Horkheimer ve Adouno bağlamında eleştirel teori
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 87355
- Danışmanlar: DOÇ. DR. A. KADİR ÇÜÇEN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1999
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Uludağ Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Sistematik Felsefe ve Mantık Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 67
Özet
Felsefe tarihinde“Eleştirel Teori ”olarak anılan Frankfurt Okulu'nun düşünce ve yöntem anlayışları elimizdeki çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Okul üyesi tüm düşünürler yerine en etkili olan Max HORKHEİMER ve Theodor W. ADORNO'nun teoriyi oluşturan düşünceleri ele alınmıştır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Frankfurt Okulu'nun ve Eleştirel Teori'nin tarihçesi, oluşumu, özellikleri ve amaçları gibi tarihsel bilgilere ağırlık verilmektedir. Bu bölümün amacı Eleştirel Teori'yi oluşturan arka planı, koşulları ve teorinin amacını anlamak, belirtmektir. Sol Hegelci'lerin takipçisi olan okul üyeleri başlangıçta Marksizmin ekonomik yorumuna ağırlık verirken, Horkheimer'le birlikte Batı Marksizm'ini de arkasına alan, daha felsefi ve Hegelci bir Marksizme yönelmiştir. Marksizm de dahil tüm kapalı felsefe sistemlerine tepki göstermişlerdir. Diyalektik eleştiri temel yöntemleri olmuş ve bütüncü anlayışlardan kaçınmışlardır. Amaç olarak çeşitli disiplinleri bütünleştirme, ideoloji eleştirisi ve teori-pratik birlikteliğini almışlardır. İkinci bölümde Eleştirel Teori'nin söylemlerinde hakim olan anlayışlar ve değişik toplumsal felsefe konularına olan yaklaşımları ele alınmıştır. Okulun maddeciliği ve diyalektik anlayışında özne-nesne ayrımına karşı olduğunu, tümelin karşısında tikeli öne çıkardığını ve diyalektik dolayım kategorisini vurguladığını görmekteyiz. Kaba materyalizme de metafiziğe de karşıdırlar. Eleştiriyi bir yöntem olarak kullanırken de içkin ve aşkın eleştiri ayrımı yaparlar. İçkin eleştiri olması gereken yöntemdir, çünkü ele alınan olgu aşkın eleştirideki gibi dışarıdan bir ölçütle değil, içeriden bir ölçütle değerlendirilir. Bu da nesnenin değişik dolayımlarını verir. Psikanaliz ile Marksizmi birleştirmeyi özellikle Fromm ele almıştır. Böylece Marksizmin eksik bıraktığı bireysel ve psikolojik yan onun toplumsal görüşünü tamamlayacaktır. Anaerkil ve özgür bir toplum görüşünü savunmuştur ve insanın doğasında rekabetçi birey tipinin olmadığı düşüncesi özgün olarak ileri sürülmüştür. Adorno sanat konusunda öne çıkan isimdir. Sanat anlayışlarında, politik devrimci ve işlevsel sanatı reddederler. Sanat toplumun çarpıklığı, çelişikliği ve uzlaşmazlığına rağmen bir görünüş olduğu için bu olumsuz özelliklerin üzerindedir ve bir mutluluk vaadini içerir. Sanat ideal toplum özleminin son sığınağıdır.Üçüncü bölümde, pozitivizm, akıl, aydınlanma ve kültür eleştirisi ele alınmaktadır ki bunlar Eleştirel Teori'yi tanımlayan temel konulardır. Eleştirel Teori kendisini çeşitli disiplinleri eleştirme yoluyla ifade etmiş, aydınlanma ve kültür eleştirileri de başat öge olmuştur. Beş alt başlıkta ele alınan bu bölümün sonunda felsefeye düşen görev betimlenmektedir. Bu son bölümün içeriğini incelersek öncelikle pozitivizm eleştirisini görmekteyiz. Pozitivizm, bilinç ile nesne arasındaki mutlak ayrıma dayanmaktadır. İnsana ve varlığa mekanik olarak yaklaşmakta, öz ve görünüş ayrımı yapmamaktadır. Olgu - değer ayırımı yaparak bilgiyi insan istemlerinden ayırır. Ayrıca pozitivizmi, yaşamı tam ve doğru anlamamakla, olgularla yetindiği için varolan düzeni olumlamakla ve teknokratik egemenliği savunmakla eleştirir. Akıl eleştirisi bölümünde, öznel ve nesnel akıl kategorileri yaparak, öznel akılın araçsal ve faydacı olduğunu, pozitivizmin ve teknolojik egemenliğin bunun sonucu çıktığını belirtirler. Nesnel akıl ise amaçsal, anlama yönelik, fayda gütmeyen felsefi akıldır ve öznel aklın egemenliği altına girerek unutulmuştur. Olması gereken iki aklın diyalektik birliğidir. Aydınlanma eleştirisi ise aslında bir Batı Uygarlığı ve teknoloji eleştirisidir. Aydınlanmanın temel düşüncesi“doğaya egemen olma'dır ve bu egemenlik düşüncesi insana da genelleşmiştir. Bireyi yok etmiş ve atomlaştırmıştır. Ayrıca özne ile doğayı birbirinden kesin olarak ayırmıştır, yeni bir sömürü biçimi yani teknolojik rasyonalitenin egemenliği oluşmuştur. Günümüzde artık temel çelişki sınıf çatışması değil, insan-doğa çatışmasıdır. Kültür eleştirisini yaparken aslında bir ideoloji eleştirisi yapmaktadırlar. Çağdaş kapitalist toplumlarda kültür her yönüyle bütüncül, kuşatıcı ve bireyi uymaya, sistemi devam ettirmeye yöneliktir. Her şeyin yeri, zamanı ve görevi bellidir. Her şey para ve mal olarak belirlenmiştir, insan ve birey kalmamış, her şey özdeşleşmiş tektipleşmiştir. Bu arada insan da ”şey"leşmiş ve nesne haline gelmiştir. Kitle kültüründe artık tikel ancak genele uymakla hayatta kalabilmektedir. Felsefenin olumsuzlayıcı ve eleştirel yapısı sayesinde ideoloji ve onun yarattığı yanlış bilinç durumu ortaya çıkarılabilir. Felsefe bunu yaparken de öznel aklı değil, nesnel aklı ön plana çıkarmalı, doğaya egemen olmaya değil onu anlamaya çalışmalıdır. Tüm bunları gerçekleştirecek olan tarihin devrimci öznesi, Eleştirel Teori tarafından başlarda proletarya iken en sonunda bundan uzaklaşılarak karamsar bir sona varılmıştır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Frankfurt Okulu düşünürlerinin aydınlanma eleştirisi: Horkheimer, Adorno ve Marcuse bağlamında
Enlightenment criticsizm of frankfurt school's: Horkheimer, Adorno and Marcuse context with
VESİLE KÜBRA ÜNAL
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Kamu YönetimiAkdeniz ÜniversitesiKamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. CEREN KALFA ATAAY
- Desensitization of the masses: Exploring the 'culture industry' in Fahrenheit 451, A Clockwork Orange ve High-Rise
Kitlelerin uyuşturulması: Fahrenheit 451, A Clockwork Orange ve High-Rise adlı eserlerde 'kültür endüstrisi' araştırması
SELÇUK YILDIZTAŞI
Yüksek Lisans
İngilizce
2020
SosyolojiÇanakkale Onsekiz Mart ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. DİLEK KANTAR
- Antonio Gramsci'nin kültürel hegemonya kavramı bağlamında Black Mirror dizisinin incelenmesi
Analysis of Black Mirror series in the context of Antonio Gramsci's cultural hegemony concept
ABDURRAHMAN CANKURTARAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Radyo-TelevizyonErciyes ÜniversitesiKültürel Çalışmalar Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ZELİHA NİLÜFER NAHYA
- Mythos und moderne / held und antiheld in der deutschsprachigen literatur anhand der ausgewaehlten novellen
Alman edebiyatında mitos ve modern / kahraman ve anti kahraman kavramlarının seçilmiş novellelerde incelenmesi
GÜNAY SELİN HAMURYEN BADER
Yüksek Lisans
Almanca
2010
Alman Dili ve EdebiyatıHacettepe ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ŞERİFE DOĞAN
- Meta bolluğunun fantazmagorik teşhiri: Dünya fuarlarının emsali niteliğindeki İzmir Enternasyonal Fuarı'nda tüketim kültürü ve gösterinin tezahürleri
The phantasmagorical display of commodity abundance: The consumer culture's and the spectacle's manifestations in the Izmir International Fair
EMRE HAÇAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
SosyolojiGalatasaray ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLSÜN GÜVENLİ