistance and PD-1/PD-L1 expression. However, PD-L1 and the aggressive features, such as higher Ki-67 index and invasion, were seen to be associated. As a result, it is thought that PD-L1 expression may be high in patients with aggressive, invasive, high pre-operative SAGIT® scores, and therefore tumors with these features can escape from the immune system. Immunotherapy may be an alternative treatment in patients with PD-L1 expression, but more studies are needed.
Benzer Tezler
- Akromegali hastalarında gamma knife radyocerrahinin uzun dönem sonuçları
Long-term results of gamma knife radiosurgery in patients with acromegaly
FATİH MEHMET ERDUR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2009
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. PINAR KADIOĞLU
- Akromegali hastalarında kabergolin kullanımının etkinliği
Efficacy of cabergoline use in patients with Acromegaly
HATİCE TÜLÜCE ATLIM
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
İç HastalıklarıAkdeniz Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. NUSRET YILMAZ
- Dirençli akromegali tedavisinde kabergolinin yeri
The role of cabergoline in treatment of resistant acromegaly
MEHMET CEM FİDAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşaİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. PINAR KADIOĞLU
- Akromegali hastalığı ile filamin-A ve beta-arrestin gen polimorfizmleri arasındaki ilişkinin araştırılması
Investigation of relationship of filamin-A and beta-arrestin gene polymorphisms with acromegaly disease
AYŞE SEDA AKDEMİR
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Tıbbi Biyolojiİstanbul ÜniversitesiTıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MELEK ÖZTÜRK SEZGİN
- Hipofiz ilişkili hiperprolaktinemilerin nadir nedenlerinde uzun dönem seyir sonuçları
Long-term course results in rare causes of pituitary-related hyperprolactinemia
YAĞMUR EGE SUV
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıDokuz Eylül Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ABDULLAH SERKAN YENER