A new approach to corporate social responsibility: Corporate digital responsibility, analysis of Turkish banking and e-commerce sectors
Kurumsal sosyal sorumluluğa yeni bir yaklaşım: Kurumsal dijital sorumluluk, Türk bankacılık ve e-ticaret sektörlerinin analizi
- Tez No: 869564
- Danışmanlar: PROF. DR. BANU MÜJDE BASKAN KARSAK
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Bankacılık, İletişim Bilimleri, Banking, Communication Sciences
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 205
Özet
20. yüzyılın ortalarından itibaren küreselleşmenin yoğun etkisi ve iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ile standartlaşan ürün ve hizmetler kurumlarda farklılaşmaya dair yeni ihtiyaçlar doğurmuştur. Kurumsal iletişimin önemli ayaklarından biri olan kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) faaliyetleri bu ihtiyacı önemli şekilde karşılamış, kurumların pazarda avantajlı bir yer edinmesine katkı sağlamıştır. Hedef kitlelerin kurumlardan yeni beklentileri, bu beklentileri kurumların meşru ve doğal kabul etmesi ile şirketler tüm paydaşlarına ve çevreye karşı sorumluluklarının bilincinde olarak eylem planı yapmaya odaklanmışlardır. Dijital teknolojilerin hızlı gelişimi ve dijital dönüşüm süreçlerinin her türden sektöre yayılması ile geçmişten beri benimsenen sosyal sorumluluk faaliyetleri çağa yetişmede yetersiz kalmıştır. Dijital etik kavramının da etkisiyle KSS kavramına ek olarak Kurumsal Dijital Sorumluluk (KDS) kavramı literatürde yerini almıştır (Lobschat, vd., 2021). Kavramsal ve toplumsal gelişmelerden hareketle bu tez çalışmasının ana konusunu kurumsal dijital sorumluluk kavramının gelişimini ve mevcut durumunu Türkiye'de bankacılık ve e-ticaret sektörleri kapsamında incelemek oluşturmaktadır. Araştırma KDS kavramına dair literatürdeki mevcut boşluğu doldurarak hem teorik hem de sektörel olarak katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Türkçe literatürde ilgili kavramı ele alan çok az sayıda çalışma bulunmaktadır ve bu tez çalışmasının akademik söyleme katkısı iki yönlüdür. Çalışma KDS literatürünü genişletmekte ve Türkiye'deki iki ana sektörün nispeten yeni bir kavrama nasıl yaklaştığını ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu araştırma, kurumsal dijital sorumluluk kavramını bankacılık ve eticaret sektörlerinde inceleyen ilk Türk çalışması olması bakımından önemlidir. Ayrıca KDS konusunda faaliyet gösterecek farklı sektörler için ampirik iç görüler sağlamaktadır. Kurumsal iletişim bir kurumun hedeflerine sağlıklı bir şekilde ulaşabilmesi için bilgiyi içeride ve dışarıda yönetmek ve iletmek için kullandıkları faaliyetler, süreçler ve stratejiler kümesini ifade eder (Çetintaş, 2014). Bir şirketin mesajlarını, değerlerini ve hedeflerini çalışanlarına, paydaşlarına, müşterilerine ve genel kamuoyuna ilettiği çeşitli yolları kapsamaktadır. Kurumsal iletişim kurumlar için sürekli değişen sosyal, çevresel, teknolojik durumlara uyum sağlamayı, değişime hızlı aksiyon almayı ve varlıklarını güçlü bir şekilde devam ettirmelerini sağlayan önemli bir kanaldır. Bu kanalı besleyen önemi kollardan biri şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleridir. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramı yardımseverlik ile şekillenmiş olsa da günümüzde bir kurumun çalışanlarına, müşterilerine, ortaklarına, yatırımcılarına ve çevreye olmak üzere iç ve dış tüm paydaşlarına karşı sorumluluklarını ve bu unsurları karar alma mekanizmaları ve iş eylem planlarına dahil etme stratejilerini kapsamaktadır (Gedik, 2020) Benzer şekilde Avrupa Toplulukları Komisyonu tarafından hazırlanan Yeşil Kitap (2001) kurumsal sosyal sorumluluk kavramını şirketlerin, sosyal ve çevresel ilgi ve kaygılarını operasyonlarına ve paydaşlarıyla olan etkileşimlerine gönüllülük esasına dayalı olarak entegre etmeleri seklinde tanımlamaktadır. Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri iyi niyetlerle, temel hak ve özgürlükleri gözeterek ve hedef kitlenin meşru beklentileri ekseninde tasarlansa da uygulamalarda etik açısından sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Kurumsal sosyal sorumluluk ve etik arasında düşünsel ve pratik alanlarda beslendikleri karşılıklı bir ilişki vardır. Etik bu ilişkinin düşünsel ayağını beslerken, KSS faaliyetleri pratik tarafı desteklemektedir (Güven, 2016). Bu durum, sorumluluk ve etik kavramlarının uyumunun başarılı ve faydalı sonuçlar doğurmada etkili olması açısından önemlidir. Yeni teknolojik gelişmeler ile dijital teknolojiler kullanıcıların amaçlarına ulaşmasında bir araç olmaktan çok daha öte bir konuma gelmiştir. Hızla gelişen dijital teknolojiler ve her alanda karşımıza çıkan dijital dönüşüm süreçleri yaşam standartlarımızı, gerçekliği algılama şeklimizi, doğa ile ilişkimizi de dönüştürmüş; seçimlerimizi ve kararlarımızı belirleme noktasında hâkim bir unsur olmuştur. Bu nedenle dijital teknolojilerin gelişimi köklü toplumsal dönüşümlere de yol açmıştır. Dijital araçların yaygınlaşması ile birlikte kurumsal sosyal sorumluluk kavramı ile etik uyumunun öneminin vurgulandığı noktaya yeni bir ekleme yapma ihtiyacı doğmuş, dijitalleşmenin getirdiği sorumluluklar dijital etik kavramını ortaya çıkarmıştır. Etik, insan hakları, toplumsal adalet, dünya barışı, eşitlik gibi ahlaki eylemler ve yargılara odaklanmaktadır. Dijital etik ise teknolojinin etkili olduğu mecralarda başkalarının haklarına zarar vermemek, kullanılan sistemlerde gerçekleştirilen tüm eylemlerde sistemin iyi niyetle sürdürülmesi için doğru davranışı önceleyen kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Gündelik hayatın bir parçası haline gelmiş dijital yaşamda dijital etik, bireyin eylemlerine ahlaki bir çerçeve sunmakta, dijital teknoloji ile insani değerlerin entegre edilmesini hedeflemektedir (Rogerson, 2015). Hukuk bilimi ile belirlenmiş eylemlerimiz etiğin alanına giriyorken, günlük yaşam alışkanlıklarımızın dijitalleşme ile dönüştüğü günümüzde etik kavramının da dijitalleşmesi beklenmektedir. Ancak var olan sistemler dijital dünyadaki eylemleri etik açısından değerlendirme konusunda yetersiz kalmaktadır. Dijital diktatörlük olarak tanımlanabilecek bu döngülerde yatırım araçları altın, para gibi finansal ürünlerden çıkmış, veri mülkiyeti olarak şekillenmeye başlamıştır. O kadar ki, kanunlarla yasallığı sağlanan arazi, toprak mülkiyetliyi yerini veri tabanları mülkiyeti düzenlemelerine bırakmıştır (Özcan, 2021). Dijitalleşme ve dijital etik kavramlarının gelişimi Kurumsal Sosyal Sorumluluk ile birlikte Kurumsal Dijital Sorumluluk (KDS) kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. KDS, dijital dünyayı şekillendirirken etik ilkeleri önceleme konusunda aktif olma ve inisiyatif almayı gerektirmektedir. Veri kullanımında açıkça belirlenmiş sınırlar koymak, kullanıcılara veri toplama süreçlerine dair kapsamlı ve şeffaf bilgiler sunmak, çalışanları veri güvenliği konusunda düzenli eğitimlerle desteklemek, dijitalleşme ile ilgili STK'larla iş birliği yapmak KDS faaliyetlerine örnek olarak gösterilebilir (Eissfeller, 2020). Dijital teknolojiler her kesimden kullanıcının kapasitesini artıracak bir şekilde düzenlenmeli ve kapsayıcılığı öncelemelidir. Çünkü ilgili araçlarda kullanıcılar aslında sadece tüketici değil aynı zamanda topluluk katılımcılarıdır (Hyde, 2008). Kurumsal dijital sorumluluk sosyal, ekonomik, teknolojik ve çevresel kurumsal dijital sorumluluk olarak dört kategoride tanımlanabilmektedir. KSS'den farklı olarak tüm bu kategoriler sorumlulukların dijital yönlerine odaklanır. Sosyal KDS kurumların bireyler ve toplumla ilişkisini önceler. Kullanıcı kitlenin, paydaş ve çalışanların veri gizliliğinin korunması, dijital kapsayıcılık ve çeşitliliğin ele alınması bu alanın konusudur. Ekonomik KDS dijital teknolojilerin ekonomik etkilerinin değerlendirilmesi ve iyileştirilmesiyle ilgilidir. Bilgi işlem teknolojileri departmanları, çalışanların rol tanımları, daha düşük maliyet ile daha fazla verimin elde edilmesine yönelik girişimler ekonomik dijital sorumluluklar olarak örnek gösterilebilir. Teknolojik KDS dijital etik ile yakından ilişkilidir. Yapay zekâ algoritmalarının şeffaf ve anlaşılır ve ayrımcı uygulamalara fırsat vermeyecek şekilde oluşturulması gibi toplumsal zarara yol açmayacak bir düzende oluşturulmasını hedefler. Çevresel KDS teknolojik gelişimlerin çevreye verdiği fiziksel zararları en aza indirip, sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmeye odaklanır (Wade, 2020). Detaylandırılmış alt alanlara, farklı organizasyonlar tarafından geliştirilen rehberler ve standartlara rağmen uygulamalarda oldukça eksiklikler görülmekte, tüm kategorilerin bir arada dikkate alındığı ve pratiğe geçirildiği nadiren görülmektedir. Yukarıda bahsedilen tartışmalardan hareketle bu çalışmanın temel sorunsalı“Türkiye'de bankacılık ve e-ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren çeşitli kurumların KDS kavramına dair politikaları, faaliyetleri ve gelecek hedefleri nelerdir?”olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda tezin ilk bölümünü literatür taraması oluşturmakta; KSS, dijital dönüşüm ve KDS dahil olmak üzere bu araştırmayla ilgili kritik teori ve kavramlar tartışılmaktadır. İlk olarak, kurumsal dijital sorumluluğun temelini oluşturan kurumsal sosyal sorumluluk ve tarihsel gelişimi ele alınacaktır. Ardından, kurumsal sosyal sorumluluğun değişen uygulamaları ve kurumsal dijital sorumluluğun ortaya çıkmasına katkı sağlayan dijital dönüşüm kavramı dijital etik tartışmaları ile bağlantılı olarak detaylı şekilde tartışılacaktır. Son olarak, Kurumsal Sosyal Sorumluluğun gelişimine ve dijital dönüşümün etkisine bağlı olarak ortaya çıkan Kurumsal Dijital Sorumluluk kavramına dair literatürle, KDS'ye yönelik oluşturulan teoriler, farklı sektörlerden yapılan araştırma çalışmaları ve çeşitli organizasyonların hazırladıkları rehberler ve standartların katkıları tartışılacaktır.“Sektör analizi”bölümünde örneklem grubu olarak seçilen, verinin en çok kullanıldığı, işlendiği, paylaşıldığı sektörlerden olan e-ticaret ve bankacılık sektörlerinin Türkiye'de ve uluslararası arenalardaki durumuna dair incelemeler yapılacaktır. Mahremiyet, özellikle çevrimiçi teknolojiye, sosyal medyaya ve sanal sistemlere olan bağımlılığın artmasıyla birlikte modern yaşamın en önemli zorluklarından biri haline gelmiştir (Durucu vd., 2019). E-ticaret sektöründeki büyük problemlerden birisi bağlantılı riskler ve yönetişim sistemlerinin tüketici bilgilerini yeterince koruyamaması ve modern iş operasyonlarına zarar vermesidir (Umanailo vd., 2019). Bankacılık sektöründe ise bireylerin tasarrufları, yatırımları, yaşam tarzları ve gelecekte hayatta kalmaları büyük ölçüde sağlıklı ve etik bir bankacılık sisteminin işletilmesine bağlı olduğundan (Jansen ve Leukfeldt, 2016), gizlilik risklerine karşı hassas bir konumdadır (Namahoot ve Laohavichien, 2018). Bu iki sektörün KDS'ye dair güncel gelişim durumları ve uygulamalarının kapsamı sektör analizi kısmında ele alınacaktır. Detaylı bir literatür taraması ve sektör analizinin ardından, araştırma yöntemleri bölümünde veri toplama stratejileri, analiz, toplanan verilerin yorumlanması, geçerlilik ve güvenilirlik konuları açıklanacaktır. Bu çalışmada nitel yöntemler kullanıldığından ilgili literatür bu doğrultuda incelenmiştir. Bu çalışmada iki sektör seçilmiş ve nitel araştırma yöntemlerinden derinlemesine görüşmeler ve içerik analizi tekniklerinden faydalanılmıştır. Nitel araştırmalarda güvenirliği ve geçerliliği desteklemek adına önerilen üçgenleme tekniğini sağlamak için araştırmanın veri setini yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşme verileri, sosyal medya içerik analizi ve doküman analizi oluşturmaktadır. Çalışmanın katılımcı grubunu bankacılık ve e-ticaret sektöründen olan 18 üst düzey yönetici, bilgi işlem teknolojileri birim departmanı çalışanı ve kurumsal iletişim uzmanı oluşturmaktadır. Yapılan görüşmeler sonucunda hukuk departmanlarına sıklıkla değinildiğinden katılımcılara iki hukuk birimi çalışanı ayrı olarak dahil edilmiştir. Doküman analizi kısmında ilgili sektörlerin son bir yıllık entegre raporları incelenmiştir. Sosyal medya içerik analizinde ise katılımcıların söylemleri doğrultusunda kurumsal iletişim aracı olarak en çok kullanılan Linkedln platformu paylaşımları dikkate alınmıştır. Tez çalışmasının bulgular bölümü görüşme analizi, sosyal medya ve belge analizi olmak üzere iki ana başlıktan oluşmaktadır. Görüşmeler başlığı üç bölümden oluşmakta, ilk bölümde bankacılık sektörü bulgularına, ikinci bölümde e-ticaret sektörü veri sonuçlarına yer verilmektedir. Üçüncü bölümün ana konusu ise bankacılık ve e-ticaret sonuçlarının karşılaştırılması üzerinedir. Bulgular bölümünün ikinci başlığı, sonuçların güvenirliğini desteklemek için sektörlerin doküman ve sosyal medya analizine odaklanacaktır. Bu analizler yine sektörel bazlı ayrı ayrı tartışılacaktır. Çalışmanın son bölümü, sonuçların literatürle bağlantılı olarak tartışılmasına ayrılmıştır. Bu bölümde ayrıca kısıtlar ve gelecek çalışmalar için öneriler de yer almaktadır. Araştırmanın bulguları aşağıdaki şekilde özetlenebilir. (1) Kişisel Verilerin Korunması Kanununa (KVKK) ek olarak bankaların General Data Protection Regulation (GDPR) uyma zorunluluğu, uluslararası kredi sistemlerinde sürdürülebilirlik faaliyetlerinin getirdiği avantajlardan faydalanabilme isteği ile bankalar dijital sorumluluk faaliyetlerine öncelik vermek durumunda kalmışlardır. (2) Kurumsallaşma süreçlerini çok önceden tamamlayan bankacılık sektörü için itibar ve güven en önemli konulardandır ve veri güvenliğini sağlamak itibarlarını korumak için elzemdir. (3) Bankaların iş geliştirme süreçlerinde hızlı olma gerekliliği (örn. kripto paranın hızıyla rekabet içinde olma) günceli daha yakında takip etmek ve aksiyon almak zorunda bırakmıştır. (4) Fakat aynı hız e-ticaret sektörü için dezavantaj oluşturmakta, gündemi yakalamaya çalışırken henüz şekillendiremedikleri iş modelleri ertelenmektedir. Bu durum kurum kültürünün yapılanmasını geciktirmekte ve dijital sorumluluk faaliyetleri askıda kalmaktadır. (5) E-ticaret sektörünün gelişiminde pandemi sürecinin olumlu etkisi oldukça fazladır. Ancak bu etki kurumsal dijital sorumluluğa dair farkındalık geliştirme ve bilinçlendirme çalışmalarında yetersiz kalmıştır. (6) E-ticaret sektöründe denetleyici kuruluşların ve yaptırımların yetersiz oluşu veri gizliliği ve güvenliği konusunda gerekli aksiyonların alınmasını geciktirmektedir. (7) Banka ve e-ticaret sektöründeki kurumsal dijital sorumluluk bağlamındaki gelişimsel farklılıklar sosyal medya kanallarındaki paylaşılan paylaşımların içeriklerinde de açıkça belli olmaktadır. (8) Dijital sorumluluk faaliyetlerine dair bankaların paylaşımları sıklık ve içerik açısından oldukça yoğunken, e-ticaret sektöründeki şirketler aldıkları ödülleri, çalışan memnuniyetlerini ve yenilikçi olmayan kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerini paylaşmaktan öteye geçememektedirler. (9) Doküman analizi sonuçları da sosyal medya içerik analizi ile benzer sonuçlar göstermiş; bankaların entegre raporları oldukça kapsamlı ve detaylı hazırlanmışken, e- ticaret sektörü henüz entegre rapor veya benzeri raporlar hazırlama aşamasına geçememiştir. Sonuç olarak bankacılık sektörü KDS faaliyetleri, farkındalığı, gelecek hedefleri açısından önde olsa da her iki sektörün de gitmesi gereken daha çok yol olduğu aşikardır. Bu yolun aşılabilmesi için hükümetlerin yerelde ve ulusalda STKlar, ve ilgili organizasyonlarla işbiriği geliştirmeleri, kanunlarda standartlaşmaya gitmeleri dijital sorumululuk kavramının ortak temellerde gelişmesine ve yaygınlaşmasına yardımcı olacaktır
Özet (Çeviri)
Since the mid-20th century, the intense impact of globalization and rapid developments in communication and transportation technologies have led to the standardization of products and services, creating new needs for differentiation in institutions. Corporate social responsibility (CSR) activities, one of the crucial pillars of corporate communication, have significantly met this need and contributed to organizations gaining an advantageous place in the market. With the new expectations of target audiences from corporations and the acceptance of expectations as legitimate and natural by corporations, companies have focused on making action plans with the awareness of their responsibilities towards all stakeholders and environment. With the rapid development of digital technologies and the spread of digital transformation processes to all sectors, more than social responsibility activities adopted in the past have been required to keep up with age. With the influence of digital ethics, the concept of Corporate Digital Responsibility (CDR) has taken its place in the literature in addition to the idea of CSR (Lobschat, et al., 2021). Based on the conceptual and social developments, this dissertation aims to investigate the present status of digital responsibility in Türkiye's banking and e-commerce industries. Because this topic has yet to be extensively researched in Turkish literature, the contribution of this thesis to the academic discourse is twofold. This study expands on the existing Corporate Digital Responsibility (CDR) research and delves into how two major sectors in Türkiye process this fairly new concept. The research aims to make a theoretical and sector-specific contribution by addressing the gap in the literature on CDR. This research is significant as it is the first study in Türkiye examining CDR in the banking and e-commerce sectors. Moreover, it offers valuable insights for other industries seeking to operate within the CDR landscape. Corporate communication refers to the set of activities, processes, and strategies that an organization uses to manage and communicate information internally and externally to achieve its goals healthily (Çetintaş, 2014). It covers the various ways in which a company shares its messages, values, and goals to its employees, stakeholders, customers, and general public. Corporate communication is an important channel that enables organizations to adapt to ever-changing social, environmental, and technological situations, to take quick action to change, and to maintain their existence firmly. One of the important branches feeding this channel is the corporate social responsibility activities of companies. The concept of corporate social responsibility has transformed, expanding beyond mere philanthropy to encompass an organization's obligations to all internal and external stakeholders. These stakeholders may include employees, customers, partners, investors, and environment. Business strategies are now being devised to incorporate these responsibilities into decision-making processes and operational plans (Gedik, 2020). According to the Green Paper (2001) prepared by the Commission of the European Communities, corporate social responsibility denotes the voluntary integration of social and environmental concerns into business operations. Although corporate social responsibility activities are designed and carried out with good intentions, in consideration of fundamental rights and freedoms, and in line with the legitimate expectations of the target audience, ethical problems may be encountered in practice. The intersection of corporate social responsibility and ethics relies on a symbiotic relationship between theory and practice. Ethics drives the conceptual framework, while CSR initiatives provide tangible action, as Güven (2016) observed. This interdependence is pivotal in fostering a harmonious collaboration between responsibility and ethics, ultimately leading to desirable and constructive outcomes. With new technological developments, digital technologies have become more than a tool for users to achieve their goals. Rapidly developing digital technologies and digital transformation processes we encounter in every field have transformed our living standards, perception of reality, and relationship with nature; it has become a dominant factor in determining our choices and decisions. For this reason, the development of digital technologies has also led to profound social transformations. With the obligations brought about by digitalization, the need to make a new addition to the point where the importance of corporate social responsibility and ethical harmony is emphasized has arisen, and the concept of digital ethics has emerged. Ethics focuses on moral actions and judgments such as human rights, social justice, world peace, and equality. Digital ethics, on the other hand, can be defined as a set of rules that prioritize the proper behavior in order not to harm the rights of others in the channels where technology is effective and to maintain the system in good faith in all actions performed in the systems used. In digital life, which has become a part of everyday life, digital ethics provides a moral framework for the individual's actions and aims to integrate digital technology and human values (Rogerson, 2015). While our actions determined by the science of law fall within the field of ethics, it is expected that the concept of ethics will also be digitalized as our daily life habits are transformed by digitalization. However, existing systems need to be more comprehensive to evaluate actions regarding ethics in the digital world. In these cycles, which can be defined as a digital dictatorship, investment instruments have moved from financial products such as gold and money and started to take shape as data ownership. So much so that land and land ownership, legalized by laws, have been replaced by database ownership regulations (Özcan, 2021). The development of digitalization and digital ethics has led to the emergence of Corporate Digital Responsibility (CDR) and Corporate Social Responsibility. CDR requires being active and prioritizing ethical principles while shaping the digital world. Examples of CDR activities include setting clearly defined limits on data use, providing users with comprehensive and transparent information about data collection processes, supporting employees with regular training on data security, and collaborating with non-governmental organizations (NGOs) on digitalization (Eissfeller, 2020). Digital technologies should be organized to increase the capacity of users from all walks of life and prioritize inclusiveness. This is because users of relevant tools are consumers and community participants (Hyde, 2008). Corporate digital responsibility can be classified into four distinct categories: social, economic, technological, and environmental corporate digital responsibility. The common point in these areas is that all these categories focus on the digital aspects of responsibilities. Social CSR prioritizes the relationship of organizations with individuals and society. This includes protecting the data privacy of users, stakeholders, and employees and addressing digital inclusion and diversity. Economic CDR is concerned with assessing and improving the financial impact of digital technologies. IT departments, employee role definitions, and initiatives to achieve more efficiency at lower cost are examples of economic digital responsibilities. Technological CSR is closely related to digital ethics. It aims to ensure that artificial intelligence algorithms are created transparently and understandably that do not cause social harm, such as making them in a way that does not allow discriminatory practices. Environmental CSR focuses on achieving sustainability goals by minimizing the physical damage to the environment caused by technological developments (Wade, 2020). Despite all these sub-connections and the guidelines and standards developed by different organizations, there are deficiencies in practices, and it is rarely seen that all categories are considered and put into practice together. Based on the discussions mentioned earlier, this study's main problem has been determined as 'What are the policies, activities, and future goals of various organizations operating in the banking and e-commerce sectors in Türkiye regarding the concept of CDR?"In this context, the first part of the thesis is a literature review, discussing critical theories and concepts relevant to this research, including CSR, digital transformation, and CDR. First, corporate social responsibility and its historical development, which forms the basis of corporate digital responsibility, will be discussed. Then, changing practices of corporate social responsibility and the concept of digital transformation that contributed to the emergence of corporate digital responsibility will be discussed in detail in connection with the debate on digital ethics. Finally, the contributions of guidelines and standards prepared by various organizations will be discussed. In the 'Sector analysis' section, the e-commerce and banking sectors, which are among the sectors where data is used, processed, and shared the most, will be analyzed. The current state of development and scope of the application of CDR in these two sectors will be discussed in this section. Privacy has become one of the most significant challenges of modern life, especially with the increasing dependence on online technology, social media, and virtual systems (Durucu et al., 2019). One of the major problems in the e-commerce industry is that connected risks and governance systems do not protect consumer information and harm modern business operations (Umanailo et al., 2019). Conversely, the banking sector is vulnerable to privacy risks (Namahoot & Laohavichien, 2018), as individuals' savings, investments, lifestyles, and future survival depend heavily on the operation of a sound and ethical banking system (Jansen & Leukfeldt, 2016). Following a detailed literature review and sector analysis, data collection strategies, analysis, interpretation of the collected data, validity, and reliability will be explained in the research methods section. Two sectors were selected in this study, and in-depth interviews and content analysis techniques were utilized as qualitative research methods. The study's data set consists of semi-structured, in-depth interview data, social media content analysis, and document analysis to provide the triangulation technique recommended to support reliability and validity in qualitative research. The participant group of the study consisted of 20 senior managers, IT department employees, and corporate communication experts from the banking and e-commerce sectors. Since legal departments were frequently mentioned during the interviews, two employees were also included in the data collection process. The document analysis section was comprised of the analysis of the integrated reports of the relevant sectors for the last year. In the analysis of social media content, LinkedIn posts, reported as the most frequently used platform by the participants, were examined as a corporate communication tool. The findings section of the dissertation consists of three main headings: interview analysis, social media, and document analysis. The interviews section consists of three parts; the first one includes the findings of the banking sector, and the second part consists of the data results of the e-commerce sector. The main topic of the third section will be the comparison of banking and e-commerce results. The second part of the findings section will focus on document and social media analysis of the sectors to support the validity and reliability of the results. These analyses will again be discussed separately on a sectoral basis. The last section of the paper is devoted to a discussion of the results in relation to the literature. This section also includes limitations and suggestions for future research. The study's general findings are: (1) In addition to Personal Data Protection Law (KVKK), banks have had to prioritize digital responsibility activities due to the obligation of banks to comply with General Data Protection Regulation (GDPR) and the desire to benefit from the advantages of sustainability activities in international credit systems. (2) Reputation and trust are among the most critical issues for the banking sector, which has completed its institutionalization processes long ago, and ensuring data security is essential to protect its reputation. (3) The need for banks to be fast in their business development processes (e.g., competing with the speed of cryptocurrencies) has forced them to keep up to date and take action more closely. (4) However, the same speed is a disadvantage for the e-commerce sector; while trying to catch up with the agenda, business models they have yet to shape are postponed. This situation delays the structuring of the corporate culture, and digital responsibility activities remain suspended. (5) The positive impact of the pandemic process on the development of the e-commerce sector is relatively high. However, this effect needs to be increased in raising awareness of corporate digital responsibility. (6) The inadequate number of supervisory organizations and sanctions in the e-commerce sector delay taking the necessary actions on data privacy and security. (7) The developmental differences in the context of corporate digital responsibility in the banking and e-commerce sectors are evident in the content of the posts shared on social media channels. (8) While the posts shared by banks regarding digital responsibility activities are pretty intense in frequency and content, companies in the e-commerce sector do not go beyond sharing the awards they have received, employee satisfaction, and non-innovative corporate social responsibility activities. (9) The document analysis results were similar to the social media content analysis. While the integrated reports of the banks are comprehensive and detailed, the e-commerce sector still needs to reach the stage of preparing integrated reports or similar reports. As a result although the banking sector is ahead in terms of CDR activities, awareness, and future goals, it is evident that both sectors have a long way to go. In order to overcome this obstacle, governments should develop cooperation with NGOs and related organizations at local and national levels, and standardize laws to help the concept of digital responsibility develop and spread on common grounds.
Benzer Tezler
- Eşitlik temalı reklam tasarımlarının dijital yerliler üzerinden göstergebilimsel analizi
A semiological analysis of equality-themed advertising designs on the digital natives
BEGÜM AYLİN ÖNDER
Sanatta Yeterlik
Türkçe
2020
Güzel Sanatlarİstanbul Arel ÜniversitesiGrafik Tasarım Ana Bilim Dalı
PROF. SELAHATTİN GANİZ
DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLEN KURT ÖNCEL
- Neoliberal politikaların sürdürülebilir kalkınma ile ilişkisinin kurumsal imaj kapsamında incelenmesi
Examining the relationship between neoliberal policies and sustainable development within the scope of corporate image
PERİCAN ARSLAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Halkla İlişkilerİSTANBUL TOPKAPI ÜNİVERSİTESİHalkla İlişkiler ve Reklamcılık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ BORA GÜNDÜZYELİ
- Halkla ilişkiler ve iklim değişikliği: Bakanlıkların ve STK'ların Twitter üzerindeki halkla ilişkiler faaliyetlerinin karşılaştırılması
Public relations and climate change: A comparison of ministry and NGO's public relations activities on Twitter
KEMAL GÜNAY
Doktora
Türkçe
2022
Halkla İlişkilerİstanbul ÜniversitesiHalkla İlişkiler ve Tanıtım Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YEŞİM GÜÇDEMİR
- Küresel eğitimde gönüllü çeviriler: Çeviri sosyolojisi odağında Khan Academy Türkçe
Volunteer translation in global education: Khan Academy Turkish from the focal point of the sociology of translation
FATMA ÖZKAN
Doktora
Türkçe
2022
Batı Dilleri ve EdebiyatıYıldız Teknik ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ZERNİŞAN EMİNE BOGENÇ DEMİREL
- AÇIK OLMA HALLERİ: TASARIM PRATİKLERİNDE AÇIK KAYNAK KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
THE STATES OF OPENNESS: AN EVALUATION OF OPEN SOURCE CULTURE IN DESIGN PRACTICES
HATİCE CANSU CÜRGEN
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ARZU ERDEM