Memenin intraduktal hiperplazileri (IDH), atipik intraduktal hiperplazileri (AIDH) ve in situ duktal karsinomlarının (DCIS) ayırıcı tanısında LMW-CK (CK-8) VE HMW-CK (CK-34BetaE12) kullanımının önemi
The importance of using LMW-CK (CK-8) and HMW-CK (CK-34BetaE12) in the differential diagnosis of intraductal hyperplasias (IDH), atypical intraductal hyperplasias (AIDH), and ductal carcinoma in situ (DCIS) of the breast
- Tez No: 890528
- Danışmanlar: DOÇ. DR. NUSRET ERDOĞAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Patoloji, Pathology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2001
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Patoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 66
Özet
İnvaziv meme karsinomlarının gelişiminde en önemli risk faktörlerinden biri olarak duktus ve lobulusların içerisindeki epitelial hiperplaziler düşünülmektedir. Hiperplazinin şiddeti ve atipisi ile orantılı olarak invaziv karsinom gelişim riski artmaktadır. Hiperplazik değişikliklerden Atipik intraduktal hiperplazi (AİDH) ve nadir de olsa Florid tipte intraduktal hiperplazi (İDH) bazen low grade in situ duktal karsinom (DCIS) ile karışabilir. Çok yakın benzerlikler görünen durumlarda morfolojik kriterler yetersiz kalabilir. Bu çalışmada tanı zorluğu yaşanan intraluminal proliferatif lezyonlarda High moleküler ve low moleküler sitokeratinin ekspresyonunun tanıya faydası değerlendirilmiştir. Çalışmamızda HMW-CK (CK-34BetaE12) Florid tipte İDH de kuvvetle ekspre edildi, Low grade DCIS da ise bariz olarak vakaların çoğunda negatif veya yalnızca dfokal alanda hafif pozitif olarak tesbit edildi.florid tite İDH'li problemli olgularda HMW-CK'nin histomorfolojiye ilave olarak kullanılabileceğini düşünüyoruz.İntraluminal proliferatif zondaki hücrelerde eğer immünreaksiyon total veya belirgin ölçüde negatifse olası bir intraduktal karsinom veya en azından AİDH kuvvetle düşünülmelidir. LMW-CK ayrımda anlamlı sonuçlar vermemiş olsa da HMW-CK uygulamayı düşündüğümüz şüpheli olgularda her iki immün belirteç birlikte uygulanmalıdır, çünkü HMW-CK değerlendirilmesinde belirgin kıyaslama ölçeği oluşturarak fayda sağlamaktadır. Eğer şüpheli alanda HMW-CK ekspresyonu diffüz ise intraduktal karsinom ayırıcı tanısından kaçınılmalıdır, çünkü intraluminal hücrelerin kuvvetli HMW-CK reaktivitesi İDH için karakteristiktir. Değerlendirme her zaman intraluminal proliferatif epitelde yapılmalıdır. Bu çalışmanın sonucunda morfolojinin immünohistokimyadan daha ön planda olduğudur. Önerimiz problemli intraduktal proliferatif lezyonların tanısında histomorfoloji ile HMW-CK'nin kombine kullanımıdır.
Özet (Çeviri)
One of the most important risk factors in the development of invasive breast carcinomas is considered to be epithelial hyperplasias within the ducts and lobules. The risk of developing invasive carcinoma increases in proportion to the severity and atypia of the hyperplasia. Among the hyperplastic changes, atypical intraductal hyperplasia (AIDH) and, though rare, florid-type intraductal hyperplasia (IDH) can sometimes be confused with low-grade ductal carcinoma in situ (DCIS). In cases where very close similarities are observed, morphological criteria may be insufficient. In this study, we evaluated the benefit of high molecular weight and low molecular weight cytokeratin expression in diagnosing intraluminal proliferative lesions with diagnostic difficulty. In our study, HMW-CK (CK-34BetaE12) was strongly expressed in florid-type IDH, while it was clearly negative or only mildly positive in a focal area in most cases of low-grade DCIS. We believe that HMW-CK can be used in addition to histomorphology in problematic cases with florid-type IDH. If the immunoreaction in the cells of the intraluminal proliferative zone is totally or significantly negative, a possible intraductal carcinoma or at least AIDH should strongly be considered. Although LMW-CK did not yield significant results in differentiation, both immunomarkers should be applied together in suspicious cases, as HMW-CK provides a distinct comparative scale in the evaluation. If HMW-CK expression is diffuse in the suspicious area, the differential diagnosis of intraductal carcinoma should be avoided, as strong HMW-CK reactivity of the intraluminal cells is characteristic of IDH. In addition the evaluation should always be performed in the intraluminal proliferative epithelium. The conclusion of this study is that morphology takes precedence over immunohistochemistry. Our recommendation is the combined use of histomorphology and HMW-CK in the diagnosis of problematic intraductal proliferative lesions.
Benzer Tezler
- Memenin intraduktal hiperplazileri ile karsinomunun ayırıcı tanısı
Başlık çevirisi yok
M. EŞREF KABALAR
- Memenin sınır duktal neoplastik lezyonlarında ayırıcı tanı
Dıfferentıal dıagnosıs of the preneoplastıc-neoplastıc ductal lesıons of breast
ZEYNEP PEHLİVANOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
PatolojiTrakya ÜniversitesiTıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖMER YALÇIN
- Memenin intraduktal papillomlarının tedavisinde cerrahi eksizyonun gerekliliğinin değerlendirilmesi
The evaluation of the requirement of surgical excision in the treatment of the breast intraductal papillomas
YUSUF MURAT BAĞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
Genel CerrahiSağlık Bilimleri ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SERAP EREL
- Memenin duktal intraepitelyal neoplazilerinde morfolojik değerlendirme ve C-erb-B2 onkogen ekspresyonu
Morphological examination about ductal intraepithelial neoplasia in breast and C-erb-B2 oncogen expression
FİLİZ YURDAŞEN
- Memenin invaziv duktal karsinomunda ekstensiv intraductal komponentin belirlenmesinde mammografinin değeri
Mammgoraphic features predicting an extensive intraductal component in infiltrating ductal carcinoma
BANU ÖZBEK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
1998
Radyoloji ve Nükleer TıpDokuz Eylül ÜniversitesiRadyodiagnostik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. PINAR BALCI