Erken evre opere akciğer kanseri hastalarında adenokarsinom alt tiplerinin prognostik etkisi
Prognostic effect of adenocarcinoma subtypes in EARLY stage operated lung cancer patients
- Tez No: 797450
- Danışmanlar: PROF. DR. CABİR YÜKSEL
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi, Thoracic and Cardiovascular Surgery
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 82
Özet
Adenokarsinom, akciğer kanserlerinin en sık görülen alt tipidir. Akciğer adenokarsinomları başlıca lepidik, asiner, papiller, mikropapiller ve solid olmak üzere beş temel histolojik alt tipin görülebildiği oldukça heterojen bir gruptur. Hastaların çoğu mikst tip akciğer adenokarsinomuna sahiptir ve bu alt tiplerden yüzdesi en fazla olan baskın tipe göre sınıflandırılırlar. Baskın paterne göre sınıflandırma, genel sağkalım ve nüks açısından önemli prognostik bir faktör olmasına rağmen, yüksek dereceli alt tiplerin (solid ve mikropapiller gibi) baskın patern olmadığı ancak tümör yapısında bulunduğu durumlarda da prognoz kötü etkilenmektedir. Bu nedenle erken evrede lobektomi gibi küratif cerrahi tedaviler sonrasında bile nüks görülebilen bu hastalarda prognozu ve nüksü öngören faktörleri belirlemek büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızda erken evrede lobektomi ile küratif cerrahi rezeksiyon yapılan adenokarsinomlu hastalarda histolojik paternlerin oranlarının ve diğer prognostik faktörlerin etkisini araştırmak amaçlanmıştır. Bu amaçla, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı (AÜTF)' nda 2011 - 2019 yılları arasında Evre I akciğer adenokarsinomu tanısı ile lobektomi yapılan 141 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların klinik, laboratuvar, radyolojik ve patolojik verileri ile bu verilerin nüks ve sağkalım ile ilişkisi incelendi. Hastalara ait patoloji preparatları, baskın alt tipe dayanarak derecelendirme yapan 2021 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sınıflandırmasına ve 2020'de Uluslararası Akciğer Kanseri Araştırmaları Derneği (IASLC) patoloji komitesi tarafından önerilen derecelendirme sistemine göre deneyimli iki patolog tarafından yeniden gözden geçirildi. Hastaların %63'ü erkek, %37'si kadın olup yaş ortalaması 62 ± 7,8 olarak bulundu. Tüm hastalara lobektomi yapılmış olup 5 yıllık genel sağkalım oranı %82,7 iken nükssüz sağkalım oranı %77,6 olarak bulundu. Cinsiyet, örneklenen lenf nodu istasyon sayısı, pT evresi, F-18 Florodeoksiglikoz Pozitron Emisyon Tomografisi/Bilgisayarlı Tomografi (FDG PET/BT)' deki tümör SUVmax tutulumu, lenfovasküler invazyon ve visseral plevra invazyonunun genel sağkalıma etkisi istatistiksel olarak anlamlı bulundu (sırasıyla p=0,015, p=0,047, p=0,004, p=0,013, p=0,007, p=0,041). FDG PET/BT' deki tümör SUVmax değerinin 4,8 ve üzerinde olması, STAS varlığı ve IASLC Grade 3 ve STAS birlikteliğinin nükssüz sağkalıma etkisi istatistiksel olarak anlamlı oranda kötüydü (p=0,001, p=0,038, p=0,002). Tek değişkenli Cox regresyon ile nükssüz sağkalım analizlerinde, tek başına STAS pozitifliğinde nüks için HR=3,096 iken STAS pozitif olan ve IASLC Grade 3 olan grupta nüks için HR=5,680 olarak bulundu. Sonuçlar iki değişken için de anlamlıydı (STAS için p=0,049 ve STAS + IASLC Grade için p=0,007) ancak STAS pozitif ve Grade 3 tümörler nüks açısından çok daha riskliydi. Çok değişkenli Cox regresyon ile yapılan genel sağkalım analizlerinde yaş, cinsiyet ve PET/BT SUVmax tutulumu genel sağkalımda istatistiksel olarak anlamlı bulundu (sırasıyla p=0,019, p=0,026, p=0,045). Nükssüz sağkalımda ise yaş, PET/BT SUVmax tutulumu ve STAS + IASLC Grade kombinasyonu sınıflandırması istatistiksel olarak anlamlı bulundu (sırasıyla p=0,015, p=0,005, p=0,021). Sonuç olarak çalışmamızda IASLC Grade 3 tümörlerin ve STAS varlığının nükssüz sağkalım üzerindeki prognostik önemi, hem tek değişkenli hem de çok değişkenli analizlerle doğrulandı. Bu nedenle, IASLC Grade 3 ve STAS pozitifliği rezeke edilmiş akciğer adenokarsinomu olan hastalarda kötü prognoz ve nüks için bağımsız risk faktörleri olarak değerlendirilmelidir. Bu özelliklere sahip hastalarda cerrahi rezeksiyon sonrası nüks riski göz önünde tutularak erken evre olsa da adjuvan tedavi endikasyonunun yeniden değerlendirilmesi ve daha yakın takip protokolü uygulanması gerekebilir.
Özet (Çeviri)
Adenocarcinoma is the most common subtype of lung cancer. Lung adenocarcinomas are a highly heterogeneous group with five basic histological subtypes, mainly lepidic, acinar, papillary, micropapillary and solid. Most patients have mixed lung adenocarcinoma, and these subtypes are classified according to the predominant type with the most common percentage. Although classification according to the dominant pattern is a prognostic factor in terms of overall survival and recurrence, even cases where high-grade subtypes (such as solid and micropapillary) are not the dominant pattern but are in the tumour structure adversely affect the prognosis. Therefore, it is of great importance to determine the prognosis and the factors predicting recurrence for the control of this disease, which has a high recurrence rate even after curative treatment at an early stage. In our study, it was aimed to investigate the prognostic effect of histological patterns in adenocarcinomas that underwent curative resection at an early stage. 141 patients who underwent curative resection for stage I lung adenocarcinoma in Ankara University Faculty of Medicine, Department of Thoracic Surgery (AUTF) between 2011 and 2019 were evaluated retrospectively. The clinical, laboratory, radiological and pathological data of the patients and the relationship of these data with recurrence and survival were examined. Pathology preparations of the patients were reviewed by two experienced pathologists according to the 2021 World Health Organisation (WHO) classification and the grading system recommended by the 2020 International Association for the Study of Lung Cancer (IASLC) pathology committee. 63% of the patients were male and 37% were female. The mean age was 62 ± 7.8 years. Lobectomy was performed in all patients, and the overall 5-year survival rate was 82.7% in all patients with the survival rate without relapse being 77.6%. The effects of gender, number of lymph nodes sampled, pT stage, F-18 Fluorodeoxyglucose Positron Emission Tomography/Computed Tomography (FDG PET/CT) tumor SUVmax uptake, lymphovascular invasion and visceral pleural invasion on the overall survival were found to be statistically significant (p= 0.015, p=0.047, p=0.004, p=0.013, p=0.007, p=0.041, respectively). The effect of tumor SUVmax value of 4.8 and above in FDG PET/CT, presence of STAS, and IASLC Grade 3 and STAS association on recurrence-free survival were statistically significantly worse (p=0.001, p=0.038, p=0.002, respectively). In relapse-free survival analyses with univariate Cox regression, HR was found to be 3.096 for relapse in STAS positivity alone, while it was HR=5.680 for relapse in STAS-positive and IASLC Grade 3 group. Results were significant for both variants (p=0.049 for STAS and p=0.007 for STAS + IASLC Grade), but STAS-positive and Grade 3 tumours were much more at risk for recurrence. Age, gender, and PET/CT SUVmax uptake were statistically significant in the overall survival analyses performed with multivariate Cox regression (p=0.019, p=0.026, p=0.045, respectively). Age, PET/CT SUVmax involvement, and STAS + IASLC Grade combination classification were found to be statistically significant in recurrence-free survival (p=0.015, p=0.005, p=0.021, respectively). In conclusion, the prognostic significance of IASLC Grade 3 tumours and the presence of STAS on recurrence-free survival was confirmed by both univariate and multivariate analyses in our study. Therefore, IASLC Grade 3 and STAS positivity are independent risk factors for poor prognosis and recurrence in patients with resected lung adenocarcinoma. Considering the risk of recurrence after surgical resection in patients with these characteristics, although it is in the early stage, the indication for adjuvant therapy may need to be re-evaluated and a closer follow-up protocol should be applied.
Benzer Tezler
- Operabl akciğer kanserinde prognostik faktörlerin önemi
Importance of prognostic factors in operable lung cancer
FURKAN KARAHAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Onkolojiİnönü Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HAKAN HARPUTLUOĞLU
- Akciğer adenokarsinom subgruplarının PET BT bulguları ve kısa dönem sağ kalımlarının karşılaştırılması
Comparison of lung adenocarcinosis subtypes PET results and short period survival
BAHAR AĞAOĞLU ŞANLI
Tıpta Uzmanlık
İngilizce
2018
Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiDokuz Eylül ÜniversitesiGöğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEZİH ÖZDEMİR
- N2 pozitif evre ıııa küçük hücreli dışı akciğer kanseri olgularında prognoz ve sağkalıma metastatik lenf nodu sayısı ile metabolik tümör volümü ve total lezyon glikolizi ölçümlerinin etkisi
The effect of metastatic lymph node number, metabolic tumor volume and total lesion glycolysis measurements on prognosis and survival in N2 positive stage iiia non-small cell lung cancer cases
NİHAL MUTLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Göğüs HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiGöğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BERNA AKINCI ÖZYÜREK
PROF. DR. ÖZLEM ÖZMEN
- Küçük hücreli dişi akciğer kanserlerinde radyoterapi sonrasinda tedavi etkinliğinin pet/ct ile ilişkilendirilmesi
To evaluate treatment efficiency after radiotherapy treatment with PET/CT results for non small cell lung cancer patients.
ASUMAN MİRİK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
OnkolojiÇukurova ÜniversitesiRadyasyon Onkolojisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. CANDAŞ TUNALI
- Küçük hücre dışı akciğer kanseri hastalarında PD-L1 ekspresyonun prognostik ve prediktif değeri
Prognostic and predictive significance of PD-L1 expression in non-small cell lung cancer patients
HACI ARAK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
OnkolojiErciyes Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. METİN ÖZKAN