Geri Dön

Hastanemiz yoğun bakım ünitelerinde mart 2019-mart 2020 ve nisan 2020-nisan 2021 dönemlerinde yatan hastalarda meydana gelen kan dolaşımı enfeksiyonlarında saptanan bakterilerin ve antibiyotik direnç profillerinin karşılaştırılması

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 793392
  2. Yazar: SÜMEYYE BAYRAM
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FUNDA ŞİMŞEK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları, Clinical Microbiology and Infectious Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Antimikrobiyal ilaç direnci, bakteriyemi, COVID-19 pandemisi, kan dolaşımı enfeksiyonu, Antimicrobial Drug Resistances, bacteremia, bloodstream infections, COVID-19 pandemics
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 98

Özet

Amaç: Kan dolaşımı enfeksiyonları (KDE); ateş, taşikardi, takipne gibi sistemik enfeksiyon bulgularının eşlik ettiği, bir veya daha fazla kan kültürünün pozitifliği ile kanıtlanmış bakteri veya mantarların neden olduğu enfeksiyon hastalığıdır. Çoğunlukla santral venöz kateter ilişkilidir ve yoğun bakım hastalarında ciddi mortalite ve morbiditeye neden olmaktadır. Yoğun bakımda kalış süresinde artış ile birlikte kan dolaşımı enfeksiyonu gelişme riski kümülatif olarak artmaktadır. Erken dönemde tanı ve tedavi, mortaliteyi belirgin oranda düşürebilir. Çalışmamızda hastanemiz yoğun bakım ünitelerinde pandemi öncesi dönem ile enfeksiyon kontrol önlemlerin en üst düzeyde uygulandığı pandemi döneminde bakteriyemilerde etken olarak saptanan mikroorganizmaların ve direnç profillerinin karşılaştırılması, pandemi dönemindeki ek risk faktörlerinin saptanarak ampirik antibiyoterapinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi'nde Mart 2019-Nisan 2021 tarihleri arasında herhangi bir endikasyonla yoğun bakım ünitesinde yatan ve kan dolaşımı enfeksiyonu tespit edilen 388 hasta retrospekif olarak incelendi. Hastaların sosyo-demografik bilgileri (yaş, cinsiyet, komorbid hastalıklar), yoğun bakımda yatış süreleri, invaziv araç kullanımı, önceki antibiyotik kullanım öyküsü, operasyon ve travma öyküsü, kan kültüründe etken olarak kabul edilen patojenlerin antibiyogram sonuçları değerlendirildi. Primer sonlanım noktası ölüm ve yoğun bakım ünitesinden taburculuk olarak belirlendi. Bulgular: Çalışmamızda pandemi öncesi dönem ve pandemi dönemindeki kan dolaşımı enfeksiyonu tanısı alan hastaların yaş ortalaması sırası ile 66,4 ve 66,6 idi. Her iki dönemde de erkek hastalar çoğunlukta idi. Komorbid hastalıkların dağılımı benzer oranlarda saptandı. Hastaların bakteriyemi gelişene kadar hastanede toplam yatış süresi pandemiden önce ortalama 17 gün, pandemi döneminde 15 gün idi. Yoğun bakıma kabulden itibaren bu süre sırası ile 9 ve 10 gün olarak tespit edildi. Her iki dönemde mortalite ortalama 7. günde meydana geldi. 30 günlük mortalite oranı pandemi döneminden önce %43 iken pandemi döneminde %60 idi. Bakteriyemi gelişimi açısından risk faktörleri her iki dönem arasında karşılaştırıldığında, santral venöz kateter kullanımı ve invaziv mekanik ventilasyon kullanımı pandemi döneminde yüksek oranda görüldü ve istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu. Antisitokin ilaçlar, renal replasman tedavisi ve konvelesan plazma tedavileri pandemi öncesinde bakteriyemi saptanan hastalarda verilmemişti, pandemi döneminde istatistiksel olarak anlamlı bulunmasına rağmen bu tedavileri alan hasta sayısı kısıtlı idi. Pandemi öncesi dönemde oranı istatistiksel olarak anlamlı yüksek olan durumlar ise; immunosupresyon varlığı, son 3 ay içinde geçirilmiş cerrahi, travma öyküsü ve diğer invaziv girişimler (toraks tüpü, trakeostomi, plöroken, PEG, ECMO vb.) idi. Belirlenmiş kaynağı olmayan primer bakteriyemi oranı pandemi öncesi dönemde % 21, pandemi döneminde ise %14 idi. Sekonder bakteriyemi etiyolojisinde pandemi öncesi dönemde en sık 3 odak santral venöz kateter (%33), solunum yolu enfeksiyonları (%17) ve cerrahi alan enfeksiyonları (%10,2) idi. Pandemi döneminde ise sekonder bakteriyemilerde en sık karşılaşılan 3 odak santral venöz kateter (%30), solunum yolu enfeksiyonu (%28) ve üriner sistem enfeksiyonu (%16) olarak karşımıza çıktı. Pandemi öncesi dönemde yoğun bakımlarda saptanan bakteriyemilerde en sık karşılaşılan ilk 3 patojen; K.pneumoniae (%30,1), A.baumannii complex(%21,94), S.aureus (%9,69) idi. Pandemi döneminde ise K.pneumoniae (% 34,43), A.baumannii complex (% 21,23), E.faecium (% 10,38) en sık karşılaşılan patojenlerdi. Etkenlerin oranlarında dönemlerin karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Çalışmaya alınan 388 hastada gelişen 311 kan dolaşımı enfeksiyonu epizodu yoğun bakım kaynaklıydı. Yoğun bakım kaynaklı kan dolaşımı enfeksiyonlarının oranı pandemi döneminde %77,8'i, pandemiden önce ise %74,4 idi. Her iki dönemde de yoğun bakımdan edinilmiş bakteriyemilerde en sık karşılaşılan mikroorganizmalar K.pneumoniae, A.baumannii complex ve E.faecium idi; dönemler arasında mikroorganizmaların genel dağılımında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu. Dönemler arası antibiyotik direnç oranları karşılaştırıldığında nonfermentatif gram negatif basillerde seftazidim, kolistin ve levofloksasin direnç oranları pandemi döneminde daha yüksek görüldü. Enterobacteriaceae grubu mikroorganizmalarda ESBL pozitifliği pandemi döneminde daha yüksek oranda karşımıza çıktı. Bu grup patojenlerde sefalosporinlere, kinolonlara, karbapenemlere, TMP-SMX'e, aminoglikozidlere, piperasilin-tazobaktama pandemi döneminde daha yüksek oranda dirence rastlandı. Stafilokoklarda metisilin direnci her iki dönemde benzer idi, glikopeptid direncine rastlanmadı. Enterokoklarda glikopeptid, ampisilin ve yüksek düzey gentamisine karşı direnç oranları pandemi döneminde daha düşük oranlarda görüldü. Sonuç: SARS-CoV-2 pandemisi ile beraber hastanemiz yoğun bakım ünitelerinde bakteriyemilere neden olan patojenlerde gram negatif etkenlerin baskınlığının devam ettiği, kan dolaşımı enfeksiyonlarının (özellikle Enterococcus ile ilişkili) sıklığı üzerinde olumsuz etkisi olduğu görüldü. Ancak bu durumun SARS-CoV-'2den kaynaklanıp kaynaklanmadığına ilişkin bilgilerimiz kısıtlıdır. Bakteriyemiye neden olan mikroorganizmaların dağılımı ve direnç profili ülkelere ve bölgelere göre farklılıklar göstermekte olup yoğun bakımda takip edilmekte olan hastalarda kan dolaşımı enfeksiyonu şüphesi varlığında ampirik tedavi başlanmadan önce enfeksiyonun odağı, ülkenin ve merkezin epidemiyolojik verileri göz önünde bulundurulmalıdır. En sık izole edilen patojenler ve antibiyotik duyarlılıklarına göre her hasta özelinde gereken etkili ve uygun spekturumda antibiyotik tedavisi hızlı bir şekilde başlanmalıdır.

Özet (Çeviri)

Objectives: Bloodstream infections (BSI) is an infectious disease caused by bacteria or fungi, which is accompanied by systemic infection findings such as fever, tachycardia, tachypnea, and proven by the positivity of one or more blood cultures. It is mostly associated with central venous catheter and causes serious mortality and morbidity in intensive care patients. The risk of developing bloodstream infection increases cumulatively with the increase in the length of stay in the intensive care unit. Early diagnosis and treatment can significantly reduce mortality. In our study, it was aimed to compare the microorganisms and their resistance profiles detected as causative agents in bacteremia during the pre-pandemic period and the pandemic period when infection control measures were applied at the highest level in the intensive care units of our hospital, and to review empirical antibiotic therapy by determining additional risk factors during the pandemic period. Materials and Methods: We retrospectively analyzed 388 patients who were hospitalized in the intensive care unit for any indication at Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu City Hospital between March 2019 and April 2021 and were found to have bloodstream infections. Socio-demographic information of the patients (age, gender, comorbid diseases), length of stay in the intensive care unit, use of invasive tools, previous antibiotic use, history of operation and trauma, antibiogram results of pathogens accepted as causative agents in blood culture were evaluated. The primary endpoint was death and discharge from the intensive care unit. Results: In our study, the mean age between the patients diagnosed with bloodstream infection in the pre-pandemic period and during the pandemic period was 66,4 and 66,6 respectively. In both periods, male patients were in the majority. The distribution of comorbid diseases was found at similar rates. The average length of hospital stay of the patients until bacteremia developed was 17 days before the pandemic and 15 days during the pandemic period. From the admission to the intensive care unit, this period was determined as 9 and 10 days, respectively. Mortality in both periods occurred on the 7th day on average. While the 30-day mortality rate was %43 before the pandemic period, it was %60 during the pandemic period. When the risk factors for the development of bacteremia were compared between the two periods, the use of central venous catheters and the use of invasive mechanical ventilation were found to be high in the pandemic period, and a statistically significant difference was found. Anticytokine drugs, renal replacement therapy and convalescent plasma treatments were not given in patients with bacteremia before the pandemic, the number of patients who received these treatments was limited, although it was statistically significant during the pandemic period. The conditions with a statistically significant high rate in the pre-pandemic period are; presence of immunosuppression, history of surgery and trauma in the last 3 months, other invasive procedures (thoracic tube, traecostomy, pleuroken, PEG, ECMO, etc.). The rate of primary bacteremia without an identified source was %21 in the pre-pandemic period and 1%4 during the pandemic period. In the etiology of secondary bacteremia, the most common 3 foci in the pre-pandemic period were central venous catheters (%33), respiratory tract infections (%17) and surgical site infections (%10,2). During the pandemic period, the three most common secondary bacteremias were central venous catheter (%30), respiratory tract infection (%28), and urinary tract infection (%16). The first 3 most common pathogens in bacteremia detected in intensive care units in the pre-pandemic period; K. pneumoniae (%30,1), A.baumannii complex (% 21,94), S.aureus (%9,69). During the pandemic period, K. pneumoniae (%34,43), A.baumannii complex (%21,23), E.faecium (%10,38) were the most common pathogens. There was no statistically significant difference in the comparison of the periods in the ratios of the factors. The 311 episodes of bloodstream infection that developed in 388 patients included in the study were from the intensive care unit. The rate of bloodstream infections originating from the intensive care unit was %77,8 during the pandemic period and % 74,4 before the pandemic. In both periods, the most common microorganisms encountered in bacteremia acquired from intensive care were K. pneumoniae, A. baumannii complex and E. faecium; there was no statistically significant difference in the general distribution of microorganisms between the periods. When antibiotic resistance rates were compared between periods, ceftazidime, colistin and levofloxacin resistance rates were higher in nonfermentative gram-negative bacilli during the pandemic period. ESBL positivity in Enterobacteriaceae group microorganisms was encountered at a higher rate during the pandemic period. In this group of pathogens, resistance to cephalosporins, quinolones, carbapenems, TMP-SMX, aminoglycosides, piperacillin-tazobactam was found at a higher rate during the pandemic period. Methicillin resistance in staphylococci was similar in both periods, no glycopeptide resistance was found. Resistance rates to glycopeptide, ampicillin and high-level gentamicin in enterococci were observed at lower rates during the pandemic period. Conclusion: Along with the SARS-CoV-2 pandemic, it was observed that the predominance of gram-negative agents in pathogens causing bacteremia in the intensive care units of our hospital continued, and it had a negative effect on the frequency of bloodstream infections (especially Enterococcus-related). However, our information on whether this situation is caused by SARS-CoV-2 is limited. The distribution and resistance profile of microorganisms that cause bacteremia vary according to countries, and in the presence of suspected bloodstream infection in patients being followed in the intensive care unit, the focus of infection, the epidemiological data of the country and the center should be considered before empiric treatment is started. According to the most frequently isolated pathogens and antibiotic susceptibility, effective and appropriate spectrum antibiotic therapy should be started quickly for each patient.

Benzer Tezler

  1. Dahiliye, anestezi ve reanimasyon yoğun bakım ünitelerinde hospitalize edilen hastalarda crp/albumin, nötrofil/lenfosit ve trombosit/lenfosit oranlarıyla apache II skoru ve mortalitenin kıyaslanması

    In hospitalized patients in internal medicine, anesthesia and reanimation intensive care units comparison of crp/albumin, neutrophil/lymphocyte and platelet/lymphocyte ratios with apache II score and mortality

    AHMET USTA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    İç HastalıklarıAnkara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SALİH BAŞER

  2. Kritik hastaların algıladıkları çevresel stresörlerin yoğun bakım ünitesi deneyimlerineetkisi

    Effect of environmental stressors that critical patients perceived on intensive care unitexperiences

    ERKAN ÖZBAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    HemşirelikNecmettin Erbakan Üniversitesi

    Hemşirelik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SERPİL YÜKSEL

  3. Preterm bebeklerde oral motor uyarımın emme kapasitesine etkisi

    The effect of oral motor stimulation on sucking capacity in preterm infants

    SELVER GÜLER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    HemşirelikHasan Kalyoncu Üniversitesi

    Hemşirelik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ZERRİN ÇİĞDEM

  4. Pediatri yoğun bakım ünitelerinde ventilatöre ilişkin pnömoninin (VİP) önlenmesinde ağız bakımının önemi

    The importance of oral care in the prevention of ventilatory pneumonia (VAP) in pediatric intensive care units

    MERYEM NİHAL YERSEL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    HemşirelikBezm-i Alem Vakıf Üniversitesi

    Hemşirelik Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZCAN ERDOĞAN

  5. Web tabanlı eğitimin yoğun bakım hemşirelerinin sedasyon yönetimi bilgi ve uygulamalarına etkisi

    The effect of web-based training on intensive care nurses information and approaches in sedation management

    PELİN ÇELİK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    HemşirelikSivas Cumhuriyet Üniversitesi

    İç Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HATİCE TEL AYDIN