Characterization of Turkish bee products such as propolis, pollen and royal jelly in terms of bioactive components, health effects and encapsulation
Türkiye'ye ait arı sütü, propolis ve polen gibi arı ürünlerinin biyoaktif bileşenler, sağlık etkileri ve enkapsülasyonu açısından karakterizasyonu
- Tez No: 874174
- Danışmanlar: PROF. DR. BERAAT ÖZÇELİK
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Gıda Mühendisliği, Food Engineering
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Gıda Mühendisliği Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 204
Özet
Son yıllarda insan sağlığına faydalı, biyoaktif bileşik yönünden zengin gıdalara yönelik artan tüketici talebi ile birlikte bal ve diğer arı ürünlerine olan ilgi de artmıştır. Yüksek oranda biyoaktif madde içeren arı poleni, propolis ve arı sütü gibi bal dışındaki arı ürünleri büyük ilgi görmüş ve ekonomik önemi de giderek artmıştır. İnsanlık tarihi boyunca arı sütü, propolis ve arı poleni, farmakolojik ve terapötik özelliklerinden dolayı besin takviyesi, kozmetik ve geleneksel tıpta kullanılmaktadır. Son yıllarda“apiterapi”olarak bilinen arı ürünleri kullanılarak yapılan tedavi yöntemleri dünya çapında hızlı bir gelişme göstermiştir. Propolis, Apis mellifera adlı arılar tarafından canlı bitki tomurcuklarından ve salgılarından toplanan doğal reçineli ve yapışkan malzemelerden oluşan kopleks bir maddedir ve 300'den fazla doğal bileşik (flavonoidler, fenolik asitler ve bunların esterleri), fenolaldehitler, flavonoid aglikonlar, seskiterpenler, kinonlar, kumarinler, amino asitler, yağ asitleri, steroidler, terpenoidler ve inorganik içermektedir. Literatür incelemesi sonucunda, aynı ülke ve/veya şehir içinde dahi farklı yerlerden alınan propolis örneklerinin antioksidan kapasiteleri, antibakteriyel aktivite ve bireysel fenolik bileşikleri ve dolayısıyla biyolojik aktiviteleri açısından önemli ölçüde farklılık gösterebileceği görülmektedir. Bu ürünlerin kimyasal bileşimi çevreye (bitki türleri, iklim ve çevre koşulları) bağlı olarak değişir. Ülkemiz en büyük bal ve arıcılık ürünleri üreticilerinden biri olduğu için bu ürünlerinin karakterizasyonu çok önemlidir. Ancak, henüz Türk propolisinin kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerine çok az araştırma yapılmıştır ve arı ürünlerinin antioksidan ve antibakteriyel özelliklerini karşılaştıran ve Türk propolisini biyokimyasal bileşimi ve biyolojik aktivitelerine göre sınıflandıran çalışmalar fazlaca mevcut değildir. Polen ve diğer arıcılık ürünlerinin antibakteriyel, antifungal, antibiyotik ve immünomodülatör etkileri dahil olmak üzere tıbbi faydaları daha fazla dikkat çekmiştir. Polenin besinsel faydaları nedeniyle 'Apiterapi'de ve gıda endüstrisinde fonksiyonel bir bileşen olarak da kullanılabilir. Arı sütü ise, gelişmekte olan arıları beslemek için Apis mellifera tarafından üretilen doğal olarak oluşan bir malzemedir. Sarımsı veya süt beyazı renkte, oldukça viskoz, asidik bir salgıdır. Arı sütü, proteinler, serbest amino asitler, karbonhidratlar, çeşitli kısa zincirli yağ asitleri, özellikle 10-HDA (10-hidroksi-2-desenoik asit), ve mineraller açısından oldukça zengin bir üründür ve az miktarda su bazlı biyoaktif maddeler ve vitaminler de içermektedir. Dünya genelinde tüketici tercihlerinin sağlıklı beslenme yönünde artması ile fonksiyonel gıdalara olan talepte de artış gözlenmiştir. Fonksiyonel gıda üretiminde en önemli yöntemlernden biri de gıdayı biyoaktif bileşenlerle zenginleştirmektir. Bu amaçla öncelikle, ilgili biyoaktif bileşen verimli bir yöntem kullanarak elde edilmelidir. İkinci aşama ise, bu biyoaktif bileşenin doğrudan gıda veya içeceğe ilave edilmesi bazı dezavantajlar oluşturacağından, biyoaktif bileşiğin kapsül içine alınması (enkapsülasyon) olabilmektedir. Çünkü, polifenolik açıdan zengin özler, farklı çevre koşullarına karşı hala çok hassastır. Proses veya depolama koşullarına karşı hassasiyet ve metabolizma sırasında düşük biyoerişilebilirlik olması bu dezavantajların başında yer almaktadır. Enkapsülasyonun temel kullanım amacı, biyoaktif bileşenlerin fonksiyonel gıdalara enkapsüle edilmiş formda ilave edilmesiyle biyoyararlanımlarını ve proses koşullarına karşı dayanıklılığını arttırmaktır. Biyoaktif bileşiklerin farklı biyopolimerler ile kapsüllenmesi veya kompleksleştirilmesi dış koşullara (ısı, ışık ve oksijen gibi) karşı iyi bir koruma sağlar ve bu değerli bileşiklerin yiyecek ve içeceklere katılmasından önce iyi bir solüsyon sağlar. Kompleks koaservasyon ve lipozomal kapsülleme, yiyecek ve içecek alanını oluşturan fonksiyonel gıdalarda yaygın bir ilgi bulan kapsülleme yöntemlerinden ikisidir. Bunlar, yüksek basınç uygulaması olmadan nispeten düşük sıcaklıklarda gerçekleştirilebilen fizikokimyasal işlemlerdir. Arı poleni bileşiminde yüksek miktarda nem (15-25%) içerdiğinden bozulma ve hızlı fermentasyonu engellemek için kurutma işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Kurutma işlemi polenin raf ömrünün arttırılmasında önemlidir. Ancak bu işlem ürünün besin değerini özellikle antioksidan aktivitesini azaltmaktadır. Türkiye'de yetiştiriciliği yapılan, yerel ve biyoaktif bileşen açısından değerli bir kaynak olan arı poleninin hem doğal gıda bileşeni hem de biyoaktif bileşenler gibi sağlık açısından önemli içeriğe sahip olması nedeniyle taze polenin doğal yapısı korunarak ısıl işlem ya da dondurarak kurutma prosessi sırasında besin değerini azaltabilecek işlemlerden kaçınarak modifiye atmosfer altında taze halde depolanması ve market raflarında yer alması ile katma değeri yüksek yeni bir üretim yöntemi ile pazarlanması önemli bir ihtiyaçtır. Bu tezin temel hedefleri, Türkiyenin farklı bölgelerinden toplanan propolis örneklerinin olası sınıflandırılması ve kümelenmesi, propolis, arı poleni ve arı sütünün polifenolik ekstraktlarının enkapsülasyon yöntemi ile kapsüle edilerek tozlarının elde edilmesi ve modifiye atmosfer ambalama uygulamasının taze arı poleninin antioksidan aktivitesi üzerindeki etkisini araştırmaktır. Bu tez 3 bölüme ayrılmıştır ve her bir bölümde Türkiye'ye ait propolis, polen ve arı sütü için farklı çalışmalar yapılmıştır. Bu amaç doğrulusunda aşağıdaki yol izlenmiştir. Bu tezin ilk bölümünün amacı, propolis örneklerini coğrafi kökenlerine (orijin) göre karakterize etmek ve sınıflandırmak için Türkiye'nin farklı bölgelerinden/ şehirlerinden alınan propolis örneklerinin biyokimyasal bileşimini ve aktivitesini değerlendirmektir. Ayrıca toplam fenolik ve flavonoid madde içeriği, antioksidan kapasiteleri (DPPH ve CUPRAC) ile ilgili tüm verilere kemometrik teknikler ve çok değişkenli analiz yöntemleri olan Temel Bileşen Analizi (PCA) ve Hiyerarşik Kümeleme Algoritması (HCA) uygulanmıştır. Her bir ayrı fenolik bileşen ile antimikrobiyal aktivite de ilk kez farklı orijinlerden gelen Türk propolis örneklerinin coğrafi kökenine göre olası kümelenmesini en iyi bir şekilde haritalamaktır. Ayrıca, Anadolu propolis ekstraktlarının S. aureus, E. coli, A. niger ve C. albicans gibi çeşitli bakteri ve küflere karşı karşı antimikrobiyal aktivitesinin değerlendirilmesi, bu aktiviteden sorumlu potansiyel bireysel bileşiklerin belirlenmesi için korelasyon ve çok değişkenli analizler yöntemleri birleştirilmiştir. Son olarak da, Türkiye'nin farklı bölgelerine ait propolis örneklerinin kimyasal kompozisyonunun (nem içeriği, protein içeriği, toplam fenolik ve toplam flavonoid içeriğinin yanı sıra bireysel fenolik bileşeenleri gibi) tahminlemesi için model geliştirilmiş, bu modeli elde etmek için kemometrik (PLSR) yöntem ile birleştirilmiş vibrasyonel spektrofotometrik tekniklerin (tezgah üstü ve elde taşınabilen FT-NIR) kullanılması amaçlanmıştır. Bu tezin ikinci bölümünün amacı, farklı duvar materyalleri ve farklı kapsülleme teknikleri (başlıca kompleks koaservasyon ve lipozomal kapsülleme: klasik lipozom ve ince film hidrasyon teknikleri) kullanarak Türkiye'ye ait propolis, polen ve arı sütü örneklerinin polifenolik ekstraktlarının enkaspüle edilmesi ve elde edilen emülsiyon ve toz partikülleri karakterize ederek değerlendirmektir. Partikül boyutu ve yüzey yükü (ζ-potansiyel), protein-polisakarit komplekslerinde ve lesitin kullanarak oluşturulan lipozomlarda kullanılacak biyopolimerlerin karakterizasyonu için iki anahtar faktördür. Seçilen numunelerin (propolis, polen ve arı sütü fenolik ekstraktları) kapsülleme karakterizasyonunu, kapsülleme etkinliği (%), in-vitro biyoerişilebilirlik (%), ortalama partikül boyutu, yüzey yükü, mikroyapısı, suda çözünürlük, su aktivititesi ve enkapsüle edilmş toz verimi (%) ile gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Modifiye atmosferde ambalajlama tekniği, gıdaların ve özellikle aze meyve ve sebzeler gibi ürünlerin solunum hızlarını yavaşlatarak raf ömrünü uzatan yeni gıda paketleme teknolojilerine iyi bir örnektir. Bu tezin son bölümünde ise, modifiye atmosfer paketlemenin taze polen örneklerinin 25 günlük depolama süresince antioksidan kapasitelerine etkisi incelenmiştir. Modifiye atmosferde ambalajlamanın normal atmosfer ambalajlanmasına kıyasla etkisini ve örneği paketlemeden önce farklı kurutma tekniklerine göre taze polenin antioksidan aktivite özelliğini ne kadar koruyabildiğini ortaya çıkarmak için uygun bir modifiye atmosfer paketi tasarlanması ve elde edilen sonuçların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu tezin ilk bölümünün bir sonucu olarak, propolis numunelerinin toplam fenolik içeriği (TPC), 16,73 ila 125,83 mg gallik asit eşdeğeri/gram (GAE/g) örnek arasında değişirken, toplam flavonoid içeriği 57,98 ila 327.38 mg quercetin eşdeğeri/ gram (QE/g) örnek arasında değişmiştir. CUPRAC ile TFC (0,92) ve DPPH ile TPC (0,80) arasında pozitif, güçlü bir korelasyon gözlenmektedir. En düşük korelasyon CUPRAC ile TPC arasında (0.64) bulunmuştur. Propolis örneklerinde tanımlanan bileşenler fenolik/aromatik asitler (klorojenik asit, kafeik asit, p-kumarik asit, ferulik asit ve trans-sinnamik asit), fenolik aldehit (vanilin) ve flavonoidler (pinocembrin, kaempferol, pinobanksin ve apigenin) dir. Bu çalışma, propolis örneklerinde kafeik asit ve ferulik asidin ana fenolik asit bileşenleri olduğunu, pinobanksin ve pinosembrin'in ise tüm propolis örneklerinde en fazla miktarda bulunan flavonoidler olduğunu göstermiştir. Bunun dışında, propolisin tüm fenolik ekstraktları, S. aureus ve E. coli'ye karşı farklı derecelerde antibakteriyel aktivite ve de C. albicans ve A. niger'e karşı antifungal aktivite göstermiştir. Bu çalışma, PCA kemometrik yönteminin propolisin biyokimyasal bileşimine ve biyolojik aktivitesine uygulanmasının, Türkiye'nin farklı bölgelerinden toplanan propolis örneklerinin başarılı bir şekilde kümelenmesine izin verdiğini göstermiştir. İlk iki ana bileşenler (PC), Türkiye'ye ait propolis örneklerini ayırmak için kullanıldı. Ayrıca bu çalışma, Türkiye'nin farklı bölgelerinden toplanan Anadolu propolis ekstraktlarının S. aureus, E. coli, A. niger ve C. albicans'a karşı antimikrobiyal aktivitesini bu faaliyetlerden sorumlu potansiyel biyoaktif bileşikleri bulmak için korelasyon ve regresyon analizlerinden yararlanarak bir karar ağacı modeli ile kapsamlı bir şekilde araştıran ilk çalışmadır. Bu tez çalışmasında, aynı zamanda Türkiye'ye ait propolisin bazı kalite parametrelerinin (protein içeriği, fenolik bileşiklerin kompozisyonu vb.) tezgah üstü ve taşınabilir FT-NIR spektrometreleri kullanılarak hızlı bir şekilde tahmin edilebileceğini göstermiştir. Ayrıca veriler, PLSR ile birleştirilmiş FT-NIR spektroskopisinin propolisin içerdiği kimyasal bileşenleri tahmin etmek için gelecek vadeden bir araç olduğunu göstermiştir. Tezin ikinci bölümünde ise propolis, polen ve arı sütünden elde edilen polifenolik ekstraktları, bu ürünlerin uygulama olanaklarını, özellikle propolis ekstraktlarının alkolsüz formunu, genişletebilecek çeşitli yöntem ve teknikler kullanılarak, püskürtmeli ve dondurarak kurutma yöntemiyle kurutularak kapsüllenmiştir. Kapsülleme verimliliği (enkaspülasyon etkinliği) ve verimi, kapsüllenmiş propolis fenolik ekstraktı (PPE), polen fenolik ekstraktı (PoPE) ve arı sütü fenolik ekstraktının (RJPE) (%0.2 ve %0.3) kimyasal stabilitesi ve kapsüllenmiş olan ekstraktların in-vitro biyoerişilebilirliği açısından iki farklı kurutma yönteminin (dondurarak ve püskürterek kurutma) ve farklı kapsülleme yöntemlerinin (kompleks koaservasyon ve lipozomal kapsülleme) etkileri değerlendirilmiştir. Kompleks koaservatlar ve lipozomlar, yüzey yükü, parçacık (partikül) boyutu, kapsülleme verimliliği, suda çözünürlük ve mikro yapı açısından karakterize edilmiştir. Kullanılan kapsülleme tekniğine, matrisin bileşimine ve kapsüllenmiş bileşiğin yapısına bağlı olarak, farklı derecelerde kapsülleme verimliliği (%), partikül boyutu (dort), yüzey gerilimi (ζ-potansiyeli) ve in-vitro biyoerişilebilirlik (%) elde edilmiştir. Numunelerin ortalama partikül boyutu değerleri 102±1.97 ila 660±24.02 nm arasında bulunmuştur. Yeniden sulandırılmış enkapsüle edilmiş tozların daha büyük parçacık boyutuna sahip olduğu görülmektedir. Kapsüllenmiş tozların ζ potansiyeli değerleri - 33.53±0.8 ila +37.83 ±2.15 mV aralığında bulunmuştur. Kapsülleme verimi (enkapsülasyon etkinliği) uygulanan yöntemem bağlı olarak %73.60 ile %84.10 aralığında her bir yöntem için yüksek olarak elde edilmiştir. Bu, çekirdek (öz) materyalin peynir altı suyu proteini:maltodekstrin:gum arabic kompleksleri ve kitosan kaplı lesitin bazlı lipozomlar içinde başarıyla kapsüllendiğini kanıtlamaktadır. Suda çözünürlük ve su aktivitesi (Aw) değerleri sırasıyla, 86.70±1.08 ila 93.30±1.26 ve 0.20±0.01 ila 0.28±0.01 arasında bulunmuştur. Bu tezin son bölümünde ise daha önceki hesaplamalara göre taze polen örneğinin modifiye atmosferde ambalajlanması amacıyla seçilen çift PET ve LDPE filmler için modifiye atmosfer (MAP) tasarımı oluşturulmuştur. Taze polen örneği modifiye atmosferde ambalajlanmış ve farklı saklama yöntemlerinin örneklerin kalite özelliklerine etkileri bu çalışmada elde edilen verilerle karşılaştırıldığında; taze polenin MA (%2 O2 ve NO2 %98) ile paketlenmesi, 25 günlük depolamanın ardından numunenin polfenolik bileşiklerini (TPC ve TFC indeksine göre) diğer paketleme (ortam atmosferi) ve kurutma yöntemlerine (ETÜV'de kurutma ve liyofilizasyon teknikleri) göre daha iyi korunduğu görülmüştür.
Özet (Çeviri)
In recent years, as consumer demand for foods rich in bioactive compounds that benefit human health has increased, so has interest in honey and other bee products. Bee products other than honey, such as bee pollen, propolis, and royal jelly, which are high in biologically active compounds, have attracted great interest and are also of growing economic importance. Throughout human history, royal jelly, propolis and bee pollen have been used as dietary supplements, cosmetics and in traditional medicine for their pharmacological and therapeutic properties. Recently, treatment methods using bee products, known as“apitherapy”, have experienced rapid development worldwide. Propolis is a complex substance consisting of natural resinous and sticky materials collected by bees, Apis mellifera, from living plant buds and exudates. Propolis contains more than 300 natural compounds (flavonoids, phenolic acids and their esters), phenolic aldehydes, flavonoid aglycones, sesquiterpenes, amino acids, fatty acids, terpenoids and inorganic compounds. From the literature reviewed, it appears that propolis samples from different locations, even within the same country/city, can differ significantly in terms of antioxidant capacity, antibacterial activity, and individual phenolic compounds and consequently their biological activities. The composition of these products varies depending on the environment (plant species, climate and environmental conditions). The chemical composition and biological functions of Turkish bee products have already been researched. However, there are few studies on the chemical and biological properties of Turkish propolis, and little information is available to compare the antioxidant and antibacterial capabilities of bee products and to classify Turkish propolis based on its biochemical composition and biological activities. The medicinal benefits of pollen and other beekeeping products, including their antibacterial, antifungal, antibiotic, and immunomodulatory activities, have attracted more attention. Due to the nutritional benefits of pollen, it can also be used in apitherapy and as a functional ingredient in the food industry. Royal jelly is a naturally occurring material produced by Apis mellifera for the nutrition of developing bees. It is a highly viscous, acidic secretion of yellowish or milky-white color. Royal jelly is an emulsion of proteins, free amino acids, carbohydrates, various fatty acids, especially 10-HDA (10-hydroxy-2-decenoic acid), minerals and a small amount of water-based bioactive substances and vitamins. On the other hand, extracts rich in polyphenols are still highly susceptible to various environmental conditions. Encapsulation of bioactive compounds with various biopolymers as coatings provides good protection from external conditions (such as heat, light, and oxygen), and a good solution of these natural beneficial compounds is obtained before they are incorporated into foods and beverages. Two encapsulation techniques widely used in functional biomaterials for the food and beverage industry are complex coacervation and liposomal encapsulation. These are physicochemical processes that can be carried out at mild temperatures. The main objectives of this thesis were to investigate possible clustering of Turkish propolis, encapsulation of polypeholic extracts of propolis, bee pollen and royal jelly and investigate the effects of MAP on the antioxidant activity of fresh bee pollen. This thesis divided into 3 chapters/sections and in each chapter, different studies were conducted for Turkish propolis, pollen and royal jelly. In order to achieve this goal, the following objectives were pursued: The objective of the first chapter of this thesis is to evaluate the biochemical composition and biological activity of propolis samples from different regions/cities of Türkiye to characterize and classify the propolis samples according to their geographical origin. Moreover, chemometric techniques and multivariate analyzes, namely Principal Component Analysis (PCA) and Hierarchical Clustering Algorithm (HCA), were applied for the first time to all data, including antioxidant capacity, individual phenolic constituents and antimicrobial activity of propolis, to reveal the possible clustering of Turkish propolis samples according to their geographical origin. In addition, the antibacterial activity of Turkish propolis extracts against S. aureus, E. coli, A. niger and C. albicans were evaluated and combined with correlation and regression analyzes to identify potential individual phenolic compounds responsible for this activity. A model was also developed to estimate the chemical composition of Turkish propolis (e.g., moisture content, protein content, total phenols, total flavonoids, and individual phenolic components). To obtain this model, vibrational spectrophotometric techniques (benchtop and handheld FT-NIR) were used in combination with chemometrics (PLSR). The objective of second chapter of this thesis is to evaluate the encapsulation characterization of polyphenolic extracts from Turkish propolis, pollen and royal jelly samples by coating them with different wall materials and using different encapsulation techniques (mainly complex coacervation and liposomal encapsulation). Particle size and surface charge are the two key factors for the characterizing biopolymers to be used in protein-polysaccharide complexes and liposomes structured by lecithin. Our aim was to study the encapsulation characterization of selected samples (phenolic extracts from propolis, pollen and royal jelly) based on encapsulation efficiency, in vitro bioaccessibility, particle size, surface charge, water solubility and powder yield of the prepared particles. Modified atmosphere is a good example of new food packaging technologies that extend the shelf life of foods and products such as fresh fruits and vegetables by slowing their respiration rate. In the last chapter of this thesis, the effect of modified atmosphere packaging (MAP) on the antioxidant activity of fresh pollen samples during 25 days of storage was studied. The aim was to design a suitable modified atmosphere packaging to show the effect of MAP compared to ambient (normal) atmosphere packaging and different drying techniques before packaging. As a result of the first chapter of this thesis, the total phenolic content (TPC) of the propolis samples varied from 16.73 to 125.83 mg Gallic acid equivalent per gram (GAE/g) sample, while the number of total flavonoids varied from 57.98 to 327.38 mg Quercetin equivalent per gram (QE/g) sample. A strong positive correlation was observed between CUPRAC and TFC (0.92) and between DPPH and TPC (0.80). The lowest correlation was found between CUPRAC and TPC (0.64). The identified constituents of propolis were phenolic/aromatic acids (chlorogenic acid, caffeic acid, p-coumaric acid, ferulic acid, and trans-cinnamic acid), phenolic aldehydes (vanillin) and flavonoids (pinocembrin, kaempferol, pinobanksin, and apigenin). This study showed that caffeic acid and ferulic acid were the major phenolic acid constituents, while pinobanksin and pinocembrin were the most abundant flavonoids in all propolis samples. In addition, all phenolic extracts of propolis showed varying degrees of antibacterial activity against S. aureus and E. coli, and antifungal activity against C. albicans and A. niger. This study has shown that the application of the PCA chemometric method to the biochemical composition and biological activity of propolis allows successful clustering of Turkish propolis samples from different regions of Türkiye. Moreover, this is the first study in which the antimicrobial activity of Turkish propolis extracts against S. aureus, E. coli, A. niger and C. albicans was thoroughly investigated using a decision tree model in combination with correlation and regression analyzes to find possible bioactive compounds responsible for these activities. This study also showed that it is possible to rapidly predict some compositional and quality parameters (protein content, phenolic compound composition, etc.) of propolis produced in Turkiye using benchtop and handheld FT-NIR spectrometers. Furthermore, the data showed that FT-NIR spectroscopy in combination with PLSR is a promising tool for predicting the chemical components in propolis. In the second chapter of the thesis, polyphenolic extracts from royal jelly, propolis, pollen encapsulated by spray and freeze drying using different methods and techniques, which can expand the applications of propolis as an alcohol-free dosage can be prepared. The effects of two different drying methods (freeze-drying and spray-drying) and different encapsulation methods (complex coacervation and liposomal encapsulation) in terms of encapsulation efficiency and yield, chemical stability of encapsulated PPE, PoPE and RJPE and in vitro bioaccessibility of encapsulated extracts (0.2 and 0.3%, w/v) were evaluated. The complexes and liposomes were characterized in terms of surface charge (ζ-potential), particle size, encapsulation efficiency, water solubility, and microstructure. Different degrees of encapsulation efficiency (%), particle size (dmean), ζ-potential and in vitro bioaccessibility (%) were obtained depending on the encapsulation technique used, the composition of the matrix and the structure of the encapsulated compound. The mean particle size of the samples ranged from 102±1.97 to 660±24.02 nm. The reconstituted powders had larger particle size. The ζ-potential of the encapsulated powders ranged from -33.53±0.8 to +37.83±2.15 mV). The encapsulation efficiency was high for each method used, ranging from 73.60 to 84.10%. This proves that the core material was successfully encapsulated in WPC:MD:GA complexes and in chitosan-coated lecithin-based liposomes. The values for water solubility and water activity (Aw) ranged from 86.70±1.08 to 93.30±1.26 and from 0.20±0.01 to 0.28±0.01, respectively. In the last part of this work, the MAP design was prepared for the selected double PET and LDPE films according to our previous calculations. The fresh pollen sample was packed in a MA and the effects of the different storage methods on the antioxidant activity of the samples were compared with the data obtained in this study. It showed that the packaging of fresh pollen with MA (O2 2% and NO2 98%) preserved the polphenolic compounds (by the index of TPC and TFC) of the sample after 25 days of storage better than other packing (ambient atmosphere) and drying (classical oven and lyophilization) techniques.
Benzer Tezler
- Kastamonu ili kestane orijinli arı ürünlerinin fizikokimyasal, besinsel ve biyoaktif özelliklerinin karakterizasyonu
Characterization of physicochemical, nutritional and bioactive properties of chestnut origin bee products in Kastamonu province
AYGÜL DEMİR YOLASIĞMAZOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Gıda MühendisliğiKastamonu ÜniversitesiGıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MÜGE HENDEK ERTOP
- Propolis yüklü polimerik nanopartiküllerin hazırlanması ve karakterizasyonu, immünomodülatör etkilerinin makrofaj hücrelerinde incelenmesi
Preparation and characterization of propolis-loaded polymeric nanoparticles, investigation of their immunomodulatory effects on macrophage cells
TOGHRUL SADIKHOV
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Biyomühendislikİstanbul ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EMİNE ŞEKÜRE NAZLI ARDA
PROF. DR. ADIL ALLAHVERDIYEV
- Bal arısı ve bal arısı ürünlerinden Lactobacillus kunkeei izolasyonu ve karakterizasyonu
Isolation and characterization of Lactobacillus kunkeei from honey bee and honey bee products
MERVE AKSOY
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
ZiraatÇukurova ÜniversitesiZootekni Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BAHRİ DEVRİM ÖZCAN
- Helıanthus annuus L. (ayçiçeği) arı poleninin bitkisel kökeni ve metabolomik analizler
Botanical origin and metabolomic analysis of Helianthus annuus L. (sunflower) bee pollen
NAZLICAN YILDIRIM
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Biyolojiİstanbul ÜniversitesiBiyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ YUSUF CAN GERÇEK
- Chemical characterization of lipid residues in neolithic and chalcolithic pottery from Anatolia
Anadolu neolitik ve kalkolitik çanak çömleklerindeki lipid kalıntılarının kimyasal karakterızasyonu
AYLA TÜRKEKUL BIYIK