Geri Dön

Post-flânerie: Altering rhythm, visual attention, and experience during walking in hybrid public space

Post-flanörlük: Hibrit kamusal mekânda yürürken değişen ritim, görsel dikkat ve deneyim

  1. Tez No: 856237
  2. Yazar: GÖRSEV ARGIN UZ
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HANDAN TÜRKOĞLU, PROF. DR. BURAK PAK
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 421

Özet

Flanör (aylak) figürü ve flanörlük (aylaklık) eylemi on dokuzuncu yüzyıl modern şehrinde ortaya çıktı. Walter Benjamin'in—ilkin on dokuzuncu yüzyılın başlarında resmedilmiş ve yirmi yıl sonra Baudelaire tarafından yeniden formüle edilmiş—flanörü şehirde geziniyor ve hızla dönüşüm geçiren kent mekânlarını gözlemliyordu. Bu üç yüzyıllık flanör figürü çevresindeki beklen(me)dik dönüşümlerle birlikte bazı önemli başkalaşımlar yaşadı ve tarihsel süreç içinde popüler flanör, avant-garde artist flanör, neo-avant-garde flanör, flanöz, neo-flanör ve cyber-flanör gibi farklı kişiliklere büründü. Bu figürün deneyimlediği doğum-ölüm-diriliş silsilesinin ardından, bugün akıllı telefonlar gibi hayatımıza giren yeni mobil teknolojiler, post-flanör adı verilen yeni bir şehir gezgini türü ya da hiç değilse imkânı yaratıyor. Bu tez, giderek belirgin hale gelen bir kentsel dijitalleşme çağında flanörlük deneyiminin durumunu ya da imkânlarını incelemeyi hedefliyor ve bu sayede, olası bir soyal tip olarak post-flanör figürünü betimlemeye çalışıyor. Bu yeni figürün ve ilgili yaya davranışlarının dikkatli bir şekilde araştırılması ve incelenmesi yoluyla, mobil cihazların—özellikle de akıllı telefonların—post-flanörün koşulları üzerindeki fiili ve olası etkilerini anlamaya çalışıyor. Bu bağlamda araştırma, post-flanörlerin kentteki yürüme etkinliklerinin ritim, (görsel) dikkat ve deneyim boyutlarında gözlenen otonomi kapasitelerindeki değişime odaklanıyor. Ayrıca, post-flanörlerin ve onlara eşlik eden başka bazı yeni figürlerin günümüz kamusal alanlarını muhtelif sahiplenme biçimlerini ortaya çıkararak, araştırmacıların ve tasarımcıların bugünün ve yarının hibrit kamusal mekânlarını nasıl yeniden tahayyül edebileceklerine dair önemli bulduğu bazı soruları gündeme getirmeyi amaçlıyor. Bu araştırma—yukarıda belirtilen amaçlara ulaşmak için—post-flanörlük deneyimini, derinlemesine bir teorik çalışma ile iki tür ampirik araştırmayı—doğal gözlemi ve göz-takip (eye-tracking) deneyini—birleştiren üçlü, deyim yerindeyse 'hibrit' bir metodolojik tasarım çerçevesinde inceliyor. Bu kapsamda, çalışmanın ilk bölümünde, genel ve kuşatıcı bir eleştirel literatür taraması gerçekleştirilerek söz konusu figür ve eylemdeki değişim sosyo-tarihsel bir bakış açısıyla irdelenerek (post-)flanör üzerine genel bir teorik tartışma açılmaya ve yürütülmeye çalışılıyor (Bölüm 2). Bu teorik çerçeveyi Belçika'nın Gent kent merkezindeki bir kamusal meydanın doğal gözleme dayalı bir incelemesi (Bölüm 3) ile aynı kamusal mekân ve civarında gerçekleştirilen göz-takip deneyine dayalı bir inceleme (Bölüm 4) olmak üzere iki ayrı ampirik çalışma takip ediyor. Çalışmanın gerçekleştirildiği kamusal mekân, hem teorik tartışmadan doğan gözlemlenebilir kavram ve figürler için somut bir araştırma alanı sunuyor hem de bu tartışmayı gözlemlenmesi zor veçhelere doğru genişletmek bakımından doğal bir laboratuvar görevi görüyor. Bölüm 2—ki tezin teorik temelini ve çerçevesini oluşturuyor—söz konusu figürü Simmelci manada bir sosyal tip olarak ele alıyor ve bu tipin süreç içindeki doğum, ölüm ve diriliş anlarını—meydana geldikleri sosyo-tarihsel bağlam içinde—anlamaya ve açıklamaya çalışıyor. Bu çerçevede, flanörün sadece kentle ilgili metinlerin sayfalarında, satırlarında ve paragraflarında rastlayabileceğimiz kurgusal bir figür değil, aynı zamanda herhangi bir modern kentin sokaklarında, meydanlarında ve pasajlarında da karşılaşabileceğimiz gerçek bir sosyal tip olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca tez, bir modernite figürü olarak flanörün varoluşunun olmazsa olmaz üç ana veçhesini ortaya koyuyor: yaşam-ilkesi olarak otonomi, yaşam-alanı olarak kamusal alan ve yaşam-tarzı olarak mahremiyet. Teorik araştırma gösteriyor ki flanörün varlığı ve geleceği bu üç veçhenin birlikte varlığına bağlıdır. Böylece, teorik literatür taramasının iki önemli noktayı aydınlattığı söylenebilir. Birincisi, flanörün 'hikayesi'ne bütün bir modernite tarihi eşlik eder. Dolayısıyla, modernitenin girdiği her yeni evre, geçirdiği her yeni dönüşüm flanörün karşısına yepyeni imkânlar ve aynı zamanda elbette yepyeni tehditler çıkarır. İkincisi, modernitenin bir sakini olarak flanör her daim kendi varoluş ilkelerini bu imkanlar çerçevesinde bu tehditlere karşı savunmak, varlığını korumak ve sürdürmek için mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu sebeple, tezin teorik araştırma ve tartışma bölümü, bu mücadeleyi gözlemlenebilir üç kavram eşliğinde takip etmeyi teklif ederek sona eriyor: kentte yürüme pratiği çerçevesinde ritim, (görsel) dikkat ve deneyim. Bu tez, literatür taramasından aldığı ilhamla, otonomi nosyonunu odağına alıp (post-)flanör figürü karşısına geçmişin 'badaud' ve bugünün akıllı telefon zombisi (smartphone zombie) figürlerini koyarak düşünmeyi öneriyor ve uyguluyor. Bölüm 3, ritim ve görsel dikkate odaklanıyor ve bu kapsamda Belçika'nın Gent kentindeki Korenmarkt meydanında gerçekleştirilen bir doğal gözlem çalışmasının sonuçlarını paylaşıyor. Çalışma kapsamında kent merkezindeki bir kamusal meydan haftanın her günü için olmak üzere toplam yedi gün boyunca 10 dakikalık aralıklarla gözlemlendi ve meydandan geçen yayalar arasında tespit edilen 350 akıllı telefon kullanıcısının değişen yürüme ritmi (davranışı) ve görsel dikkati incelendi. Bunun için ilk olarak, gözlemlenen kişilerin bakışları ve yürüme davranışları, tahmini cinsiyetleri, yaşları ve akıllı telefonlarıyla görünür etkileşimleri kaydedildi ve toplanan veriler zamansal ve mekânsal ölçeklerde deşifre edildi. Bu kapsamda kamusal mekândaki yürüme ve duraklama aktiviteleri ve bunların süreleri haritalandırılarak akıllı telefon kullanıcılarının yürüme ritmindeki değişimler incelendi. Ardından kişilerin değişen görsel dikkatleri, bakışların hedefi ve eğer akıllı telefon ekranına bakıyorsa, telefon aktivite türlerine göre zamansal olarak kodlandı. Çalışmanın sonuçları, çeşitli akıllı telefon aktivitelerini ve bunların kamusal mekânda yayaların yürüme ritmini ve görsel dikkatlerini nasıl etkilediğini ortaya çıkardı ve post-flanörleri gerçek kent mekânında gözlemlemenin ve tespit etmenin, onların kamusal mekânda değişen görsel etkileşimlerini ve hareketlerini ortaya çıkarmakla mümkün olduğunu ortaya koydu. Çalışmanın önemli bulgulardan biri, akıllı telefon zombileri ile post-flanörler arasındaki—kamusal mekân kullanımı bakımından doğan—farklılıkları ortaya koymak oldu. Akıllı telefon zombileri tipik olarak düz çizgiler üzerinde yürürken, post-flanörlerin ortamda sadece gözleriyle değil bedenleriyle de dolaştıkları ve genellikle, ana akım yaya akışlarının dışında, kamusal mekânın harekete izin veren daha geniş bölümlerine yöneldikleri belirlendi. Akıllı telefon zombilerinin önemli bir bölümü, yürürken çevrelerine çok az dikkat eden ve telefonu okuma ve yazma aktiviteleri için kullanan yayalar arasındaydı. Bu kişilerin, aynı zamanda, çalışmada gözlemlenen diğer akıllı telefon kullanıcılarının ortalama hızlarına göre daha hızlı yürüdükleri tespit edimiştir ki bu daha önce incelenen çalışmaların aksi yönünde bir olguya işaret eden bir bulgudur. Ayrıca çalışma, akıllı telefon aktivitelerinin tümünün insanları çevrelerinden izole etmediğini de gösterdi. Örneğin, çoğu post-fanörlerden oluşan ve telefonunu fotoğraf çekme ve navigasyon amacıyla kullanan yayaların yürürken esas olarak çevrelerine odaklandıkları tespit edildi. Bölüm, bu yeni davranışlara uyum sağlamak için kamusal mekânların tasarımına dair üç öneri ortaya atarak sonlandı. Bunlar, kamusal mekânların, post-flanörlere hem fiziksel hem de sanal olarak kamusal mekânla ilişki kurma olanakları yaratan gezinme ve flanörlük alanları düşünülerek tasarlanması; akıllı telefon kullanıcısının kamusal mekândaki bekleme zamanlarında akıllı telefona yoğunlaşan ilgisini geri kazanmak ve kamusal mekânın bekleme zamanının da bir parçası haline gelmesini sağlamak adına mekânın hibrit doğasını gözeterek düzenlenmesi; ve son olarak da, akıllı telefon zombilerini korumak için özellikle yaya yolları gibi tehlikeli bölgelerdeki yaya akışlarının doğrusallığını kırmak olarak özetlenebilir. Bölüm 4, ritim, görsel dikkat ve deneyime odaklanarak, akıllı telefon kullanımının, post-flanörlük üzerindeki etkilerini flanörlük koşulları ile mukayese ederek inceleyen bir mobil göz-takip deneyi olarak tasarlandı. Üç göstergedeki değişiklikleri keşfetmek için, on iki lisansüstü mimarlık öğrencisinden, kendilerine monte edilmiş bir mobil göz-takip cihazı ve deney için tasarlanmış bir uygulama ile birlikte kendilerine verilen bir akıllı telefonu kullanarak bir önceki meydanı da kapsayan daha büyük bir alanda flanör ve post-flanör olarak yürümeleri istendi. Bu kapsamda deney alanının yarısını akıllı telefon kullanmadan, diğer yarısını ise akıllı telefon ile fotoğraf çekerek navigasyon için kullanabilecekleri bir çevrim içi haritaya kaydetmeleri istendi. Kamusal mekândaki farklılıklardan dolayı, deney katılımcılarının rastgele seçilen yarısı deneye flanör olarak, diğer yarısı ise post-flanör olarak başladı ve deneyin yarısında diğer figüre dönüşmesi istendi. Göz-takip cihazı, akıllı telefon ve deney sonrası görüşmelerden elde edilen veriler tek tek kodlanarak, flanörlük ve post-flanörlük koşulları esnasında değişen ritim, görsel dikkat ve deneyime ilişkin düşünümler analiz edildi ve birbirleriyle karşılaştırıldı. Bulgular, flanörlük ve post-flanörlük deneyimlerinin üç gösterge bakımından farklılaştığını; aynı zamanda söz konusu deneyimlerin katılımcıların kişisel farklılıklarına bağlı olarak da farklılık gösterdiğini ortaya koydu. Bazı katılımcılar hikaye anlatıcıları, gözlemciler veya kaşif (post-)flanörlere dönüşürken diğerleri hedef odaklı yayalar haline geldi. Bununla birlikte, bulgular, post-flanörlerin daha uzun süre ve daha fazla duraklama yaptıkları, sadece çevreye yabancı katılımcıların flanörlük esnasında daha yavaş yürüdükleri ve durdukları gibi genellemeler yapabilme imkânı verdi. Bununla birlikte, deney sırasındaki duraklamaların önemli bir kısmı esnasında akıllı telefondaki yüksek görsel dikkat oranları—Bölüm 3'teki bulgular gibi—akıllı telefonlarla birlikte değişen kamusal mekân kullanım tarzına işaret etti. Flanörlük koşullarında katılımcılarda bir dikkat artışı olmasına karşılık, post-flanörlük koşullarında çevreye olan görsel dikkat hem fiksasyon sayısı hem de süresi bakımından belirgin şekilde azalma gösterdi. Bu çalışmanın bulguları, katılımcılar tarafından yansıtılan deneyimin değişen dikkat ve yürüme ritmi ile doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. Çalışma sonunda üç ana fikir önerilmiştir: İlk olarak, flanörlük daha sürekli bir eylem ve olguyken, post-flanörlük fotoğraf çekme etkinliğine de bağlı olarak parçalı bir deneyim halini almıştır. Bu parçalanma aynı zamanda post-flanörlerin mekâna ilişkin deneyimlerini ayrı ve bağlantısız enstantaneler olarak hatırlamalarına da yol açmıştır. Ayrıca post-flanörlerin hatırladıkları ve zihinsel haritalarında belirttikleri enstantaneler flanörlükte çevreye yayılırken post-flanörlükte yürüme rotalarının üzerinde veya yakın çevresinde toplanmıştır. Sadece üç katılımcı için bu geçerli değildir ki bu kişiler hikâye anlatıcısı (post-)flanörlerdir. İkinci olarak, deneyimlerini sadece yürüyüş sırasındaki eş zamanlı deneyimleriyle değil, önceki deneyimleri, kolektif deneyimler, bilgi veya hikâyeler ile ilişkilendirerek paylaşan katılımcılar için—alana aşina bile olsalar—akıllı telefonu kullanıp kullanmamanın deneyime etkisi bakımından çok büyük bir fark görülmemiştir. Son olarak, kamusal mekânın çekici noktalar (honeypot) aracılığıyla flanörlük ve post-flanörlüğü etkilediği ortaya konmuştur. Gözlemler, post-flanörlerin—bazen isteksiz dikkatlerine ya da kaçma çabalarına rağmen—dikkatlerini bu çekici noktalara kaptırdıklarını göstermiştir. Örneğin, flanörlük ve post-flanörlük koşullarından bağımsız olarak, ilgili literatürün sonuçlarına benzer şekilde, sokak cepheleri herkesin dikkatini çeken çekim noktalarından biridir. Ayrıca kentsel öğelerin yalnızca mekânsal dağılımı ve konumlarının değil, aynı zamanda fotoğraflama açıları arasındaki benzerlikler de, kamusal mekân tarafından tasarlanan ve sağlanan manzaraların dahi çekim noktalarına dönüşebileceğini ortaya koymaktadır. Son olarak, Bölüm 5, post-flanörü çağdaş kentsel mekânda konumlandırıyor ve akıllı telefonların çağdaş kamusal mekânda post-flanör taktiklerine ne ölçüde izin verdiğini ve post-flanörleri teknoloji uzmanları tarafından planlanmış ve tasarlanmış—dürtme ve aksatma gibi—deneyimler ve stratejilerle ne kadar sınırlandırdığını ele almıştır. Bu tartışmalar, post-flanörlerin kaderlerini şekillendirme kapasitelerine, yani özerkliklerine veya ne ölçüde kendileri için önceden belirlenmiş kaderi yaşamak zorunda olduklarına dair meslelere işaret etmektedir. Bu çalışma, de Certau'nun taktik ve stratejiler teorisine atıfta bulunarak, (post-)flanörü yukarıdan dayatılan stratejilere karşı aşağıdan taktikler geliştirerek ayak direten, bir şekilde kendi yolunu açmaya çalışan bir direniş figürü olarak görmeyi önermektedir. Bu bağlamda, bu tez, hibrit kamusal mekânın karşı karşıya olduğu beş stratejik zorluğu gündeme getirmiş ve gelecekteki çalışmalarda cevap aranması gereken bazı soru(n)lar doğuran bu stratejilere karşı geçici taktiksel cevaplar önermiştir. Bunlar (Taktik 1) hibrit kamusal mekânı, fiili ve potansiyel özelleştirme ve ticarileştirme sorununun üstesinden gelmek için açık kaynaklı bir yapı olarak tasarlamak; (Taktik 2) bireylerin kişisel araçlarıyla sınırlı kalma zorluğunun üstesinden gelmek için hibrit kamusal mekânı etkileşimli bir ara yüz olarak tasarlamak; (Taktik 3) kendi ritimlerini empoze eden katı, aşırı tasarlanmış versiyonlarının üstesinden gelmek için esnek ve eğlenceli hibrit kamusal mekânlar yaratmak; (Taktik 4) dikkati sömüren mekân tasarımlarına karşı, dikkati—kamusal bir hak olarak—talep etmek ve geri kazanmak; ve son olarak, (Taktik 5) hibrit kamusal mekândaki deneyimi, içindeki kümelenmiş, geçici ve tekdüze deneyimlerle mücadele etmek için eklemleyerek birikimli bir mantığa dönüştürmek biçiminde sıralabilir. Nihayet bu çalışmanın bilgi alanına kendi çapında üç katkısı olduğu söylenebilir. Birincisi, çalışma, flanörlüğün daha önce test edilmemiş teorik ve ampirik yönleri arasında köprü kurmaya ve post-flanörlük üzerine hibrit bir tartışma üretmeye çalışmıştır. İkincisi, bu tez aynı anda analitik, deneyimsel ve mekânsal bir tartışma açmış ve post-flanörlerin sosyo-mekânsal ve fenomenolojik deneyimini cisimleştiren görselleştirme ve haritalama yöntemleri ve teknikleri geliştirmiştir. Son olarak çalışmanın üçüncü olası katkısı disiplinler-arası bir yaklaşım örneği vermesidir. Bu çalışma, kent sosyolojisi ve felsefesi sınırları içinde tanımlanan bir 'toplumsal tip' olan (post-)flanörü gözlemlemeyi ve deneyimlemeyi mümkün kılar. Ve (post-)flanörü, tasarımı—geleneksel bir mimarın, kent tasarımcısı ya da plancısının sahip olduğunun ötesinde—yeni ve kuşatıcı yaklaşımlar ve beceriler gerektiren hibrit kamusal mekânın eleştirel bir mekânsal kullanıcısı ve uygulayıcısı olarak tanımlar.

Özet (Çeviri)

The modern city of the nineteenth century introduced the figure of flâneur and the act of flânerie. Walter Benjamin's flâneur—first portrayed at the beginning of the nineteenth-century and reformulated by Baudelaire after two decades—was wandering through the city and observing its rapidly transforming urban spaces. The three century-old figure of flâneur has experienced some critical metamorphosis with the (un)expected transformation in his/her milieu and appeared as different personas throughout history, such as the popular flâneur, the avant-garde artist flâneur, the neo-avant-garde flâneur, the flâneuse, the neo-flâneur, and the cyber-flâneur. After several birth, deaths, and resurrections of the figure, today, novel mobile technologies such as smartphones create a new kind of urban wanderer called the post-flâneur. This dissertation aims to scrutinize the current condition of the figure of flâneur in the current era of increasing urban digitalization. Through this discussion, it endeavors to delineate the figure of post-flâneur. By rigorously probing and investigating this novel figure and associated pedestrian behaviors, this study aims to understand the effects of mobile devices—particularly smartphones—on the condition of the post-flâneur. In this respect, the research focuses on the alteration in the autonomy of rhythm, (visual) attention, and experience of post-flâneurs' urban walking. Furthermore, by revealing various appropriations of today's public spaces by post-flâneurs and accompanying novel figures, it aspires to evoke questions on how researchers and designers can rethink the future hybrid public space. In order to achieve the aforementioned aims, this research scrutinizes post-flânerie using a tripartite methodological design that combines an in-depth theoretical study with two empirical investigations: a naturalistic observation and an eye tracker experiment. In the first part of the study, an in-depth critical literature review is conducted, and a theoretical discussion on the (post-)flâneur is performed by examining the alteration in the figure and the act from a socio-historical perspective (Chapter 2). This broad theoretical framework is followed by two separate empirical studies, an observational study of Korenmarkt, a public square in Ghent, Belgium (Chapter 3), and an experimental eye-tracking study in and around the same public space (Chapter 4) that offers a research area of observable concepts and figures that emerged from the theoretical discussion and serves as a laboratory to extend the discussion towards aspects that are challenging to observe. Chapter 2—which forms the foundation and framework of the thesis—examines the figure in question as a social type in the Simmelien sense and endeavors to understand and explain the birth, death, and resurrection moments of the figure within the socio-historical context in which they occur. In this context, it reveals that the flâneur is not only a fictional figure that we can encounter on the lines of texts about the city but also an actual social type that we can encounter in the streets, squares, and arcades of any modern city. In addition, the thesis reveals the three essential aspects of the existence of the flâneur as a figure of modernity: autonomy as a life-principle, public space as a life-milieu, and privacy as a life-style. Theoretical research exhibits that the existence and survival of the flâneur depend on the coexistence of these three aspects. Thus, it can be said that the theoretical literature review illuminates two critical points. First, a whole history of modernity accompanies the 'story' of the flâneur. Therefore, every new phase that modernity enters and every new transformation it undergoes presents new opportunities and, certainly, new threats to the flâneur. Secondly, as a resident of modernity, the flâneur has always had to defend its principles of existence within the framework of these opportunities and struggle to protect and maintain its existence. For this reason, the thesis's theoretical research and discussion part ends by proposing to follow this struggle through three observable concepts within the framework of urban walking practice: rhythm, (visual) attention, and experience. Inspired by the literature review, by focusing on the notion of autonomy, this thesis proposes and practices placing the 'badaud' figures of the past and the smartphone zombies of today towards the (post-)flâneur. Chapter 3 focuses on the altering rhythm and the visual attention of the figures and shares the results of a naturalistic observation study held in Korenmarkt, which was observed for seven days in 10-minute intervals, and 350 smartphone users were detected among the passers-by. First, each person's gaze and walking behavior were recorded along with their predicted gender, age, and visible interactions with their smartphones. Then, the data collected was decoded at temporal and spatial scales, focusing on altering rhythm—by examining and mapping the walking and stationary activities in the public space—and altering visual attention by decoding and mapping the temporal change in the objects of visual attention. The findings revealed a wide range of smartphone activities and how these affect the walking rhythm and visual attention of pedestrians in the public space. Results demonstrate that observing and detecting post-flâneurs in a real-world environment is possible by uncovering their altering visual interactions and movements in the public space. One of the significant findings is the difference between smartphone zombies and post-flâneurs in public space appropriation. Smartphone zombies typically walk in straight lines, while post-flâneurs wander not only with their eyes but also with their bodies. They mainly disperse in broader parts of the public space, outside the mainstream pedestrian flows. The majority of smartphone zombies were readers and typers who paid little attention to their surroundings. They walked faster than the average walking speed of smartphone users observed in this study, a finding contrary to the previous studies reviewed. In addition, the study underlined that smartphone activities did not necessarily isolate people from their surroundings. For instance, photographers and navigators—most of whom were post-flâneurs—mainly focused on their surroundings while walking. The results suggest that to accommodate these new behaviors, the public space should be realized by designing spaces for wandering, which creates possibilities for engagement with the public space both physically and visually for post-flâneurs, taking into account the public space's hybridity to become a part of the stationary time of the smartphone user, and last but not least, breaking the linearity of the pedestrian flows in the danger zones to protect smartphone zombies. Chapter 4 focuses on the altering rhythm, visual attention, and the experience of the figure, and it is designed as a mobile eye-tracking experiment that investigates the effects of smartphone use on post-flânerie by comparing it with flânerie conditions. To explore the changes in these three indicators, twelve postgraduate architecture students were asked to perform flânerie and post-flânerie consecutively in and around Korenmarkt—using a mounted mobile eye-tracker and a smartphone. During the flânerie condition, they walked and experienced the city without a smartphone. In the post-flânerie condition, they were asked to use a smartphone application to take pictures and navigate. By decoding and analyzing data from the eye-tracker, smartphone, and post-experiment interviews, altering rhythm, visual attention, and reflections on the experience during the flânerie and post-flânerie conditions were analyzed and compared. The findings indicate that flânerie and post-flânerie differ in all three indicators, while flânerie and post-flânerie experiences of different participants also vary according to personal disparities. The study suggested three takeaways. First, flânerie was a more continuous action and phenomenon, while post-flânerie was fragmented—related to the photo-taking activity. This fragmentation also made post-flâneurs remember their experience of the place as separate and disconnected instances. Besides, post-flâneurs recalled memory tokens gathered in the close surrounding of their walking routes while they sprawled to the area in the flânerie conditions. Only three participants were the exceptions to this: these were storytellers. Second, flânerie or post-flânerie did not make much difference if the participant associated their experience with the place even though they were familiar with the experiment area. This occurred not only with their simultaneous experience at that moment but also with a more general experience, knowledge, or stories. Lastly, public space affected flânerie and post-flânerie through honeypots. The observations revealed that the post-flâneurs tried to escape from these honeypots—although they caught their unwilled attention. Independent from the flânerie and post-flânerie conditions, street edges were types of honeypots that caught everyone's attention, similar to the results of the related literature. Not only the distribution and locations of the urban elements but also the similarities between their photographing angles revealed that the vistas designed and afforded by the public space could also turn into attractive honeypots. Chapter 5 positions the post-flâneur in the contemporary urban space and addresses to what extent smartphones allow tactics of post-flâneurs in the contemporary public space and delimit post-flâneurs to the planned and designed experiences and strategies by technologists such as nudging and disruption. These questions refer to the autonomy and agency of post-flâneurs to shape their destiny or to what extent they have to live the fate predefined for them. By referring to the Certauian theory on tactics and strategies, this study proposes (post-)flâneur as a figure of resistance who use tactics to seize strategies. In this respect, this dissertation identifies five strategic challenges hybrid public space faces and suggests tactical responses which pose some questions to be answered in future studies. These are (Tactic 1) designing hybrid public space as an open-source construct to tackle the challenge of its de facto and potential privatization and commercialization; (Tactic 2) designing hybrid public space as an interactive interface to tackle the challenge of being confined to individuals' mediums; (Tactic 3) generating flexible and playful hybrid public spaces to tackle its rigid, overdesigned versions imposed their own rhythms; (Tactic 4) reclaiming attention as a right in hybrid public spaces to tackle its attention-seizing transformation; and lastly, (Tactic 5) transforming the experience in hybrid public space into an accumulative logic by articulating it to tackle aggregated, temporary, and uniform experiences within it. The knowledge contribution of this study is threefold. First, the study bridges the previously untested theoretical and empirical aspects of flânerie and makes a hybrid discussion on post-flânerie. Second, the dissertation simultaneously brings an analytical, experiential, and spatial discussion and develops visualization and mapping methods and techniques that illustrate the socio-spatial and phenomenological experience of post-flâneurs. Finally, the third contribution of the study is to offer an example of an interdisciplinary approach. The study enables observing and experimenting with the (post-)flâneur, a 'social type' defined within urban sociology and philosophy. It defines (post-)flâneur as a critical spatial practitioner of the hybrid public space, the design of which would require alteration of the approaches and skills beyond a traditional architect, urban designer, or planner, a challenge that calls for creativity and imagination of post-flâneurs and their tactics.

Benzer Tezler

  1. Ankara Çubuk yöresinde tropikal Theileriosis'e karşı aşılanan sığırlarda aşılama sonrası seroepidemiyolojik çalışmalar

    Post-vaccination seroepidemiological studies on the cattle vaccinated againts tropical Theileriosis in Çubuk region, Ankara

    NACİ YAMAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Veteriner HekimliğiAnkara Üniversitesi

    Parazitoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BAYRAM ALİ YUKARI

  2. Yığma sonrası sismik niteleyiciler

    Post stack seismic attributes

    ZAFER ÖZER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Jeofizik MühendisliğiAnkara Üniversitesi

    Jeofizik Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TURAN KAYIRAN

  3. Post-prodüksiyon ve TV yayın stüdyosu tasarımı

    Desing of post-production and TV transmission studio

    R. CEVAT YAYLA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve KontrolGazi Üniversitesi

    Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. H. HALDUN GÖKTAŞ

  4. Çocuklarda febril ve afebril konvülziyonlarda post-iktal serum prolaktin düzeyleri

    Post-iktal serum prolactin levels after febril and afebril convulsions in children

    MOHAMMED HALLAK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıMarmara Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. GÜLAY ALPER

  5. Post cold war NATO

    Soğuk savaş sonrası NATO

    ŞENAY DEMİRAY

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    1999

    Uluslararası İlişkilerMarmara Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MENSUR AKGÜN