Geri Dön

Renal tümörlerde yeni bir antite: Düşük dereceli onkositik tümör

A new entity in kidney tumours: Low grade oncocytic tumour

  1. Tez No: 820204
  2. Yazar: SİMAY BOZPINAR
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ÜNSAL HAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Patoloji, Pathology
  6. Anahtar Kelimeler: onkositom, kromofob renal hücreli karsinom, düşük dereceli onkositik tümör, böbrek, CK7, CD117, oncocytoma, chromophobe renal cell carcinoma, low-grade oncocytic tumour, kidney, CK7, CD117
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bakanlığı
  10. Enstitü: Ankara Etlik Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 109

Özet

Amaç: Onkositomlar ile KRHK'lar tanımlanmış belli histomorfolojik ve immünohistokimyasal özelliklere sahip olmasına karşılık zaman zaman bu iki tümör arasında net olarak ayrım yapmak mümkün olmamaktadır. Biri benign biri malign sınıfta yer alan ve klinik seyirleri ile takipleri farklı olan bu iki tümör grubunu ayırt etmek önem taşımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün 2022 yılında güncellediği böbrek tümörleri sınıflandırmasında ''düşük dereceli onkositik tümör'' (DDOT) adıyla yeni bir antite tanımlanmıştır. Bu antite onkositomlar ile KRHK'lar arasında morfolojiye sahip ancak diffüz kuvvetli CK7 pozitifliği ve CD117 negatifliği ile diğer onkositik tümörlerden farklı bir immün profil sergileyen tümörleri içermektedir. Çalışmamızın amacı onkositom, KRHK ve onkositik morfoloji sergileyen sınıflandırılamayan RHK tanısı almış olgulara CK7 ve CD117 immünohistokimyasal antikorlarını uygulayarak DDOT ile uyumlu vakaları tespit etmek, bu vakaların histomorfolojik ve klinik özelliklerini tanımlamak ve prognozu hakkında fikir sahibi olmaktır. Gereç ve yöntem: Çalışmamıza T.C. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2007-2023 yılları arasında Tıbbi Patoloji kliniğinde ''onkositom'' tanısı almış 31 vaka, ''kromofob renal hücreli karsinom'' tanısı almış 41 vaka ve onkositik morfolojili renal tümör olarak yorumlanıp ''renal hücreli karsinom, sınıflandırılamayan (RHK,NOS)'' tanısı almış 1 vaka dahil edilmiştir. Vakalara ait Hematoksilen&Eozin (H&E) boyalı lamlar iki patolog tarafından ışık mikroskobu ile incelenmiştir. Vakalar tümörün subtipi, lenfovasküler ve perinöral invazyon, rabdoid/sarkomatoid diferansiasyon, nekroz, renal kapsül tutulumu, perirenal yağ doku invazyonu, pelvikalisiyel sistem uzanımı, renal sinüs yağ dokusuna invazyon, cerrahi sınır durumu, patolojik evre açısından yeniden değerlendirilmiştir. Vakalardan tümörün farklı diferansiasyon alanlarını içeren, hemoraji, nekroz ve inflamasyonun en az izlendiği birer lam seçilip bu lamlara ait parafin bloklara CK7 ve CD117 antikorları uygulanmıştır. Bulgular: 73 olguya uygulanan CK7 ve CD117 antikorları sonucunda 5 olguda diffüz kuvvetli CK7 pozitifliği ve CD117 negatifliği görülmüş olup bu olgular DDOT ile uyumlu kabul edilmiştir. DDOT ile uyumlu bu olguların 1'i onkositom, 3'ü KRHK, 1'i RHK,NOS olarak tanı almıştır. Ortalama tanı yaşı 40,6 (23-64 yaş)'dır. Olguların 2'si kadın, 3'ü erkektir. 3 olguda tümör sağ böbrek, 2 olguda sol böbrek yerleşimlidir. Ortalama tümör çapı 8,6 (4,5-19 cm) cm'dir. Mikroskopik olarak solid adalar ve yuvalar oluşturan, eozinofilik sitoplazmalı, yuvarlak-oval nükleuslu, çoğunlukla perinükleer halo içeren tümör hücreleri görülmüştür. Stroma yer yer hiposellüler ödemli yer yer hyalinize görünümde olup fokal hemoraji odakları izlenmiştir. Olgularda LVİ, PNİ, nekroz ve sarkomatoid diferansiasyon görülmemiştir. WHO/ISUP derecelendirme sistemine göre olguların 4'ü derece 2, 1'i derece 1 grubunda yer almaktadır. Patolojik T evreleri (pT) değerlendirildiğinde 3 olgu pT1b, 1 olgu pT2a, 1 olgu pT2b evresindedir. 2 olguda fokal bir odakta renal kapsül invazyonu izlenmiştir. Olgularda perirenal yağ doku invazyonu, Gerota fasyası aşımı, pelvikalisiyel sistem uzanımı ve renal sinüs yağ dokusuna invazyon saptanmamıştır. Hastaların bilinen bir sendromu yoktur. 3 hastada uzak metastaz izlenmemiş olup 2 hastanın metastaz durumu bilinmemektedir. 4 olgu sağ olup 1 olgunun sağkalım verisine ulaşılamamıştır. Yaşayan hastaların genel sağkalımları 40, 42, 50 ve 64 aydır. Olgularda nüks görülmemiştir. Sonuç: Çalışmamız sonucu 5 olgu DDOT ile uyumlu olarak saptanmış olup bu olguların genel olarak literatür ile uyumlu histopatolojik özellikler sergilediği görülmüştür. Ancak olgularımızdan bazılarında DDOT'ler için tanımlanmış başlıca morfolojik özellikler tam olarak izlenmemektedir. Bu durum düşük dereceli morfoloji sergileyen ve diğer RHK subtiplerinden biri ile uyumlu morfolojik ve immünohistokimyasal özellikleri taşımayan onkositik bir renal neoplazmın DDOT grubuna dahil edilebilmesi için CK7/CD117 antikorları ile boyanma paterninin yanı sıra belirgin histomorfolojik özelliklerinin ve genetik/moleküler profilinin tanımlanması gerektiğini düşündürmüştür. Çalışmamız DDOT'ler ile ilgili Türkiye'de yapılan ilk çalışma olup çalışmamızın tümörün doğasını anlamaya yardımcı olacağı ve diğer çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.

Özet (Çeviri)

Aim: Despite having certain histomorphological and immunohistochemical characteristics defined for oncocytomas and chromophobe renal cell carcinomas (ChRCCs), it is sometimes challenging to clearly distinguish between these two tumour types. Differentiating between these two tumour groups, one benign and the other malignant, with distinct clinical courses and follow-up protocols, holds significant importance. In the World Health Organization (WHO) classification of kidney tumours updated in 2022, a new entity named“low-grade oncocytic tumour”(LGOT) has been introduced. This entity includes tumours that share morphology with oncocytomas and ChRCCs but exhibit a unique immunoprofile characterized by diffuse strong CK7 positivity and CD117 negativity, distinguishing them from other oncocytic tumours. The aim of our study is to identify cases compatible with LGOT by applying CK7 and CD117 immunohistochemical antibodies to cases diagnosed as oncocytoma, ChRCC, and unclassifiable renal cell carcinoma (RCC,NOS) with eosinophilic morphology. We aim to define the histomorphological and clinical features of these cases and gain insights into their prognosis. Materials and Method: Our study includes 31 oncocytomas, 41 ChRCCs, and 1 unclassifiable renal cell carcinoma (RCC,NOS) diagnosed by the Department of Pathology at the Ankara Yıldırım Beyazıt Training and Research Hospital between 2007 and 2023. Hematoxylin and Eosin (H&E) stained slides belonging to these cases were examined under a light microscope by two pathologists. Areas representing different differentiation patterns of the tumour, showing minimal hemorrhage, necrosis, and inflammation, were selected from each case. CK7 and CD117 antibodies were applied to paraffin blocks prepared from these selected slides. Results: Among the 73 cases subjected to CK7 and CD117 antibody staining, 5 cases exhibited diffuse strong CK7 positivity and CD117 negativity, which were considered compatible with LGOT. Among these LGOT-compatible cases, 1 was diagnosed as oncocytoma, 3 as ChRCC, and 1 as RCC,NOS. The mean age at diagnosis is 40.6 years (ranging from 23 to 64 years). Among these cases, 2 were female, and 3 were male. Tumours were located in the right kidney in 3 cases and in the left kidney in 2 cases. The mean tumour diameter is 8.6 cm (ranging from 4.5 to 19 cm). Microscopically, tumour cells with eosinophilic cytoplasm, round-oval nuclei, and mostly perinuclear halos forming solid nests and nests were observed. The stroma showed areas of hyposellular edema and focal hemorrhage. No lymphovascular invasion (LVI), perineural invasion (PNI), necrosis, or sarcomatoid differentiation were observed. According to the WHO/ISUP grading system, 4 cases were grade 2, and 1 case was grade 1. Pathological T stages revealed that 3 cases were pT1b, 1 case was pT2a, and 1 case was pT2b. Focal invasion of the renal capsule was observed in 2 cases. No invasion was observed in perirenal fat, Gerota's fascia, the pelvicalyceal system, or renal sinus fat tissue. Patients did not have any known syndromes. Three patients did not show distant metastasis, and the metastatic status of 2 patients is unknown. Four cases are alive, while survival data for 1 case is unavailable. The overall survival of living patients is 40, 42, 50, and 64 months. No cases showed recurrence. Conclusion: Our study identified 5 cases compatible with LGOT, and these cases generally exhibited histopathological features consistent with the literature. However, in some of our cases, the main morphological features described for LGOT were not fully present. This suggests that in order to include an oncocytic renal neoplasm with low-grade morphology and compatibility with another subtype of RCC into the LGOT group, in addition to the staining pattern with CK7/CD117 antibodies, the distinct histomorphological features and genetic/molecular profile should be defined. Our study is the first conducted in Turkey regarding LGOTs and is expected to contribute to understanding the nature of these tumours and shed light on future research endeavors.

Benzer Tezler

  1. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri hücre hattında (A549) yeni bir tirozin kinaz inhibitörü olan pazopanibin (GW786034) antianjiyojenik etkilerinin araştırılması

    Investıgatıon of A new tyrosıne kınase ınhıbıtor of pazopanıb (gw786034) antı-angıogenıc effects on NON-SMAll cell lung cancer cell lıne (A549)

    BUKET DEMİRTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Eczacılık ve FarmakolojiAnadolu Üniversitesi

    Farmakoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MİRİŞ DİKMEN

  2. Renal parankimal tümörlere genomik yaklaşımlar

    Genomic approach to renal parenchymal tumors

    KUDRET ESEN GÜMÜŞLÜ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    GenetikKocaeli Üniversitesi

    Tıbbi Genetik ve Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. NACİ ÇİNE

  3. Renal hücreli karsinom olgularında evre, nükleer grade ve histolojik subtipte radiomics bulguları

    Radiomics findings in stage, nuclear grade and histological subtype in renal cell carcinoma cases

    SERVAN YAŞAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Radyoloji ve Nükleer TıpSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. ŞADİYE NURAY KADIOĞLU VOYVODA

  4. Berrak hücreli böbrek hücreli karsinomlarda kombine WHO/ISUPdereceleme sisteminin prognostik önemi

    Prognostic importance of combined WHO/ISUP gradi̇ng system in clear cell renal cell carcinoma

    NAZLI SENA ŞEKER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    PatolojiDokuz Eylül Üniversitesi

    Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. EMİNE BURÇİN TUNA