İdrar yolu enfeksiyonu saptanan 1-36 ay arası çocuklarda üriner sistem anomalisi ve profilaksi kullanımının değerlendirilmesi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 863029
- Danışmanlar: DOÇ. DR. TÜLİN GÜNGÖR
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: İdrar yolu enfeksiyonu, çocuk, üriner sistem anomalisi, profilaksi, Urinary tract infection, child, urinary system anomaly, prophylaxis
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: Ankara Etlik Şehir Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 90
Özet
Amaç: İdrar yolu enfeksiyonları (İYE), çocukluk çağında sık görülen önemli bir hastalık nedenidir, çocuklarda en sık karşılaşılan ikinci enfeksiyon ve en sık görülen genitoüriner hastalıktır. İYE'lere üriner sistem anomalileri eşlik edebilir. Çocukluk çağında geçirilen üst İYE'ler ileri dönemlerde hipertansiyon, proteinüri ve kronik böbrek hastalığı (KBH) için önemli bir risk faktörüdür. Bu nedenle hastaların erken tanı ve tedavisi renal skarı önleyebilmek için önemlidir. Bu çalışmada İYE saptanan 1-36 ay arası çocukların başvuru, klinik ve laboratuvar özelliklerinin tanımlanması, eşlik eden üriner sistem anomalilerinin saptanması, klinik gidiş ve profilaksi kullanımının değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif çalışmaya Mayıs 2023-Ocak 2024 tarihleri arasında Ankara Etlik Şehir Hastanesi Çocuk Nefroloji Bölümünde, İYE tanısı ile takip edilen 1-36 ay arası, üriner sistem anormallikleri saptanan veya saptanmayan 260 çocuk hasta dahil edildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 260 hastanın 136'sı erkek (%52,3), 124'ü kızdı (%47,7). Erkek/kız oranı 1,1 idi. Hastaların yaş ortalaması 8,22±7,38 ay idi. Hastalarımızın 90'ı (%34,6) 3 ay ve altında idi ve bunların 53'ü (%58,9) erkek, 37'si (%41,1) kızdı ve erkek/kız oranı 1,4 idi. Tüm yaş grupları arasında cinsiyet açısından anlamlı farklılık bulunmadı (p=0,3). Hastaların özgeçmiş özellikleri arasında antenatal dönemde üriner sisteme ait bulgu 64 hastada (%24,6) mevcuttu. Oligohidroamnioz öyküsü 5 hastada (%1,9) saptandı. Akrabalık aile üyelerinin %4,6'sında mevcuttu. Aile üyelerinde en sık görülen üriner sistem anomalisi %2,7'sinde vezikoüretaral reflü (VUR) olarak değerlendirildi. 1-3 ay arası başvurularda en sık bulgu kusma iken; 3-6 ay, 6-12 ay ve 12-36 ay arasında en sık başvuru bulgusu ateşti. Başvuru bulguları açısından yaş grupları arasında anlamlı ix farklılık mevcuttu (p=0,002). Hastaların 157 (%60,4) tanesi alt İYE, 103 (%39,6) tanesi ise üst İYE tanısı aldı. Yaş grupları arasında üriner sistem enfeksiyonunun yeri açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,8). Hastalarda idrar kültüründe en sık %78,8 oranında Escherichia coli etken patojen olarak tespit edildi. Hastaların 129'u (%49,6) intravenöz tedavi aldı ve yatarak tedavi oldu. Yatan hastaların 82 tanesine (%63,6) sefalosporin grubundan sefotaksim veya seftriakson tedavisi en sık olarak verildi. En sık tespit edilen üriner ultrason (USG) bulgusu hidronefrozdu. Hastaların 22'sine (%8,4) Teknesyum-99m dimerkaptosüksinik asit (DMSA) sintigrafisi çekilmiş olup; 15 (%5,8) hastada skar bulgusu saptandı. Hastaların 39'una (%15) voiding sistoüretrografi (VCUG) uygulanmış olup; 15 (%7,8) hastada VUR mevcuttu. Toplam 52 hastada (%20) üriner sistem anomalisi saptandı ve en sık görülen üriner sistem anomalisi 20 (%7,6) hastada VUR idi. VUR saptanan 1 (%0,4) hastada hipoplazik böbrek, 1 (%0,4) hastada unilateral renal agenezi anomaliside mevcuttu. Sırası ile diğer görülen anomaliler; 18 (6,9) hasta ile üreteropelvik (UP) darlık, 4 (%1,5) hasta ile posterior üretral valv (PUV), 3 (%1,2) hasta ile çift toplayıcı sistem, 2 (%0,8) hasta ile üreterovezikal (UV) darlık ve multikistik displastik böbrek (MKDB), 1 (%0,4) hasta ile de atnalı böbrek, unilateral renal agenezi ve ektopik böbrektir. UP darlık saptanan 1 (%0,4) hastada ektopik böbrek anomalisi de eşlik etmekteydi. PUV saptanan 2 (%0,8) hastada bilateral displastik böbrek eşlik etmekteydi. Çift toplayıcı sistem saptanan 1 (%0,4) hastada unilateral renal agenezi anomalisi de mevcuttu. Yaş grupları arasında üriner sistem anomalisi varlığı açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,9). Üriner sistem anomalisi olan hastaların 5'inde (%9,6) ek organ anomalisi mevcuttu, en fazla gastrointestinal sistem anomalileri 3'ünde (%5,8) eşlik etmekteydi. Tüm hastalarda (n=52) eşlik eden üriner sistem anomalisi oranı %20 olmasına rağmen, üst İYE olan hastaların %26.2'sinde (n=27) üriner sistem anomalisi görüldü. Üst İYE olan hastalarda üriner sistem anomali oranı anlamlı olarak daha yüksekti (p=0,04). Üst İYE ve alt İYE olan gruplar arasında inflamasyon belirteçleri karşılaştırıldı. Üst İYE olan hasta grubunda ortalama immatür granülosit (IG) yüzdesi, sistemik immün inflamasyon indeksi (SII) ve C-reaktif protein (CRP) alt İYE grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek saptandı (sırasıyla p=0,00, p=0,003, p=0,000). Benzer şekilde absolü nötrofil sayısı (ANS), beyaz küre (BK) ve nötrofil lenfosit oranı (NLO) değerleri de üst İYE olan hasta grupta anlamlı olarak yüksekti (p0,05). Hastaların 97'sine (%37,3) profilaktik antibiyotik verilmiştir. En sık kullanılan antibiyotik trimetoprim+sulfametaksazol idi. Üriner sistem anomalisi saptanan hastaların üriner sistem anomalisi saptanmayan hastalara göre ortalama kreatinin düzeyleri anlamlı olarak daha yüksek ve eGFR değerleri anlamlı olarak daha düşüktü (p=0,00). Hastaların 4'ünde (%1,5) KBH mevcuttu. Bu hastaların 3'ü (%75) evre 2 KBH, 1'i (%25) evre 3 KBH idi. KBH olan hastaların hepsi üriner sistem anomalisi olan gruptaydı. Sonuç: Ülkemizde KBH nedenleri içerisinde önlenebilen bir neden olan İYE'nin hala en ön sırada yer aldığı dikkate alınarak, erken tanı, tedavi ve uygun izlem ile İYE'nin geç komplikasyonları olan renal skar, proteinüri, hipertansiyon ve KBH gelişimi önlenebilir. Bu nedenle İYE tanısı alan çocuklarda antibiyotik dirençleri göz önüne alınarak, idrar kültür sonucu beklenmeden uygun antibiyotik tedavisi başlanmalı, fonksiyonel üriner sistem anormallikleri açısından uygun görüntüleme yöntemleri ve gereklilik halinde profilaksi başlanması planlanmalıdır.
Özet (Çeviri)
Aim: Urinary tract infections (UTI) are an important cause of disease in childhood, being the second most common infection and the most common genitourinary disease in children. Urinary tract infections may be accompanied by urinary system anomalies. Upper UTIs experienced in childhood are an important risk factor for hypertension, proteinuria and chronic kidney disease (CKD) in later life. Therefore, early diagnosis and treatment of patients is important to prevent renal scarring. This study aimed to describe the presentation, clinical and laboratory characteristics of children aged 1-36 months with UTI, to detect accompanying urinary system anomalies, and to evaluate the clinical course and prophylaxis use. Materials and Methods: This retrospective study included 260 pediatric patients with or without urinary system abnormalities who were diagnosed with UTI and followed up for 1-36 months in Ankara Etlik Şehir Hastanesi Pediatric Nephrology Department between May 2023 and January 2024. Results: The study included 260 children (136 male and 124 female). Male/female ratio was 1,1. The average age of the patients was 8,22±7,38 months. 90 of our patients (34,6%) were 3 months old and below, 53 of them (58,9%) were boys, 37 (41,1%) were girls, and the boy/girl ratio was 1,4. There was no significant difference in terms of gender among all age groups (p=0,3). Among the patients' background characteristics, findings related to the urinary system during the antenatal period were present in 64 patients (24,6%). A history of oligohydramniosis was detected in 5 patients (1,9%). Consanguinity was present in 4,6% of family members. The most common urinary system anomaly in family members was evaluated as VUR in 2,7%. The most common symptom in applications between 1-3 months is vomiting; The most common presenting symptom between 3-6 months, 6- 12 months and 12-36 months was fever. There was a significant difference between age groups in terms of admission findings (p=0,002). 157 (60,4%) of the patients were diagnosed with lower UTI and 103 (39,6%) with upper UTI. No significant difference was found between age groups in terms of the location of urinary tract xii infection (p=0,8). Escherichia coli was detected as the most common causative pathogen in 78,8% of patients' urine cultures. 129 (49,6%) of the patients received intravenous treatment and were treated as inpatients. Cefotaxime or ceftriaxone treatment from the cephalosporin group was most frequently given to 82 (63,6%) of the in patients. The most frequently detected urinary ultrasound (US) finding was hydronephrosis. Technetium-99m dimercaptosuccinic acid (DMSA) scintigraphy was performed in 22 (8,4%) of the patients; Signs of scarring were detected in 15 (5,8%) patients. Voiding cystourethrography (VCUG) was applied to 39 (15%) of the patients; vesicoureteric reflux (VUR) was present in 15 (7,8%) patients. Urinary system anomalies were detected in a total of 52 patients (20%), and the most common urinary system anomaly was VUR in 20 (7,6%) patients. Hypoplasic kidney was present in 1 (0,4%) patient with VUR, and unilateral renal agenesis anomaly was present in 1 (0,4%) patient. Other anomalies seen in order: (uretero-pelvic) UP stenosis in 18 (6,9%) patients, posterior urethral valve (PUV) in 4 (1,5%) patients, double collecting system stenosis in 3 (1,2%) patients, ureterovesical (UV) stenosis and multicystic dysplastic kidney (MCDK) in 2 (0,8%) patients, horseshoe kidney, unilateral renal agenesis and ectopic kidney in 1 patient (0,4%). Ectopic kidney anomaly was also present in 1 (0,4%) patient with UP stenosis. Two (0,8%) patients with PUV were accompanied by bilateral dysplastic kidneys. Unilateral renal agenesis anomaly was also present in 1 (0,4%) patient with a double collecting system. No significant difference was found between age groups in terms of the presence of urinary system anomalies (p=0,9). Of the patients with urinary system anomalies, 5 (9,6%) had additional organ anomalies, most of which were accompanied by gastrointestinal system anomalies in 3 (5,8%). Although the rate of accompanying urinary system anomalies was 20% in all patients (n=52), urinary system anomalies were observed in 26,2% (n=27) of the patients with upper UTI. The rate of urinary tract anomalies was significantly higher in patients with upper UTI (p=0,04). Inflammation markers were compared between upper UTI and lower UTI groups. The average percentage of immature granulocytes (IG), systemic immune inflammation index (SII) and C-reactive protein (CRP) in the upper UTI patient group was significantly higher than in the lower UTI group (p=0,00, p=0,003, p=0,000, respectively). Similarly, absolute neutrophil count (ANC), white blood cell (WBC) and neutrophil-lymphocyte ratio (NLR) values were significantly higher in the upper UTI patient group (p0,05). Prophylactic antibiotics were given to 97 (37,3%) of the patients. The most commonly used antibiotic was trimethoprim+sulfametoxazole. Mean creatinine levels of patients with urinary system anomalies were significantly higher and estimated glomerular filtration rate (eGFR) values were significantly lower than those without urinary system anomalies (p=0,00). Four of the patients (1,5%) had CKD. 3 of these patients (75%) had stage 2 CKD and 1 patient (25%) had stage 3 CKD. All patients with CKD were in the group with urinary system anomalies. Conclusion: It should be noted that UTI, which is a preventable cause of CKD in our country, still ranks first. With early diagnosis, treatment and appropriate follow-up of UTI, the development of renal scar, proteinuria, hypertension and CKD, which are late complications of UTI, can be prevented. Therefore, considering antibiotic resistance in children diagnosed with UTI, appropriate antibiotic treatment should be started without waiting for the urine culture result, appropriate imaging methods should be planned in terms of functional urinary system abnormalities and prophylaxis should be started if necessary.
Benzer Tezler
- Üç-36 ay arası çocuklarda gizli bakteriyel enfeksiyonları saptamada prokalsitoninin ve C-reaktif proteinin kullanılabilirliği
Utility of the serum C-reactive protein and procalcitonin for detection of occult bacterial infection in 3-36 month old children
AYHAN ABACI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2003
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDokuz Eylül ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET TÜRKMEN
- Ateşi olup ateş odağı belirlenemeyen süt çocuklarında (1-12 ay) akut faz yanıtlarının bakteriyemiyi saptamadaki rolü
the efficacy of acute phase reactants to determine fever with unknown origin in infants (1-12 months old)
ERTUĞRUL KIYKIM
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2009
Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YÜCEL TAŞTAN
- Alt solunum yolu enfeksiyonu tanılı hastaların klinik ve laboratuvar bulguları ile prognoz öngörülebilir mi?
Can prognosis be predicted with clinical and laboratory findings in patients with lower respiratory infection?
DENİZ GÜNEŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEge ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ESEN DEMİR
- Enfeksiyon sebebi ile hastaneye yatırılan çocuklarda malnütrisyonun hastalığın şiddeti ve yatış süresi üzerine etkisi: Tek merkez sonuçları
The effect of malnutrition on the severity of the infectious disease and the length of hospital stay in children hospitalized due to infection: Single centre results
KUBİLAY KAAN KART
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSelçuk ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HALİL HALDUN EMİROĞLU
- 3 ay-3 yaş arası ateşli çocuklarda gizli bakteriyemi ve ciddi bakteriyel enfeksiyon sıklığı
The frequency of occult bacteremia and serious bacterial infection among children aged 3 months- 3 years with fever
HASAN YEŞİLAĞAÇ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2007
İlk ve Acil YardımÇukurova ÜniversitesiAcil Tıp Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HAYRİ LEVENT YILMAZ