منهج القرآن الكريم في المرحلة المكية في عرض قضايا الاعتقاد
Mekke döneminde Kur'an-ı Kerim'in inanç meselelerini arz etmedeki yöntemi
- Tez No: 865790
- Danışmanlar: PROF. DR. ABDULBAKİ GÜNEŞ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Din, Religion
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Arapça
- Üniversite: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 232
Özet
Bu çalışma; Mekke döneminde inanç ilke ve esaslarını pekiştirmede Kur'ân-ı Kerîm'in metodunu açıklamak için itikat âyetleri etrafında şekillenmektedir. Müminler, İslam'ın özünü teşkil eden temel hususları Mekke döneminde inen âyetlerden öğrenmişlerdi. Şöyle ki bu kâinatın, ortağı olmayan bir yaratıcısının varlığı, O'nun ibadete ve tevhide müstahak olduğu, Hz. Peygamberin (sav), İslam'ın adaletini sağlama ve dünyayı ihya etmeye devam etme gayesiyle insanları bu yegâne dine davet etmek ve güzel ahlakı yaymak için gönderildiğine iman etme gibi inanç konuları bu dönemde inen âyetlerin temelini oluşturmaktaydı. Özellikle Mekke dönemindeki Kur'ân-ı Kerîm âyetlerini tefekkür eden kişiye, tevhidin ispatına yönelik Kur'ân'daki yaklaşımların çokluğu ve çeşitliliği belli olur. Zira Allah (cc) her kavme akli melekelerine uygun bir şekilde hitap etmiştir. Böylece hitap, onların duygularını, vicdanlarını ve akıllarını etkilemeye yönelik olmuştur, bu nedenle bu dönemde indirilen âyetlerin insanları kâinatı, nefsi ve etrafındaki varlıklarını tefekkür etmeye teşvik etme gayesini güttüğünü görmekteyiz. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de Arap çölündeki okuma yazma bilmeyen bir insanın kavrayabileceği ve anlayabileceği birçok somut örnek verilmiştir. Çoğu âlim, Mekkî âyetleri,“ister Mekke'de ister Mekke dışında olsun Hicretten önce Kur'ân'dan vahiy edilen âyetler”şeklinde tanımlamışlardır. Kur'ân-ı Kerîm'in bu dönemde inen âyetleri, davet aşamalarının büyük bir kısmını temsil eden bu zamansal ve mekânsal çerçevede yaşayan insanların durumlarını ele almış; nefisleri tedavi edip hakikate yönlendirmeyi ve onları doğru inancın temsil ettiği İslami ilke ve değerlere ikna etmeyi amaçlamıştır. Dolayısıyla bu dönemdeki âyetlerin özellikleri, putperestlik ve şirki reddedip tevhide çağıran gerçeklikten doğmuş olan Mekke toplumunun özellikleriyle örtüşmektedir. Mekkî ve Medenî olan her sürede inanç konuları mevcuttur. Bu da bu konunun, yani Allah'a (cc) ve vahdaniyetine iman etmenin ne kadar önemli olduğunu ve bunun insan ve toplumların hayatlarındaki temel taş olduğunu göstermektedir. Zira insanlar dünya ve ahiret mutluluğunu ancak bununla elde ederler. Mekke döneminden itibaren Kur'ân-ı Kerîm metodunda genel bir değişikliğin ancak tedrici bir şekilde gerçekleştiği görülmektedir. Bundan ötürü Kur'ân-ı Kerîm hazırlık ve eğitim aşamalarının her birine uygun olan farklı örneklerle insanlara ara sıra hitap etmiştir. Hayatın tüm alanlarında cahiliye izlerini taşıyan halkı İslam toplumuna dönüştürmeyi amaçlayan bu süreç son derece zordu. Kur'ân-ı Kerîm'in akideyi açıklamaya yönelik yaklaşımı gerçekçi ve pratik bir metottur. Çünkü insanın vicdanına, aklına ve şahsî fıtratına hitap etmektedir. Aynı şekilde Mekke döneminde insana yaşadığı ortamda bu yaklaşımla nasıl hitap ettiği de görülmektedir. Hakikat ve Allah'a (cc) iman karşısında bulunan kuruntu ve hurafeleri ortadan kaldırmada duyusal ve pratik gerçekliği ölçüt olarak almıştır. Dolayısıyla müşriklere hitapta duyusal ve gerçekçi bir metot mevcuttur. Hz. Resulullah'ın (sav) Risalet'inden önce Araplar Hz. İbrahim (as) ve Hz. İsmail (as) dini üzerindeydiler. Hz. İbrahim (as) Irak Babil'de doğmuştu, fakat orada kalmadı. Eşi Hacer ve oğlu Hz. İsmail ile birlikte Mekke'ye göç edip yerleşti. Allah'ın (cc) emriyle Kâbe'nin, yani Allah'ın Kutsal Evi'nin temellerini attılar. Bu nedenle Araplar, Hz. İbrahim (as) ve diğer peygamberlerin davet ettiği Allah'ın yegâne tevhit dininin üzerindeydiler. Araplar bir süre sonra tevhitten putperestliğe geçerek atalarının dini, yani tevhit inancı yerine putlara tapındılar. Daha sonra Allah'a şirk koşma ve putlara tapınma hususunda kendilerinden önceki ümmetlerin durumuna düştüler. Putları dikme, putperestlik şeklindeki değişiklik Amr bin Luhay el-Huzâî'nin eliyle başlamıştır. Bu nedenle İslam nurunun gelmesinden önce Arapların akidesinde birçok yanlış inanç, kuruntu ve hurafe vardı. Câhiliye toplumu ve onda meydana gelen şirk ve inançsızlığı ıslah etmek için Kur'ân'ın metodu çeşitlilik göstermiştir. Toplumda ahlaki, sosyal ve erdemli değerlerde açık bir sapma vardı. Busapmaların ıslah edilmesi birden fazla yaklaşımı gerektirmektedir. Müşrikleri tevhide davet etmede kullanılan metotlardan biri de his ve müşahedeye dayanan duyusal yaklaşımdır. Zira o, insan düşünsün ve bu evrenin büyük bir yaratıcısı -ki O da Allah'tır (cc)- olduğunu bilsin diye karşılaştığı ve gördüğü O'nun harika mahlûkatlarını tefekkür etmeye davet eder. Duyusal yaklaşımdan Kur'ân-ı Kerîm'deki darbımeseller ortaya çıkmaktadır. Bu metot, insanların gördüğü, dokunduğu ve akıllarıyla kabul ettiği somut şeyler hakkında verilen değişlerde açıkça görülmektedir. Aynı durum soyut şeyler için de geçerlidir. Zira çoğu insanın zihninde kolayca yerleşemeyen manalar ancak anlamaya yakın duyusal bir şekle büründürerek daha anlaşılır hale getirilir. Bu nedenle Kur'ân-ı Kerîm mesellere önemli bir yer vermiştir. Çünkü bu mesellerin kalp ve nefis üzerinde harika bir etkisi vardır. Allah-u Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de meselleri tefekkür ve tedebbür için vermektedir. Bu meseller, bazısı inancı tashih etmekle ilgili ve bazısı da şirk, küfür ve putlara tapınmayı açıklamak ve tanrıları küçümsemeye yönelik yüce bir amaç için getirilir. Zalimlerin akıbetlerinden ders almak amacıyla geçmiş kavimlerin izlerini müşahede etmek için yeryüzünü dolaşıp orada araştırma yapmak da duyusal metotların içine girmektedir. Yeryüzünde dolaşma isteği Kur'ân-ı Kerîm'de altı defa emir, yedi defa da soru şeklinde geçmektedir. Bu da yaratılış hakkında bilgi edinmek, Allah'ın (cc) yeryüzünü ve yedi göğü yaratmadaki kudreti müşahede etmek, O'nun geçmiş kavimler ile şer ve zulüm ehli olan halk ve medeniyetleri helak etmedeki sünnetini tanımak gibi birçok gayeyi barındırmaktadır. Kur'ân-ı Kerîm'deki akıl, pratik ve gerçekçi bir akıldır. Kur'ân-ı Kerîm'de akideyi yerleştirmeye yönelik akılcı yaklaşımın kapsamı geniştir. Vahiy ve Risalet'le beraber aklıselim nerede bulunursa orada iman ve sahih akide olur. Çünkü Allah (cc), aklı doğru düşünme yollarına yönlendirir. Böylece insanın, Allah'a (cc) ve ahiret gününe inanması için kapsamlı bilginin sebeplerine sahip olmasını sağlar. Mekke döneminde Kur'ân-ı Kerîm'de kullanılan metotlardan birisi de müşrikleri tevhit inancına çağırmak için kullanılan akılcı metottur. Bu nedenle Kur'ân, insanları aklı kullanmaya teşvik etmiş, aklı kısıtlamaktan ve devre dışı bırakmaktan da sakındırmıştır. Çünkü akıl, Allah'ı (cc), nebi ve resulleri tanıma gibi pek çok şeyi kavrar. Allah'ın varlığı, birliği, peygamberlerin doğruluğu ve diriliş meselesi gibi dinin en önemli konularının ortaya konulmasında akla itimat edilmiştir. Akıl, doğru bir inancı inşa etsin diye insana verilen temel bilgi vasıtalardan biridir. Akılcı metot, Kur'ân-ı Kerîm'in Mekke döneminde insanları tevhit inancına davet ettiği metotlarından biri olmuştur. Özellikle Mekke döneminde Kur'ân kıssalarının anlatılmasındaki amaç, insanların, peygamberlerinin öğretilerine uymayan ve gerçekliklerinden ibret almayan geçmiş kavimlerin akıbetinin ne hale geldiğini görmeleridir. Böylece kendilerinden önce gelip geçen kavimlerin akıbetlerini, itaatsizliklerinin ve Allah ile peygamberlerinin yoluna boyun eğmemelerinin sonucunu akıl ve hisleriyle anlarlar. Dolayısıyla bu müşrikler ve diğer muhataplar, Allah'ın ve kendilerine gönderilen peygamberlerin yaklaşımına teslim olmamalarının, acı bir sonucu olacağını hesaba katarlar. Kur'an-ı Kerîm'de peygamberlerin ve eski kavimlerin kıssalarının arz edilmesi kâfirlerin hidâyetine, hakikati kabul etmelerine ve Allah'a teslim olmalarını sağlamıştır. Kur'ân-ı Kerîm incelendiğinde, geçmiş kavimlerin kıssalarının çoğu Mekkî âyetlerde olmakla birlikte Medinî âyetlerde de yer aldıkları görülecektir. Hatta âlimler bir sûrede kıssaların görülmesini Mekkî sûrelerinin alametleri arasında saymışlardır. Mekkî Kur'an'da Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve diğer peygamberlerin kıssaları yer almaktadır. Bu dönemde zikredilen kıssalar, sûrenin detaylarıyla ilgilidir. Çünkü müşriklerin mücadelesini ve onların Allah Resulüne (sav) karşı inatçılıklarını ele alma yönüyle bu sürelerdeki inanç yönünü ele almaktadır. Bu nedenle Kur'an-ı Kerîm'de peygamber kıssaları tevhidi, peygamberlere ve ahiret gününe iman etmeyi açıklamayla başlamıştır ve bu metot, Hz. Âdem'den son peygambere dek bütün peygamberlerin kavimlerine karşı uygulaması olmuştur. Kur'an-ı Kerîm'in, kıssaları sunma yöntemi Tevrat kıssalarında olduğu gibi tarih ve anlatım adına kıssadan bahsetmek değil aksine Allah'ın âyetlerini hatırlatıp O'na ibadet etmeye davet ettikten ve şirk ile dalaleti reddettikten sonra kıssalar yoluyla bir ibret ve uyarı şeklinde gelmiştir. Bu şu demektir ki Mekke döneminde kıssanın amacı, müşrikleri ve tüm insanları hayatın her meselesinde saf tevhide ve Allah'a (cc) tam bir teslimiyete çağırmaktır. Kur'an-ı Kerîm'in tarihsel metodu, Allah Resulünü (sav) desteklemek, davet meydanında onu güçlendirmek ve sahabilerinin ruhlarına ve kalplerine huzur ve sükûneti yerleştirmekti. Çünkü bütün resul ve nebilerin Allah'a davet yolu birdir ve bu, kendi kavimlerine karşı şefkatli, onların eziyetleri karşısında sabırlı olmaları ve iman üzerine sabit kılmalarında açıkça görülmektedir. Ayrıca Allah'ın, Peygamberler ve onlara uyanların yardımcısı olduğunu, peygamberleri ve resulleri yalanlayanların ve onların yolundan başka bir yöntem ve yol izleyen zalim ve yalancıları helak ettiğini beyan etmelerinde de anlaşılmaktadır. Belirlediğimiz bilimsel çerçeveye göre çalışmamız; giriş, dört bölüm ve elde edilen sonuç kısmından oluşmaktadır. Giriş bölümünde konunun önemi, seçilme nedenleri, önceki çalışmalar ve araştırma planı ortaya konulmuştur. Birinci bölümde çalışmanın temel kavramları, Mekkî sûrelerinin Kur'ân-ı Kerîm'deki üslup ve özellikleri, âlim ve müfessirlere göre menhec/metot ve akide kavramları, Kur'ân-ı Kerîm'in Mekke dönemindeki metodunun özellikleri, akideyi yerleştirmedeki yöntem çeşitliliği, Hz. Resulullah'ın (sav) risaletinden önce dini durum ele alınmış, Arapların bazı putları tanıtılmış ve Mekkî sûrelerinin bu gerçeği nasıl ele aldığı açıklanmıştır. İkinci bölümde çalışmanın analitik ve uygulamalı yönü aktarılmaya çalışılmıştır. Şöyle ki“akidenin yerleştirilmesinde Kur'ân'daki duyusal metod”konusu ele alınmıştır. Duyusal metottan kasıt Kur'ân-ı Kerîm'deki darbımesellerdir. Dolayısıyla Kur'ân'da yer alan ve Allah'ın tevhidinin gerekliliğini, müşriklerin ilahlarının acizliğini ispat eden darbımesel kavramı, kâfir ve mümin için verilen meseller, müşriklerin davranışlarını örümcek ağına benzetilmesi gibi konular ele alınmıştır. Ardından müşrik ve tevhit için verilen meseller açıklanmıştır. Daha sonra da Peygamberlik ve peygamberler hakkında verilen Kur'ân meselleri ve diğer konularda verilen meseller incelenmiştir. Sonda da geçmiş kavimlerin izlerini görmek için yeryüzünü dolaşma konusu ele alınmıştır. Üçüncü bölümde Kur'ân-ı Kerîm'in, inancı açıklamaya yönelik rasyonel metodu, itikat meselelerinde aklın yeri, Kur'ân'daki rasyonel metot türleri incelenmiştir. Şöyle ki Mekke dönemindeki cedel ve diyalog, Kur'ân-ı Kerîm'in Allah'ın birliğini, ahiret gününe imanı, dirilişi, cezayı, haşrı, hesabı ve Hz. Muhammed'in (sav) peygamberliğini ispat etmek için müşriklerle tartıştığı konular ele alınmıştır. Dördüncü bölüm, Mekke döneminde Kur'ân'ın tarihsel metoduna ayrılmıştır. Bu dönemde peygamber kıssalarındaki en önemli iman konularını açıklığa kavuşturmak ve inancın temellerini sağlamlaştırmak amaçlanmıştır. Ardından Kur'ân kıssalarına tarihsel yorumlayıcı yaklaşımı ve âlimlerin bu konudaki tutumu incelenmiş, Hz. Âdem (as), Hz. Nuh (as), Hz. İbrahim (as) ve Hz. Musa (as) gibi Mekke döneminde adı geçen peygamberlerden bazılarının kıssaları ve bu kıssaların amaçları anlatılmıştır. Bununla inanç metodu, tevhit, rubûbiyetin sadece Allah'a (cc) ait olduğu, peygamberlere ve resullere iman gibi konuların açıklanması amaçlanmıştır. Sonuç kısmında ise çalışma boyunca tesbit edilen önemli noktalar ele alınmış, tezin varılan sonuçlara değinilmiştir. Kısaca söylemek gerekirse bu araştırmamız, Mekke döneminde Kur'ân-ı Kerîm'in inanç konularını ve temellerini arz etmede farklı metot ve yaklaşımlar içerdiğini göstermiştir. Çünkü Mekke dönemindeki bazı inanç konuları, başta Allah'ın birliği ve varlığının açıklanması, ahiret hayatına ve bütün peygamberlere iman gibi çeşitli konularda müşriklerle yapılan tartışmaları kapsamaktadır. Her ne kadar belli bir zaman diliminde inmişse de Mekke döneminde Kur'ân-ı Kerîm'in metodu, hedefleri, kuralları ve aşamaları itibariyle her zaman ve mekân için geçerlidir; dolayısıyla insan aklına hitap etmek için aynı anda hem bilimsel hem de pratik olan bir yöntemdir. Mekkî ve Medenî Kur'ân-ı tanımaya çok ihtiyaç vardır. Bu, İslam davetinin aşamalarını incelemek, nâsih ve mensûh, ilk inen ve sonra inen âyetleri bilmek için de son derece önemlidir. Bu da sahabe ve tâbiinin sözlerine başvurularak bilinebilir. Allah'ın tevhidi, şirkin inkârı ve Allah'ın kozmik, duyusal, aklî ve tarihle ilgil âyetleri gibi bütün meselelerin ortaya çıkarılması genellikle Mekkî âyet ve sûrelerinin ele aldığı konular içerisindedir. Kur'ân'ın, itikadı açıklamaya yönelik yaklaşımı gerçekçi ve pratik bir metottur. Çünkü insanın vicdanına, aklına ve şahsî fıtratına hitap etmektedir. Mekke döneminde insana, yaşadığı ortamda bu metotla nasıl hitap ettiği açıkça görülmektedir. Nitekim Allah'a imanın karşısında bulunan hurafe ve kuruntuları geçersiz kılmada, pratik ve duyusal gerçeği ölçüt almıştır. Dolayısıyla müşriklere hitapta gerçekçi ve duyusal metot kullanılmıştır. Kur'ân-ı Kerîm'deki aklın pratik ve gerçekçi bir akıl olduğu görülmektedir. Zira Kur'ân-ı Kerîm'de akideyi ispat etmeye yönelik rasyonel yaklaşımın kapsamı oldukça geniş olmuştur. Nitekim vahiy ile aklıselimin bulunduğu her yerde iman ve doğru akide meydana gelir. Çünkü Allah (cc), aklı doğru düşünme yollarına yönlendirir ki böylece Allah'a ve ahiret gününe iman etmesi için insanın kapsamlı ilim sahibi olmasını sağlar. Kur'ân-ı Kerîm'in iman konularını sunmadaki metodu her seviyedeki insana uygundur. Bazen rasyonel, bazen duyusal ve bazen de tarihsel yaklaşımı kullanır. Böylece tüm insanların ihtiyaç duyduğu bilgiyi içerir. Anahtar Kelimeler : Kur'ân-ı Kerîm, Akide, Akıl, Mekke, His, Kıssa, Metot. Sayfa Sayısı: 198+X Danışman: Prof. Dr. Abdulbaki
Özet (Çeviri)
This research revolves around the verses of the creed in the Meccan phase. To clarify the Qur'an's approach, to consolidate the principles of creed and its foundations , and the essence of Islam was revealed to the believers in Meccan phase that this universe has one Allah who has no partner, and He is worthy of worship, Tawheed and that Muhammad -peace be upon him- came to call people to this oneness, to perfect morals; In order that the justice of Islam could be achieved, the construction of the earth continues and the one who meditates on the Book of Allah - Ta'ala - especially in the Meccan phase, becomes clear to him at first sight that there are multiple Qur'anic approaches to prove monotheism. Allah Ta'ala addressed every people with what suits their backgrounds and intellects. The speech was directed to influence their emotions, conscience, and minds. That is why we note the Qur'anic verses were revealed at that phase focused on urging people to think about the universe, themselves and those around them, and all were mentioned to them, The Holy Qur'an has many examples with tangible things that the simple illiterate human mind in the Arabian desert can understand. And the Messenger of Allah -peace be upon him- was the best model for applying and employing the divine approach by presenting that approach. The Companions“ Sahaba”responded and interacted with this unique approach, and they were the best model after him to apply that practical and realistic approach in human life; because belief has a great purpose in the life of a Muslim. For this reason, many scholars consider that the Meccan phase is what was revealed from the Holy Qur'an before the Hijrah, whether it was in Mecca or outside it. The revelation of the Noble Qur'an at that phase dealt with the condition of the people who lived in that temporal and spatial period, which represents a large part of the phases of da'wah, to treat souls, guide them to the truth, convince them towards the Islamic principles and values which represented in the true belief. Hence, the characteristics of the verses at the phase were compatible. With the characteristics of the Meccan society emanating from this reality, it calls them to monotheism, and encourages them to reject polytheism and idols. Before the Messenger of Allah -peace be upon him- , the Arabs were on the religion of Abraham and Ismail - may prayers and peace be upon them - although Abraham was born in Babylon, but he did not settle there, as he migrated and settled in Mecca with his wife Hajar and his son Ismail, and they built the foundations of the Kaaba, the Sacred House of Allah by the command of Allah - Subhanahu-; For this reason, the Arabs in the Arabian Peninsula from the beginning believed in the call to monotheism who Abraham and other prophets called - peace be upon them - and after a while the Arabs switched from monotheism to paganism. They replaced the worship of idols with the religion of their forefathers, which is monotheism, and they became what the nations before them were. In terms of their association with Allah and their worship of idols, this change began at the hands of“Amr bin Lehi”where idols and idolatry were set up and worshiped; therefore, the doctrinal life of the Arabs before the advent of the light of Islam was mixed with delusions, illusions and superstitions.For this reason, the Qur'anic approach is diversified; to reform the pre-Islamic society, the polytheism and unbelief that were witnessed, at that time there was a clear deviation in the moral, social aspects and the virtuous values in the society, Therefore, these deviations require a multiple approach to reform them. Among those methods used in calling the polytheists, it was the sensory approach that depends on the sense and observation of tangible matters. It was an invitation to consider the amazing creations of Allah that man passes through; To reflect and to know that this universe and creatures have a great Creator, who is Allah - Subhanahu - and branching out from the sensual approach is to set forth proverbs in the holy Qur'an, it has emerged by setting proverbs for tangible things that people see and touch and accept with their minds; As well as setting proverbs for reasonable things; Since reasonable meanings are difficult to settle in the minds of many people, unless it was formulated in a sensual form which is close to comprehension; that is why the holy Qur'an cited proverbs; because these proverbs have an important place in the Qur'an, a wonderful effect on hearts and ears, in addition, it is a praise of the proverbs that he uses for contemplation and prudence, and a statement of a noble purpose, some of which are related to correcting the belief. Some of them to clarify polytheism and unbelief, idolatry, and the derision of their gods, and it includes walking on the earth to witness the effects of the previous peoples, with the intention of the lesson from the consequences that the wrongdoers were punished with, and the approach of walking on the earth was mentioned six times in the Holy Qur'an in the form of the command, and seven times in the interrogative form, with the intention of getting to know the creation and its indication of the power of Allah - Subhanahu -his ability to create the heavens and the earth, the resurrection, and to identify the Sunnah of Allah in the destruction of nations, civilizations from past peoples and the consequence of the people of injustice and evil. Among the methods used in the Glorious Qur'an is the rational method in the Meccan phase to call the polytheists to unite Allah; For this reason, the Qur'an urges creatures to exercise reason, and not to block or obstruct reason; because the mind understands many matters of belief such as knowing Allah - Subhanahu -,the prophets, messengers, and the mind has been used in discussing the most important issues of religion, like the issue of the existence and unification of Allah, and the truthfulness of the Messenger of Allah -peace be upon him- and the issue of resurrection, Therefore, the mind was one of the foundations of certainty granted to man, in order to reach through the construction of a correct belief, and among those innate rational methods that the Qur'an brought and called for belief, including: the method of argument and dialogue, and the method of analogy, all of which are methods used in the Meccan Qur'an to show the importance of monotheism and the establishment of faith.One of the important purposes of the stories in the Qur'an is to warn that the religion was sent by the prophets is one approach to reform societies from the aspect of belief, in which there is no contradiction or difference. To clarify this matter, we find the Holy Qur'an narrate stories of a number of prophets combined in one surah, the purpose of explaining the stories of the Qur'an in the Meccan period in particular, is to see the pre-Islamic society and all people and the fate of previous nations who did not follow the teaching of their prophets, so they take lesson from their reality, they learn from the consequences of their affairs, they see with their minds and feelings the consequences of the people who were abandoned before them, their failure to obey and submit to the approach of Allah and the prophets sent to them, so these polytheists and the interlocutors put in their account that if they follow their path, they will inevitably reach that painful end and consequence, with the Holy Qur'an reviewing the stories of past prophets and nations, it may be a reason for guiding the unbelievers and accepting the truth and submitting to it. The observer of the Great Qur'an sees that the stories of the previous nations are divided into the Meccan and the Medinan Qur'an, although most of it was mentioned in the Meccan period. Indeed, scholars have made signs of the Meccan verses of the stories. The Meccan Qur'an exposed many stories of the prophets; from Adam's story, Noah, Abraham, Moses and other prophets - may blessings and peace be upon them -, and their stories mentioned at that phase are related to the parts of the surah; because it deals with the aspect of belief in those verses in the dispute of the polytheists and their stubbornness to the Messenger of Allah -peace be upon him- therefore, the story of the prophets in the Holy Qur'an began with a statement of monotheism, and belief in the Messengers and the Last Day, and this was the practice of all the prophets with their people, from Adam, to the last of the prophets Muhammad -peace be upon him- the approach of the Holy Qur'an in presenting the stories was not a historical narration, as is the case in the stories of the Torah. Rather, it was cast as exhortation and guidance in the context of the stories, after recalling the verses of Allah, and the call to worship Him - subhanahu - and to renounce polytheism, misguidance, and this means that the purpose of the story in the Meccan era is to call the polytheists and all people to pure monotheism and submission to Allah – Subhanahu- In all matters of life, the historical approach of the Qur'an was to support the Messenger- peace be upon him- and to establish him in the field of da'wah and to spread peace and tranquillity in the souls and hearts of the Companions“Sahaba”may Allah Almighty be pleased with them –; because themanifested in their compassion for their people, their patience over their harm, the firmness on the creedstatement that Allah –azza wajal- is the supporter of the prophets and those who follow them, and the destroyer of the lying wrongdoers who deny the messengers who followed an approach and a path rather than the path of the prophets and messengers. Key words : the Qur'an, belief, reason, Mecca, sense, stories. Quantity of Page: 198 + X Supervisor: PROF. DR. Abdulbaki GÜNEŞ.
Benzer Tezler
- Dirasetu ve tahkiku mahtutati 'Muhtesaru'l-Makale fi'l-Fethi ve'l-İmale' li Muhammed el-'Avfi) Muhammed el-Avfi'nin 'Muhtesaru'l-Makale fi'l-Fethi ve'l-İmale'adlı eserinin tanıtımı ve tahkiki
An introduction and verification of a manuscript 'Mukhtasaru al-Makâla fi al-Fatihi ve al-İmâla' of Muhammed el-'Avfi
MARWAH SALEH ABED AL-HAYANI
Yüksek Lisans
Arapça
2018
DinSüleyman Demirel ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ CELALETTİN DİVLEKCİ
- الأخطاء المنهجية في الدراسات التفسيريةمحمد شحرور أنموذجاً
Tefsir araştırmalarında yöntem hataları: Muhammed Şahrur örneği
ARAZ MAHMOOD SHAKOR AL- DAWOODI
Yüksek Lisans
Arapça
2021
DinBolu Abant İzzet Baysal ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ABDULLAH ÇELİK
- المنهج الاستدلالي للخطيب الشربيني في كتابه مغني المحتاج: دراسة أصولية تطبيقية
Hatib eş-Şirbînî'nin Muğni'l-Muhtâc adlı eserinde istidlâl yöntemi: Usûl ve uygulama bağlamında bir incelemeThe constructi ve method of Alkhateeb Alshırbını in his book Mughni almuhtaj an applied fundamental study
ZUHER QADER SALIH ARAFAT
- خلق آدم عليه السلام في ضوء آيات القرآن الكريم( دراسة تحليلية )
Kur'ân-ı Kerim ayetleri ışığında Hz. Adem'in yaratılışı (Tahlil çalışması) / The creation of Adam, Peace be Upon Him, in the light of the verses of the noble Qur'an, an analytical study
KHALID HATEM KHALAF
Yüksek Lisans
Arapça
2020
DinVan Yüzüncü Yıl ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SELAHATTİN SÖNMEZSOY
- (اللهجات العربية القديمة (ابن الأنباري أنموذجاً Eski Arap lehçeleri (İbnu'l-Enbari örneği)
Former Arab dialects (İbnu'l-Enbari sample)
ETAB ALTOHAN
Yüksek Lisans
Arapça
2017
DilbilimSüleyman Demirel ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEVİN KARABELA