Geri Dön

English preparatory students' ambiguity tolerance, foreign language anxiety and willingness to communicate in English

İngilizce hazırlık sınıfı öğrencilerinin belirsizlik hoşgörüsü, yabancı dil kaygısı ve İngilizce iletişim kurma istekliliği

  1. Tez No: 812999
  2. Yazar: ASİYE BAŞTÜRK BEYDİLLİ
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ FERDANE DENKCİ AKKAŞ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Eğitim ve Öğretim, Education and Training
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Yabancı Diller Eğitimi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 188

Özet

İkinci dil öğrenme genellikle zorlayıcı bir süreç olarak algılanmakta ve anadil(ler)in aksine her zaman kesin bir başarı ile sonuçlanmamaktadır. Bu nedenle, ikinci/yabancı dil öğrenme sürecini anlamak üzere yapılan araştırmalar büyük önem arz etmektedir. Dil öğrenmenin bilişsel bir süreç olduğu düşünülür. Fakat ek bir dil öğrenme süreci, bilişsel etkenlerin yanı sıra, iletişim kurma istekliliği gibi bireyin istem ve iradesi ile ilgili (conative); kaygı ve belirsizlik hoşgörüsü gibi duyuşsal ve/veya bireysel fark ve faktörlere de bağlıdır (Ortega, 2013). Yabancı bir dil öğrenen öğrenciler bu süreçte birçok belirsizlik ile karşılaşırlar ve belirsizlik hoşgörüsü ile dil öğrenimi arasında doğrudan bir ilişki vardır (Ely, 1989). Bu sebeple,“belirsiz durumları makbul/istendik algılama eğilimi”(Budner, 1962, s. 29) olarak tanımlanabilecek belirsizlik hoşgörüsü bu öğrencilerin sahip olması gereken önemli özelliklerden biri olarak kabul edilir. İkinci dil öğrenme ortamı; dil bilgisi öğelerinin, kelimelerin, sesbilimsel ve kültürel ipuçlarının yabancı olması ve anlamlı bir yorumlama yapmak için yetersiz kalmaları sebebiyle, yeni ve belirsizdir (Chapelle, 1983). Dolayısıyla Norton (1975, s. 608) tarafından“belirsiz, eksik, parçalanmış, çoklu, olası, yapılandırılmamış, belirsiz, tutarsız, aykırı, çelişkili veya anlamca belirsiz bilgileri gerçek veya potansiyel rahatsızlık veya tehdit kaynakları olarak algılama veya yorumlama eğilimi”olarak tarif edilen belirsizliğe tahammülsüzlük ise yabancı dil öğrenme süreci ile olumsuz ilişkilendirilen bir kişilik özelliğidir. Yabancı dil kaygısı“dil öğrenme sürecinin biricikliğinden kaynaklanan sınıfta dil öğrenimine ilişkin bir öz-algılama, inanç, duygu ve davranış kompleksi”olarak tanımlanabilir (Horwitz vd., 1986, s. 128). Yabancı dil öğrenme sürecinde öneme sahip bir diğer etken de temellerini sosyal psikolojiden alan istemsel ve iradesel (conative) bir yapı olan iletişim kurma istekliliğidir. 'Ana dil' düşünüldüğünde, iletişim kurma istekliliği geri çekilme, çekingenlik, iletişim kaygısı ve suskunluk (reticence) gibi karakter özellikleriyle ilişkili ve insanların iletişime başlama eğiliminin bir yordayıcısı olarak görülmüştür (Ortega, 2013). MacIntyre (1994) iletişim kurma istekliliğinin kişilik temelli kaynaklarını ele aldığı çalışmasında, iletişim kurma istekliliğinin kökleri içe dönüklük ve özsaygıya dayanan iletişim kaygısı (communication apprehension) ve algılanan yetkinlik (perceived competence) etmenlerinin bir birleşiminden kaynaklandığını ortaya koymuştur. Alanyazın taraması yapıldığında yabancı dil öğrenme sürecinde etkili olduğuna inanılan iletişim kurma istekliliği, yabancı dil kaygısı ve belirsizlik hoşgörüsü yapıları arasındaki ilişkileri Türkiye'de aynı örneklem üzerinde inceleyen çalışma bulunamamıştır. Bununla birlikte, öğrencilerin kaygı ve belirsizlik hoşgörüsü arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar mevcuttur (Aksoy, 2019; Dewaele ve Shan Ip, 2013; Genç, 2016; Sadeghi ve Soleimani, 2016; Erturk-Tikiz vd., 2023). Öğrencilerin yabancı dil kaygısı ile iletişim kurma istekliliği arasındaki ilişkiye yönelik bir alanyazın taraması yapıldığında ise, iki yapı arasında olumsuz yönde ilişkiye işaret eden çalışmalar görülebilmektedir (Chu, 2008; Rastegar ve Karami, 2015; Tabataba'ian, 2012). Alanyazın, öğrencilerin yabancı dilde belirsizlik hoşgörüsü ve iletişim kurma istekliliği arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar açısından tarandığında ise oldukça az sayıda araştırma ile karşılaşılmaktadır (Ahmedi Safa ve Jamshidi, 2017; Amirian vd., 2020; Vahedi ve Fatemi, 2016) ve bu çalışmalar bu iki yapı arasında olumlu yönde bir ilişkiye işaret etmektedir. Sonuç olarak literatürde yabancı dil öğrenme sürecinde önem arz eden bu üç faktörün (yabancı dil kaygısı, yabancı dil belirsizlik hoşgörüsü ve iletişim kurma istekliliği) birbirleriyle ilişkilerini inceleyen çalışmalar mevcut olmakla birlikte, bu çalışmalar net bir sonuca ulaşmak için yeterli değildir. Bunun yanı sıra, bu alanda Türkiye'de sınırlı sayıda araştırma yapılmış olduğundan bu çalışma bahsi geçen yapıları inceleyerek alanyazına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bu çalışma İngilizce hazırlık sınıfı öğrencilerinin belirsizlik hoşgörüsü, yabancı dil kaygısı ve İngilizce iletişim kurma istekliliği arasındaki ilişkileri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ayrıca çalışma kapsamında yukarıda bahsi geçen değişkenlerin öğrencilerin cinsiyeti, kayıtlı oldukları lisans programı, başlangıç düzeyi gibi çeşitli faktörler açısından farklılaşıp farklılaşmadığı da araştırma konusudur. Betimsel bir araştırma olan bu çalışmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Bu çalışmada değişkenlere müdahale edilmeksizin öğrencilerin yabancı dil kaygı düzeyleri, yabancı dil belirsizlik hoşgörü düzeyleri ve iletişim kurma istekliliği düzeylerinin birlikte değişip değişmediği, aralarında bir ilişki olup olmadığı incelenmiştir. Araştırmanın verileri, 2020-2021 akademik yılında İstanbul ilinde yer alan biri devlet biri özel olmak üzere iki ayrı üniversitenin İngilizce hazırlık okullarında öğrenim gören 270 öğrenciden toplanmıştır. Veri toplama sürecinde Kişisel Bilgi Formu, Yabancı Dil Belirsizlik Hoşgörüsü Ölçeği, Yabancı Dil Kaygısı Ölçeği ve İngilizce İletişim Kurma İstekliliği Ölçeği kullanılmıştır. Eğitimin Covid-19 pandemisine bağlı olarak uzaktan gerçekleştirilmesi sebebiyle ilgili veri toplama araçları Google Formlar aracılığıyla internet üzerinden paylaşılmıştır. Toplanan veriler SPSS 21 programına aktarılarak analiz edilmiş ve ANOVA, t-Test, Pearson Korelasyon Katsayısı ve betimleyici istatistik analizleri gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre çalışmaya katılan yabancı dil öğrenen öğrencilerinin orta derecede iletişim kurma istekliliği, yabancı dil endişesi, iletişim kurma kaygısı, test kaygısı, olumsuz eleştirilme korkusu ve belirsizlik hoşgörüsü olduğu bulunmuştur. Ayrıca, öğrencilerin belirsizlik hoşgörüsü ve iletişim kurma istekliliği ile yabancı dil kaygısı, iletişim kaygısı, sınav kaygısı ve olumsuz eleştirilme korkusu arasında orta düzeyde olumsuz bir ilişki tespit edilmiştir. Öğrencilerin belirsizlik hoşgörüsü ve iletişim kurma istekliliği arasında ise düşük seviyede olumlu bir ilişki bulunmuştur. İlgili analiz sonuçlarına göre öğrencilerin belirsizlik hoşgörüsünün iletişim kurma istekliliğini olumlu yönde yordadığı, yabancı dil kaygısını, iletişim kaygısını, sınav kaygısını ve olumsuz şekilde eleştirilme korkusunu ise olumsuz yönde yordadığı saptanmıştır. Ek olarak öğrencilerin iletişim kurma istekliliğinin de belirsizlik hoşgörüsünün olumlu, ikinci dil kaygısı, iletişim kurmaya yönelik kaygı, sınav kaygısı ve olumsuz şekilde eleştirilme korkusunun ise olumsuz bir yordayıcısı olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda, öğrencilerin yabancı dil kaygısının, iletişim kurma kaygısının, sınav kaygısının ve olumsuz yönde eleştirilme korkusunun belirsizlik hoşgörüsünü ve iletişim kurma istekliliğini olumsuz şekilde yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin belirsizlik hoşgörüsünün cinsiyet, yabancı bir ülkede bulunma deneyimi ve hazırlık sınıfı başlangıç seviyesi bakımından değişiklik gösterdiği bulunmuştur. Detaylandırmak gerekirse, analiz sonuçları kadın öğrenciler ve yabancı bir ülkede herhangi bir sebeple bulunmuş öğrencilerin belirsizliğe karşı hoşgörüsünün daha yüksek olduğunu göstermiştir. Ek olarak eğitim yılının başında orta düzey (intermediate) gruba yerleştirilen öğrencilerin başlangıç düzeyi (beginner) grubuna yerleştirilen öğrencilere kıyasla belirsizliğe karşı daha hoşgörülü olduğu görülmüştür. Bir diğer bulgu ise öğrencilerin yabancı dil kaygısının, iletişim kaygısının, sınav kaygısının ve olumsuz eleştiri korkusunun yurtdışında daha önce deneyiminin olup olmamasına göre farklılaştığını göstermiştir. Öncesinde yabancı bir ülkede bulunmuş öğrencilerin yabancı dile, iletişim kurmaya, sınavlara yönelik daha az kaygı duyduğu ve olumsuz eleştirilerden daha az korktuğu saptanmıştır. Ayrıca öğrencilerin olumsuz eleştirilme korkusunun cinsiyetlerine göre farklılık gösterdiği ve kadınların daha fazla korku hissettiği bulunmuştur. Aynı zamanda, öğrencilerin başlangıç seviyesinin yabancı dile kaygılarında, iletişim kaygılarında, sınav kaygılarında ve olumsuz eleştirilmeye yönelik korkularında farklılaşmaya sebep olduğu sonucuna varılmıştır. Eğitim yılının başında orta düzey (intermediate) gruba yerleştirilen öğrencilerin başlangıç (beginner) ve orta-öncesi (pre-intermediate) gruba yerleştirilen öğrencilere kıyasla belirsizliğe karşı daha hoşgörülü olduğu görülmüştür. Son olarak, öğrencilerin iletişim kurma istekliliğinin yurtdışı deneyimine göre değiştiği, yabancı bir ülkeye daha önce gitmiş öğrencilerin İngilizce dilinde iletişim kurmaya daha istekli oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmanın bulguları alanyazın doğrultusunda tartışılmıştır. Öğrencilerin orta düzey belirsizlik hoşgörüsü olduğu sonucu hem Türkiye'de (Aksoy, 2019; Başöz, 2015; Erten ve Topkaya, 2009; Genç, 2016; Erturk-Tikiz vd., 2023) hem de dünyada (Dokmai, 2019; Hou ve Hou, 2017; Kamran, 2011; Shak, 2015) yapılmış bazı çalışmalara büyük oranda benzerlik gösterirken, farklılaştığı çalışmalar da olmuştur. Kadın öğrencilerin belirsizliğe karşı daha hoşgörülü olması sonucu ise alan yazındaki çalışmalardan büyük oranda farklıdır. Bu durumun kadınların dil öğreniminde genel anlamda daha başarılı olmalarından (Banya ve Cheng, 1997) kaynaklanabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, yabancı bir ülkeye giden öğrencilerin hızla zihinsel bir değişim ihtiyacının farkına varması dolayısıyla (Regan vd., 2009), daha önce yabancı bir ülkede bulunmuş öğrencilerin daha hoşgörülü olmasının anlamlı olduğu düşünülmüştür. Orta düzey İngilizce altyapısıyla başlayan öğrencilerin başlangıç grubuna kıyasla belirsizliğe daha hoşgörülü olması da Türkiye'de yapılmış birkaç çalışmayla benzerlik göstermiştir (Erten ve Topkaya, 2009; Suna-Çelikbaş, 2019). Bu çalışmanın sonucuna göre öğrencilerin orta düzeyde yabancı dil kaygısına sahip olmalarının onların dile yönelik inanışları, öğretmen-temelli eğitim ve eğitim dahilindeki öğretim, uygulamalar ve süreçlere yönelik algılarına (Young, 1991) bağlı gelişmiş olabileceği ve alan yazında birçok çalışma ile benzerlik gösterdiği (Alsowat, 2016; Asmalı, 2019; Punsiri, 2012; Sönmez, 2020; Su, 2022; Tanielian, 2017; Yetkin & Özer, 2022) belirtilmiştir. Ek olarak, öğrencilerin herhangi bir sebeple yurtdışında bulunma deneyiminin yabancı dil kaygısı üzerindeki farklılaştırma etkisi alan yazındaki çalışmalar ile büyük oranda tutarlı olup (Allen ve Herron, 2003; Onwuegbuzie vd., 1999; Thompson ve Lee, 2014), sebebi ne olurla olsun yabancı bir ülkede bulunmanın öğrencilerin kaygısını azaltabileceğine işaret edilmiştir. Kadınların erkek öğrencilere kıyasla olumsuz yönde eleştirilmekten daha fazla korktuğuna yönelik bulgu Türkiye'deki diğer çalışmalarla farklılık gösterdiğinden alan yazına farklı bir bakış açısı kazandırabileceği düşünülmüştür. Ayrıca, orta düzeyde İngilizce seviyesiyle hazırlık eğitimine başlayan öğrencilerin başlangıç ve orta-öncesi seviyedekilerden daha az kaygılı olması bulgusu öğrencilerin önceden edinilmiş dil yeterliliklerinin önemine işaret ettiğinden ve bu alanda yeterince çalışma yapılmamış olması sebebiyle önem arz etmektedir. Öğrencilerin orta düzeyde iletişim kurma istekliliği sonucu ise alan yazındaki birçok çalışma ile benzerlik göstermiş olup (Başöz & Erten, 2018; Bergil, 2016; Bulut, 2017; Campbell, 2016; Khajavy vd., 2018; Shanti Manipuspika, 2018), görece yeni bir konu olması sebebiyle genel bir sonuca ulaşmak için daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca bu yapının öğrencilerin yurtdışı deneyimine göre farklılaşmasının ana dil yardımı olmadan iletişim kurmaya çalışma zorluğunu daha önce deneyimlemekle ilgili olabileceği tartışılmıştır. Son olarak, katılımcıların yabancı dil kaygısı ve belirsizlik hoşgörüsü arasındaki olumsuz yönlü ilişki (Aksoy, 2019; Asmalı, 2019; Chen, 2023; Dewaele ve Shan Ip, 2013; Erturk-Tikiz vd., 2023); yabancı dil kaygısı ve iletişim kurma istekliliği arasındaki olumsuz yönlü ilişki (Chu, 2008; Dewaele, 2019; Liu ve Jackson, 2008; Rastegar ve Karami, 2015; Tabataba'ian, 2012); belirsizlik hoşgörüsü ve iletişim kurma istekliliği arasındaki olumlu yöndeki ilişki (Amirian vd., 2020; MacIntyre ve Doucette, 2010; Wu ve Lin, 2014) alan yazındaki diğer çalışmalarla büyük ölçüde tutarlı bulunmuştur. Bütün bu bulgular ve değerlendirmeler ışığında uygulayıcılar, okul yöneticileri ve araştırmacılara yönelik çeşitli öneriler sunulmuştur.

Özet (Çeviri)

The current study intends to measure students' WTC, SLTA and FLA together with the potential correlation and predictability among these. It also investigates if these variables differ in terms of the participants' gender, entry level, faculty they are registered to, experience abroad, additional languages, high school type or university type. This descriptive correlational study utilized quantitative data collection procedures. The data were collected from 270 English preparatory students of EFL at a private and a state university in İstanbul, Türkiye, via the SLTAS (Ely, 1995), the FLCAS (Horwitz et al., 1986) adapted by Aksoy (2019), the WTC (Cao & Philp, 2006) adapted by Uyanık (2018), and analyzed through SPSS 21. The significant findings indicated a moderate level of WTC, SLTA and FLCA; a low-level of positive correlation between WTC and SLTA; a moderate level of negative correlation between WTC and FLCA, and between SLTA and FLCA. FLCA negatively predicted WTC and SLTA, and vice versa. WTC and SLTA were positive predictors of each other. Females and the students with a previous experience abroad had more SLTA and WTC, and less FLCA. Those with an intermediate entry level had more SLTA than the beginner group, and less FLCA than the beginner and the pre-intermediate groups. Females had more fear of negative evaluation. Several implications were presented based on the literature.

Benzer Tezler

  1. İngilizceyi yabancı dil olarak öğrenen öğrencilerin dil öğrenme stratejileri ve belirsizlik toleransı arasındaki ilişkinin incelenmesi

    Examining the relationship between language learning strategies and ambiguity tolerance of students learning english as a foreign language

    ÖZGÜL GÜLTEKİN TALAYHAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Eğitim ve ÖğretimMardin Artuklu Üniversitesi

    Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HALİS SAKIZ

  2. The relationship between Turkish adult students' ambiguity tolerance levels and metacognitive awareness of l2 reading strategies at different English proficiency levels

    Farklı İngilizce yeterlik seviyelerindeki yetişkin Türk öğrencilerinin belirsizlik hoşgörüsü seviyeleri ile ikinci dildeki okuma stratejileri üstbilişsel farkındalık düzeyleri arasındaki ilişki

    MURAT MESUT KURAL

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2014

    Eğitim ve ÖğretimÇukurova Üniversitesi

    İngiliz Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HASAN BEDİR

  3. A study on the relationship between Turkish EFL learners' willingness to communicate in English, ambiguity tolerance and parental encouragement level

    İngilizceyi yabancı dil olarak öğrenen Türk öğrencilerin İngilizce iletişime isteklilik, belirsizlik toleransı ve ebeveyn teşvik düzeyleri arasındaki ilişki üzerine bir çalışma

    MERVE ULUKAYA

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2021

    Eğitim ve ÖğretimGaziantep Üniversitesi

    İngiliz Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FADİME YALÇIN ARSLAN

  4. Significance of intercultural competence development for study-abroad students: Preparing Turkish international sojourners to undertake graduate programs in English L1 countries

    Yurt dışına giden öğrencilerin kültürlerarası yeteneklerinin gelişiminin önemi: Lisansüstü öğrenim görmek üzere anadili İngilizce olan ülkelere giden Türk üğrencilerinin hazırlanması

    FARUK KURAL

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    Eğitim ve ÖğretimYeditepe Üniversitesi

    Yabancı Diller Eğitimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YASEMİN BAYYURT

  5. Türkiye mobilya sektöründe giirişimcilik ve proje destekleri

    Turkish furniture sector entrepreneurship and project support

    RAMAZAN KUMSAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Ağaç İşleriMuğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

    Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MEHMET ÇOLAK