Geri Dön

Yapay zekâ ve demokrasi

Artificial intelligence and democracy

  1. Tez No: 823388
  2. Yazar: AYŞE NUR YAZICILAR
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ŞULE ÖZSOY BOYUNSUZ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Hukuk, Law
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 349

Özet

Demokrasi her toplumda ve her dönemde var olmamıştır. Öyle ki demokrasi, tarih boyunca belirli dönemlerde ve birbiriyle bağlantısız yerlerde ortaya çıkmıştır. Bu durum, demokrasinin var olabilmesi için birtakım bireysel ve toplumsal koşulların bir arada bulunması gerektiğini göstermektedir. Davranışları, alışkanlıkları ve düşünsel yapıyı derinden sarsan yapay zekâ sistemleri günümüzde bireysel ve toplumsal hayatın birçok alanında kullanılmaktadır. Dolayısıyla yapay zekânın demokratik yönetimi mümkün kılan bireysel ve toplumsal koşulları etkilemesi oldukça muhtemeldir. İşte bu çalışmada yapay zekânın demokrasiye etkisi incelenmiştir. Çalışmamızın temel sorusu yapay zekânın demokrasiyi neden ve nasıl etkilediğidir. Bu soru, yapay zekânın etkilerine karşı hukuken nasıl bir önlem alınacağı sorusunu beraberinde getirmektedir. Çalışmamızda bu konu anayasa hukuku bağlamında şu soru kapsamında incelenmiştir:“Anayasa hukukunun tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkan ve demokrasiyi koruyan insan hakları, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı gibi araçları günümüzde yapay zekânın tehditleri karşısında yeterli koruma sağlıyor mu?”Çalışmamız kapsamında bu inceleme insan hakları ile sınırlandırılmıştır. Yapay zekâ güncel, dinamik ve dar bir bakış açısıyla teknik bir alandır. Bu nedenle normatif bir çalışmadan ziyade tanımlayıcı bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada yapay zekânın bir ülke özelinde o ülkedeki demokrasiye etkisi incelenmemiştir. Dar alanlarda sınırlı görevlerde kullanılan yapay zekâ sistemlerinin demokratik kurumlara etkisi tespit edilmiş ve bu sonuçların demokratik idealler üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Çalışmamızda kamu hukukunun temel kavramları ve akademik çalışmaları temel alınmakla birlikte sosyal bilimler, beşerî bilimler ve sınırlı ölçüde bilgisayar bilimleri kavramları ve akademik çalışmalarından da yararlanılmıştır. Tezimiz giriş, üç ana bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Birinci bölümde yapay zekâ; temelleri, işleyişi, genel özellikleri, teknik uygulamaları ve kullanım alanları açısından incelenmiştir. Bu incelemenin amacı yapay zekânın kavramsal çerçevesinin belirlenmesidir. Yapay zekâ, geleneksel anlamda yapay zekâ ve makine öğrenmesini yöntemlerini içeren şemsiye bir kavramdır. Modern yapay zekâ çalışmalarının ilk yıllarında hâkim olarak geleneksel programlamaya dayalı yapay zekâ yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemde programcı önce zekâ gerektirdiği düşünülen bir hedef belirlemekte sonra bu hedefe ulaşmak için gerekli adımları tespit etmekte ve son olarak elle teker teker bu adımları makinelere aktarmaktadır. Yapay zekânın diğer bir alt dalı olan makine öğrenmesi yönteminde makine büyük miktarda veriyi analiz etmekte ve veriler arasındaki örüntüleri ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla makine öğrenmesi yöntemi için“büyük veri”olmazsa olmazdır. Günümüzde yapay zekâ çalışmalarında hâkim olarak kullanılan yöntem makine öğrenmesidir, bu nedenle çalışmamızda makine öğrenmesi yöntemi esas alınmıştır. Makine öğrenmesi yönteminde; gözetimli, gözetimsiz ve pekiştirmeli, derin öğrenme olmak üzere çeşitli öğrenme türleri bulunmaktadır. Makinenin öğrenme süreci, kullanılan makine öğrenmesi türüne göre değişiklik gösterebilmektedir. Makine öğrenmesi süreci genel olarak verilerin hazırlanması, model seçilmesi, modelin eğitilmesi, test edilmesi ve modelin dağıtılması aşamalarından oluşmaktadır. Makine öğrenmesi yönteminin en önemli özelliği eğitim verilerinin analiz edilmesi ile ortaya çıkarılan sonuçların daha önceden karşılaşılmamış girdiler için de uygulanabilmesidir. Bu özellik“genelleme”olarak adlandırılmaktadır. Makine öğrenmesinin genelleme özelliği, modelin her duruma uygulanabilecek tümel ve objektif bir sonuç elde ettiği ve geçmişte ortaya çıkarılan sonuçların gelecekteki durumlar için de geçerli olduğu varsayımlarına dayanmaktadır. Birinci bölümün üçüncü kısmında yapay zekânın kullanım alanları incelenmiştir. Zaman tasarrufu, verimlilik, daha fazla gelir vaat eden yapay zekâ sistemleri ticari uygulamalarda ve kolluk alanında ve yargı sisteminde karar vermeye yardımcı olarak kullanılmaktadır. Pek çok kritik alanda kullanılan yapay zekâ sistemlerinin bireysel ve toplumsal hayatı etkilemesi kaçınılmazdır. Çalışmamızın birinci bölümünün dördüncü kısmında yapay zekânın demokrasiye etkisinin kapsamlı bir şekilde anlaşılmasına ve bu doğrultuda etkin hukuki düzenlemelerin yapılmasına olanak sağlayacak“geniş anlamda yapay zekâ”tanımına ulaşılmıştır. Dar bir perspektiften bakıldığında, yapay zekâ sadece teknik bir sistem olarak tanımlanır. Ancak böyle dar bir bakış açısıyla ele alınırsa, yapay zekânın demokrasi üzerindeki etkisi sadece teknik bir sorun olarak değerlendirilecek ve teknik iyileştirmelerle çözüm aranacaktır. Bu nedenle çalışmamız kapsamında yapay zekâ,“teknik niteliği yanında büyük bir endüstriyel altyapıya sahip sosyoteknik bir sistem”olarak tanımlanmaktadır. Çalışmamızın ikinci bölümünde yapay zekânın demokrasiye etkisi incelenmiştir. İkinci bölümün ilk kısmında çalışmamız kapsamında esas alınan demokrasinin kavramsal çerçevesi ve demokrasi için elverişli toplumsal koşullar belirlenmiştir. Demokrasi kavramı, kullanıldığı zemin, kelime anlamı, tercih edilen teoriler ve yaklaşımlara göre farklılık gösterebilmektedir. Çalışmamızda liberal demokrasi anlayışı esas alınmıştır. Çalışmamızda teknik ve sosyoteknik sistemlerin yaşayan demokrasilere etkisi incelendiğinden demokrasi kavramı, ideallerinin yanında ampirik açıdan ele alınmıştır. Tam katılım ve eşitlik demokrasinin idealleridir. Ampirik demokrasi anlayışı ise demokratik devletleri inceleyen ve demokrasinin ilke ve kurumlarını ortaya koyan bir yaklaşımdır. Buna göre etkin katılım, oy kullanmada eşitlik, bilgi edinebilme, gündemin kontrolü ve yetişkinlerin dahil olması ampirik demokrasi anlayışı çerçevesinde belirlenen demokratik ilkelerdir. Ayrıca yöneticilerin özgür, adil ve sık yapılan seçimlerle belirlenmesi, vatandaşların dahil edilmesi, ifade özgürlüğü, alternatif bilgilenme kaynaklarına erişim ve kurumsal özerklik ampirik demokrasi anlayışı çerçevesinde belirlenen demokratik kurumlardır. Demokratik inanç ve siyasi kültür, modern piyasa ekonomisi, dinamik çoğulcu fakat tabakalaşmamış bir toplum demokrasi için elverişli toplumsal koşullardır. Çalışmamızın ikinci bölümünün ikinci kısmında yapay zekânın demokratik katılıma etkisi incelenmiştir. Liberal demokrasilerde seçim, temsil ve kamuoyu vatandaşların demokratik katılımını sağlayan araçlardır. Vatandaşlar özgür, adil ve sık yapılan seçimlerle siyasi iktidarı denetler. Özgür ve adil bir seçimin varlığı her şeyden önce demokratik bir kamuoyunu gerektirmektedir. Ampirik demokrasi çerçevesinde belirlenen ilke ve kurumlar, demokratik kamuoyunu oluşturan ve koruyan araçlardır. Demokratik bir kamuoyu ancak bütün vatandaşların dahil olduğu ve kamusal meseleler hakkında özgürce müzakere edebildiği demokratik bir kamusal alanda oluşmaktadır. Günümüzde insanlar ve nesneler ağa bağlı hale geldikçe yaşamların dikkate değer kısmı siber alanda geçmektedir. Bu durum siber alanı demokratik katılımın yeni bir ortamı haline getirmektedir. Habermas'a göre bu ortamda yeni bir kamusal iletişim biçimi oluşmuştur. Bu yeni iletişim biçimi bir yapay zekâ sistemi olan öneri sistemleri tarafından oluşturulmaktadır. Öneri sistemleri ile geçmiş çevrimiçi davranış verilerini analiz edilerek her bir kullanıcıya özgü kişisel profiller oluşturulmaktadır. Kişiselleştirilmiş siber alanlarda kişiler daha önceden karşılaştıkları fikirlerle ve kişilerle karşılaşmakta böylece filtre balonları ve yankı odaları oluşmaktadır. Bu ortamda tesadüfi karşılaşma veya farklı fikirlerle karşılaşma ihtimali oldukça azdır. Herkesin kendi kamusal meselesini oluşturduğu yarı-kamusal siber alanlarda“parçalanmış gerçeklikler”söz konusudur. Kendi seslerini her seferinde daha güçlü duyan kişilerin fikirleri radikalleşmektedir. Dolayısıyla siber alanlar, toplumsal fay hatlarını derinleştirmeye ve grup kutuplaşması oluşturmaya oldukça elverişli alanlardır. Çalışmamızın ikinci bölümünün ikinci kısmının sonunda siber alandaki demokratik katılım önündeki engeller incelenmiştir. Yapay zekâ destekli siber alanlar, kamusal meseleler hakkındaki kanaat oluşum sürecine dışarıdan müdahale edilebilmesi için oldukça elverişli bir ortam sunmaktadır. Avrupa Konseyi, yapay zekâ destekli sistemlerin kişilerin sosyal, ekonomik, siyasal konulardaki davranışlarını tahmin etme ve yönlendirme potansiyeline dikkat çekmiştir. Kişiselleştirilmiş profiller mikro hedeflemeli manipülasyon için oldukça elverişli alanlardır. Mikro hedefleme kavramı, seçmenlerin kanaatlerinin ve oy verme davranışlarının manipüle edilmesi amacıyla potansiyel seçmenlerin hedeflenmesini ifade etmektedir. Kullanılan kişisel verilere ve oluşturulan kişisel profillere göre farklı mikro hedefleme yöntemleri bulunmaktadır. Yapay zekâ destekli sistemler tarafından oluşturulan sahte bilgiler, sahte görüntüler, derin sahtelikler, bot ve trol hesaplarla hesaplamalı propaganda ile siber alanlarda kamusal meselelerin bilgi ögesi bozulmaktadır. Bu ortamlarda haberlerin doğruluğunu teyit edecek medya kurumlarının etkinliğinin azalması da siber alanlardaki güveni azaltmaktadır. Siber alanda demokratik katılım önündeki engellerden bir diğeri ise sosyal medya platformlarının arkasındaki şirketler tarafından yapılan çevrimiçi içerik denetlemesi faaliyetleridir. Otonom veya yarı otonom bir şekilde ve ticari amaçlarla yapılan denetim sonucunda platform kurallarına aykırı içeriklerin silinmesi veya hesapların kaldırılması söz konusudur. Bu nedenle eskiden kitle iletişim araçlarının gündemi kontrol etmesini sağlayan kapı bekçiliği rolünün ağa bağlı toplumda medya şirketleri tarafından üstlenildiği söylenebilir. Çalışmamızın ikinci bölümünün üçüncü kısmında yapay zekânın eşitlik üzerindeki etkisi incelenmiştir. İlk olarak eşitliğin kavramsal çerçevesi belirlenmiştir. Çalışmamız kapsamında demokrasinin ilke ve kurumlarının hayata geçirilebilmesi için liberal demokrasinin benimsediği siyasi ve hukuki eşitliğin yanında toplumsal bir asgari eşitlik ölçütü kabul edilmiştir. Bu ölçüte göre toplumdaki gruplar arasında derin ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin olmaması gerekmektedir. İnsanların kanaatlerini ve değer yargılarını yansıtan sosyoteknik niteliğe haiz yapay zekânın insanların kültürel ve tarihsel olarak sahip oldukları önyargıları da yansıtması oldukça muhtemeldir. Özellikle yapay zekâ sistemleri geniş alanlarda ölçeklendirildikçe ve genelleme ile her zaman ve her durum için uygulanabilir sonuçlar ürettikçe önyargı içeren ayrımcı sonuçlar küresel bir standart haline gelmektedir. Ayrıca yapay zekânın şeffaf olmayan işleyişi ve bu sistemlerin nesnel ve objektif bir karar verdiğine dair inanç bu sistemlerin olumsuz sonuçlarını derinleştirmektedir. Yapay zekânın eşitlik üzerindeki etkisi temelde tahsis zararları ve temsil zararları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Önyargı içeren ayrımcı yapay zekâ sistemleri ceza adaleti bağlamında kullanıldığında hukuken eşit muamele edilmesini engelleyebilir. Benzer şekilde fırsatların ve kaynakların dağıtımında kullanıldığında ekonomik eşitsizlikleri derinleştirebilir. Bu gibi durumlar“tahsis zararları”olarak nitelendirilmektedir. Temsil zararları ise bir grubun ikincilliğini pekiştiren ve sosyal tabakalaşmayı derinleştiren zararlardır. Özellikle uzun sürede ortaya çıkan temsil zararları insanların algılarını ve görüşlerini şekillendirerek demokratik bir siyasi kültürün oluşmasını engellemektedir. Klişeleri yansıtan, bir toplumsal grubu tanımayan veya bir grup hakkında aşağılayıcı ifadeler kullanan, belirli grupların az temsiline neden olan yapay zekâ sistemlerinin sonuçları temsil zararına örnek olarak verilebilir. Yapay zekânın eşitlik üzerindeki etkisi temelde makine öğrenmesinin işleyişine içkin ve sabit olan sınıflandırma politikasından kaynaklanmaktadır. Sınıflandırma, kişilerin veya nesnelerin önceden belirlenmiş bir dizi etiketten birine göre kategorize edilmesidir. Değişen sınıflara göre yapılan farklı muamelenin toplumsal eşitsizlikleri derinleştirmesi oldukça muhtemeldir. Kişiler içine atıldıkları grubun bir üyesi olarak muamele görürler. Sınıflandırma işlemi için neye göre ve nasıl sınıflandırma yapılacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle sınıflandırma işleminde belirli değerlere ve bağlamlara öncelik verilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla sınıflandırma doğası gereği bir sosyal düzen dayatmasıdır. Böylece hiyerarşiler pekiştirilir ve toplumsal eşitsizlikler derinleşir. Çalışmamızın ikinci bölümün üçüncü kısmında yapay zekânın siyasi iktidara etkisi incelenmiştir. Bu amaçla siyasi iktidar kavramı, siyasi iktidarın gözetim ile ilişkisi, yapay zekâ ile gözetimin değişimi, siyasi iktidarın sayısallaşması ve güçlenmesi ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Siyasi iktidar, yasa ve uygulama arasındaki zorunlu ilişki olarak tanımlanmaktadır. Uygulama, zorlayıcı güç kullanımını ifade ederken yasa, güce meşruiyet veren üstün ilkedir. Tarihsel süreç içerisinde sosyal ve siyasi koşulların değişimi kurumsallaşmış ve farklılaşmış bir siyasi iktidar tipi olan modern devleti ortaya çıkarmıştır. Modern devlette yasa yaratıcı ulus iken zorlayıcı gücün tek meşru sahibi modern devlet aygıtlarıdır. Liberal demokrasi de modern devlet kurgusu içerisinde ortaya çıkmıştır. Yapay zekâ sistemleri sahip oldukları özgün nitelikleri, kritik kullanım alanları ve siyasi iktidarın uygulamasının temel araçlarından olan gözetimi derinleştirmesi ile bir yandan modern devlete rakip olan özel aktörler ortaya çıkartırken diğer taraftan modern devlet yapılarını güçlendirmektedir. Bu nedenle çalışmamız kapsamında özel aktörlerin yeni bir siyasi iktidar tipi olarak nitelendirilmesinin mümkün olup olmadığı incelenmiştir. Yapay zekânın siyasi iktidara etkisi liberal demokrasiyi koruyan anayasal araçların etkinliğini yeniden düşünmeyi gerektirmektedir. Çalışmamızın üçüncü bölümünde yapay zekânın demokrasiye yönelik tehditleri karşısında insan haklarının yeterliliği incelenmiştir. İnsan hakları demokrasinin ilke ve kurumlarının hayata geçirilmesini mümkün kılan anayasal düzenlemelerdir. Bu nedenle yapay zekânın demokrasiye yönelik tehditleri karşısında insan hakları koruması oldukça önemlidir. Çalışmamızın üçüncü bölümünün ikinci kısmında mevcut yapay zekâ düzenlemeleri demokrasiye ve insan haklarına etkisi bağlamında incelenmiştir. Bu inceleme ABD, Çin, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi düzenlemeleri kapsamında yapılmıştır. Avrupa Birliğinin yapay zekânın tehditleri karşısındaki tavrı, insan hakları ve demokratik değerlerin düzenleyici bir çerçevede yapay zekâ alanına aktarılması yönündedir. Bu nedenle AB öncü bir rol oynamaktadır.

Özet (Çeviri)

Democracy has not always been widely accepted in all societies and at all times. Democratic systems have emerged at distinct times and in different places throughout history, suggesting that certain individual and societal conditions are necessary for democracy to exist. Currently, artificial intelligence systems, which significantly impact behaviors, habits, and intellectual structures, are implemented in several aspects of individual and societal life. As a result, there is a high possibility that artificial intelligence has an influence on the individual and societal conditions that are necessary for democratic governance. This study examines the impact of artificial intelligence on democracy. Our study's main focus is on understanding why and how artificial intelligence affects democracy. As a result, the question arises on how to legally address the effects of artificial intelligence. The issue was analyzed within the context of constitutional law using the following question: Do constitutional law's historical mechanisms, including human rights, the rule of law, and the separation of powers, adequately protect democracy against contemporary AI threats? This analysis is limited to human rights within the scope of our study. Artificial intelligence is, from a narrow perspective, a contemporary, dynamic, and highly technical field. Therefore, a descriptive approach, rather than a normative one, has been followed in this study. The influence of artificial intelligence systems, utilized for specific tasks in narrow sectors, on democratic institutions has been examined and the implications of these findings on democratic values have been assessed. We have refrained from analyzing the impact of AI on the democracy of a specific country. While our study is primarily grounded in the fundamental concepts and academic studies of public law, we have also drawn on concepts and academic research from the social sciences, human sciences, and to a limited degree, computer sciences. Our thesis consists of an introduction, three main chapters and a conclusion. The first chapter provides an in-depth analysis of artificial intelligence, covering its basic elements, functioning, general characteristics, technical applications and areas of use. The objective of this examination is to establish AI's conceptual framework. Artificial intelligence is a broad term that encompasses both traditional artificial intelligence and machine learning methods. In the early years of modern AI research, programmers primarily employed traditional programming-based AI methodology. In this approach, the programmer first identifies a goal that requires intelligence, determines the necessary steps to achieve it, and then manually instructs the machines to perform each step in sequence. Machine learning, a sub-branch of artificial intelligence, involves the analysis of large amounts of data to uncover underlying patterns. In this method, the machine learns on its own by analyzing millions of data points related to the action considered to require intelligence. Therefore,“big data”becomes a vital resource for this method. As machine learning is currently the predominant approach in artificial intelligence research, our thesis is based on machine learning method. In machine learning methods, various types of learning are used, including supervised, unsupervised, reinforcement, and deep learning. The machine learning process varies depending on the type of machine learning employed. To perform machine learning, the process involves data preparation, model selection, training and testing, and deployment. One of the most important features of machine learning is its capability of using analyzed training data to predict outputs for unseen inputs. This feature is known as 'generalization'. The 'generalization' feature of machine learning assumes that the model will generate an objective and general outcome that is applicable to any situation, and that the results obtained previously are still valid for future scenarios. The third section of the first chapter the usage areas of artificial intelligence are examined. Artificial intelligence systems are being used in commercial and decision- making applications, promising increased efficiency, cost savings, and higher revenue. The third section of the first chapter provides a thorough examination of the areas of use of artificial intelligence. Given their integration in essential areas, it is inevitable that artificial intelligence systems will have an impact on personal and social life. The fourth section of the first chapter of our study, we reached a definition of“artificial intelligence in a broad sense”, facilitating a comprehensive understanding of artificial intelligence's impact on democracy and paving the way for effective legal regulations. Viewed from a narrow perspective, artificial intelligence is defined only as a technical system. However, such a narrow view would reduce the influence of artificial intelligence on democracy to a mere technical problem, with solutions sought through technical enhancements. Hence, within the scope of our study, artificial intelligence is defined as a“socio-technical system possessing a significant industrial infrastructure alongside its technical characteristics.”The second chapter of our study examines the impact of AI on democracy. The first section of this chapter presents the conceptual framework of democracy upon which our research is founded, as well as the social conditions that promote democracy. The meaning of democracy can vary depending on context, interpretation, theories and methodologies adopted. Our study is based on liberal democracy. Our study investigates the impact of technical and socio-technical systems on existing democracies, so the concept of democracy is addressed both in terms of its ideals and from an empirical perspective. The ideals of democracy comprise full participation and equality. An empirical comprehension of democracy includes an approach that examines democratic states and uncovers the principles and institutions of democracy. Effective participation, equal voting rights, information access, control over political agendas, and adult involvement are established democratic principles in the empirical democratic framework. Moreover, the democratic institutions, defined in the empirical democratic framework, encompass free and fair periodic elections, citizen participation, freedom of speech, access to alternative information sources, and institutional autonomy. Favorable social conditions for democracy involve democratic beliefs and political culture, a modern market economy, and a pluralistic society that remains unfragmented. In the second chapter of our study, we examine the effects of AI on democratic participation. In liberal democracies, elections, representation, and public opinion form the vehicles of citizens' democratic participation. Citizens exert control over political authority through free, fair, and frequent elections. The presence of free and fair elections first and foremost necessitates a democratic public opinion. The principles and institutions defined by empirical democracy are the tools that shape and safeguard a democratic public opinion. A democratic public opinion can only form within a democratic public space where all citizens can participate and freely debate public matters. Today, people and things are increasingly networked, and a significant part of their lives takes place in cyberspace. This makes cyberspace a new platform for democratic participation. According to Habermas, a fresh mode of public communication has arisen in this environment, brought about by recommendation systems, a type of AI system. These systems scrutinize previous online behavior to create unique personal profiles for each user. In these personalized cyberspaces, individuals often encounter previously come across ideas and people, leading to the formation of filter bubbles and echo chambers. The possibility of encountering random or different points of view in this environment is significantly reduced. Semi-public cyberspaces, where individuals create their own public issues, are 'fragmented realities'. People's thoughts become more extreme every time they hear their own voice louder. Thus, cyberspaces are highly conducive to deepening social divisions and fostering group polarization. The second section of the second chapter of our study examines the barriers to democratic participation in cyberspace. AI-enhanced cyberspaces facilitate the external interference in shaping public opinions on societal issues. The Council of Europe has identified the capability of AI-enabled systems to anticipate and manipulate people's actions in social, economic, as well as political contexts. Customized profiles offer ample opportunity for manipulation via micro-targeting. Microtargeting is the practice of reaching possible voters with the intention of influencing their opinions and electoral decision-making. Several microtargeting techniques exist depending on the personal data used and the personal profiles created. Fake information, fake images, deep fakes, computational propaganda with bots and troll accounts created by AI-enabled systems distort the information element of public issues in cyberspace. Media organizations' decreasing ability to verify news accuracy in such environments also undermine trust in cyberspace. Online content monitoring activities carried out by the companies behind social media platforms pose another obstacle to democratic participation in cyberspace. Surveillance, conducted autonomously or semi-autonomously for commercial purposes, often results in the removal of content or accounts that violate the platform's rules. Therefore, it may be stated that social media companies now play the role of gatekeepers in the networked society, which once allowed mass communication tools to control the agenda. The third section of the second chapter of our study examines the impact of AI on equality. First, we introduce the conceptual framework of equality. In implementing the principles and institutions of democracy, the study acknowledges the adoption of the political and legal equality criteria by liberal democracy and includes a minimum criterion of social equality. This criterion suggests that there should not be significant economic and social disparities between social groups. The sociotechnical nature of artificial intelligence, which reflects human opinions and value judgements, is likely to reflect human cultural and historical biases. As artificial intelligence systems become more widespread and generalized, bias- influenced discriminatory outcomes are becoming the norm globally. Moreover, the unclear functioning of AI systems, combined with the perception that these systems make impartial and unbiased decisions, worsen their adverse effects. The effects of AI on equality can be divided into two categories: 'allocation harms' and 'representation harms'. The use of biased and discriminatory AI systems in criminal justice can impede equitable treatment under the law. Similarly, if used in the allocation of opportunities and resources, AI systems can worsen economic inequalities. These situations fall into the category of 'allocation harms'. Representation harms refer to damages that reinforce the exclusivity of a group and deepen social stratification. Representation harms, particularly those that persist over time, shape people's perceptions and opinions, thus impeding the development of a democratic political culture. The consequences of AI systems perpetuating stereotypes, failing to recognize a societal group, using derogatory language or causing underrepresentation of certain groups, can be cited as examples of representation harm. The policy of classification, which is inherent and persistent in the functioning of machine learning, constitutes the central impact of AI on equality. Classification is the process of categorizing individuals or objects using predetermined labels. It is probable that discriminating between different groups based on their categorization may exacerbate societal inequalities. Individuals are regarded as members of the group into which they are classified. To classify, it is necessary to ascertain both the basis and the criteria for classification. Thus, in the classification process, it is essential to accord priority to specific values and contexts. Indeed, by its very nature, classification imposes a social order that reinforces existing hierarchies and can intensify societal inequalities. The third section of our study's second chapter examines the impact of AI on political power. It comprehensively evaluates the concept of political power, its connection with surveillance, the changes in surveillance due to AI, and the digitalization and consolidation of political power. Political power is defined as the obligatory relationship between law and enforcement. Although enforcement entails the use of coercive force, political power is made legitimate by the superior principle of law. Social and political shifts over the course of time have given rise to the modern state, a form of political power that is institutionalized and differentiated. In a modern state, the nation makes laws, but the exclusive legitimate owner of coercive force is the modern state's apparatus. Liberal democracy has also developed within the framework of the modern state. Artificial intelligence systems, with their unique qualities and critical areas of application, deepen surveillance, a fundamental tool of political power. This not only reinforces modern state structures but also leads to private actors challenging the modern state. Therefore, our study examines whether it's possible to consider these private actors as a new type of political power. The influence of AI on political power requires a reassessment of the efficiency of constitutional measures that safeguard liberal democracy. The third chapter of our study analyses whether the human rights are enough to protect democracy against AI's threats. Human rights are constitutional norms that ensure the realization of the principles and institutions of democracy. Therefore, it is crucial to protect human rights against the threats of artificial intelligence to democracy. In the second section of the third chapter of our study, current artificial intelligence regulations are analyzed regarding their impact on democracy and human rights. This review is carried out through the regulations of the USA, China, the European Union, and the Council of Europe. The European Union's approach to the risks of artificial intelligence is to promote human rights and democratic values in artificial intelligence within a regulatory framework. Therefore, the EU plays a pioneering role.

Benzer Tezler

  1. The impact of digitalisation on company law

    Dijitalleşmenin şirketler hukukuna etkisi

    AYBÜKE KESKİN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Hukukİstanbul Medeniyet Üniversitesi

    Özel Hukuk Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MELTEM KARATEPE KAYA

  2. Çokluk mekanı olarak dijital medya ile egemenlik çerçevesinde bilginin kontrolü ve yapısal dönüşümü

    The control and structural transformation of knowledge in the frame of sovereignty with digital media as space of multitude

    SERKAN BULUT

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Gazetecilikİstanbul Üniversitesi

    Gazetecilik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ MURAT VURAL

  3. Sentetik medya ve çevrimiçi gerçeklik

    Synthetic media and online reality

    EKİN ÇAĞIL İDİMAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Sahne ve Görüntü SanatlarıDokuz Eylül Üniversitesi

    Sanat ve Tasarım Ana Sanat Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ FAİK KARTELLİ

  4. Tekno-politik zeminde güvenliğin inşası: Amerika Birleşik Devletleri örneği

    The construction of security on the basis of techno-politics: The case of the United States of America

    ALP CENK ARSLAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Savunma ve Savunma TeknolojileriPolis Akademisi

    Güvenlik Stratejileri ve Yönetimi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. UFUK AYHAN

  5. Yapay zekâ konulu idari ve yasal düzenlemeler: Ülke örnekleri ve Türkiye için kamu politikası önerileri

    Administrative and legal regulations on artificial intelligence: Country examples and public policy recommendations for Turkey

    HALİL YASİN TAMER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Bilim ve TeknolojiAnkara Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BARIŞ ÖVGÜN