Geri Dön

Construction clusters in Turkiye's metropolitan provinces: A research on urban spatial growth

Türkiye'nin büyükşehirlerinde inşaat kümeleri kentsel mekânsal büyüme üzerine bir araştırma

  1. Tez No: 835155
  2. Yazar: ECE ÖZDEN PAK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ALİYE AHU AKGÜN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 253

Özet

Gelişmiş ülkelerdeki metropoliten alanlar, yürütülen kentsel politikalar neticesinde çekim merkezlerine, cazip bulunan yerleşim alanlarına dönüşmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise yürütülen kentsel politikalarla bir yandan metropoliten alanlar elde edilmeye çalışılırken, diğer taraftan planlı mekânlar oluşturma ve kentsel büyümeyi kontrol altında tutma mücadelesi devam etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde planlı mekanların elde edilmesi ile ilgili konular en alt ölçekte, kontrolsüz kentsel gelişimin bir uzantısı olarak ortaya çıkıp ülke bütününü etkileyen sorunlar haline gelmektedir. Bu konuya ilişkin literatür çok katmanlı bir teorik arka plana sahip olup bu ülkelerde yürütülen kentsel mekânsal politikalar hakkında geniş bir tartışma alanı sunmaktadır. Bu noktadan hareketle arazi kullanımının sürdürülebilirliği üzerine süregelen tartışmaları, kentleşme süreci kapsamında yapılı çevre üretiminde tekrarlanarak yapılan yaygın hataları, kentsel büyüme ve metropolitenleşme sürecini anlamak için dünya literatürünü taradık. Araştırma başında belirlediğimiz anahtar kelimeler; kentleşme, kentsel büyüme ve kent planlama ile metropolitenleşme üzerinden 2 grupta bibliografya taraması gerçekleştirdik. Ardından kentleşme ve metropolitenleşme süreçlerini Amerika kıtası, Avrupa kıtası ve İstanbul tarihçesi özelinde Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti genelinde irdeledik. Temel amacımız Türkiye yerleşimlerinde yaşanan süreci anlamak, dünya örnekleri ile karşılaştırmak ve ilişkilendirmekti. Bunu yaparken alışılagelen doktora araştırmalarının dışına çıkarak tümevarım yöntemini izledik. Dünya literatürü, farklı coğrafyalardaki süreçler ve günümüzde gerçekleştirilen araştırma örneklerini inceleyerek Türkiye'deki metropolitenleşme sürecini en kapsamlı şekilde ele alacağımız araştırma kurgusunu oluşturduk. Araştırmanın dünya literatürüne dair kısmında yaşanan gelişigüzel kentsel büyüme ve metropolitenleşme süreçlerinin gelişmekte olan ülkelerde arazi kullanım çeşitliğine olumsuz etkileri öne çıkarken ancak sosyo-ekonomik gelişme ele alındığında olumlu katkılarına ilişkin değerlendirilmelerin yapılabildiğini gördük. Farklı kıtalarda / coğrafyalarda sürece ve sonuca ilişkin literatür ve mevzuat incelemesinde ise Türkiye'nin metropollerinin idari sınırlarla, dünya metropollerinin ise işlevsel kentsel alanlarıyla tanımlandığını tespit ettik. Buradan yola çıkarak araştırmanın ana hipotezi“Türkiye'de kentleşme mevzuat ile şekillendirilmekte”olarak belirledik. Yedi kategoride derlediğimiz yapı kullanma izin belgesini (yapı ruhsatı) birincil veri olarak alıp dağılımı ve yoğunluğunu illerin büyükşehir belediyesi olma ve çevre düzeni planı varlığı üzerinden inşaat kümelenme kapasitesini değerlendirmeyi amaçladık. Ayrıca, ülkemiz mevzuatında nüfus haricinde bir kıstas olmadığı için OECD ve diğer uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen kriterlerden farklı olarak Türkiye'deki illerin birer metropoliten ya da mevzuatta belirtilen ismi ile büyükşehir belediyesi olup olmadığının anlaşılması için, literatürden ve ülkemiz dinamiklerinden hareketle metropoliten alanların okunması için temel kriterler seti belirledik. Araştırma Türkiye'nin bütün illerini kapsamakta, metropoliten alanlara odaklanarak kentsel politikaların mekânsal yansımalarını irdelemekte. Bunu yaparken metropoliten alanların gelişiminin, ulusal mekânsal politikalardaki değişikliklerin ve bunların yerleşimler üzerindeki etkisinin izini sürdük. Yürütülen kentsel mekânsal politikanın Türkiye'nin illerindeki yapılı çevreye dayalı bir“süreç”olduğuna ilişkin yaygın söylemi test ettik. Türkiye'nin hem başat hem de metropoliten kenti olan İstanbul'daki kentsel yığılmanın çevre illeri de etkilediği iddiası başta olmak üzere, İstanbul'un yanı sıra ilk büyükşehir belediyesi ilan edilen İzmir ve Ankara'nın bulunduğu coğrafyada komşuluğundaki iller ile ilişkisini irdeledik. Mekânsal-zamansal analiz ile yerleşimlerde artan yapı kütlesi ile kentsel gelişim politikaları arasında güçlü bir bağ olduğuna dair varsayımı ortadan kaldırmaya çalışırken yapı ruhsatlarının kümelenme eğilimini inceleyerek kümelenme merkezleri, kümelerden yapısal saçaklanmanın hangi yöne doğru ilerlediğini ortaya koyduk. Türkiye'de ve dünyadaki diğer gelişmekte olan ülkelerde metropoliten alan olmanın kentleşmeye, kentleşmenin ise hem alansal hem de hacimsel olarak yapılaşmanın artması anlamına geldiğini gördük. İstatistiksel sonuçlar ile mevzuat ve literatür okuması doğrultusunda, Türkiye'de kentleşme ile yapılaşmanın artışına ilişkin eğilimin 1980'ler itibarıyla sürdürülen konut ve inşaat politikalarıyla paralel olduğunu gördük. 2000'li yıllarda metropoliten alanlarla ilgili kurumsal değişimlerin ise bu süreci desteklediğini tespit ettik. Bu noktada, Türkiye'nin kırsal yerleşimlerinin kentsel alanlara oranla yüzölçümü olarak daha büyük olduğunu ve tarımsal üretim ülkesi olduğunu, bu nedenle arazi kullanım çeşitliliğinin sürdürülebilirliğinin hem büyükşehir hem de büyükşehir olmayan illerde en önemli konu olduğunu belirtmek önem arz etmekte. İçinde bulunduğumuz dönemi de dikkate alarak iklim krizinin gündeme oturduğu günümüzde, kentleşme adına olsa bile, kırsal yerleşimlerin ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğinin tehlikeye atılmasına zemin hazırlayacak siyasi kararların gelişi güzel alınamayacağını, yoksa yıkıcı sonuçları olacağını vurgulamalıyız. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda resmi kaynaklar üzerinden veri elde etmek hala büyük bir sorun olup açık veri kaynakları da sınırlı. Araştırmamız inşaatın beslediği kontrolsüz kentsel büyümeyi kanıtlama arayışında; mekânsal politik eğilimleri okumak için kullanılan Moran Endeksi ile analizleri içermekte ve yapı ruhsatlarını bir başka gözle değerlendirerek veri bulma sıkıntısının üzerinden gelip metropoliten şehir ağını okumanın alternatif bir yolunu sunmakta. Derinlemesine mekânsal-zamansal analiz yapabilmek için yapı ruhsatlarını topluca değerlendirip Türkiye'nin son on beş yıllık imar yönelimine baktık ve ardından büyükşehir mevzuatının kırılma noktası olan 2013 yılında yürürlüğe giren 6360 sayılı yasanın akabindeki dört yıla odaklandık. Yapı ruhsatı verilerini TÜİK'ten temin ettik ve CBS tabanlı yazılım(lar)dan yararlanarak mekânsal analizlerini yapıp çıkan istatistiki sonuçları görselleştirdik. Öncelikle tüm yapı ruhsatlarının, ardından öncelik sırasına göre konut yapılarının, sonra sırasıyla endüstriyel, ticari, turizm, eğitim ve kültür yapılarının kümelenme eğilimlerini, varsa küme merkezlerini ve kümelenme kapasiteleri ile bu kapasitenin sürdürülebilirliğini ortaya koymak için keşifsel mekânsal veri analizi uyguladık. Bunun yanı sıra veri setini istatistiksel analizlerde kullanmadan evvel kendi içinde tutarlılığını Pearson Korelasyonu ile doğruladık. İnşaatın gruplandırdığımız alt kümelerini araştırmak için ArcGIS programı içinde bir modül olarak bulunan Moran Endeksi (Moran's I) uyguladık, veri setlerini değiştirirken kümelenmenin nasıl etkilendiğini görmek ve sonuçların doğruluğunu teyit etmek için GeoDa programında da aynı verileri analiz ettik. Moran Endeksin lokal analiz ürünü olan LISA haritaları 2014-2017 yılları arasında Mekânsal Gecikme (Spatial Lag) sonuçları ile çaprazladık. Detayda incelenen aynı zaman zarfı için ayrıca işlem hacmi üzerinden kırsal parsellerden kentsel hizmet parsellerine son gayrimenkul birim satış değişikliklerini değerlendirdik. Detayda incelenen zaman zarfına ait haritalarda karmaşık desenler ortaya çıktı. Analizler sonucunda ortaya çıkan il kümeleri ve küme merkezleri; farklı alt kümelerdeki inşaat artışı ve bu inşaat artışı ile kentsel gelişmenin bağını anlayıp yorum yapabilme kabiliyetimizi arttırdı. Çevre düzeni planı mevcudiyeti ise yorum yaparken bizleri yönlendirdi. Ayrıca iller arasında bir ağ yapısı da ortaya çıktı. Araştırma, yapı kullanma izin belgelerinin dağılımını kullanarak büyükşehir ağını konut inşaatı üzerinden okumanın alternatif bir yolunu ortaya koydu. Bunun yanı sıra sanayi, turizm ve ticari yapı ruhsatlarına dair görseller bütünde ve türüne göre inşaat yatırımında daha çok tercih edilen illeri okumayı sağladı. Elde edilen sonuçlarla ülkenin mevcut arazi kullanımı yönelimi ve bölgesel çeşitliliği tanımlanmakta. Türkiye'deki büyükşehir belediyelerinin ağı ve şehirlerin fizik mekân potansiyeli hem büyükşehir hem de büyükşehir olmayan illerdeki yapılaşma türü ve yapılaşma türlerinin eğilimi üzerinden, inşai kütle kümelenmeleriyle ortaya konulmakta. Bu araştırma ile Türkiye'de süregelen kentsel mekânsal politikalar üzerinden yapılaşma / inşaat faaliyetleri ile ilişkili kentsel saçaklanma, bütünleşik kentleşme ve artış kazanan yapılaşmanın çevre illere etkisi üzerine ülke düzeyinde bir çalışma yürüttük ve tatmin edici sonuçlar elde ettik. Ülkemizde, neo-liberal dönemde yürütülen kentsel politikaların mekân üzerinden okunmasını sağlayan, analizlerle doğrulanan bulgular içeren, analitik olduğu kadar izlenen araştırma yöntemi uyarınca ampirik de bir çalışma ortaya koyduk. Yukarıda da değindiğimiz üzere; ülkemiz metropoliten alanlarını kapsayan mevzuat kentleşmenin inşaat yatırımlarıyla eşleştirildiği dar kapsamlı ve eski dünya düzenine ait kalmaktadır. İnşaata dayalı büyümenin yıkıcı sonuçlarının kontrol altına alınması için ilk adımın atılacağı ve incelenmesi gereken iller bu araştırmanın sonuç bölümünde yer almakta olup gerekçeleri detaylarıyla analiz bölümünde paylaşılmaktadır.

Özet (Çeviri)

Metropolitan areas in developed countries are turning into attraction centres and attractive residential areas as a result of the urban policies carried out. In developing countries, on the one hand, metropolitan areas are tried to be obtained with the urban policies carried out. On the other hand, the struggle to create planned spaces and keep urban growth under control continues. In developing countries, the issues related to the acquisition of planned spaces emerge as an extension of uncontrolled urban development at the lowest scale and become problems that affect the whole country. The literature on this subject has a multi-layered theoretical background and offers a comprehensive discussion of the urban spatial policies in these countries. From this point of view, we searched the world literature to understand the ongoing debates on the sustainability of land use, the common mistakes made repeatedly in the production of the built environment, and the urbanisation and metropolitanization process. We determined a bunch of keywords at the beginning and conducted a bibliography search in 2 packs. The first is urbanisation, urban growth, and urban planning. The second is metropolitanisation. Then, we examined the urbanisation and metropolitanisation process of the American continent, the European continent and particularly the history of Istanbul throughout the Ottoman Empire and the Republic of Turkey. Our main aim was to understand the process experienced in Turkish settlements and to compare and relate them to world examples. While doing this, we went beyond the usual doctoral research and followed the inductive method. By examining the world literature, processes in different geographies and current research examples, we have created a research design that will deal with the metropolitanization process in Turkey in the most comprehensive way. While the negative effects of the uncontrolled urbanisation and metropolitanisation processes experienced in the world literature of the study on land use diversity in developing countries come to the fore, we saw that evaluations could be made regarding their positive contributions when socio-economic development is taken into consideration. In the world literature and legislation review, we noticed that administrative borders define Türkiye's metropolises, while world metropolises are defined by their functional urban areas. Thus, we determined the main hypothesis:“Urbanization in Türkiye is shaped by legislation”. In addition, since there is no criterion other than population in our country's legislation, we have determined essential criteria based on the literature to understand whether each province in Türkiye is a metropolitan municipality, unlike the criteria set by the OECD and other international organizations. The research covers all provinces of Türkiye and examines the spatial reflections of urban policies by focusing on metropolitan areas. In doing so, we traced the development of metropolitan areas, changes in national spatial policies and their impact on settlements. We tested the widespread discourse that the urban-spatial policy implemented is a“process”based on the built environment in Türkiye's provinces. In addition to the claim that the urban agglomeration in İstanbul, which is both the dominant and metropolitan city of Türkiye, also affects the surrounding provinces, we examined the relationship between İzmir, which was declared the first metropolitan municipality, and Ankara, with its neighbouring provinces in their geographical location. While trying to dispel the assumption that there is a strong link between the increasing building mass in settlements and urban development policies with a Spatiotemporal analysis, we examined the clustering trend of building permits. We revealed in which direction the structural eaves from clusters and clusters are moving. We have seen that being a metropolitan area in Türkiye and the rest of the developing countries means urbanisation, and urbanisation means increasing structuring in terms of area and volume. In line with the statistical results, the legislation and the literature readings, we saw that the acceleration trend in urbanisation and construction in Türkiye parallels the spatial policies that continued as of the 1980s. We found that institutional changes in metropolitan areas in the 2000s supported this process. At this point, it is essential to state that Türkiye's rural settlements are more extensive than urban areas and that it is a country of agricultural production, so the sustainability of land use diversity is the most crucial issue in both metropolitan and non-metropolitan provinces. Considering the current period, we should emphasise that in today's climate crisis, even in the name of urbanisation, political decisions that will pave the way for endangering rural settlements and agricultural production cannot be taken haphazardly, or they will have devastating consequences. Acquiring data from official sources is still a significant problem in most of the developing countries, and open data sources are also limited. Our research shows an alternative way of reading the metropolitan city network by establishing the uncontrolled urban growth fuelled by construction, using the Moran Index, which is used to read spatial political trends, and evaluating building occupancy permits from a different perspective by overcoming the problem of finding firm data sets. In order to make an in-depth Spatiotemporal analysis, we evaluated the building permits collectively and looked at the development trend of Türkiye for the last fifteen years, then focused on the four years following law no. 6360, which came into force in 2013, was the breaking point of the metropolitan legislation. We obtained the building permit data from TURKSTAT, made spatial analyses using GIS-based software(s), and visualised the statistical results. First, we used exploratory spatial data analysis to reveal the clustering trends of all building permits, then residential buildings in order of priority, then industrial, commercial, tourism, educational and cultural buildings, cluster centres, and if any, clustering capacities and sustainability of this capacity. In addition, we verified its consistency with Pearson Correlation before using the data set in statistical analysis. We applied the Moran Index as a module within the ArcGIS program to search for construction clusters, We also analyzed the same data in the GeoDa program to see how clustering was affected when changing datasets and to confirm the accuracy of the results, and crossed it with Spatial Lag results between 2014 and 2017. We evaluated the last real estate unit sales changes from rural plots to urban service parcels over the transaction volume for the same period examined in detail. We aimed to evaluate the distribution and density of the building occupancy permits, which we compiled into seven categories, and to evaluate the construction clustering capacity of the provinces through the existence of a metropolitan municipality and the presence of a top-scale plan. During the time studied in detail, complex patterns emerged on the maps. The provincial clusters and cluster centres that emerged as a result of the analyses increased our ability to understand and interpret the connection between the increase in construction and urban development. In addition, a network structure has emerged among the provinces. The existence of the top-scale development plans guided us as well. The research revealed an alternative way of reading the metropolitan network through construction by data and analysis. In addition, the visuals of industry, tourism and commercial building permits made it possible to read the provinces that are more preferred for construction in general and the type of construction investment. The obtained results define the country's current land use and regional diversity. The network of metropolitan municipalities in Türkiye and the physical space potential of cities are revealed by building mass clusters based on the type of construction and the trend of construction types in both metropolitan and non-metropolitan provinces. With this research, we conducted a country-level study on the effects of urban sprawl, integrated urbanization and increasing construction in the surrounding provinces related to construction and construction activities through ongoing urban spatial policies in Türkiye, and we are satisfied with the obtained results. In Türkiye, we have put forward an empirical study in accordance with the analytical and the followed research method, which enables the reading of the urban policies carried out in the neo-liberal period through space, containing findings confirmed by analyses. As mentioned above, the metropolitan areas' legislation is from the old-world order and narrow-scoped, where urbanisation matches construction investments. In the conclusion part of this research, the provinces that can be selected as pilots and need to be examined to control the devastating consequences of construction-based growth are included, and their reasons are shared in detail in the analysis part.

Benzer Tezler

  1. Uzaktan çalışmanın konut hareketliliğine etkisi: İstanbul- Kocaeli- Tekirdağ kent bölgesi örneği

    The effect of remote working on residential mobility: The case of İstanbul- Kocaeli - Tekirdağ city region

    HATİCE NUR GÜMÜŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HATİCE AYATAÇ

    DOÇ. DR. MUHAMMED ZİYA PAKÖZ

  2. Resmi ilköğretim okulu rehber öğretmenlerinin görevlerini gerçekleştirme düzeyine ilişkin bir çalışma

    The level of Turkish primary school counselors' performance

    ALİ BIÇAK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    Eğitim ve ÖğretimAkdeniz Üniversitesi

    Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. TÜRKAN MUSTAN

  3. Diyalojik iletişim kuramı ekseninde dijital kurumsal iletişim: Türkiye'deki büyükşehir belediyelerinin mobil uygulamaları ve kullanıcı yorumları üzerine bir analiz

    Digital institutional communication on the axis of dialogic communication theory: An analysis on the mobile applications and user comments of metropolitan municipalities in Turkey

    SELDA SARAL GÜNEŞ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Halkla İlişkilerAkdeniz Üniversitesi

    İletişim Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AHMET AYHAN

  4. Göç bağlamında yurttaşlık ve toplumsal cinsiyet: Türkiye kökenli Amsterdamlı kadınların yurttaşlık deneyimleri

    Başlık çevirisi yok

    ECE ÖZTAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Siyasal BilimlerMarmara Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

    PROF. DR. DENİZ VARDAR

  5. Otantisite inşası çerçevesinde Türkiye'de bağlama icrasının değişim süreci: Gelenek, icat, ihtilaf, ihya

    The change process of bağlama performance practice in the context of authenticity construction: Tradition, invention, conflict, revival

    ERDEM ŞİMŞEK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Müzikİstanbul Teknik Üniversitesi

    Müzikoloji ve Müzik Teorisi Ana Bilim Dalı

    PROF. SONGÜL KARAHASANOĞLU