Geri Dön

Hannah Arendt'te insan haklarının eleştirisi

Critique of human rights in Hannah Arendt

  1. Tez No: 878275
  2. Yazar: SEVİLAY SÖNMEZ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. BORA ERDAĞI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Felsefe, Philosophy
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Kocaeli Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Felsefe Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 119

Özet

Arendt'in II. Dünya Savaşı'nın son bulmasından kısa bir süre sonra kaleme aldığı Totalitarizmin Kaynakları: Emperyalizm (1951), söz konusu sürece ve insan hakları bildirgelerinin eksik yönlerine, çıkmazlarına ilişkin önemli tespitleri içerir. Arendt insan haklarına ilişkin detaylı ve doğrudan bir tartışmayı her ne kadar bu eseri kapsamında yürütmüş olsa da kimi yorumcular tarafından daha sonraki çalışmalarının da temel amacının -kendisi doğrudan ifade etmemiş de olsa- insan haklarını güvence altına almak olduğu ileri sürülmüştür. Bu çalışmada söz konusu yorumlara sadık kalınarak Arendt'in insan hakları anlayışının diğer çalışmalarıyla paralel okunması gerektiği ortaya konulmuştur. Çalışmanın ilk bölümünde Arendt'in“insanlık durumu”anlayışına odaklanılması da bu nedenledir. Arendt, insanlık durumu anlayışını,“insan doğası”felsefelerinden kesinkes bir biçimde ayırır. Böylelikle hakları insan doğasından hareketle tanımlayan doğal hak anlayışını eleştirilerinin odağına alır. Arendt'in doğal hak anlayışını sorgulaması, hakların nasıl bir dayanak üstüne inşa edileceği sorusunu doğurmuştur. Çalışmanın ilk bölümünde Arendt'in siyaset kuramının ve insanlık durumu kavrayışının detaylı bir incelemesi yürütülerek bu soruya bir yanıt oluşturulmaya çalışılmıştır. Öte yandan Arendt külliyatına bütünlüklü bir bakışın ve özellikle de İnsanlık Durumu'nun (1958) insan haklarının normatif temellendirmesi açısından bir kılavuz niteliği göreceğini düşünen yorumcular olduğu gibi bunun tam tersini iddia edenler de söz konusudur. Çalışmanın üçüncü bölümünde yer verilen bu tartışmaların sonucunda, ilk bölüme yani İnsanlık Durumu'na paralel bir okuma yapmanın kaçınılmaz olduğu ortaya konulmuştur. Arendt'in insan haklarının teorik çıkmazlarına ilişkin sorgulaması onu, doğal hak anlayışı ve bunun bir uzantısı olan insan hakları bildirgelerini yeniden değerlendirmeye iterken konuya ilişkin siyasal çıkmazların ise bu anlayışların ulus devlet yapısındaki yerinden kaynaklandığı görülmektedir. Arendt'e göre ulusal egemenlik veyahut da ulus devlet anlayışının bir sonucu olarak, iki dünya savaşının yaşandığı dönemde Avrupa'nın dört bir tarafına yayılan ve başlarını sokacak bir yurt, kendilerine sahip çıkacak bir devlet bulmakta zorluk yaşayan milyonlarca insanın içinde bulundukları haksızlık durumu, insan hakları bildirgelerinde evrensel, değişmez, devredilemez olduğu ifade edilen insan haklarının bir ulusa aidiyeti bulunmayanlar için geçerli olmadığını göstermiştir. Bu ise Arendt'i insan haklarından daha temel bir haktan yani 'haklara sahip olma hakkı'ndan söz etmeye götürmüştür. Söz konusu hakkı, siyasi bir üyeliğe ve kamusal alanda eyleme özgürlüğüne sahip olma hakkı olarak tanımlayan Arendt, kimi yazarlar tarafından insan haklarını bir totolojiye hapsetmekle eleştirilmiştir. Kimileri ise Arendt'in amacının tam da böylesi bir durumu önlemek olduğunu ifade etmiştir. Bu tartışmalara çalışmanın üçüncü bölümünde yer verilerek Arendt'in insan hakları anlayışına ve eleştirilerine farklı perspektiflerle bakmanın mevcut haksızlık biçimlerini anlamamız ya da çözmemiz açısından yeterli olup olmadığı gösterilmeye çalışılmıştır.

Özet (Çeviri)

Imperialism: Part Two of the Origins of Totalitarianism (1951), which Arendt wrote after a little while that World War II has ended, involves significant arguments regarding the process in question and the shortcomings and aporias of the human rights declarations. Even though Arendt makes a detailed and direct examination on human rights in this work, various commentators have argued that (although Arendt does not make such a statement explicitly) the fundamental purpose of Arendt's later works is also to guarantee human rights. In this study, it is presented that Arendt's understanding of human rights should be evaluated in parallel to her other works based on the above-mentioned interpretations. For this reason, the focus of the first part of this study is Arendt's conception of the“human condition”. Arendt distinctly distinguishes her conception of human condition from the philosophies of human nature. In this way, she portrays the understanding of natural rights which defines rights with a reference to human nature as the target of her criticisms. Arendt's critique of the understanding of natural rights brings along the question of the base that the rights will be constituted upon. In the first part of this study, it is aimed to give an answer to this question through a detailed examination of Arendt's theory of politics and understanding of human condition. Nevertheless, as well as commentators who argue that a comprehensive approach on Arendt's oeuvre and in particular The Human Condition (1958) provides a guide for establishing human rights on a normative basis, there are interpreters who argue the exact opposite. At the end of the discussion that is in the third part of this study, it is presented that it is inevitable to pursue a parallel reading to the first part, i.e., The Human Condition. While Arendt's examination regarding the theoretical aporias of human rights leads her to reevaluate the understanding of natural rights and the human rights declarations as its extension, it is seen that the political aporias regarding these subjects are rooted in the role of such understandings within the nation-state structures. According to Arendt, the condition of injustice in which millions of people who were dispersed throughout Europe were unable to find a shelter and a state that could protect them during the two world wars, as the consequence of the conception of national sovereignty or nation state, presents that the rights which had been defined as universal, constant, and non-transferable in the human rights declarations is, in fact, not appertain to the people without a national belonging. This situation leads Arendt to mention a right which is deeper than human rights, i.e., the“right to have rights”. Because defining these rights as the right to have a political membership and to act in the public realm, Arendt had been criticized with the accusation of imprisoning human rights into a tautological framework. Some other commentators have stated that Arendt aims to prevent the emergence of such a situation. In the third part of this study, it is intended to question whether or not it is adequate to understand and solve the present injustices with a focus on Arendt's understanding of human rights and her criticisms from different angles by giving place to these discussions.

Benzer Tezler

  1. Modern düşüncede insan hakları ve öteki problemi

    Human rights and the problem of the other in modern thought

    SAREN KARABIYIKLI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Felsefeİstanbul Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEDİM YILDIZ

  2. Le rapport des droits de l'homme au politique: Lefort et Rancière

    İnsan haklarının politik-olan bağlantısı: Lefort ve Rancière

    EYLEM YOLSAL MURTEZA

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    2022

    FelsefeGalatasaray Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİYE KARABÜK KOVANLIKAYA

  3. Hannah Arendt'te sorumluluk, düşünme ve yargılamanın anlamı

    The meaning of responsibility, thinking and judgment in Hannah Arendt

    BERRAK COŞKUN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    FelsefeMaltepe Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BETÜL ÇOTUKSÖKEN

  4. Hannah Arendt'te radikal kötülük problemi

    The problem of radical evil in Hannah Arendt

    TUĞBA YAZICI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    FelsefeYıldız Teknik Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SONGÜL DEMİR

  5. Hannah Arendt'te kamusal alan kavramının epistemolojik temelleri

    The Epistemological foundations of the public realm concept in Hannah Arendt

    SEYRAN BAŞAK ÖCAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    FelsefeEge Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ. İHSAN OKTAY ANAR