Determinants of social capital in Middle East and North African (MENA) countries
Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da sosyal sermayenin etkenleri
- Tez No: 778844
- Danışmanlar: Prof. Dr. HASAN VERGİL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Ekonomi, Economics
- Anahtar Kelimeler: Sosyal Sermaye, Ekonomik Büyüme, Kültür, Kişisel Tutumlar, Dindarlık, MENA Ülkeleri, Sivil Normlar, Sivil Aktivizm, Hoşgörüsüzlük, Göçe Yönelik Tutumlar, Social Capital, Economic Growth, Culture, Personal Attitudes, Religiosity, MENA Countries, Civic Norms, Civic Activism, Intolerance, Attitudes toward Immigration
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İktisat (İngilizce) Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 372
Özet
Bu tezin amacı, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülkelerindeki sosyal sermayenin kaynaklarını teorik ve ampirik yaklaşımlar kullanarak açıklamaktır. Geleneksel ekonomik büyüme teorileri toprak, emek, fiziki sermaye ve beşerî sermaye gibi klasik üretim faktörlerini vurgulamıştır. İnsanlar, gruplar ve dernekler halinde yaşayıp çalıştıklarından, sosyal sermayenin bileşenleri olan vatandaş, kurumlar ve devlet arasında karşılıklı güven, işbirliği, dayanışma ve sivil aktivizm olmadıkça ekonomik büyüme başarılı şekilde sağlanamaz. Bu nedenle ekonomik büyüme literatürü, sosyal sermaye gibi diğer faktörleri kabul etmeye başladı. Takip eden yıllarda, sosyal sermaye, büyüme oranları ve kişi başına gelirdeki ülkeler arası farklılıkları açıklamada ampirik ve kavramsal bir boşluğu doldurmak için ekonomik büyüme teorisine dahil edildi. Büyümenin somut olmayan faktörlerinden biri olan sosyal sermayenin ekonomik büyümede oynadığı kilit rolü açıklamak için, onu etkileyen faktörleri anlamak önemlidir. Sosyal sermaye kaynakları kültür, kişisel değerler ve din gibi uzun vadeli veya sivil ve siyasi olaylar gibi kısa vadeli olabilir. Sosyal sermaye çalışmaları büyük ölçüde gelişmiş ülkelere odaklanmıştır. Ayrıca, Dünya Bankası'nın desteğiyle Afrika ülkelerinde sosyal sermayenin, yoksulluğun azaltılması ve yerel toplum kalkınması üzerindeki rolüne ilişkin bir takım araştırma serisi yapılmıştır. Buna rağmen, sosyal sermaye literatüründe Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülkeleri üzerine çalışmalar çok sınırlı kalmıştır. Bu tez, MENA bölgesindeki sosyal sermayenin kaynaklarını incelemektedir. Bu araştırma boşluğuna ek olarak, şu ana kadar MENA ülkelerinde kültürel boyutların ve kişisel değerlerin sosyal sermaye bileşenleri üzerindeki etkisine dair bir araştırma bulunmamaktadır. Kültürel boyutların, kişisel değerlerin ve dindarlığın sosyal sermaye bileşenlerini nasıl etkilediğini inceleyen az sayıda çalışma Avrupa ülkelerine odaklanmıştır. Bu da aynı faktörlerin, kişisel değerlerin, dindarlığın ve kültürün MENA'da nasıl işlediğine olan ilgiyi artırmıştır. Bu sosyal sermaye kaynaklarının etkilerini anlamak, bu ülkelerdeki ekonomik büyümeyi dolaylı olarak nasıl etkilediklerini anlamaya yardımcı olacaktır. Son bir araştırma boşluğu olarak, bir kavram olarak sosyal sermaye, çoğunlukla olumlu bir kavram olarak vurgulanmıştır. Yakın zamana kadar, sosyal sermayenin dış gruplara karşı sosyal hoşgörüsüzlük gibi olumsuz yönleri, özellikle gelişmekte olan ülkelerde göz ardı edilmiştir. Bu tez, sosyal sermaye literatürüne şu şekillerde katkıda bulunmaktadır: Birincisi, MENA bölgesindeki bireysel değerler ve dindarlık değişkenleri tarafından temsil edilen uzun vadeli sosyal sermaye kaynaklarını incelemektedir. Bu tez sosyal sermaye kaynaklarına ilişkin anlayışımızı aydınlatmak için, ülke düzeyindeki kültürel değerlere dayalı olarak sosyal sermaye kaynaklarını belirlemeye yönelik teorik bir yaklaşımına dayanmakta ve 9 tane MENA ülkesine ilişkin Dünya Değerler Araştırması, 7. dalga (2017-2022) verilerini kullanmaktadır. Teorik yaklaşımı, iki aşamadan oluşan tamamlayıcı ampirik bir yaklaşım izlemektedir. İlk aşama, kişisel tutumları ve sosyal sermaye vekillerini temsil eden toplam endeksleri türetmek için bir veri indirgeme tekniği olarak faktör analizini kullanmaktır. İkinci aşama, değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemek için regresyon analizlerini kullanmaktır. Ek olarak, her bölümde, MENA bölgesinin özelliklerine göre uyarlanmış kişisel değerler ve sosyal sermaye ölçümlerini seçmek ve geliştirmek için sosyal sermayeye yönelik keşfedici bir yaklaşım kullanılmıştır. İlk araştırma boşluğunu gidermek için bu tez, bilişsel sosyal sermayenin yalnızca bir yönünü inceleyen geçmiş çalışmalardan ayrılmaktadır. Mevcut tez, dört bilişsel sosyal sermaye göstergesi olan sosyal güven, kurumsal güven ve grup içi ve grup dışı güveni içeren kişiler arası güven göstergelerini incelemektedir. Bilişsel sosyal sermayenin her bir bileşenini ayrı ayrı analiz edilmesi farklı güven türlerinin dindarlık ve farklı kişisel tutumlardan nasıl etkilendiğinin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Ayrıca bilişsel sosyal sermaye arasındaki ilişki, her bir bileşenin diğer vekillerden nasıl etkilendiği incelenerek incelenmiştir. Sonuçlar, bilişsel sosyal sermayenin bileşenlerinin her birini güçlendirdiğini göstermiştir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki ulusların çoğu, ortalama olarak, ekonomik büyümeyi artırmak için ihtiyaç duyduğu sosyal güvene düşük düzeyde sahip olduğu görülmüştür. Dindarlığın, sosyal sermayenin her bir bileşeni üzerinde karışık etkileri olduğu bulunmuştur. Sosyal güven açısından sosyal sermaye, dindarlık ve dini törenlere katılma ile artmaktadır. İkinci araştırma boşluğunu gidermede, yurttaşlık normlarını ve yurttaşlık aktivizmini incelemek için dayanışma temelli sosyal sermayenin operasyonel tanımı benimsenmiştir. Yurttaşlık normları, bireylerin rüşvet alma veya mülk çalma gibi davranışları nasıl haklı gösterme veya reddetme eğiliminde olduğunu tanımlamaktadır. Vatandaşlık normları indeksi daha önce farklı akademisyenler tarafından kullanılmış olsa da MENA ülkelerinde incelenmemiştir. Sivil aktivizm, kampanyalara bağış yapmak, hükümet yetkilileriyle iletişim kurmak, diğer vatandaşları oy kullanmaya veya siyasi eylemlere katılmaya teşvik etmek gibi eylemler açısından tanımlanmaktadır. Bu tezde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki bu durum hakkında yeni bir kavrayış sağlayan 7th Wave'e yeni eklenen WVS öğelerine dayalı olarak bir sivil aktivizm indeksi oluşturulmuştur. Sosyal güven, bireylerin sivil katılım değerlerine ve vatandaşlık normlarına bağlılığını yansıttığı ve bir ülkenin ekonomik büyümesi için önemli olan herhangi iki vatandaş arasındaki güven türü olduğu için dayanışma temelli sosyal sermayenin güçlü bir tahmincisi olarak bulunmuştur. MENA ülkelerinde vatandaşlar arasında sosyal güven yüksek olduğunda, sivil normlar düşerken sivil aktivizmin yükseldiği görülmüştür. Öte yandan, vatandaşlar sosyal güvenden yoksun olduklarında, vatandaşlık normlarını gösterme olasılıkları daha düşük çıkmıştır. Son bir katkı olarak, bir dış grup olarak göçmenlere yönelik hoşgörüsüzlük tutumları ile ölçülen kötü sosyal sermaye kavramı incelenmiştir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde kötü sosyal sermaye üzerine çok az çalışma yapılmıştır. Bu çalışmanın önceki araştırmalardan farkı, kötü sosyal sermayenin tanımı üzerinedir. Bu tezde, göçmenlere yönelik olumsuz (hoşgörüsüz) tutumlar, kötü bilişsel sosyal sermaye için bir gösterge olarak kullanılmıştır. Göçmenliğe yönelik sosyal tutumlarla ilgili WVS soruları ilk kez WVS'nin son turunda (2017-2022) eklenmiştir. Regresyon sonuçları, kendini toplumun bir parçası olarak hisseden kişilerin daha hoşgörüsüz görüşlere sahip olduğunu, kendini dış dünyanın bir parçası olarak hissedenlerin ise göçmenlere karşı daha az hoşgörüsüz olduğunu göstermektedir. Tüm bu sonuçlar, daha yüksek yaşam doyumu, finansal memnuniyet ve mutluluğun MENA ülkelerinde hoşgörüsüzlüğe yönelik daha yüksek bir eğilime neden olduğunu ima etmektedir.
Özet (Çeviri)
This dissertation aims to deploy theoretical and empirical approaches to explain sources of social capital in the Middle East and North African (MENA) countries. Traditional economic growth theories emphasized classic factors of production such as land, labor, physical capital, and human capital. Since people live and work in groups and associations, economic growth cannot be achieved successfully unless there is mutual trust, cooperation, solidarity, and civic activism among citizens, institutions, and the government, which are all components of social capital. Therefore, economic growth literature later started to acknowledge other factors such as social capital. In the following years, social capital was introduced into economic growth theory to fill an empirical and conceptual gap in explaining cross-country differences in growth rates and per capita income. To explain the key role of social capital which is one of the intangible factors in economic growth, it is important to understand the factors that shape it. Sources of social capital can be either long-term such as culture, personal values, and religion, or short-term such as civil and political events. Social capital studies have focused on developed countries. In addition, with the support of the World Bank, several research series have been conducted on the role of social capital in poverty reduction and local community development in African countries. Despite this, studies on the Middle East and North Africa (MENA) countries in the social capital literature have been limited. This dissertation examines the sources of social capital in the MENA region. In addition to this research gap, there is, so far, no research on the impact of cultural dimensions and personal values on social capital components in MENA countries. Few studies that examined how cultural dimensions, personal values, and religiosity affected social capital components, focused on European countries. This, in turn, furthered the interest in how the same factors, personal values, religiosity, and culture function in the MENA. Understanding the effects of these sources of social capital helps understand how they indirectly affect economic growth in these countries. As a last research gap, social capital has been emphasized as a positive concept. Until recently, the negative aspects of social capital such as social intolerance toward outgroups have been ignored, particularly in developing countries. This dissertation contributes to social capital literature in such ways: First, it examines long-term sources of social capital within the MENA region, represented by individual values and religiosity variables. To enlighten our understanding of social capital sources, it employs a theoretical approach to determine sources of social capital based on country-level cultural values and utilizes data from the World Values Survey, 7th Round (2017-2022) on 9 MENA countries. The theoretical approach is followed by a complementary empirical approach which consists of two phases. The first phase utilizes factor analysis as a data reduction technique to derive summated indices that represent personal attitudes and social capital proxies. The second phase uses regression analyses to examine the relationship among variables. Additionally, in each chapter, an exploratory approach to social capital is used to select and develop measures of personal values and social capital, which are tailored to the characteristics of the MENA region. To address the first research gap, this dissertation departs from past studies that have examined only one or two aspects of cognitive social capital. The current dissertation examines four cognitive social capital proxies, which are: social trust, institutional trust, and interpersonal trust, which includes ingroup and outgroup trust, which is the first contribution. Analyzing each component of cognitive social capital separately allows for a deeper understanding of how different trust types are influenced by religiosity and different personal attitudes. Moreover, the relationship among cognitive social capital was examined by assessing how other proxies affect each component. Results showed that components of cognitive social capital reinforce each. It was shown that most of the MENA region's nations, on average, have low levels of social trust, which the economy needs to achieve economic growth. Religiosity is found to have mixed effects on each component of social capital. Social capital in terms of social trust increases through religiosity and attending religious services. To address the second research gap, the operational definition of social capital as a form of solidarity is adopted to examine civic norms and civic activism. These two proxies are examples of prosocial behaviors, as their outcomes affect society as a whole. Civic norms describe how individuals tend to justify or reject behaviors such as accepting bribes or stealing property. Different scholars previously used the index of civic norms. Despite this, it has not been examined in MENA countries. Civic activism is described as civic engagement in actions such as donating to campaigns, contacting government officials, encouraging other citizens to vote, or participating in political actions. In this dissertation, an index of civic activism is constructed based on WVS items that have been recently added to WVS, 7th Wave, which provides fresh insights about this phenomenon in MENA. Social trust was found to be a strong predictor of solidarity-based social capital since it reflects individuals' adherence to civic participation values and citizenship norms, and since it is the type of trust between two random citizens that matter for a country's economic growth. It was shown that when social trust is high among citizens, civic activism rises while civic norms fall. As a final contribution, the concept of 'bad social capital' which was measured through intolerant attitudes toward immigrants as an outgroup was examined. There are few studies on 'bad social capital' in MENA countries. The difference from previous research is about the definition of bad social capital. In this dissertation, negative (intolerant) attitudes toward immigrants were used as a proxy for bad cognitive social capital. The WVS questions on social attitudes toward immigration were added for the first time in WVS last round (2017-2022). Regression results show that people who feel more a part of society have more intolerant views, whereas those who feel more a part of the outside world have less of an intolerant attitude toward immigrants. All of these conclusions imply that higher levels of life satisfaction, financial satisfaction, and happiness exhibit a higher tendency toward intolerance in MENA countries.
Benzer Tezler
- Entrepreneurial exit in the Middle East and North Africa
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkerinde girişimcilik faaliyetlerini sonlandıranlar
TAİMOUR ALMUFTI
Yüksek Lisans
İngilizce
2019
EkonomiYeditepe Üniversitesiİktisat Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. EMİNE ESRA KARADENİZ
- Yeni üretim teknikleri, uluslararasılaşma stratejileri ve azgelişmiş ülkeler: Türk elektronik sektörü örneği
New production techniques, internationalization strategies and developing countries: The case of Turkish electronics industry
KURTAR TANYILMAZ
- Gelişmekte olan ülkelere yönelik uluslararası sermaye hareketleri ve Türkiye
International capital flaws to emerging markets Turkey
SERKAN ASLAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2001
EkonomiMarmara ÜniversitesiSermaye Piyasası ve Borsa Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. ÖZLEM KOÇ
- Identifying green infrastructure strategies for planning the urban landscapes: The case of Amman, Jordan
Kent peyzajlarının planlanmasına yönelik yeşil altyapı stratejilerinin belirlenmesi: Ürdün-Amman şehri örneği
GHAIDA ADEL HUSSEIN IRMEILI
Doktora
İngilizce
2024
Peyzaj Mimarlığıİstanbul Üniversitesi-CerrahpaşaPeyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALEV PERİHAN GÜRBEY
- Konut binalarında su tüketiminin azaltılmasına yönelik bir yaklaşım: İstanbul örneği
An approach to reduce water consumption in residential buildings: A case study of i̇stanbul
NAZLI İPEK ŞAHİN
Doktora
Türkçe
2023
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜLTEN MANİOĞLU