Non-varisiyel üst gastrointestinal sistem kanamalarında ürik asidin prognostik önemi
The prognostic significance of uric acid in non-variceal upper gastrointestinal system bleedings
- Tez No: 842023
- Danışmanlar: DOÇ. DR. AKKAN AVCİ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Acil Tıp, Emergency Medicine
- Anahtar Kelimeler: Üst gastrointestinal kanama, Ürik asit, Skorlama sistemleri, Melena, Endoskopi, Upper gastrointestinal bleeding, Uric acid, Scoring systems, Melena, Endoscopy
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: Adana Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Acil Tıp Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 50
Özet
Amaç: Üst gastrointestinal sistem kanamaları (ÜGİK), %8-14'lük ölüm oranı olduğu düşünülen tıbbi bir acil durumdur. . ÜGİK olan hastalarda kanama sonuçlarını tahmin etmek için geliştirilmiş bazı skorlama sistemleri geliştirilmiştir. Rockall skoru (RS) ve Glaskow-Blatchford risk skoru (GBS), klinik uygulamada en yaygın kullanılan skorlama sistemidir. Bu skorlama sistemlerinin mortalite, tekrar kanama, transfüzyon ihtiyacı ve hemostazı öngörmede faydalı olduğu bilidilmiştir. Ürik asit pürin nükleotid metabolizmasının ürünüdür. Hiperüriseminin hipertansiyon, diyabet ve diğer metabolik hastalıklar gibi çeşitli vasküler risk faktörleriyle anlamlı şekilde ilişkili olduğu kanıtlanmıştır. Bu çalışmada Adana Şehir Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Servise başvuran non varisiyel üst gastrointestinal sistem kanama tanısı konan 18 yaş üstü hastalarda ürik asitin prgonostik öneme sahip olup olmadığını araştırdık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Klinik Araştırmalar Etik Kurulu'nun 08.09.2022 tarihli 111 sayılı toplantısının 2127 numaralı etik kurul onayı alındıktan sonra başlandı. Hastanemiz acil tıp kliniğine gelen 01 Ocak 2020-31 Aralık 2022 tarihleri arasında üst gastrointestinal kanama tanısı alan ve hastane otomasyon sistemi ile arşiv sisteminde dosya verilerine tam olarak ulaşılan toplam 189 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik verileri, vital bulguları, acil başvurusu esnasında antekübital venden yapılan venöz örneklemeden çalışılan biyokimyasal, hematolojik ve koagülasyon testleri, AIMS-65, ROCKALL ve GLASGOW-BLATCHFORD skorları, acil servisten sonlanımları, yattığı klinik ve yatış süreleri kaydedildi. Bulgular: Hastaların cinsiyet dağılımı incelendiğinde, hastaların %30,7'sinin kadın (n=58) ve %69,3'ünün erkek (n=131) olduğu görülmektedir. Ayrıca, hastaların yaş ortalaması 61,67 olup, yaşların standart sapması ±19,28 olarak hesaplanmıştır. Hastaların hastalık dağılımı incelendiğinde, hastaların %26,5'inin diyabet (DM) hastalığına, %41,3'ünün hipertansiyon (HT) hastalığına, %29,6'sının koroner arter hastalığı (KAH) hastalığına, %9'unun böbrek yetmezliği (KBY) hastalığına, ve %3,7'sinin serebrovasküler olaylar (SVO) hastalığına sahip olduğu belirlenmiştir. Hastaların başvuru şikayeti dağılımı incelendiğinde, %75,1'inin melena, %9,5'inin hematokezya, %15,3'ünün hematemez, %3,2'sinin baş dönmesi, ve %5,3'ünün senkop şikayeti ile başvurduğu görülmektedir. Endoskopi sonuçlarına ilişkin olarak, hastaların %7,9'unun 1A, %18,5'inin 1B, %31,2'sinin 2A, %12,2'sinin 2B, %11,6'sının 2C, %18,5'inin 3, %1,6'sının Dieulafoy lezyonu ve %1,6'sının Mws sonucu aldığı görülmektedir. Bu sonuçlar, endoskopi sonuçlarının çeşitlilik gösterdiğini ve 2A sonucunun en yaygın olduğunu göstermektedir. Tekrar kanama durumuna ilişkin olarak, hastaların %87,8'inin tekrar kanama yaşamadığı, %12,2'sinin ise tekrar kanama yaşadığı saptanmıştır. Bu sonuçlar, tekrar kanamanın göreceli olarak nadir görüldüğünü göstermektedir. Ürik asit düzeyleri ortalama 5,72±2,15 mg/dL olarak hesaplanmıştır. AIMS65 skoru ortalama 1,14±1,11 iken ROCKALL skoru ortalama 5,44±2,1 olarak tespit edilmiştir. Glasgow-Blechford skoru ortalama 10,02±3,78 olarak bulunurken, eritrosit süspansiyonu kullanımı ortalama 2,92±2,07 ve taze donmuş plazma kullanımı ortalama 1,38±1,52 olarak saptanmıştır. Trombosit ürünü kullanımı ise ortalama 0,2±0,96 olarak ölçülmüştür. Hastaların yatış süresi ortalama 6,05±6,55 gün olarak belirlenmiştir. Ürik Asit ile AIMS65 arasında zayıf bir pozitif ilişki (r = 0,241) bulunmuş ve bu ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p = 0,001). Ürik Asit ile ROCKALL arasında zayıf bir pozitif bir ilişki (r = 0,240) bulunmuş ve bu ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p = 0,001). Ürik Asit ile Glasgow-Blechford skoru arasında orta pozitif bir ilişki (r = 0,310) tespit edilmiş ve bu ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p = 0,000). Ürik Asit ile eritrosit süspansiyonu kullanımı arasında zayıf pozitif bir ilişki (r = 0,232) gözlenmiş ve bu ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p = 0,001). Ürik Asit ile taze donmuş plazma kullanımı arasında zayıf pozitif bir ilişki (r = 0,165) gözlenmiş ve bu ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p = 0,023). Ürik Asit ile yatış süresi (gün) arasında zayıf pozitif bir ilişki (r = 0,164) gözlenmiş ve bu ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (p = 0,024). Ürik Asit ile taze trombosit ürünü kullanımı arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmemiştir (p > 0,05). Sonuç: Çalışmada hastaların çoğunluğunun erkek olduğu saptandı. Hastalarımızda en sık görülen komorbid hastalık hipertansiyondu. En sık başvuru şikayeti melena idi. Tüm hastalara endoskobi yapılmış olup en sık karşılaşılan endoskobi sonucu Forrest 2A idi. İstatistiksel analiz çalışmamız sonucunda, hiperürisemi ÜGİK' e bağlı mortalite oranları üzerinde bağımsız bir risk faktörü olduğu görülmüştür. Artmış serum ürik asit miktarı ile AIMS65 arasında zayıf pozitif, ROCKALL arasında zayıf pozitif ve Glasgow-Blechford skoru arasında orta pozitif olan istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Çalışmamızda serum ürik asit seviyesi arttıkça kan transfüzyon ihtiyacının artması kanama şiddetinin bir göstergesi olduğunu göstermiştir. Yine çalışmamızda artmış serum ürik seviyeleri ile komorbidite varlığı arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişkili bulunmuştur. Ürik asit ile risk skorları arasında istatiksel olarak zayıf bir pozitif ilişki bulunsa da bu ilişkinin dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Ürik asit en fazla Glasgow-Blechford skorunu etkilemekte iken onu sırasıyla AIMS65, ROCKALL, Eritrosit süspansiyonu, Taze donmuş plazma ve yatış süresi takip etmektedir.
Özet (Çeviri)
Objective: Upper gastrointestinal system bleedings (UGIB) represent a medical emergency with a mortality rate ranging from 8% to 14%. Various scoring systems, such as the Rockall Score (RS) and the Glasgow-Blatchford Risk Score (GBS), have been developed to predict outcomes in patients with UGIB. These scoring systems are known to be useful in predicting mortality, re-bleeding, transfusion requirements, and achieving hemostasis. Uric acid is a product of purine nucleotide metabolism, and hyperuricemia has been significantly associated with various vascular risk factors, including hypertension, diabetes, and other metabolic disorders. In this study, we investigated whether uric acid has prognostic significance in patients aged 18 and older diagnosed with non-variceal upper gastrointestinal system bleeding who presented to the Emergency Department of Adana City Training and Research Hospital. Material and methods: The study was initiated following the approval of the Ethics Committee for Clinical Research of the Health Sciences University, Adana City Training and Research Hospital, in meeting number 111 held on September 8, 2022. A total of 189 patients diagnosed with upper gastrointestinal bleeding between January 1, 2020, and December 31, 2022, and for whom complete file data were accessible in the hospital automation and archive systems, were included in the study. The patients' demographic information, vital signs, results of biochemical, hematological, and coagulation tests obtained from venous sampling at the time of emergency admission, AIMS-65, ROCKALL, and GLASGOW-BLATCHFORD scores, outcomes from the emergency department, and details of the ward where the patient was admitted, as well as the duration of hospitalization, were recorded. Results: Upon analyzing the gender distribution of patients, it is noted that 30.7% of the patients were female (n=58), while 69.3% were male (n=131). Furthermore, the average age of the patients was 61.67, with a standard deviation of ±19.28. Examining the prevalence of diseases among patients, it was determined that 26.5% had diabetes mellitus (DM), 41.3% had hypertension (HT), 29.6% had coronary artery disease (CAD), 9% had renal failure (RF), and 3.7% had cerebrovascular disease (CVD).Analyzing the distribution of patients' presenting symptoms, 75.1% presented with melena, 9.5% with hematochezia, 15.3% with hematemesis, 3.2% with dizziness, and 5.3% with syncope. Regarding endoscopy results, 7.9% of patients received 1A, 18.5% 1B, 31.2% 2A, 12.2% 2B, 11.6% 2C, 18.5% 3, 1.6% had Dieulafoy lesion, and 1.6% had Mallory-Weiss Syndrome. These findings indicate diversity in endoscopic outcomes, with 2A being the most prevalent.In terms of re- bleeding, 87.8% of patients did not experience re-bleeding, while 12.2% did. These results suggest that re- bleeding is relatively uncommon. The mean uric acid levels were calculated as 5.72±2.15 mg/dL. The average AIMS65 score was 1.14±1.11, and the ROCKALL score was 5.44±2.1. The Glasgow-Blechford score was found to be 10.02±3.78, with erythrocyte suspension usage averaging 2.92±2.07 and fresh frozen plasma usage averaging 1.38±1.52. Platelet product usage was measured at an average of 0.2±0.96. The average length of hospitalization for patients was determined to be 6.05±6.55 days.A weak positive correlation (r=0.241) was observed between Uric Acid and AIMS65, and this correlation was determined to be statistically significant (p=0.001). Similarly, a weak positive correlation (r=0.240) was found between Uric Acid and ROCKALL, with statistical significance (p=0.001). A moderate positive correlation (r=0.310) was identified between Uric Acid and the Glasgow-Blechford score, and this correlation was found to be statistically significant (p=0.000). Additionally, a weak positive correlation (r=0.232) was observed between Uric Acid and erythrocyte suspension usage, with statistical significance (p=0.001). Another weak positive correlation (r=0.165) was noted between Uric Acid and fresh frozen plasma usage, which was statistically significant (p=0.023). Lastly, a weak positive correlation (r=0.164) was found between Uric Acid and the length of hospitalization (days), and this correlation was determined to be statistically significant (p=0.024). No significant relationship was observed between Uric Acid and fresh platelet product usage (p>0.05) Conclusion: The majority of patients in the study were found to be male. The most common comorbid condition among our patients was hypertension. The most frequent presenting complaint was melena. Endoscopy was performed on all patients, and the most commonly encountered endoscopic result was Forrest 2A. Through our statistical analysis, hyperuricemia was identified as an independent risk factor for mortality rates related to Upper Gastrointestinal Bleeding (UGIB). A weak positive relationship was observed between increased serum uric acid levels and AIMS65, a weak positive relationship with ROCKALL, and a moderate positive relationship with the Glasgow-Blechford score, all of which were statistically significant. Our study indicated that as serum uric acid levels increased, the need for blood transfusion also increased, serving as an indicator of the severity of bleeding. Furthermore, a statistically significant association was found between increased serum uric acid levels and the presence of comorbidities in our study. Although there was a statistically weak positive relationship between uric acid and risk scores, we believe that this relationship should be considered. Uric acid most significantly influenced the Glasgow-Blechford score, followed by AIMS65, ROCKALL, erythrocyte suspension, fresh frozen plasma, and length of hospitalization, respectively.
Benzer Tezler
- Akut gastrointestinal sistem kanamalarında endoskopi ve kolonoskopinin etkinliği ve güvenilirliği
Efficacy and reliability of endoscopy and colonoscopy in acute gastrointestinal bleeding
MERVE BATUR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
GastroenterolojiPamukkale Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUSTAFA ÇELİK
- Non-varisiyel üst gastrointestinal sistem kanaması tanısıyla yatan hastaların antikoagülan ve proton pompa inhibitörü kullanımlarının ve klinik seyirlerinin incelenmesi
Evaluation of use of anticoagulants and clinical courses of hospitalized patients diagnosed with non-variceal upper gastrointestinal bleeding
BRUSK FERHAT TANHAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
GastroenterolojiSağlık Bilimleri Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. LEVENT FİLİK
- Akut non varisiyel üst gastrointestinal sistem kanamalı hastalarda klinik deneyimimiz
Our clinical experience in patients with acute non-variceal upper gastrointestinal bleeding
MUSTAFA BAYRAKTAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
İç HastalıklarıAnkara Yıldırım Beyazıt Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
ÖĞR. GÖR. SALİH BAŞER
- Peptik ülser kanamasında endoskopik hemostazın yeri ve risk faktörleri
Başlık çevirisi yok
YAMAN TEKANT
- İstanbul medeniyet üniversitesi Göztepe Prof. DR. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi gastroenteroloji servisinde üst gastrointestinal sistem kanaması sebebiyle birden fazla yatışı olan hastaların epidemiyolojik incelemesi ve risk faktörlerinin belirlenmesi
Epidemiological analysis and determination of risk factors in patients with multiple hospitalizations due to upper gastrointestinal bleeding at istanbul medeniyet university goztepe Prof. DR. Suleyman Yalcin City Hospital gastroenterology department
CANSU TÜFEK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
İç Hastalıklarıİstanbul Medeniyet Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FERUZE ENÇ