Geri Dön

Global goals, local voices: A multinational comparative sentiment and topic analysis of public transportation in the context of SDGs

Küresel hedefler, yerel sesler: Sürdürülebilir kalkınma amaçları bağlamında toplu taşımaya yönelik ülkelerin karşılaştırmalı duygu ve konu analizi

  1. Tez No: 871682
  2. Yazar: ASLIGÜL AKSAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HATİCE CAMGÖZ AKDAĞ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Endüstri ve Endüstri Mühendisliği, İşletme, Industrial and Industrial Engineering, Business Administration
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İşletme Mühendisliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: İşletme Mühendisliği Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 92

Özet

Toplu taşıma geçmişten günümüze ulaşım ve modern kentsel yaşamın yapı taşlarından biri olmuştur. Milyonlarca insana sürdürülebilir ve verimli ulaşım imkanı sağlar, vatandaşlar arasında sosyal adalet ve fırsat eşitliği tanır. Özel araç kullanımını azaltarak trafik sıkışıklığı ve gaz emisyonunun azalmasında rol oynamaktadır. Toplu taşımanın önemi son yılların en büyük sorunlarından biri olan COVID-19 salgını sırasında da görülmüştür. Çoğu ülkede hizmet faaliyetleri askıya alınırken toplu taşıma hizmetleri önlemler doğrultusunda devam etmiştir. Nüfus artışı, kentleşme ve teknolojik gelişmeler sonucu toplu taşımaya olan talep de artmaktadır. Toplu taşıma hizmetlerinin kalitesi ve verimliliği ekonomik büyüme, çevresel sürdürülebilirlik ve genel yaşam kalitesiyle bağlantılıdır. Değişen ve artan talepleri karşılamak ve iyileştirmeler yapmak için kamuoyu görüşleri karar vericiler için önemlidir. Toplu taşıma algısı, kültürel tutum, ekonomik kalkınma ve altyapı gibi faktörlere bağlı olarak farklı ülkelerin vatandaşları arasında değişkenlik göstermektedir. Bu spesifik algıların belirlenmesi, halkın ihtiyaçlarının karşılanmasına ve hizmet iyileştirme planı yapılmasına yardımcı olabilir. Kamuoyu görüşlerini toplamak için kullanılan yöntemlerden biri de anketlerdir. Anketler kamuoyu görüşlerini toplamanın geleneksel yoludur ancak sınırlı sayıda örnekleme sahiptir ve zaman alıcı bir süreç gerektirir. Bu nedenle, gerçek zamanlı veri sunan sosyal medya halkın görüşlerini toplama açısından önemli bir rakip haline gelmiştir. Son zamanlarda sosyal medya kullanımındaki artış kullanıcı tarafından oluşturulan verilere büyük ölçekte erişim sağlamıştır. Bu sayede, çeşitli konularda halkın algısını ve davranışını incelememize olanak tanımaktadır. Twitter gibi sosyal medya platformlarında mevcut olan bu bilgilerden yararlanarak, toplu taşıma da dahil olmak üzere çeşitli konularda halkın algısı ve davranışları hakkında bilgiler edinmek mümkündür. Twitter, kullanıcıların herhangi bir konudaki görüşlerini“tweet”adı verilen kısa mesajlar aracılığıyla ifade edebilmelerine olanak sağlamaktadır. Twitter kullanıcılarının paylaştığı duyguları ve geri bildirimleri anlamak ve bu doğrultuda toplu taşıma sistemlerini iyileştirmek ve halkın ihtiyaç ve endişelerini gidermek için önemli bir araçtır. Bu bağlamda çalışmamız Twitter verilerini kullanarak beş ülkede toplu taşımaya ilişkin kamuoyunun araştırılmasını ve analiz edilmesini amaçlamaktadır. Bu araştırma sayesinde farklı kültürel ve coğrafi bağlamlarda toplu taşıma algısını etkileyen faktörleri daha iyi anlamayı hedeflemekteyiz. Bulgularımız yalnızca daha etkili ulaşım planlamasına ve politikalar geliştirmeye katkıda bulunmamış, aynı zamanda toplu taşımaya ilişkin görüşler ile Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKA) arasındaki ilişkiye de yer vermiştir. Araştırmamız, bu ilişkiyi göstererek, toplu taşımaya yönelik halk görüşlerinin dünya çapında sürdürülebilir kalkınma üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Çalışmanın yöntemi dört bölümden oluşmaktadır: Veri hazırlığı, duygu analizi, konu modelleme ve konuların SKA hedefleriyle eşleştirilmesi. Veri hazırlığı kısmı da kendi içinde iki aşamadan oluşmaktadır: Veri toplama ve veri temizliği. Veri seti Twitter Stream Uygulama Programlama Arabirimi (API) aracılığı ile 406,005 tweetten oluşmaktadır. COVID-19'un etkisini azaltmak amacıyla tweetlerin zaman aralığı 1 Ocak 2021 ile 31 Mart 2023 arası olarak belirlenmiştir. Tweetler İngilizce dilinde ve ortak olarak“toplu taşıma”ve“toplu ulaşım”kelimelerini içermektedir. Veri temizliği aşamasında tweetler küçük harflere çevrilmiş, emoji, noktalama, sayı, web site bağlantıların kaldırılması gibi işlemler uygulanarak analizler için hazırlanmıştır. Duygu analizinden önce nasıl bir veriye sahip olduğumuzu anlamak için keşifsel veri analizi yapılmıştır. Sonuçlara göre seçilen tüm analiz edilen ülkelerin resmi dili İngilizce olmasına ve analizlerin aynı zaman diliminde yapılmasına rağmen tweetlerin hacimlerinde ciddi bir farklılık gözlemlenmiştir. Bu farklılık; nüfus büyüklüğü, birden fazla resmi dilin varlığı ve farklı sosyal medya kullanım düzeyleri gibi faktörlere bağlı olduğu görülmüştür. Ayrıca hükümetin aldığı kararlar ve toplu taşıma ile ilgili olayların günlük tweet sıklığını önemli ölçüde etkilediği gözlemlenmiştir. Sonraki aşamada ön hazırlığı yapılan tweetleri pozitif, negatif ve nötr olarak sınıflandırmak için duygu analizi yapılmıştır. Bu görev için en gelişmiş dil anlama modeli olan RoBERTa (Robustly Optimized BERT Pre-training Approach) kullanılmıştır. RoBERTa, BERT (Bidirectional Encoder Representations from Transformers) mimarisini temel alan gelişmiş bir doğal dil işleme modelidir. Çalışmada RoBERTa modeline tweet ile ilgili çeşitli görevlerdeki performansı değerlendirmek için özel olarak tasarlan tweetEval veri seti kullanılarak ince ayar yapılmıştır. Model çıktılarına softmax fonksiyonu uygulayarak sınıflandırma skorları toplamları 1'e eşit olan olasılık değerlerine eşitlenmiştir. Duyguların sınıflandırmasını belirlemek için eşik değeri seçimi önemlidir. Her ne kadar 0.5 değeri tam tarafsızlığı temsil etse de daha yüksek bir değer seçilerek daha belirgin pozitif ve negatif duygu ayrımı yapmak mümkündür. Diğer yandan eşik değeri arttıkça pozitif ve negatif duygular daha net bir şekilde belirlenecek ve bu nedenle nötr tweet sayılarında artış görülecektir. Bunun sonucunda konu modellemesi için kullanılacak pozitif ve negatif duygu olarak sınıflandırılmış tweetlerin sayısında düşüş olacaktır. Bu nedenle hem daha kesin bir ayrım yapmak hem de veri kaybını önlemek için 0.6 eşik değeri olarak seçilmiştir. 0.6 eşik değeri kullanılarak yapılan duygu analizi sonucunda, kamuoyunda tarafsız duygunun hakim olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, negatif duyguların yaygınlığının olumlu olanlardan daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Duygu sınıflandırması yapılan tweetlere pozitif ve negatif görüşlere neden olan konuları belirlemek için istatiksel yaklaşım olan LDA (Latent Dirichlet Allocation) modeli kullanılarak konu modellemesi uygulanmıştır. LDA bir korpustaki her belgenin gizli konuların bir karışımından oluştuğunu ve her konunun sabit bir kelime dağarcığı üzerindeki bir olasılık dağılımıyla karakterize edildiğini varsaymaktadır. Metin verilerinde mevcut olan en yaygın temaları etkili bir şekilde sunarak, istikrarlı bir dizi konu yinelemeli olarak ortaya çıkana kadar çalışır. Konu modellemesinde en önemli parametrelerden olan konu sayısı tutarlılık değeri (coherence score) ile belirlenmiştir. Tutarlılık değeri, bir konudaki en önemli kelimelerin semantik olarak ne kadar ilişkili olduğunun ve her konunun birbirinden ne kadar farklı olduğunun bir ölçüsüdür. Bu nedenle tutarlılık değeri yüksek konu sayısı tercih edilmektedir. Bu çalışmada 4'ten 7'ye kadar konunun tutarlılık değeri analizi gerçekleştirilmiştir. Bu aralık belirlenirken anlamlı analiz ve etkili veri yorumunun sağlanmasına yönelik hususlar dikkate alınmıştır. Uzun zaman dilimi için dörtten az konu tartışmaların genişliğini yansıtmayabilir. Tersine, yediden fazla konu analizin kontrol edilebilirliğini azaltma riskini taşır. Ayrıca bu aralığın korunması, farklı ülkeler arasındaki çıkarım ve yorumların tutarlılığının sağlanması açısından da önemlidir. Bu denge, analizin hem kapsamlı hem de yönetilebilir kalmasını sağlayarak anlamlı karşılaştırmalara ve sonuçlara olanak tanır. Modelleme sonucu ortaya çıkan kapsamlı konuları ve tweetlerin duygu analizi sonuçlarıyla olan ilişkisini inceleyerek, toplu taşımanın vatandaşlar tarafından oldukça önemsenen ve iyileştirilmesi gereken alanları tespit edilmiştir. Kamuoyu görüşlerinin bu ayrıntılı analizi, her ülkenin vatandaşlarının kendine özgü ihtiyaçlarını ve tercihlerini karşılayan veriye dayalı strateji ve politikaların geliştirilmesine yardımcı olabilir. Sonuçlara göre, halkın memnuniyetini etkileyen faktörler ve toplu taşımaya ilişkin olumlu ve olumsuz görüşler coğrafi bölgeler arasında önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Öne çıkan bulgulardan ilki COVID-19 ve buna karşı alınan önlemlerin toplu taşımaya ilişkin toplumsal algı üzerindeki etkisi olmuştur. Ek olarak, hizmet ve altyapı tüm ülkelerde ortak konu olarak karşımıza çıkmış, ancak spesifik sorunlar ve etkileri ülkeden ülkeye farklılık göstermiştir. Örneğin Amerika'nın kırsal kesimlerinde savaş nedeniyle artan benzin fiyatları, toplu taşımanın özel araçlar yerine tercih edilmesine neden olmuştur. Ancak yetersiz altyapı nedeniyle vatandaşlar özel araçlarını kullanmak zorunda kalmıştır. Ayrıca Hindistan'da altyapı eksikliği eğitime erişimde önemli zorluklara yol açarak öğrencilerin okula uzun mesafeler yürüyerek gitmek zorunda kalmasına neden olmuştur. Araştırmada ayrıca bazı ülkelerde maliyet ve vergi politikalarının toplu taşımayı caydırıcı olduğu, maliyet farkı olmadığı için kişilerin özel araçları tercih ettiği ortaya çıkmıştır. Metropollerde yaşayan vatandaşlar genel olarak toplu taşıma hizmetlerinden ve altyapıdan, erişilebilirlik ve güvenilirlikten memnun olduklarını dile getirmişlerdir. Örneğin, Hindistan'da hükümetin elektrikli otobüslere yaptığı yatırım halk tarafından olumlu karşılanmış, bu memnuniyet Hindistan'ı diğer ülkelerden ayıran bir konu olmuştur. Güvenlik sorunu ise tüm ülkelerin temalarından biri olmuştur. Bulgular sonucunda Güney Afrika'nın büyük güvenlik sorunlarına sahip olduğu görülmüştür. Çalışmada ayrıca, özellikle kadınlar için güvenliğin çoğu ülkede sorun olduğu gösterilmiştir. Avustralya'da durum bundan farklıdır: toplu taşımada güvenliğin olumsuz algılanmadığı tek ülke olarak analizde yer almıştır ve vatandaşlar toplu taşımayı kullanırken kendilerini güvende hissettiklerini ifade etmiştir. Ayrıca bu çalışma, toplu taşıma hizmetlerine ilişkin görüşlerin belirlenmesinin ötesine geçerek sürdürülebilir kalkınmaya yönelik küresel gündemi yansıtmaktadır. SKA'lar, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2015 yılında refahı teşvik etmek ve gezegeni korumak için belirlenen hedeflerdir; 17 amaç ve 169 hedeften oluşmaktadır. Bu amaç ve hedefler, BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'nin bir parçasıdır ve 2030 yılına kadar bu hedeflere ulaşılması planlanmaktadır. SKA'larda vurgulanan konulardan bazıları, sürdürülebilir şehirler ve topluluklara duyulan ihtiyaç, iklim eylemi ve endüstri inovasyonudur. Bu bağlamda toplu taşıma bu kaygıların temel noktalarından biridir. Toplu taşımacılığın farklı yönlerine ilişkin kamuoyu görüşünü belirleyerek bu görüşlerin SKA'lar ile ne kadar uyumlu olduğu gözlemlenebilir. Bu nedenle bulgularımız aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma eylemine de katkıda bulunmuş, toplu taşıma sistemlerinin yalnızca hizmet olarak değil, sürdürülebilir kalkınmanın da önemli bir bileşeni olduğunu göstermiştir. SKA hedef ve konu eşleştirmeleri incelendiğinde tüketim ve altyapıyla ilgili beklenen hedeflerin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği, eğitim ve sağlıkla ilgili hedeflerin de öne çıktığı görülmüştür. Bu da toplu taşıma sistemlerinin daha geniş toplumsal etkilerini yansıtmaktadır. Analizin öne çıkan sonuçlarından biri toplu taşımanın COVID-19 etkisiyle bulaşıcı hastalıkların hedefiyle ilişkilendirilmesidir. Çalışmada ayrıca toplu taşımada güvenlik konusu, kadına yönelik istismarın ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması, yol güvenliği gibi SKA hedefleri ile ilişkilendirilmiştir. Bu bağlamda güvenlik açısından bu hedeflerde ilerleme gösteren tek ülke Avustralya olarak belirlenmiştir. Ek olarak, tüm ülkelerde hizmet ve altyapı hedeflerinde ilerleme görülürken, iyileştirilmesi gereken belirli alanlar da belirlenmiştir. Örneğin, altyapı yetersizlikleri nedeniyle eğitime erişimde yaşanan zorluklar vurgulanan temel zorluklardan biri olduğu görülmüştür. Bu ve benzeri sorunlar, ilgili SKA hedeflerine yönelik daha kapsamlı ilerlemeler sağlamak için ele alınması gereken kritik geliştirmelere gerekli olduğunu göstermektedir. Çalışmada Twitter gibi sosyal medya platformlarında paylaşılan içerikleri inceleyerek bu platformların çeşitli konularda nasıl kamuoyu görüşlerini yansıttığı gösterilmiştir. Bu araştırma, sadece toplu taşımaya yönelik olarak değil, sağlık, şehir planlama gibi farklı hizmet alanlarında da uygulanarak yeni uygulamaların geliştirilmesine öncülük edebilir. Ayrıca büyük miktarda yapılandırılmamış metin verisinden anlamlı bilgiler çıkarmak için duygu analizi ve konu modelleme gibi ileri doğal dil işleme tekniklerini kullanmanın önemi vurgulanmaktadır. Bu tekniklerin araştırmamızda uygulanması, karar vericilerin sosyal medya platformlarında kullanıcı tarafından oluşturulan içerikten kamuoyu görüşlerini elde ederek çeşitli alanlarda gelecek araştırmaları için zemin hazırlamıştır.

Özet (Çeviri)

In the contemporary world, public transportation emerges as a fundamental component of societal infrastructure and becomes a critical driver of economic growth, environmental sustainability, and social equity. The increasing demand for public transportation, population growth, and urbanization underscores the need for a comprehensive understanding of public sentiment toward these services. Such insights are crucial for governments to align service offerings with public expectations and optimize resource allocation. This thesis delves into the exploration and analysis of public opinion on public transportation in five culturally and geographically diverse countries, using data collected from Twitter. By applying advanced techniques in natural language processing, specifically sentiment analysis and topic modeling, the study aims to examine public perception, identifying areas of satisfaction and dissatisfaction. This analysis not only promises to offer valuable insights for enhancing transportation services but also aims to contribute to the broader discourse on sustainable development, aligning with the United Nations' Sustainable Development Goals. The use of social media data in this research underscores the potential of digital platforms as rich sources of public opinion, offering a novel approach through which urban planning and policy-making can be informed and enriched. This thesis builds upon key theories and models of sentiment analysis, topic modeling, and public transportation research. A significant research gap identified is the application of NLP techniques, to understand public opinions on public transportation systems. The thesis aims to bridge this gap by analyzing public sentiment and issues related to public transportation, thereby contributing to the understanding of public perception and its alignment with the Sustainable Development Goals. This approach challenges the current scope of sentiment analysis and topic modeling applications by extending them into the domain of public transportation. The study employs a mixed-methods approach, combining quantitative data analysis with qualitative insights. It focuses on sentiment analysis and topic modeling of tweets to determine public opinions about public transportation in the UK, USA, India, South Africa, and Australia. Data collection involved gathering 406,005 tweets via the Twitter API from January 1, 2021, to March 31, 2023, focusing on the terms 'public transportation' and 'public transport.' These tweets, characterized by their dates, user locations, and text content, underwent preprocessing, including cleaning and normalization steps like removing URLs, emojis, and stop words and applying stemming and lemmatization. The study then utilized the RoBERTa language model for sentiment analysis and Latent Dirichlet Allocation for topic modeling. The outcome of this analysis was then paired with relevant Sustainable Development Goals (SDG) targets to assess progress and perceptions in five different countries towards sustainable public transportation. The key findings reveal significant public concerns about transportation costs, infrastructure quality, safety, and service quality across the studied nations: the UK, USA, India, South Africa, and Australia. Notably, in the UK and Australia, mandatory use of masks during the COVID-19 pandemic received mixed reactions, indicating varying public perceptions of health safety measures in public transport. The study also uncovered specific challenges like women's safety in public transport in India and South Africa, highlighting the need for targeted interventions. Furthermore, the adoption of electric buses in India reflects a significant shift towards sustainable transportation. These findings have profound implications for policymakers and stakeholders in the transportation sector. They underscore the need for inclusive, equitable, and sustainable transportation policies that address public concerns and align with Sustainable Development Goals, particularly in ensuring safety, affordability, and accessibility in public transportation. The thesis offers pivotal insights into public perceptions of public transportation, uncovering the diverse impacts of geographic, cultural, and policy factors. Key findings reveal significant regional variations in sentiment and priorities, with safety, infrastructure, and costs emerging as universal concerns. The study's novel approach in pairing public sentiment with specific Sustainable Development Goals highlights the role of public transportation in achieving broader societal objectives, including gender equality, education, and public health. This work significantly contributes to the literature by providing a comprehensive, data-driven understanding of public transportation issues across various contexts, enhancing our grasp of how different factors play in shaping public opinion. The research lays the groundwork for future explorations into a broader, multi-lingual analysis of public transportation, extending to other service sectors and evolving user behaviors.

Benzer Tezler

  1. Etkin modem haberleşmesi sağlayan nesneye dayalı bir yazılım tasarımı

    Design of an object oriented software for efficient modem communications

    FEZA BUZLUCA

  2. Representational revolution, or contentious capitulation? Discourse analysis of Al Jazeera English's coverage of the Arab Spring

    Temsiliyet devrimi mi, tartışmalı teslimiyet mi? Al Jazeera İngilizce'nin Arap Baharı yayını sırasındaki haber söyleminin analizi

    SEMİH CİHAN ÇELİK

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2013

    Radyo-TelevizyonKadir Has Üniversitesi

    İletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. LOUİSE SPENCE

  3. Aşağıdan Küreselleşme Hareketinin gelişimi: Dünya Sosyal Forumu örneği

    From the below Advancement of Globalisation Movements: World Social Forum example

    FULYA BAHAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Sosyolojiİstanbul Üniversitesi

    Sosyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. UFUK ÖZCAN

  4. Anadolu'nun işitsel hazinesi: Halk şarkıları ve ilgili çoksesli koro eserlerinin karşılaştırmalı incelemesi [1933-2002]

    Auditory treasure of Anatolia: A comparative research of folk songs and related polyphonic choral works [1933-2002]

    ÖMER YUSUF TOPÇU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    MüzikMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Müzikoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. İLKE BORAN

  5. SDH şebekeler ve SDH şebekelerde yönetim

    Başlık çevirisi yok

    ZAFER GEDİK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Elektrik ve Elektronik Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Elektrik-Elektronik Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜNSEL DURUSOY