ST segment yükselmesiz akut koroner sendrom ve stabil anjina pektoris olduğundan şüphelenilen hastalarda koroner arter hastalığının tanı ve revaskülarizasyon sonrası klinik sonuçları değerlendirmede speckle tracking ekokardiyografinin yeri, syntax 2 skoru ile ilişkisi
The role of speckle tracking echocardiography in the diagnosis of coronary artery disease and the evaluation of clinical outcomes after revascularization in patients suspected of non- ST-segment elevation acute coronary syndrome and stable angina pectoris and its relationship to syntax 2 score
- Tez No: 778961
- Danışmanlar: DOÇ. DR. MURATHAN KÜÇÜK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kardiyoloji, Cardiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Akdeniz Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 95
Özet
Amaç: Kronik bir hastalık olan koroner arter hastalığı (KAH) ülkemiz ve tüm dünya için hem ciddi bir ekonomik maliyet hem de yaşam kalitesine olan olumsuz etkileriyle sosyal bir sorun oluşturmaktadır. Koroner anjiyografi (KAG) koroner darlıkların yanı sıra, lezyonları hemodinamik olarak değerlendirmede altın standart olarak kabul edilir. Ancak KAG'ın invaziv bir yöntem olması nedeniyle KAH'ı öngördüren non-invaziv tanı yöntemleri daha da önem kazanmaktadır. 2 boyutlu speckle tracking ekokardiyografi (2D STE), konvansiyonel ekokardiyografiye ilave olarak, sol ventrikül segmenter duvar hareket bozukluğu ve sistolik fonksiyonları ile ilgili daha objektif ve net değerlendirme imkanı sunmaktadır. Syntax ve Syntax 2 skorları KAH'ın anatomik ciddiyetini belirlemede kullanılan skorlama sistemleridir. Perkütan girişimin sonuçları değerlendirildiğinde Syntax 2 skorunun Syntax skoru sonuçlarından daha üstün olduğu görülmüştür. Çalışmamızın amacı ST segment yükselmesiz akut koroner sendrom (STYz-AKS) ve stabil anjina pektoris (SAP) şüphesiyle hospitalize edilmiş, KAG ile KAH tanısı konulmuş, tek damar revaskülarizasyon kararı verilmiş normal sol ventrikül duvar hareketine sahip hastalarda perkütan koroner girişim (PKG) öncesi ve sonrası 2D STE ile sol ventrikülün kontraktilitesini ayrıntılı değerlendirmek ve bununla KAH tanı ve takibinde öngördürücülüğünü (duyarlılık/seçicilik) belirlemek ve Syntax 2 skoru ile arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza Şubat 2021 - Şubat 2022 tarihleri arasında çalışma kriterleri ve strain analizleri açısından uygun 30 hasta dahil edildi. Hastalara KAG yapıldı ve sorumlu lezyona anjiyografi esnasında PKG uygulandı. Apikal görüntülerin tümünde benek takibi yöntemi ile 2 boyutlu global longitudinal strain (GLS) ve segmenter longitudinal strain (SLS) analizleri yapıldı. 3 ay sonra 53 bu hastaların kontrol strain ekokardiyografileri tekrarlanarak revaskülarizasyonun klinik sonuçları takip edildi. Bulgular: Çalışmamıza dahil edilen hastaların yaş ortalamaları 59,3±11,1 yıl olarak hesaplandı. Tüm hastaların 21'i (%70) erkektir. Hastaların sigara kullanım oranı %53,3 (n= 16), aile öyküsünde koroner arter hastalığı olanların oranı ise %40'tır. Yapılan analizlere göre hastaların %20'sinde KAH, %33,3'ünde hipertansiyon, %43,3'ünde diyabetes mellitus ve yine %43,3'ünde hiperlipidemi bulundu. Çalışmamızda hastaların işlem öncesi ve 3 ay sonrası GLS, SLS değerleri ve koroner damarların besledikleri miyokardiyal bölgelerin ortalama strain değerleri karşılaştırıldı ve tüm parametrelerin ortanca değerlerinde işlemden 3 ay sonra işlem öncesi döneme göre istatistiksel olarak anlamlı artış olduğu tespit edildi (p ≤0,001). Çalışmamızdaki hastaların 14'ünün (%46,7) tanısı STYz-AKS iken 16'sının (%53,3) SAP'tır. Tanıya göre strain değerleri analiz edildiğinde ise işlem öncesi CX strain değeri STYz-AKS tanısı olanlarda -18,05 (-18,7--14,9), SAP tanısı olanlarda -19,75 (-22,65--18,3) olarak hesaplandı ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p= 0,013). İşlem öncesi RCA strain değeri STYz-AKS tanısı olanlarda -16,7 (-18,8--15), SAP tanısı olanlarda -19,1 (-20,1--17,15) olarak hesaplandı ve bu fark da istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p= 0,022). 3 ay sonraki RCA strain değeri ise STYz-AKS tanısı olanlarda -19,2 (-21--17,2), SAP tanısı olanlarda -21,45 (-23--19,65) olarak hesaplandı ve bu fark da istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p= 0,019). Hastalar Syntax 2 skoru 22'nin altında olan 18 (%60), 22'nin üzerinde olan 12 (%40) hasta olmakla üzere 2 gruba ayrıldı. 2 grup arasında yapılan analizde işlem öncesi ve 3 ay sonrası LAD, CX ve RCA Strain değerlerinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde değişmediği tespit edildi (p >0,05). Sonuç: Çalışmamız speckle tracking ekokardiyografinin koroner arter hastalığının tanısında öngördürücü olmakla beraber aynı zamanda hastaların revaskülarizasyon sonrası klinik takipleri açısından önemli ölçüde fayda sağlayan, miyokard dokusunda gözle görülür değişiklikler olmadan, miyokard deformasyonunu erken dönemde belirleyebilen non-invaziv bir yöntem olduğunu göstermektedir. 54 Çalışmamız tek merkezli, prospektif bir çalışmadır. Daha net sonuçlar elde edilebilmesi için daha büyük bir hasta grubuyla çok merkezli çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Özet (Çeviri)
Objective: Coronary artery disease (CAD), which is a chronic disease, is a social problem for our country and the whole world, with both a serious economic cost and negative effects on quality of life. Coronary angiography (CAG) is considered the gold standard for hemodynamic evaluation of lesions as well as coronary stenosis. However, since CAG is an invasive method, the importance of non-invasive diagnostic methods that predict CAD gain is increasing. In addition to conventional echocardiography, 2D speckle tracking echocardiography (2D STE) provides a more objective and clearer evaluation of left ventricular segmental wall motion disorder and systolic functions. Syntax and Syntax 2 scores are scoring systems used to determine the anatomical severity of CAD. When the results of the percutaneous intervention were evaluated, it was seen that the Syntax 2 score was superior to the Syntax score results. The aim of our study many fold: i) to assess left ventricle contractility before and after percutaneous coronary intervention (PCI) in detail with 2D STE, ii) to determine predictive power of this assessment in the diagnosis and follow-up of CAD via sensitivity and selectivity analysis, and iii) to investigate the relationship or correlation between PCI and the Syntax 2 score. Our target subject population in this study are patients with prior CAD diagnosis using CAG and normal left ventricular wall motion who are hospitalized with the suspicion of non-ST-segment elevation acute coronary syndrome (NSTE-ACS) and stable angina pectoris (SAP), and decided for single vessel revascularization. 56 Materials and Methods: Thirty patients meeting our study and strain analysis criteria were recruited between February 2021 and February 2022. CAG was performed on the patients and PCI was applied to the responsible lesion during angiography. 2-dimensional global longitudinal strain (GLS) and segmental longitudinal strain (SLS) analyzes were performed on all apical images using the speckle tracking method. After 3 months, the control strain echocardiography of these patients was repeated, and the clinical results of revascularization were followed. Results: The mean age of the patients included in our study was calculated as 59.3±11.1 years. 21 (70%) of all patients were male. Smoking rate of the patients was 53.3% (n=16), and the percentage of those with a family history of coronary artery disease was 40%. According to the analysis, CAD was found in 20% of the patients, hypertension in 33.3%, diabetes mellitus in 43.3% and hyperlipidemia in 43.3%. In the study, we have compared“before”and“3 months after”the procedure values of GLS, SLS, and“the mean strain of myocardial regions fed by the coronary vessels”parameters of patients. We have found statistically significant increases in the median values of all parameters in the“3 months after the procedure”measurements compared to the pre-procedure period (p≤0.001). The diagnosis of 14 (46.7%) of patients in our study was NSTE-ACS and 16 (53.3%) was SAP. When strain values were analyzed according to diagnosis, pre-procedure CX strain value were calculated as -18.05(-18.7--14.9) and -19.75(-22.65--18.3) for patients with NSTE-ACS and SAP diagnosis respectively and the difference was found to be statistically significant (p=0.013).“Before the procedure”RCA strain values were calculated as -16.7(-18.8--15) and -19.1(-20.1--17.15) for NSTE-ACS and SAP groups respectively, and the difference between the groups was found statistically significant (p=0.022).“3 months after”the procedure RCA strain values were calculated as -19.2 (-21--17.2) and -21.45 (-23--19.65) for NSTE-ACS and SAP groups respectively and this difference was also found significant statistically (p=0.019). We have divided the patients into 2 groups based on if their Syntax 2 score is below or above 22. We had 18 (60%) and 12 (40%) patients in the low and high 57 score groups respectively. We have then compared“before”and“3 months after”the procedure values of LAD, CX, and RCA strain parameters for both groups. Our analysis revealed that there is not any statistically significant change in any of these parameters (p>0.05) for both groups. Conclusion: Our study shows that“speckle tracking echocardiography”is a non-invasive method that is predictive in the diagnosis of coronary artery disease, which also provides significant benefits in terms of clinical follow-up of patients after revascularization, and can detect myocardial deformation in the early period without visible changes in myocardial tissue. However, we should note that our study is a single-center, prospective study and therefore, in order to obtain results which could be more reliable, multicenter studies with a larger patient groups are required.
Benzer Tezler
- St yükselmesiz miyokard enfarktüsü, st yükselmelimiyokard enfarktüsü ve stabil olmayan angina pektoristanısı almış hastalarda kardiyak belirteçler ilenötrofil/lenfosit oranı (nlr) ve eritrosit dağılım genişliği(rdw) değerlerinin karşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
SAADET İBİŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2016
BiyokimyaSağlık BakanlığıBiyokimya ve Klinik Biyokimya Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ERDİNÇ SERİN
- ST yükselmesiz miyokard enfarktüsü (NSTEMI) tanısı ile başvurup biyorezorbe stent (BRS) uygulanan hastaların erken dönem klinik takibi ve sonlanımlarının değerlendirilmesi
Short-term outcomes of bioresorbable scaffold (BRS) implantation in patients with non-ST segment elevation myocardial infarction (NSTEMI)
ERSİN İBİŞOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
Kardiyolojiİstanbul Medipol ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. HACI MURAT GÜNEŞ
- Akut koroner sendrom hastalarında koroner arter hastalığı yaygınlığının miyokard hasarı ile ilişkisi ve prognoza olan etkisi
Assosiation between coronary artery disease severity and myocardial injury i̇n patients with acute coronary syndromes and effects on prognosis
ESER DURMAZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
Kardiyolojiİstanbul ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ZEHRA LALE KOLDAŞ
- Non-STEMI ve UAP ile başvuran olgularda koroner aterosklerozun yaygınlığı ile tiroid hormon düzeylerinin ilişkisi
The relation between thyroid hormone levels and the severity coronary artery disease in patients with non-ST segment elevation myocardial infarction and unstable angina pectoris
İBRAHİM AYDEMİR
- Akut koroner sendromda serum kitotriozidaz aktivitesi: Kardiyovasküler olaylar ve diğer biyokimyasal göstergelerle ilişkisi
The serum chitotriosidase activity in acute coronary syndrome: Relationship with cardiovascular events and other biochemical indicators
BEKİR SERHAT YILDIZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
KardiyolojiEge ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. DR.MEHDİ ZOGHİ