The impact of digitalisation on company law
Dijitalleşmenin şirketler hukukuna etkisi
- Tez No: 822349
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MELTEM KARATEPE KAYA
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Dijitalleşme, Şirketler Hukuku, Yapay Zekâ, Blok Zinciri, Akıllı Sözleşmeler, Merkeziyetsiz Otonom organizasyonlar, Kurumsal Yönetim, Digitalisation, Company Law, Artificial Intelligence, Blockchain, Smart Contracts, Decentralised Autonomous Organisations, Corporate Governance
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 178
Özet
Gelişen teknolojiyle birlikte yapay zekâ ve blok zinciri sistemleri başta şirketler hukuku olmak üzere pek çok alanda kullanılmaya başlanmıştır. Şirketler hukukunun dijitalleşmesi, şirketlere yeni fırsatlar sunmak için dijital teknolojilerin kullanılması olarak görülebilir. Kurumsal aktörler açısından yapıcı bir etkileşimi kolaylaştıran dijital bir ortam sağlamayı amaçlayan dijitalleşme konusunda yapay zekâ ve blok zinciri büyük önem arz etmektedir. Dijitalleşmeye ilişkin doktrinde de yapay zekâ ve blok zinciri teknolojilerine odaklanılmaktadır. Doktrinde, yapay zekâ öğrenme yeteneği olan ancak insanlar gibi düşünemeyen, bunun yerine verilerden öğrenen akıllı bir yazılım olarak görülmekte; blok zinciri ise merkezi olmayan, halka açık dağıtılmış defter teknolojisi olarak tanımlanmaktadır. İşbu tezde dijitalleşme şirketler hukukuna etkileri açısından ele alınmaktadır. Teknolojinin kurumsal yönetime etkisi de incelenmektedir. Yapay zekâ genellikle yönetim ve denetime sağladığı faydalar açısından incelenirken blok zinciri ise kuruluştan sona ermeye kadar şirketlerdeki kullanım alanları bakımından irdelenmektedir. Yapay zekânın yönetime katkısı, yapay zekâ ve bağımsız denetim, blok zinciri teknolojisi, akıllı sözleşmeler ve merkeziyetsiz otonom organizasyonlar dijitalleşmenin şirketler hukuku üzerine etkileri konusunda en çok tartışılan kavramlar arasındadır. Yani, şirketler hukukunun dijitalleşmesi hem kurumsal yönetimi hem şirketin tüzel kişiliğini kapsamakta; ayrıca söz konusu özerk kuruluşları içermektedir. Bahsedildiği üzere doktrinde yapay zekâ ve blok zincirine odaklanılsa da bu teknolojiler nispeten yeni alanlar olduğu için özellikle şirketler hukukuna olan etkileri üzerine aslında yeni yeni yazılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada dünya genelinde yapay zekâ ve blok zincirinin nasıl düzenlendiği araştırılmaktadır. Kurumsal yönetimde yapay zekâya çeşitli konularda başvurulabilir. Denetim sürecinde şirkete güvenilir bilgi sağlanmasında, ciddi miktarda verinin analizinde ve özellikle de yönetim kurulunun otomasyonunda yapay zekâ verimli bir şekilde kullanılabilir. Blok zincirinin kurumsal yönetime etkilerine baktığımızda ise pay sahiplerinin kimliklerini saptama, e-oylama ve yönetim kurulu toplantılarının ve genel kurulların sanal ortamda düzenlenmesi gibi pek çok alan karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu teknolojiler yeni ortaya çıktığı için hukuk sistemlerinde henüz uygun düzenlemeler mevcut değildir. Ancak dijitalleşmeyi hayata geçirmek için dünya genelinde pek çok girişim yapılmaktadır. Yeni düzenlemeler bakımından özellikle Avrupa Birliği (AB) son yıllarda yaptığı çalışmalarla standardizasyonu sağlamak istemektedir. Ayrıca çeşitli ülkeler AB düzenlemelerini iktibas yoluyla iç hukuklarına aktarmaktadır. 31 Temmuz 2019'da yürürlüğe giren 2019/1151 sayılı Dijitalleşme Yönergesi ile şirketlerin dijital uygulamaları gelişecek ve çevrimiçi şirket kurulumu kolaylaşacaktır. Dijital Tek Pazar Stratejisi ise dijital işletmelerin gerçekleşebilmesi için kuruluşlarından sınırlar ötesi çevrimiçi operasyonlarına kadar düzenleme yapmayı hedeflemektedir. Bu amaçla Dijital Pazarlar Yasası geçen sene yürürlüğe girmiştir. Tezin ilk bölümünde yapay zekâ ve şirketler hukuku ele alınmaktadır. Yapay zekânın mevzuatta nasıl düzenlendiği karşılaştırmalı bir şekilde incelenmektedir. Öte yandan yapay zekânın şirket yönetiminde yer alıp almayacağı bir süredir tartışılmaktadır. Doktrinde yapay zekânın yönetim kuruluna ne şekilde dâhil olabileceği araştırılmaktadır. Yönetim kurulu üyesi olarak yapay zekâ, yapay zekâ destekli karar alma süreçleri ve yönetim kurulu üyelerinin atanmasında yapay zekâ, yapay zekânın kullanılabileceği temel alanlar olarak incelenmektedir. Mevzuata bakıldığında yapay zekânın hâlihazırda yönetim kurulu üyesi olması mümkün görünmemektedir. Günümüzde yapay zekâ, birçok ülkede üyelerin gerçek kişi olma zorunluluğu nedeniyle yönetim kurulu üyesi olamamaktadır. Buna rağmen tüzel kişilerin üyeliğinin mümkün olduğu yerlerde bile yapay zekânın üyeliği söz konusu olmayacaktır. Çünkü yapay zekânın hukuken tanınmış herhangi bir kişiliği yoktur. Tüzel kişilik verilmesi hâlinde tüzel kişi yönetim kurulu üyelerine cevaz veren bazı ülkelerde üye olabileceği söylenebilir. Başka bir ihtimal ise yapay zekâya elektronik kişilik gibi yeni bir kişilik türü tanımlanıp şirketler hukukunda da bu tür kişilerin yönetim kurulu üyeliğine izin verilmesi durumudur. Bu ihtimalde yapay zekânın yönetim kurulu üyeliği söz konusu olacaktır. Karar alma süreçlerinde yer alan yapay zekâ daha objektif olan ve ayrımcılık taşımayan kararlar alınmasını sağlayabilir ve dolayısıyla yönetim kurulu üyelerini seçerken ise taraflı davranmaktan kaçınabilir. Ancak tüm bunların gerçekleşmesi için ise yapay zekânın beslendiği verilerin yanlı olmaması gerekmektedir. Bu gelişmelerin yönetimde paradigma değişimi sağlayacağı ve uzun süredir devam eden sorunları ortadan kaldıracağı savunulmaktadır. Aynı bölümde yapay zekânın bağımsız denetimdeki rolü de ele alınmaktadır. Yapay zekâ teknolojisi hâlihazırda denetimde kullanılmakta ve önümüzdeki yıllarda da denetimin tamamen yapay zekâ tarafından yapılması mümkün görünmektedir. Tıpkı yönetim kurulu üyelerinin durumu gibi, yapay zekânın denetçi olabilmesi için kişilik açısından kimlerin bağımsız denetçi olabileceği hususunun düzenlenmesi gerekir. Taraflılık ve önyargı, sadece insan denetçiler için sorun olarak görülse de yapay zekâ için de bu sorunlar söz konusu olabilir. Bu nedenle, yapay zekâyı programlayan ekibin farklı arka planları olan kişilerden oluşması çözüm olarak gösterilebilir. Ayrıca gelecekte yapay zekânın etik ilkelerinin derinleşmesi ve insan hakları ve sürdürülebilirlik gibi konuları da içermesi beklenmektedir. İkinci bölümde ise blok zinciri teknolojisi ve şirketler hukuku üzerine odaklanılmıştır. İlk kısımda genel olarak blok zinciri kavramı ele alınmakta ve akıllı sözleşmelerin blok zinciri üzerinden kullanılması incelenirken tüm bunların algoritmalardan oluşan merkeziyetsiz otonom organizasyonları mümkün kılacağı öngörüsünde bulunulmaktadır. Blok zinciri teknolojisinin merkezi otoriteleri önemsizleştirebileceği ihtimali üzerinde de durulmaktadır. Bölümün ikinci kısmında ise blok zincirinin şirketlerde konuşlandırılabileceği aşamalar incelenmektedir. Olası kullanım alanları; blok zinciri sistemi üzerinden şirket kurulması, sistem üzerinden şirketin ticari kayıtlarının tutulması, şirket esas sözleşmesinin blok zinciri üzerinden hazırlanması, blok zinciri sistemi üzerinden genel kurul yapılması, aynı sistem üzerinden yönetim kurulunun yapılması ve yine aynı sistem üzerinden şirketin tasfiyesi başlıkları altında sıralanmaktadır. Blok zinciri sayesinde dijital kuruluşla birlikte kuruluştan tasfiyeye kadar dijital bir süreç yürütülebilmektedir. Böylece hiçbir evrak işine gerek olmadan bir-iki dakika içerisinde şirket kurmak mümkün olmaktadır. Gelecekte şirketler büyük olasılıkla blok zinciri sistemi içerisinde kurulacağından uluslararası bir sicilin gerekli olacağı gözler önüne serilmektedir. Ticari kayıtlarla ilgili olarak pay senedi kaydının blok zincirine entegre olacağı savunulabilir; böylece pay sahipliğinin tespiti daha kolay olacaktır. Esas Sözleşme, akıllı sözleşmeler ile birlikte blok zinciri sisteminde yer alabilir. Blok zinciri teknolojisi hem uzaktan katılım hem de uzaktan oylamayı sağlayacak; böylece genel kurullar ve yönetim kurulu toplantıları blok zinciri sistemi aracılığıyla yapılabilecek ve pay sahipleri yönetime daha etkin bir şekilde katılabilecektir. Blok zinciri sistemi üzerinden genel kurul yapılması salona alınmama ve söz alamama gibi sorunları bertaraf etmekte yararlı olacaktır. Blok zinciri ile birlikte merkezi bir otorite ortadan kalktığı için söz almalar engellenemeyecektir. Böylece herkes konuşabilecek ve pay sahiplerinin sesini duyurabilmesinin önü açılacaktır. Daha az seyahat, karbon ayak izini azaltacak ve paradan ve zamandan tasarruf sağlayacaktır. Son olarak, blok zinciri teknolojisi şirketin sona ermesinde de kolaylık sağlayacaktır. Yani blok zinciri üzerinde kurulan şirket aynı şekilde blok zinciri üzerinden sona erecektir. Blok zinciri teknolojisi ile bağlantılı olarak ele alınan akıllı sözleşmeler, merkeziyetsiz otonom organizasyonların oluşturulmasına izin veren otomatikleşmeyi mümkün kılmaktadır. Akıllı sözleşmeler, belirli parametreler oluştuktan sonra sözleşmeleri bağımsız olarak uygulayan dijital protokollerdir; yani akıllı sözleşme, kendisi bir sözleşme olmayıp var olan bir sözleşmeyi temsil etmektedir. Bütün bunlar şirketler hukukunda bir paradigma değişikliğine işaret etmektedir. Şirketler hukukunun dijitalleşmesiyle birlikte şirket ve kurumsal yönetim kavramlarının yeniden şekillenmesi muhtemeldir. Şirketler hukuku kavramlarının yeniden yorumlanması, yönetimde yapay zekaya ve dijitalleşen kurumsal varlıklara yol açacaktır. Blok zinciri, geleneksel mülkiyet kanıtlama yöntemlerinin yerini bile alabilir. Merkeziyetsiz otonom organizasyonlar şirket kavramının tanımını genişletmektedir. Blok zinciri tabanlı olan işbu oluşumlar şeffaf ve kendi kendini yöneten şirket tanımının ortaya çıkmasına zemin hazırlamakta olup gelecekte şirket kavramının bile sorgulanmasına vesile olabilir. Programlanmış kurallar ve sözleşmeler ile şirketlerde devrim niteliğinde olması muhtemel otonom organizasyonlar üzerine yapılan araştırmalar şeffaflık, hesap verilebilirlik, güvenlik ve demokrasi gibi konulara odaklanmaktadır. Tezin üçüncü bölümünde dijitalleşme ve kurumsal yönetim irdelenmektedir. Dijital kurumsal yönetim, şirkette dijital teknolojiler kullanılarak yürütülen süreçleri içermektedir. Bu bölüm, teknolojinin kurumsal yönetim üzerindeki etkisini kurumsal yönetim ilkeleri aracılığıyla analiz etmektedir. İlk olarak, bilgi asimetrisini ortadan kaldıran şeffaflık incelenmekte; ikinci ilke olarak çeşitlilik, ayrımcılık yapmama ve benzeri kavramları içeren hakkaniyetin altı çizilmektedir. Yapay zekâ, tarafsız bir şekilde programlanması koşuluyla haksız önyargıyı ortadan kaldırır ve blok zinciri teknolojisi, özellikle eşitliği güvence altına alan e-oylama sürecine katkıda bulunur. Üçüncü ilke olarak iç sorumluluk ilkesi de denilen hesap verebilirlik incelenmektedir. Yapay zekânın kişiliği ve yönetim kurulu üyesi olup olamayacağı hususları sorumluluğunu belirleyecektir. Bahsedildiği üzere hâlihazırda hukuken tanınmış bir kişiliği olmadığından yapay zekânın yönetim kurulu üyesi olamayacağı savunulabilir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu teknolojiyle birlikte üzerinde araştırma yapılacak bir konu olacaktır. Yapay zekânın sorumluluk sahibi olmaması sorumluluk davası açılması halinde kimin sorumlu tutulacağının bilinmemesine yol açıyor. Normalde eşya kabul edilen yapay zekâda üreticiye sorumluluk getirilmekteydi. Şimdi ise kullananın da sorumluluğu söz konusu olacaktır. Yapay zekâ konusunda artık katı bir şekilde ürün sorumluluğu olmayacak ve yalnızca tasarımcı ve üretici değil, aynı zamanda kullanıcı da yapay zekânın eylemlerinden sorumlu tutulabilecektir. Ayrıca, merkeziyetsiz otonom organizasyonların kişiliği hakkında tartışmaların devam edeceği söylenebilir. Ardından dış sorumluluk ilkesi çerçevesinde çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim ve kurumsal sosyal sorumluluk incelenmektedir. Enerji tüketimi ve sürdürülebilirlik dâhilinde özellikle blok zincirinin çevreye etkisine ilişkin sorumluluk tartışılmaktadır. Son olarak gözetim ilkesi konusunda yapay zekâ, bilgi işleme kapasitesine sahip olduğu ve insanlardan daha hızlı olduğu için daha verimli olabilir. Ayrıca blok zincirinin sağladığı şeffaflık sayesinde bir izleme mekanizmasına ihtiyaç olmayacağı da söylenebilir. Bununla birlikte, öngörülebilir bir gelecekte teknolojinin yönetim kurulunun yerini alması pek olası değildir. İşbu teknolojiler aynı zamanda pay sahiplerinin, özellikle de azınlık pay sahiplerinin haklarını etkilemektedir. Pay sahipliği haklarının kullanılması dijital hale gelmekte; böylece pay sahiplerinin yönetime daha aktif bir şekilde katılımları sağlanmaktadır. Bu gelişmelere örnek olarak pay sahiplerinin tespiti, sanal toplantılar ve e-oylama sayılabilir. Yapay zekâ ve blok zinciri teknolojileri eşit muameleye katkıda bulunur. Örneğin, yapay zekâ tarafsızsa herkese eşit davranılacaktır; blok zinciri üzerinden yapılan toplantılar ve oylamalar da herkese eşit davranılmasını sağlayacaktır. Bir başka konu olan hukuka uygunluk açısından ise yapay zekâ, mevzuata uyup uyulmadığını tespit edebilir ve insan hatasını azaltabilir. Blok zinciri, şeffaflık ve gerçek zamanlı gözetim sayesinde yanlışları tespit edebilir. Son başlık ise kurumsal yönetimde güncel bir konu olarak yönetim kurulu üyelerinde çeşitliliktir. Her ne kadar yapay zekânın yönetimde çeşitliliği, özellikle de cinsiyet çeşitliliğini artıracağı savunulabilirse de kota uygulamalarına, özellikle cinsiyete dayalı kota düzenlemelerine, hâlâ ihtiyaç olacaktır. Örneğin; üyeleri atayan yapay zekâ, farklı çevrelerden insanları seçebilirse de uygulamada yapay zekânın verilerden hareketle tarafsız davranmasının beklenemeyeceği ve ön yargılı olacağı savunulabilir. Bu yüzden, yapay zekânın yönetim kurulundaki çeşitlilik ihtiyacını azaltmayacağı sonucuna varılabilir. Ayrıca; yönetim kurulu üyesi olarak ya da karar alma süreçlerinde yer alan yapay zekâ, kararları etkileyeceği için farklı çevrelerden insan üyelerin de yönetim kurulunda bulunması gerekliliği savunulabilir. Böylece etkili bir şekilde fikir teatisi yapılabilecek ve yapay zekânın aldığı her kararın kayıtsız şartsız kabulü söz konusu olmayacaktır. Özellikle kadın üyelerin olması kapsayıcılığı sağlayacak ve farklı perspektifleri yönetim kuruluna kazandıracaktır. Ayrıca blok zinciri üzerinden yapılan toplantılar, farklı yerlerde yaşayan kişilerin üyeliğine imkân sağlayacak ve bu da çeşitliliğin önünü açacaktır. Blok zinciri teknolojisinin sonuçları henüz tam olarak öngörülebilir değilse de doktrinde bu teknolojinin şirketler hukukunda bir devrimin habercisi olmayacağı da savunulmaktadır. Bunun sebebi ise çoğunluk ve azınlık arasındaki menfaat çatışmaları veya organların kontrolü gibi sorunların temel niteliği haiz olup teknolojiye bağlı olmamasıdır. Ancak iflas işlemleri ve önleyici yeniden yapılandırmalar gibi süreçler blok zinciri tabanlı olacak ve bu da likidite konularına ilişkin yeni çalışmalar ortaya çıkmasına yol açabilir. Ayrıca, blok zinciri şirketlerin durumlarını tespit ederek iflasları önleme ve dolayısıyla şirketlerin kurtarılmasına katkı sağlayacaktır. Tüm bu konularla bağlantılı olarak şirketlerin blok zinciri ile uyumlanmak zorunda olup olmadığı da incelenmelidir. Daha net bir ifade ile şirketlerde yeni teknolojilerin kullanılmamış olmasının yönetim kurulu üyeleri nezdinde özen yükümlülüğü çerçevesinde sorumluluk ortaya çıkarıp çıkarmayacağı incelenmelidir. Buna göre, istisnalar olması ihtimaline karşın şirketlerin yapay zekâ kullanmak zorunda olmadığı savunulabilir. Ancak blok zinciri uygulanması zorunlu hale gelebilir ve bu durumda şirketler tarafından kullanılmazsa hukuka uygun davranılmamış olacaktır. Öte yandan, zorunlu olmadığı ihtimalde de kullanılmamasının yönetim kurulu üyelerinin özen borcuna aykırılık teşkil edebileceği ileri sürülebilir. Yani blok zinciri mevcut bir teknoloji ve bu durumda özen yükümlülüğü çerçevesinde yönetim kurullarının şirketleri blok zincirine adapte etmekle yükümlü olup olmadığı büyük ihtimalle gündemde kalacak. Ayrıca, birleşme ve devralmalarda due diligence aşamasında yapay zekâya başvurulması, yönetim kurulu üyelerinin yükümlülüklerini etkileyebilir. Yukarıda da belirtildiği gibi, yönetim kurulu üyelerinin şirkete karşı bir özen borcu vardır. Ancak yeni teknolojiler süreçleri hızlandırmakta ve şirket de gelir elde etmek amacıyla kurulmuş bir organizasyondur. Bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin dünyadaki gelişmelerden haberdar olması gerekmektedir. Bu yüzden bu teknolojilerden yararlanmamanın sonuçları incelenmelidir. Özen yükümlülüğüne aykırı olup olmadığı bu çalışmada incelenen hususlardandır. Son olarak merkeziyetsiz otonom organizasyonların kurumsal yönetim açısından pek çok avantajı olmakla birlikte, yasal niteliği konusunda fikir birliğine varılamaması ve kendilerine atfedilen sorumlulukların sınırlarının belirlenememesi gibi yasal riskleri de vardır. Ayrıca, işbu organizasyonların bazı özellikleri hâlâ belirsizdir. Örneğin, ademimerkeziyetçiliğin sadece altyapı düzeyinde yani blok zinciri sisteminde kalması ya da yönetim düzeyini yani herhangi bir grup tarafından kontrol edilmemeyi de içermesi gerekliliği tartışılan bir konudur. Amacına ulaşması için yönetimi de içermesi gerektiği savunulabilir. Ancak, akıllı sözleşmelerden oluşan bir organizasyonun varlık olarak kabul edilmeme olasılığı da mevcuttur. İşte bu çalışma anılan bu noktalara ilişkin değerlendirmeleri sunarak literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Böylece dijitalleşmenin şirketler hukukunu hangi yönlerde değiştirebileceği daha net bir şekilde anlaşılacak; hem avantajları yönünden hem de dezavantajları yönünden ele alınan gelişmelerin hukuki kurumları değiştirme potansiyelinin incelenmesi kapsayıcı bir tablo çizilmesine katkı sağlayacaktır.
Özet (Çeviri)
Digitalisation has affected company law as well as many areas in recent years. Artificial intelligence and blockchain technologies are leading in this regard. Whereas artificial intelligence manifests itself in issues such as management and auditing, blockchain technology is located in many processes from the formation of the company to its termination. This thesis examines artificial intelligence as a board member and an assistant in decision-making processes and emphasises its role in appointing board members. It also scrutinises the impact of artificial intelligence on external audits. In addition, it analyses blockchain technology regarding issues such as the formation of the company, keeping the documents, conducting meetings, and dissolution via blockchain. Blockchain technology, which is used with smart contracts, paves the way for forming decentralised autonomous organisations. This thesis also examines the effects of digitalisation on corporate governance, with reference to corporate governance principles. Moreover, it evaluates how shareholder rights, minority shareholder rights, and current issues such as board diversity will be ameliorated in the future. Although there will be no major change in the short term, it can be claimed that digitalisation will eventually mark an era in company law and corporate governance. More studies on these issues and their legalisation activities are expected to increase in the following periods.
Benzer Tezler
- A new approach to corporate social responsibility: Corporate digital responsibility, analysis of Turkish banking and e-commerce sectors
Kurumsal sosyal sorumluluğa yeni bir yaklaşım: Kurumsal dijital sorumluluk, Türk bankacılık ve e-ticaret sektörlerinin analizi
CEYDA CİHAN AYDOĞDU
Doktora
İngilizce
2024
BankacılıkGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BANU MÜJDE BASKAN KARSAK
- Changing structure of supply chain management in Turkey after covid-19
Covid-19 sonrası Türkiye'de tedarik zinciri yönetiminin değişen yapısı
OMAR ALTALEB
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
İşletmeİstanbul Aydın Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HATİCE ŞEHİME ÖZÜTLER
- Sürdürülebilir gelişmede veri yönetimi, şeffaflık ve kurumsallaşma: Türkiye mevcut durum tespiti
Data management, transparency, and institutionalization in sustainable development: Current situation assessment in Turkey
HÜMEYRA ALTINIŞIK
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EBRU KERİMOĞLU
- İnsan kaynakları yönetimi uygulamalarının örgütsel bağlılık üzerindeki etkisi belediye çalışanları üzerinde bir inceleme
The effect of human resources management on organizational commitment sample of municipal employes
MESUT BALKAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2020
Kamu Yönetimiİstanbul Aydın Üniversitesiİşletme Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MURAT ADİL SALEPÇİOĞLU
- The use of chatbots in customer service: A qualitative analysis on customers' perception
Müşteri hizmetlerinde sohbet botlarının kullanımı: Müşteri algısı ile ilgili nitel bir analiz
AYŞE BARIŞ
Yüksek Lisans
İngilizce
2021
İletişim BilimleriYaşar Üniversitesiİletişim Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ DİLEK MELİKE ULUÇAY