Geri Dön

Yeni paradigmaya göre akut koroner sendrom hastalarında lezyon ciddiyetinin sistemik immün inflamasyon indeksi ile ilişkisinin değerlendirilmesi

Evaluation of the relationship of lesion seriousness with systemic immune inflammation index in acute coronary syndrome patients according to the new paradigm

  1. Tez No: 812869
  2. Yazar: BATUHAN ÖZBAŞ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. UĞUR KEMAL TEZCAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kardiyoloji, Cardiology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Manisa Celal Bayar Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 52

Özet

İskemik kalp hastalığı tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Geçmiş yıllarda sosyoekonomik farklılıklara sahip ülkeler arasında birinci sıradaki ölüm nedenleri farklılık gösterse de günümüzde artık bu durum eşitlenmiş görünmektedir. Gelişen teknolojiye ve yeni teknik yaklaşımlara rağmen iskemik kalp hastalığının ölüm nedenleri arasında hala birinci sırada yer alması dikkate değer bir durumdur. (2) İskemik kalp hastalıkları grubunun en önemli üyesi olan Akut koroner sendromlar STEMİ (ST segment elevasyonlu miyokard infarktüsü), NSTEMİ (ST segment elevasyonlu olmayan miyokard infarktüsü) / Unstabil Anjina şeklinde sınıflandırılmaktadır. (15) Güncel kılavuzlara göre akut koroner sendrom ile başvuran hastalardaki akut koroner tıkanmanın ön gördürücüsü olarak elektrokardiyogram kriterleri kullanılmaktadır. EKG'de ST segment elevasyonu olup olmadığı baz alınarak erken reperfüzyon tedavi kararı alınmaktadır. EKG temel alınarak yapılan bu sınıflamanın bazı yetersizliklerinin olduğu özellikle anjiyografi pratiğinin artmasıyla ortaya çıkmıştır. Yapılan bazı çalışmalara göre NSTEMİ tanısı alan hastaların yaklaşık %25-30'unda akut koroner oklüzyon saptanmıştır. Bu hastalar tanı almadaki bu handikap yüzünden invaziv tedaviyi geç almaktadırlar. Akut koroner sendrom hastalarının en önemli grubu olan total koroner tıkanma yaşayan hastaların tanısında klasik elektrokardiyografi yaklaşımının yetersiz kaldığı aşikardır. Trombolitik çağından günümüze kalan bu elektrokardiyografik tanı yaklaşımının akut koroner sendromlardaki anatomik substratı tam yansıtamaması doğal olarak normaldir çünkü o dönemde tanı için anjiyografi henüz kullanılmamaktaydı. Günümüzde gelişen anjiyografik teknik ışığında yeni bir akut koroner sendrom tanı yaklaşımına ihtiyaç vardır. Son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda Oklüziv miyokard infarktüsü (OMİ) ve Non-oklüziv miyokard infarktüsü (NOMİ) olarak iki tanımlama yapılmıştır. OMİ tamamiyle anatomik olarak, total koroner oklüzyonun veya totale yakın koroner oklüzyonun yetersiz epikardiyal kollateral damarlar ile görülmesi şeklinde tanımlanmıştır. NOMİ ise OMİ kanıtının olmadığı akut miyokard infarktüsü şeklinde tanımlanmaktadır. (20) (21) (22) (23) Sistemik İmmün İnflamasyon İndeksi (SII) olarak adlandırılan ve Nötrofil * Trombosit / Lenfosit şeklinde formülize edilen belirteç kardiyolojik açıdan daha çok perkütan koroner girişim uygulanmış hastalarda işlem sonrası rekürrensi öngörmede kullanılmaktadır. Son zamanlarda inflamasyon ve immün durumun simultane bir göstergesi olarak kullanılan SII' nin özellikle kanser hastalarında da kötü sonuçlarla birlikte olduğu raporlanmıştır. Bu yeni belirtecin koroner arter hastalığı gelişimi ve şiddetini öngörmede kullanılabileceği düşünülmektedir. (47) (48) Çalışmamızdaki hastalar iki kez sınıflandırılmıştır. İlk olarak klasik sınıflamaya göre NSTEMİ, STEMİ ve Normal olarak sonrasında da yeni sınıflamaya göre NOMİ, OMİ ve Normal olarak gruplanmıştır. Her bir hasta grubunda Sistemik İmmün İnflamasyon İndeksi ortalamaları hesaplanmış ve birbirleri ile karşılaştırılmıştır. Koroner arter hastalığı şiddetini öngörmede kullanılması önerilen SII ortalamalarının üst sınırı '694.3' olarak kabul edildiğinde gruplarda yüksek olarak saptanan değerlerin koroner damar hastalığı ciddiyeti ile doğru orantılı bir ilişki gösterdiği saptanmıştır. Hem klasik sınıflamadaki grupların hem de yeni sınıflamadaki grupların SII ortalamaları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır. Elde ettiğimiz bu sonuçlardan yola çıkarak Akut koroner sendromların tanımlanmasında güncel kılavuzlara göre hala daha kullanılan elektrokardiyogram temelli sınıflama ile yeni olarak nitelendirdiğimiz anatomik temelli sınıflamanın SII ölçüm ortalamaları karşılaştırıldığında koroner arter hastalığı şiddetini belirleme açısından benzer oldukları saptanmıştır. Klasik sınıflamanın tanı gücündeki kısıtlılıklar da göz önünde bulundurulduğunda anatomik temelli sınıflamanın iyi bir alternatif olabileceği düşünülmektedir. Bu yeni sınıflama temel olarak koroner anjiyografi sonrası yapıldığından hastalar ile ilk temasta SII' nin de koroner arter hastalığı şiddetini belirlemede ve tedavi planını yönetmede önemli olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Özet (Çeviri)

Ischemic heart disease ranks first among the causes of death worldwide. Although the leading causes of death differed between countries with socioeconomic differences in the past, today this situation seems to be equalized. Despite the developing technology and new technical approaches, it is noteworthy that ischemic heart disease still ranks first among the causes of death. (2) Acute coronary syndromes, which are the most important members of the ischemic heart diseases group, are classified as STEMI (ST segment elevation myocardial infarction), NSTEMI (non-ST segment elevation myocardial infarction) / Unstable Angina. (15) According to current guidelines, electrocardiogram criteria are used as a predictor of acute coronary occlusion in patients presenting with acute coronary syndrome. Early reperfusion treatment decision is made based on whether there is ST segment elevation in the ECG. It has emerged that this classification based on ECG has some inadequacies, especially with the increase in angiography practice. According to some studies, acute coronary occlusion was found in approximately 25-30% of patients diagnosed with NSTEMI. These patients receive invasive treatment late because of this handicap in diagnosis. It is obvious that the classical electrocardiographic approach is insufficient in the diagnosis of patients with total coronary occlusion, the most important group of patients with acute coronary syndrome. It is natural that this electrocardiographic diagnostic approach, which has survived from the thrombolytic era, does not fully reflect the anatomical substrate in acute coronary syndromes, because angiography was not yet used for diagnosis at that time. There is a need for a new acute coronary syndrome diagnosis approach in the light of the developing angiographic technique. As a result of studies conducted in recent years, two definitions have been made as Occlusive myocardial infarction (OMI) and Non-occlusive myocardial infarction (NOMI). OMI is defined purely anatomically as total coronary occlusion or near-total coronary occlusion with insufficient epicardial collateral vessels. NOMI is defined as acute myocardial infarction without evidence of OMI. (20) (21) (22) (23) The marker called the Systemic Immune Inflammation Index (SII) and formulated as Neutrophil * Platelet / Lymphocyte is used to predict postprocedure recurrence in patients who have undergone percutaneous coronary intervention in terms of cardiology. Recently, SII, which has been used as a simultaneous indicator of inflammation and immune status, has been reported to be associated with poor results, especially in cancer patients. It is thought that this new marker can be used to predict the development and severity of coronary artery disease. (47) (48) The patients in our study were classified twice. It was first grouped as NSTEMI, STEMI and Normal according to the classical classification, and then as NOMI, OMI and Normal according to the new classification. Systemic Immune Inflammation Index averages were calculated in each patient group and compared with each other. When the upper limit of the SII averages recommended to be used in predicting the severity of coronary artery disease was accepted as '694.3', it was determined that the high values in the groups showed a direct correlation with the severity of coronary artery disease. When the SII averages of both the classical classification and the groups in the new classification were compared, a statistically significant difference was found. Based on these results, when the mean of SII measurements of the electrocardiogram-based classification, which is still used in the definition of acute coronary syndromes according to current guidelines, and the anatomical-based classification, which we describe as new, were compared, they were found to be similar in terms of determining the severity of coronary artery disease. Considering the limitations in the diagnostic power of the classical classification, it is thought that the anatomical-based classification may be a good alternative. Since this new classification is basically made after coronary angiography, it was concluded that SII at the first contact with patients may also be important in determining the severity of coronary artery disease and in managing the treatment plan.

Benzer Tezler

  1. İktisat teorisinde enformasyon sorununa yönelik yaklaşımlar

    Approaches toward information problem in economic theory

    ERHAN İŞCAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    EkonomiÇukurova Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUAMMER TEKEOĞLU

  2. Vahit Bademci'nin paradigma değişikliği üzerine bir araştırma: 'Testler değil, ölçümler güvenilirdir'

    A research into paradigm shift of Vahit Bademci: 'Scores are reliable, not tests'

    AHU KORKMAZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Eğitim ve ÖğretimZonguldak Karaelmas Üniversitesi

    Eğitim Bilimleri Bölümü

    YRD. DOÇ. DR. SAİME SAYIN

  3. A design process for social network data-driven adaptive architecture

    Sosyal medya verisi güdümlü adaptif mimarlık için bir tasarım süreci

    YASİN KUTAY YÜNCÜLER

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2020

    Bilim ve Teknolojiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Bilişim Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. OZAN ÖNDER ÖZENER

  4. Kamu idarecileri ve akademisyenlerin bakış açısıyla Türkiye'nin orta gelir tuzağından çıkamamasında verimsiz kamu harcamalarının rolü: Analitik hiyerarşi prosesi yöntemiyle analiz

    The role of inefficient public expenditure in Turkey's failure to escape the middle income trap from the perspective of public administrators and academics: Analysis by analytical hierarchy process

    HALİL İBRAHİM ŞEN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    EkonomiAtatürk Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MENŞURE KOLÇAK

  5. Türkiye'nin dış ticaretinde yapısal dönüşüm (1990-2011)

    The structural transformation in the foreign trade of Turkey (1990-2011)

    AZİZ MURAT HATİPAĞAOĞLU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    EkonomiGazi Üniversitesi

    İktisat Bölümü

    PROF. DR. MEHMET TUBA ONĞUN