Geri Dön

Sustainable park model: A qualitative approach in sustainability assessment of parks

Sürdürülebilir park modeli: Parkların sürdürülebilirliklerinin değerlendirmesi için niteliksel bir yaklaşım

  1. Tez No: 841709
  2. Yazar: MELODY SAFARKHANI
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MUHAMMED ALİ ÖRNEK
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Peyzaj Mimarlığı, Landscape Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Peyzaj Mimarlığı Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 309

Özet

Sürdürülebilirlik bağlamında gelişmekte olan kamusal açık alanların zaman içinde kentleşmiş bir bölgenin genel sürdürülebilirliğine katkıda bulunduğu bilinmektedir. Kentsel çevrenin ayrılmaz bir parçası olan sürdürülebilir parklar, çevresel, sosyal, kültürel ve ekonomik faydalar sağladıkları için sürdürülebilir kalkınmada çok önemli bir rol üstlenmektedir. Parkların sürdürülebilir hale getirilmesi, birçok farklı etkene bağlı olduğundan karmaşık bir süreç olarak kabul edilmektedir. Parkların sürdürülebilirliğini sağlamanın bir yolu olarak, sürdürülebilirlik değerlendirme araçları, günümüzde ve gelecekte olumlu net sürdürülebilirlik kazanımları sağlamayı vurguladıkları için büyük önem taşımaktadır. Uluslararası kabul görmüş park sürdürülebilirlik değerlendirme araçları, parklardaki sürdürülebilirlikle ilgili eylemlere ve girişimlere rehberlik eden kriterler ve göstergelere sahiptir. Bu araçlar öncelikli olarak sürdürülebilirliğin çevresel ve ekonomik boyutlarına odaklanarak parkı bu boyutlarda değerlendirmek için yerel yönetimlerden bilgi ve nicel veriler elde etmeyi amaçlamaktadır. Bu boyutların yanı sıra, bu araçlar içerisinde sosyal ve kültürel boyutlara da odaklanan kriterler ve göstergeler yer almaktadır. Mevcut park sürdürülebilirlik değerlendirme araçları, güncel sürdürülebilirlik uygulamalarına ilişkin olarak yetkililere ve nihai karar vericilere rehberlik etmede kısmen başarılıdır. Ancak parkların sürdürülebilirlik vizyonunu oluşturmaya yönelik çabalarına rağmen park kullanıcılarını doğrudan değerlendirme süreçlerine dahil etmedikleri için bütüncül bir yaklaşım izlenememektedir. Diğer bir deyişle, bu araçların konuya yaklaşımında, sürdürülebilirlik değerlendirmesi açısından kullanıcı odaklı bir yaklaşım dikkate alınmamaktadır; bu durum da kullanıcıların parka ilişkin algı ve tercihlerinin göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı, bu çalışma özellikle park kullanıcılarının parkların sürdürülebilirlik değerlendirmesine nasıl dahil edileceğine yönelik tartışmalar açılması amaçlanmaktadır. Bu çalışma, sürdürülebilirlik ilkeleri bağlamında- parklarda sürdürülebilirlik kavramının etkin kullanımı için mevcut park sürdürebilir araçlarına tamamlayıcı bir araç öneren bir model ortaya koymaktadır. Çalışmada önerilen sürdürülebilir park modeli, insanları sürdürülebilirlik değerlendirmesine dahil etmenin önemine odaklanarak parkların sürdürülebilirliklerinin değerlendirmesine niteliksel bir yaklaşım olarak kabul edilebilir. Ayrıca bu geliştirilen model, park kullanıcılarının tercihlerini ve algılarını dikkate alan sürdürülebilir uygulamaların, çevreye, yerel topluluğa ve ekonomiye uzun vadeli faydalar sağlayacağının önemini vurgulamaktadır. Sürdürülebilirlik, bağlama bağlı ve yere dayalı bir olgudur ve sürdürülebilir bir mekân yaratmaya ilişkin uygulamalar, insanları mekâna bağlamada potansiyel itici güçler olarak kabul edilmektedir. İnsanlar ve mekân arasındaki karşılıklı ilişkileri anlamak, sosyal motivasyonları gerçekleştirmek ve sürdürülebilirliğe yönelik yaklaşımları belirlemek açısından büyük önem taşır. Üstelik sürdürülebilirlik, bir mekânın sadece somut/maddi yönleriyle ilgili değildir; bunun yerine maddi olmayan yönleri de ele almaktadır. Çünkü mekanlar sadece coğrafi konumlardan ibaret olmayıp bünyelerinde barındırdıkları insani değerler, inançlar ve bağlardan oluşan insan-mekân etkileşiminin sağlandığı alanlardır. Mekân olarak parklar, hem somut/maddi hem de soyut/maddi olmayan boyutların ve süreçlerin ürünüdür; parklar dinamik bir yapıya sahiptir ve insan-yer ilişkisindeki değişimlerin etkisi altındadır. Buna göre, sürdürülebilirlik dönüşümü tartışılırken hem dış hem de iç boyutların dikkate alınması gerekmektedir. Yer duygusu, sürdürülebilirlik dönüşümünün içsel boyutlarından biri olarak kabul edilir. Çünkü sürdürülebilirlik, insanların biyolojik, psikolojik ve kültürel ihtiyaçlarının yerine getirilmesiyle, onların refahlarının ve yaşam kalitelerinin sağlanması ile ilgilidir. Yer duygusunun yaratılması bu ihtiyaçların karşılanmasına bağlı olduğundan, yer duygusu sürdürülebilirliğin bir göstergesi haline gelmektedir. Ayrıca yer duygusu, bir yere aidiyet ve katılım duygusuyla doğrudan ilişkilidir. Daha açık bir ifadeyle, yer duygusu, yer bağlılığı, yer kimliği ve yer bağımlılığı gibi göstergelerle tanımlanır; özellikleri ve bileşenleri ile bir yer, kullanıcıları için bu fikir kümelerini üretir. Buna göre çalışma, sürdürülebilir park planlanması, tasarımı ve yönetimi bağlamında yer duygusunun rolünü keşfetmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, çalışma, yer duygusu ile parkın fiziksel peyzajı ve park tarafından sunulan hizmet ve olanaklar arasındaki bağlantıyı sürdürülebilir yer şekillendirme bağlamında araştırmaktadır. Sonuç olarak, çalışma, parkların değerlendirilmesi için yeni bir kavramsal çerçeve önermektedir. Bu kavramsal çerçeve toplumların sürdürülebilir kalkınmasına doğru ilerlemeyle sonuçlanan parklar bazında sürdürülebilir dönüşüm için bir temel oluşturmayı hedeflemektedir. Bir parka ilişkin yer duygusu düzeyini ve oluşumunda etkili olan faktörleri anlamak için çalışma, bileşen tabanlı süreç modeline dayalı nitel bir yaklaşımı içeren bir model ortaya koymaktadır. Bu amaçla çalışmada öncelikle modelin bileşenlerinin oluşturulması ve süreçlerinin açıklanması üzerinde durulmuştur. Model, görüşme ve yer duygusu ölçümü olmak üzere iki setten oluşmaktadır. Görüşme seti, park kullanıcılarının parkın fiziksel peyzajı ve sağlanan hizmet ve olanakları ile ilgili algılarını ve tercihlerini ortaya koymaktadır. Görüşme setinde yer alan sorular dört hiyerarşik kategoride yer almaktadır. Bu kategoriler soruların boyutları, odakları, bağlamları ve içeriklerini belirtmektedir. Soru boyutları, davranışsal, duygusal, bilişsel ve demografik başlıklar dahil olmak üzere insan-yer etkileşimi boyutlarına göre seçilmiştir. Bu boyutlar altında, sorular beş ana odak kategorisine ayrılmıştır: davranışlar ve deneyimler, görüşler ve değerler, hisler ve duygular, bilgi, duyusal ve arka plan. Çalışma, park sürdürülebilirliği konusunda mevcut park sürdürülebilirlik değerlendirme araçları ve literatürde ortaya konulan kriter ve göstergelere dayalı olarak soruların bağlamlarını belirlemektedir. Kullanıcı profili, kullanım modu, alan, rekreasyon, yeşil alan, su elemanları, hareket ve erişilebilirlik ağları, kent mobilyaları, hizmet tesisleri ve hizmet olanakları, atık-temiz çevre, hayvanlar için kapsayıcılık, kültür odaklı, mirasın korunması, katılımcı yaklaşımı, eğitim odaklı, duygusal ve çok duyusal bağlamları modelin görüşme seti için seçilmiştir. Bu modele göre, soruların boyut, odak ve bağlamı sabittir ancak soruların içeriği bağlamlara ve incelenmekte olan örneğin özelliklerine göre tasarlanmalıdır. Yer duygusu ölçümü olarak adlandırılan modelin ikinci seti, dört ayırt edici özelliğe göre belirlenir: kutupluluk, doğrudanlık, bileşenler ve boyutlar. Kutupluluğun tartışmasında ikinci sette yer duygusu olmamasından pozitif kutup arasında değişen yarı kutuplu ölçekleme kullanılır. Boyutla ilgili olarak, çok boyutlu bir ölçek yaklaşımı kullanır; bu nedenle, bir yer duygusunun göstergeleri olarak kabul edilen yer bağlılığı, yer bağımlılığı ve yer kimliğinin üç boyutu ele alınmaktadır. Her boyutun iki bileşeni vardır; buna uygun olarak, çok bileşenli yaklaşım, modelin ikinci seti içinde uygulanmaktadır. Bileşenler, parkın kullanıcıları tarafından, her bir yer duygusu göstergesinin düzeyini anlamak için derecelendirmeyi amaçlayan cümleleri içermektedir. Doğrudanlık özelliği ile ilgili olarak, bileşenler doğrudan katılımcılara kimlik, bağlanma ve bağımlılık düzeyleri hakkında direkt soru sormadığından, dolaylı teknik seçilir. Buna göre, bu bileşenler ve süreçler seti ile park kullanıcılarının yer duygusu seviyeleri ölçülür. Sonuçların yorumlanması için öncelikle görüşme setinden elde edilen veriler ve bilgiler tematik olarak analiz edilerek alt temalar ve ardından temaları belirlenir. Böylelikle bu alt temalar ve temalar sayesinde ele alınan park için sürdürebilirlik bağlamında çıkarımlar ve önerilerin elde edilmesi sağlanır. Ancak alt temalar ve temalar oluşturulmadan önce kullanıcı yorumları olumlu, olumsuz, tarafsız ve genel olarak etiketlenmektedir. Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki etiket, yer duygusu düzeyine göre belirleyici olarak kabul edilmektedir. SPSS yardımıyla olumlu ve olumsuz olarak etiketlenen yorumlar, yer duygusu ölçüm seti sonuçları ile birleştirilerek, olumlu ve olumsuz yorumlar ile kullanıcıların yer duygusu arasındaki ilişki ortaya konur. Bu modelin uygulanabilirliğinin sağlanması için İstanbul'da bulunan bir halk parkı- Göztepe parkı örnek olarak seçilmiştir. Buna bağlı olarak, veri toplama ve veri analizindeki adımlar gösterilmektedir. Çalışmada 118 kişi (60 kadın ve 58 erkek Göztepe parkı kullanıcısı) ile görüşme yapılmış ve yer duygusu düzeyleri ölçülmüştür. Tematik analiz sonucuna göre 37'si olumlu, geri kalanı olumsuz olmak üzere toplam 129 kutupsal görüş elde edilmiştir. Göztepe Parkı kullanıcılarının yer duygusu ölçüldüğünde ise 5 üzerinden 2,61 puan aldıkları görülmektedir; bu da kullanıcıların parkla ilgili yer duygusuna sahip olduklarını göstermektedir. Genel olarak yaş ve cinsiyetten bağımsız olarak SPSS sonuçları, olumsuz yorumların yer duygusu düzeyi üzerinde olumsuz, olumlu yorumların ise olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Göztepe parkının sürdürülebilirliği için çıkarımlar ve öneriler kısmında temel olarak kullanılan toplam 24 alt tema ve toplam 16 tema türetilmiştir. Bu alt temalar ve temalar doğrudan park kullanıcılarının parkın fiziksel peyzajı ve sunulan hizmetlerle ilgili algı ve tercihlerinden türetilmiştir; bu nedenle park içi eylem ve uygulamaların da dikkate alınarak kullanıcıların yer duygusu düzeylerinin olumlu yönde etkilendiği, böylelikle parkın sürdürülebilirliğine katkı sağlandığı düşünülmektedir. Özetle, park kullanıcılarının algıları ve tercihleri ile yer duygusu seviyeleri arasındaki ilişki karşılıklıdır. Park kullanıcılarının algılarını ve tercihlerini ve yer duygusu düzeylerini anlayarak ve ele alarak, parklar daha sürdürülebilir, yaşanabilir ve insan refahını destekleyici olacaktır. Buna göre, önerilen sürdürülebilir park modeli, park sürdürülebilirlik girişimlerini uyarlamak için yetkililer ve karar vericiler için kullanılabilecek özgün bir yaklaşıma sahiptir. Bu model, parkların sosyal açıdan sorumlu bir şekilde yönetilmesini sağlamak için kullanıcıları sürdürülebilirlik değerlendirmesine dahil etmenin önemini vurgulamaktadır. Ek olarak, sürdürülebilir park modeli, yerel toplulukları sürdürülebilirlikle ilgili park planlama, tasarım ve yönetimine dahil etmenin önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, geliştirilen modelin sürdürülebilirlik girişimleri açısından daha fazla katılım ve desteğe yol açarak, yer duygusunun geliştirilmesine yardımcı olması ve toplumdaki sosyal uyum ve yönetimi teşvik etmesi öngörülmektedir.

Özet (Çeviri)

Public open spaces evolving towards a more sustainable state contribute to the overall sustainability of an urbanized region over time. Sustainable parks, as integral parts of the urban environment, play a crucial role in sustainable development as they provide environmental, social, cultural, and economic benefits. The sustainabilization of parks is recognized as a complex process since it embraces different, however connected, aspects. To ensure parks' sustainability, sustainability assessment tools are of great importance as they emphasize delivering positive net sustainability gains now and into the future. Internationally recognized park sustainability assessment tools are benchmarks to guide sustainability-related actions and initiatives within parks. They concentrate primarily on the environmental and economic aspects of sustainability, and they endeavor to obtain information and quantitative data from authorities to evaluate the park concerning sustainability in these dimensions. In addition, within these tools, there are criteria and indicators which focus on social and cultural aspects. The current park sustainability assessment tools are partially successful in guiding authorities and decision-makers concerning the latest sustainability implementations. However, notwithstanding their efforts to establish parks' sustainability vision, they do not follow a holistic approach; since they do not involve park users directly in the evaluation processes. That is to say, in these tools' perspective user-oriented approach to sustainability evaluation is not considered; thus, users' perceptions and preferences regarding the park are ignored. Accordingly, this study aims to open discussions specifically on how to entail park users in the sustainability assessment of parks. Therefore, the study poses a model as a complementary tool to the current ones for seeking sustainability principles and transitioning towards sustainable states within parks. Indeed, the proposed sustainable park model is a qualitative approach to the sustainability assessment of parks that focuses on the importance of including people in sustainability evaluation. Furthermore, this model emphasizes the importance of sustainable practices by including park users' preferences and perceptions, which provide long-term benefits to the environment, the local community, and the economy. Sustainability is a context-dependent and place-based phenomenon, and practices regarding sustainable placemaking are recognized as potential drivers in connecting people to places. Understanding the interrelationships between people and places is vital to realize social motivations and determining approaches toward sustainability. Moreover, sustainability is not merely about concrete/material aspects of a place; instead, it emphasizes immaterial aspects as well. Because places are not merely geographical locations; rather, they are the manifestation of human-place interaction, which consists of human values, beliefs, and bonds that they are assigned to them. Parks as places are the product of both concrete and abstract/material and immaterial dimensions and processes; parks are dynamic and under the influence of human-place relational changes. Accordingly, while discussing sustainability transformation, both outer and inner dimensions need to be considered. Sense of place is considered one of the inner dimensions of sustainability transformation. Sustainability is about fulfilling the needs and desires of people to ensure well-being and quality of life, which is feasible by meeting the people's biological, psychological, and cultural needs. Since creating a sense of place is contingent on meeting these needs, a sense of place becomes an indicator of sustainability. In addition, a sense of place is associated with the sense of belonging and participation towards a place. More explicitly, the sense of place is defined with indicators including place attachment, place identity, and place dependence; a place with its characteristics and components generates these clusters of ideas for its users. Accordingly, the study aims to explore the role of the sense of place in the context of sustainable park-making. Therefore, the study investigates the link between the sense of place and the park's physical landscape and provided services in the context of sustainable place-shaping. In this way, it better understands and integrates them into the sustainability transformation discourses. As a result, the study proposes a new conceptual framework for the evaluation of parks to be a base for sustainability transformation, which results in moving toward sustainable development of a host community. To understand the level of sense of place regarding a park and the factors influential in its creation, the study designs a model which entails a qualitative approach based on the component-based process model. For this purpose, firstly, the study mainly focuses on constituting the components and explaining the processes of the model. The model consists of two sets: interview and sense of place measurement. The interview set reveals park users' perceptions and preferences regarding the park's physical landscape and provided services. This set comprises questions' dimensions, focuses, contexts, and contents hierarchically. The dimensions are selected based on human-place interaction dimensions, including behavioral, emotional, cognitive, and demographic. The questions are classified into five primary focus categories: behaviors & experiences, opinions & values, feelings & emotions, knowledge, sensory, and background. The study determines the contexts of the questions based on criteria and indicators demonstrated by current park sustainability assessment tools and literature on park sustainability subject; thus, the questions' contexts are user profile, usage modes, site, recreation, green space, water feature, movement and accessibility networks, urban furniture, service facilities, waste-clean environment, animal-inclusive, culture inspired, heritage preservation, participatory approach, education-oriented, emotional, and multisensory. The contents of the questions need to be determined based on the contexts and characteristics of the case under examination. The second set of the study, titled as sense of place measurement, is devised based on four distinguished characteristics: polarity, directness, components, and dimensions. While discussing polarity, the second set uses semi-polar scaling, ranging from not having a sense of place to the positive pole. Regarding the dimension, it uses a multi-dimensional scale approach; thus, three dimensions of place attachment, place dependence, and place identity are considered, which are recognized as indicators of a sense of place. Each dimension has two components; correspondingly, the multi-component approach is also applied within the second set of the model. The components entail sentences aimed to be rated by the park's users to understand the level of each indicator of sense of place. In relation to the directness attribute, the indirect technique is selected since the components do not directly ask participants about their level of place identity, attachment, and dependence. Accordingly, by this set of components and processes, park users' levels of sense of place are measured. To interpret the results, firstly, the data and information obtained from the interview set are thematically analyzed to drive sub-themes and themes for further discussion leading to implications and recommendations for the park. However, before sub-themes and themes generation, the users' views are labeled as positive, negative, impartial, and general. The two labels of positive and negative are considered determiners with respect to the sense of place level. With the help of SPSS, the positively and negatively labeled views are merged with the results of the sense of place measurement set. By doing so, the model investigates the relationship between positive and negative views and users' sense of place. To show how to employ this model, Göztepe park, a community park located in Istanbul city, is used as a case; hence, the steps in data gathering and data analysis are illustrated. Accordingly, 118 people (60 female and 58 male Göztepe park' users) were interviewed, and their levels of sense of place were measured. The interview results are thematically analyzed, and a total of 129 opposing views are obtained, of which 37 views are positive while the rest are negative. Göztepe park users have a total of 2.61 out of 5, which indicates that users have a sense of place regarding the park. In general, regardless of age and gender, the SPSS results demonstrate that negative views have a negative effect on the level of sense of place while positive views positively influence it. With respect to the number of subthemes and themes, a total number of 24 subthemes and a total of 16 themes are derived, which are used as bases for the implications and recommendation part for Göztepe park sustainability. These sub-themes and themes are derived directly from park users' perceptions and preferences regarding the park's physical landscape and provided services; therefore, by considering them in actions and implementations within the park, users' sense of place levels will be positively influenced. Hence, it contributes to the park's sustainability. In sum, the relationship between park users' perceptions and preferences and their sense of place levels is reciprocal, each influencing the other in a reinforcing manner. By understanding and addressing park users' perceptions and preferences and sense of place levels, parks would be more sustainable, livable, and supportive of human well-being. Accordingly, the proposed sustainable park model is a valuable tool for authorities and decision-makers to adapt park sustainability initiatives through this approach. This model emphasizes the importance of integrating people in sustainability evaluation to ensure that parks are managed in a socially responsible way. In addition, the sustainable park model highlights the importance of engaging and involving local communities in park planning, design, and management regarding sustainability, which helps to foster a sense of place and stewardship among the community, leading to greater participation and support for sustainability initiatives.

Benzer Tezler

  1. Sürdürülebilir kent parkları için yönetim stratejileri

    Management strategies for sustainable urban parks

    HİLAL ÖZDEMİR ŞAHİN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Peyzaj Mimarlığıİstanbul Teknik Üniversitesi

    Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HAYRİYE EŞBAH TUNÇAY

  2. Peyzaj şehirciliği bağlamında işlevini yitirmiş havalimanlarının yeniden kullanımına yönelik peyzaj stratejileri: Atatürk Havalimanı örneği

    Landscape strategies for the transformation of abandoned airports in the context of landscape urbanism: Case study of the Atatürk Airport

    DİLER ÇİFTÇİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Peyzaj Mimarlığıİstanbul Teknik Üniversitesi

    Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MELTEM ERDEM KAYA

  3. Kentsel katılım mekanizması olarak dijital ve geleneksel verinin birlikte çalışabilirliği üzerine bir model denemesi, Esenyurt ilçesi kamusal alanları

    A model experiment on interoperability of digital and traditional data as an urban participation mechanism, public areas of Esenyurt district

    MELİKE AKKAYA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZLEM ÖZÇEVİK

  4. Su kaynaklarının doğru kullanımı ile ilgili sürdürülebilir peyzaj değerlendirmesi: Erbil şehrinde mahalle parkları örneği

    Assessment of sustainable landscape in neighborhood parks related with saving water resource: Case study in Erbil city

    SHWAN OTHMAN ORMAZYAR

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2017

    Peyzaj MimarlığıYüzüncü Yıl Üniversitesi

    Peyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı

    ASST. ASSOC. DR. PINAR BOSTAN