Archétypes féminins dans l'oeuvre de Sidonie-Gabrielle Colette
Sidonie Gabrielle Colette'in eserlerinde dişil arketipler
- Tez No: 900267
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ENGİN BEZCİ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Fransız Dili ve Edebiyatı, French Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Arketip, Mit, Colette, Doğa, Anne Arketipi, Doğa Ana, Kahramanın Yolculuğu, Jung, Persona, Gölge, Animus, Pierre Brunel, Gilbert Durand, Mitsel Eleştiri, Arketipsel Eleştiri, Dişil Arketipler, Claudine, Archetype, Myth, Colette, Nature, Mother Archetype, Mother Nature, Hero's Journey, Jung, Persona, Shadow, Animus, Pierre Brunel, Gilbert Durand, Mythocriticism, Archetypal Criticism, Feminine Archetypes, Claudine, Claudine at School, Claudine in Paris, Claudine Married
- Yıl: 2024
- Dil: Fransızca
- Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Karşılaştırmalı Edebiyat Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Fransız Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 132
Özet
Bu çalışma, XX. yüzyıl başı Fransız edebiyatının özgün ve gerek yaşantısı gerek verdiği eserler itibarıyla birçok tartışmanın konusu olmuş ismi Sidonie-Gabrielle Colette'in, yazarlık hayatının başlangıcında kaleme almış olduğu Claudine serisinin ilk üç kitabında, yazarın bilinçli veya bilinçsiz olarak kullandığı dişil arketipleri konu almaktadır. Bahsi geçen üç romanın başlıkları sırasıyla: Claudine à l'école (1900), Claudine à Paris (1901) ve Claudine en ménage (1902)'dır. Söz konusu eserlerde bu arketiplerin ortaya çıkışları, uyarlanmaları ve değişimleri çalışılacaktır. Çalışmamızın özü; sanatçıların, ünlü psikanalist Carl Gustav Jung'un çalışmalarını takiben“kolektif bilinçdışı”olarak adlandırılmış, zamanın başlangıcından beri insan türünün psişesinin bağlantıda olduğu bir çeşit imge envanterinden, çoğu zaman farkında dahi olmaksızın faydalanmalarına dayanmaktadır. Söz konusu envanterin içeriğindekiler“arketip”olarak isimlendirilmektedir. Bizim amacımız, Colette'in eserlerinde bu arketiplerin dişillikle bağlantılı olanlarını saptayıp mitlerin engin dünyasındaki yerlerini tanımlamaktır. Bu şekilde hem arketiplerin sanat eserlerindeki işleyişlerine hem de yazarımızın sanatsal üretimine dair daha bütüncül bir anlayışa ulaşmayı hedefliyoruz. XX. yüzyılın ilk yarısında“kolektif”ve“bilinçdışı”terimlerini birleştirerek bu kavramı analitik psikolojinin merkezine yerleştiren Jung, bu süreçte kendinden önceki birçok düşünürden etkilendiği gibi, kendisi de çeşitli disiplinlerden uzmanlara ilham olmuştur. Edebiyat eleştirisi de bu disiplinlerden biridir. Fransız filozof, eleştirmen ve edebiyat alanında doktor Gilbert Durand'ın geliştirmiş bulunduğu mitsel eleştiri yönteminin doğuşundaki rolü yadsınamaz. Biz de çalışmamızı, temelde sanat eserlerindeki mitsel ögelerin incelenip yorumlanmasına dayanan bu yaklaşım doğrultusunda gerçekleştirdik. Bahsi geçen yöntemi seçili eserlerimize uygularken Durand'ın yanı sıra, Fransız edebiyat eleştirmeni Pierre Brunel'in çalışmalarından da faydalandık. Zira Brunel mitsel eleştiriyi safi edebiyat (karşılaştırmalı edebiyat) çerçevesinde ele almıştır. Hem bu yaklaşımın hem de bizim çalışmamızın merkezinde arketip kavramı bulunmaktadır. Primitif bir model olan arketiplerin çeşitli temsil ve imgeleri zamandan ve mekândan bağımsız olarak tüm kültürlerde karşımıza çıkmaktadır. Evrensel ve transandantal bir yapıya sahip olan bu varlıklar masal, mit, ritüel ve sanatsal temeli olan her tür eserde somutlaşma fırsatını bulur. Sabit, kemikleşmiş bir yapıya sahip olmadıklarından da hem kendilerini hem de psişeyi dönüştürerek evrimlerini sürdürürler. Arketiplerin güzel sanatlar çerçevesinde çalışılmasının kökeninde Jung tarafından geliştirilen analitik psikolojinin, özellikle de terminolojik anlamda, etkili olduğu gözlemlenebilir. Zira arketip terimi de onun bu sözcüğe atfettiği anlamla kullanılır söz konusu çalışmalarda. İmgelemin ürünlerinde görünür hale bürünen arketipleri konu edinen bir diğer yöntem ise arketipsel eleştiridir. XX. yüzyılda doğmuş olan bu edebi eleştiri yöntemi disiplinler arası özelliğiyle dikkat çekmektedir. Tarih, psikoloji, antropoloji gibi alanlardan beslenen metot, sanat eserine bünyesindeki arketipleri keşfetme ve tanımlama amacıyla yaklaşır. Her ikisi de eserdeki mit ve arketip ögelerine odaklandığından, mitsel eleştiri yöntemiyle arasındaki farkın epey küçük olmasının yanı sıra arketipsel eleştiri sıklıkla mitsel eleştirinin içinde konumlandırılır. Bu nedenle, çalışmayı yürütürken benimsediğimiz ana yaklaşımın mitsel eleştiri ve onun arketiplere yoğunlaşan kısmı olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada, çalışmamızı dişil arketiplerle sınırlandırmamızın sebebini açıklamak isteriz. Bu tercihimizin sebebi, bir yandan hayli geniş bir alanda kendimize daha sınırlı bir çerçeve çizme arzumuzda, diğer yandan ise yazarımızın, edebi yaratımı sırasında bilinçli veya (daha ziyade) bilinçsiz olarak yararlandığı kaynağın niteliğinde yatmaktadır. Zira Colette dişillikten, dişi enerjiden beslenen bir yazardır. Bu nedenle, bizim arayacaklarımız da ağırlıkla dişil olanla ilişkilendirilmiş arketipler olacaktır. Odaklanacağımız arketipler yalnızca kolektif bilinçdışının ögeleri olmayacaktır. Aynı zamanda, Jung'un temel arketiplerinden olan persona, gölge ve anima / animus kavramlarının da üzerinde duracağız. Bu üçünü, Claudine serisinin ana karakteri ve ele alacağımız üç romanın anlatıcısı olan Claudine üzerinden araştırıp Fransız edebiyatında ve toplumunda iz bırakmış ve dahi ortak bir referans haline gelmiş olan bu ana kadın kahramanın bütüncül bir portresine ulaşmayı amaçlıyoruz. Böylece kişisel bilinçdışıyla kolektif olanın, edebiyat eserleri çerçevesindeki karakter yaratımında nasıl etkileştiğini de görmüş olacağız. Amacımıza ulaşmak için çalışmamızın birinci bölümünde, arketip kavramına odaklanıp Jung'un teorisi, edebiyattaki uygulama alanları ve imgesel olana dair bilgi edineceğiz. Mitsel ve arketipsel eleştiri yöntemlerinin de tanıtılacağı bu bölüm daha ziyade teorik bilgiye ve tarihçeye ayrılmıştır. İkinci bölüm, tezin gövdesini oluşturan üç romanın yanmetinsel özelliklerinin incelenmesiyle başlar. Bu aşamada Fransız yazın kuramcısı Gérard Genette'in çalışmalarından faydalanılmıştır. Bu kapsamda, söz konusu eserlerin başlık ve ön kapakları incelenmiş, bu iki ögenin bizde ve okuyucuda ne gibi etkiler ve yönlendirmeler yapabileceği, bizleri belli mit veya arketiplere iletip iletmediği tartışılmıştır. Buradan elde edilen sonuçlar şu şekildedir: Öncelikle, başlıkların sadeliği, eserlerin yalın diline işaret etmektedir. Üç romanın başlığı beraber ele alındığında, devamlılıkları ve ana kahramanın bulunacağı ortamın altını çizişleriyle, serinin ilk üç kitabının genç kızlıktan kadınlığa geçişi ele alacağı izlenimini edinebiliyoruz. İlkin okulda (Claudine à l'école), ardından büyük şehirde (Claudine à Paris), sonundaysa evli olarak (Claudine en ménage) karşılaştığımız ana karakterin içsel yolculuğuna, erginlenme sürecine tanıklık edeceğimiz sonucuna varabiliyor ve burada Joseph Campbell'ın da üzerinde durmuş olduğu“kahramanın yolculuğu”arketipine rastlayabileceğimizi tahmin edebiliyoruz. Bunun yanı sıra Paris ve evlilik kavramlarının hangi arketipsel veya mitsel ögelere göndermede bulunabileceğini araştırıyoruz. Ön kapakları incelememizdeyse, farklı baskılara göre değişen kapak tercihinin ana karakterlerin kişiliğini yansıtır nitelikte olduğunu vurguluyoruz. Ardından, üç romandaki ana kadın karakterleri analiz etmeye girişilmiştir. Bu doğrultuda Claudine, Olympe Sergent, Aimée Lanthenay ve Rézi Lambrook karakterleri ele alınmış, onları yöneten arketipler üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda, Claudine'in doğa ve toprakla ilişkisi göze çarpmaktadır. Bağımsızlığı, dönemin kadına biçtiği rolün dışında kalan davranışları, sıra dışı ahlak anlayışı, yabaniliği ve enerjisi, diğerleri arasında bir de“asi”ve“vahşi kadın”arketiplerine yönlenmemize neden olmuştur. Bahsetmiş olduğumuz arketipsel“kahramanın yolculuğu”temasına göre Claudine'in önce çok sevgili Montigny'sinden ayrılmasının, büyük şehre taşınmasıyla erginlenme sürecinin başlangıcının ve kendisini bulmasının önündeki engelleri aşmasının ardından özünü keşfetmeye yaklaşmış halde başlangıç noktasına dönüşünden bahsedilmiştir. Bu kısımda incelediğimiz diğer üç kadın karakterde ise kendimizi“femme fatale”arketipinin farklı temsilleri karşısında bulduk. Bölümün sonundaysa,“anne”arketipinin eserlerdeki temsili ve anlamı üzerinde durduk. Öyle ki bu arketipin, serinin ilk üç kitabının ana teması olabileceği sonucuna vardık. Üstelik romanlar boyunca pek çok tezahürünü gördüğümüz“anne”arketipi, Claudine'de olduğu gibi Colette'in yaşamında da belirleyici bir yere sahiptir. Son olarak üçüncü bölüme geldiğimizdeyse, serinin anlatıcısı ve ana karakteri Claudine'i Jung'un temel arketiplerinden olan persona, gölge ve animus kavramlarına göre analiz ettik. Bu doğrultuda, alaycı ve dobra maskesinin ardında Claudine'in kırılganlığını; gölgesinin ve animusunun diğer karakterlere yansımasını ve onlarla bütünleşmesini konu edindik. Sonuç olarak, bu tezde, mitsel ve arketipsel edebiyat eleştirisi çerçevesinde, seçmiş olduğumuz eserlerdeki arketipsel karakter, imge ve durumları saptayıp çözümlemeye, değişimlerini ve kolektif bilinç dışıyla bağlantılarını analiz etmeye çalıştık. Bu yolla, yazarın ağırlıkça farkında olmaksızın kullandığı mitsel dili daha iyi anlamayı ve söz konusu eserleri daha zengin bir şekilde yorumlamayı amaçladık.
Özet (Çeviri)
This study focuses on the feminine archetypes, consciously or unconsciously employed by Sidonie-Gabrielle Colette, a prominent figure of early 20th-century French literature known for her originality and the numerous controversies surrounding both her life and her works. These archetypes will be examined in the first three books of the Claudine series, which she wrote at the beginning of her literary career. The titles of the three novels in question are: Claudine à l'école (1900), Claudine à Paris (1901), and Claudine en ménage (1902). This study will analyze the emergence, adaptation, and transformations of these archetypes within these books. The essence of our research is based on the idea that artists, often unconsciously, draw from an inventory of images referred to as the“collective unconscious”, a concept developed following the work of the renowned psychoanalyst Carl Gustav Jung. This concept designates a sort of reservoir of images with which the human psyche has been in contact since the beginning of time. These images are known as“archetypes”. Our goal is to identify those archetypes related to femininity in Colette's works and to define their place within the vast universe of myths. In doing so, we aim to achieve a more holistic understanding of both the functioning of archetypes in artistic works and the artistic production of our author. In the first half of the 20th century, by combining the terms“collective”and“unconscious,”Jung placed this concept at the heart of analytical psychology. Being influenced by many thinkers before him, Jung himself inspired specialists in various fields, including literary criticism. Jung's role in the development of the method of mythocriticism, pioneered by the French philosopher, critic, and literary scholar Gilbert Durand, is undeniable. We have adopted this approach, which fundamentally relies on the analysis and interpretation of mythic elements in works of art, for our thesis. In applying this method to the selected works, we have also drawn on the work of the French literary critic Pierre Brunel. The concept of archetype is at the centre of our study. The various representations and images of archetypes, as primitive models, manifest across all cultures, regardless of time and space. These entities, possessing a universal and transcendent structure, find opportunities to materialize in tales, myths, rituals, and any form of artistic creation. Archetypal criticism is a method that focuses on archetypes that become visible in the products of the imagination. Emerging in the 20th century, this literary critical method is distinguished by its interdisciplinary nature. Drawing from fields such as history, psychology, and anthropology, it analyses works of art with the aim of discovering and defining the archetypes they contain. Since it also concentrates on mythic and archetypal elements, the difference between archetypal criticism and mythocriticism is quite minimal, leading to archetypal criticism often being situated within mythocriticism. Therefore, we can assert that the primary approach adopted in this study is mythocriticism, with a particular emphasis on archetypes. Here, we wish to explain why we have limited our study to feminine archetypes. This choice arises, on one hand, from our desire to establish a more confined framework within a very broad field, and on the other hand, from the nature of the source from which our author has consciously or (rather) unconsciously drawn in her literary creation. Indeed, Colette is an author who draws from femininity, from feminine energy. To achieve our objective, the first part of our study will focus on the concept of archetype, exploring Jung's theory, its applications in literature, and its relationship to the imaginary. This section, which will also introduce the methods of mythocriticism and archetypal criticism, will be primarily dedicated to theoretical knowledge and the historical background of these concepts. The second part begins with an examination of the paratextual features of the three novels. At this stage, we have utilized the work of the French literary theorist Gérard Genette. In this context, the titles and covers of the works in question were analysed, and we discussed the effects and directions these two elements might have on us and on readers, as well as their potential to direct us toward certain myths or archetypes. The conclusions drawn are as follows: first, the simplicity of the titles reflects the straightforward language of the works. When examining the titles of the three novels together, we can perceive, through their continuity and their emphasis on the situation of the main character, that the first three books of the series address the transition from girlhood to womanhood. We can infer that we will witness the heroine's inner journey and initiation process: first at school (Claudine à l'école), then in the big city (Claudine à Paris), and finally in marriage (Claudine en ménage). At this stage, we can anticipate the presence of the“hero's journey”archetype, on which Joseph Campbell has extensively worked. Additionally, we explore the references that the concepts of Paris and marriage might make to certain archetypal or mythical elements. In our analysis of the covers, we emphasize that the choice of covers, which varies across different editions, reflects the personalities of the main characters. Next, we undertook an analysis of the main female characters in the three novels. In this context, the characters of Claudine, Olympe Sergent, Aimée Lanthenay, and Rézi Lambrook were examined, with a focus on the archetypes that guide them. In this regard, we highlighted Claudine's relationship with nature and the earth. Her independence, behaviours outside the role assigned to women of her time, her unconventional moral outlook, her wildness, and her energy led us to identify the archetypes of the“rebel”and the“wild woman.”According to the previously mentioned archetypal theme of the“hero's journey,”Claudine departs from her beloved Montigny, marking the beginning of her initiation process with her move to the big city, overcoming obstacles to self-discovery, and finally returning to her starting point, closer than ever to her true self. Regarding the other three female characters studied in this section, we encountered different representations of the“femme fatale”archetype. At the end of this section, we focused on the representation and significance of the“mother”archetype in the works. We concluded that this archetype could be the central theme of the first three books of the series. Furthermore, the“mother”archetype, which we observe in numerous manifestations throughout the novels, occupies a crucial place not only in Claudine's life but also in Colette's. Finally, in the third part, we analysed Claudine, the narrator and protagonist of the series, based on Jung's three fundamental archetypes: the persona, the shadow, and the animus. From this perspective, we explored Claudine's fragility concealed behind her sarcastic and frank mask; the projection of her shadow and animus onto other characters, as well as her integration with these two archetypes. In conclusion, in this study, we sought to identify and analyse the archetypal characters, images, and situations present in the selected works within the framework of mythocriticism and archetypal criticism. We also aimed to examine their transformations and connections with the collective unconscious. By doing so, we aimed to gain a better understanding of the mythic language that the author uses largely unconsciously and to provide a richer interpretation of the works in question.
Benzer Tezler
- Kadın şairde kadın: Şükûfe Nihal'in şiirleri
The woman in the women poet: Şükûfe Nihal's poems
KAYHAN TÜRKAN YEŞİLYURT
Yüksek Lisans
Türkçe
2005
Türk Dili ve Edebiyatıİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiTürk Edebiyatı Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. NURAN TEZCAN
- Türk mitolojisindeki kadın karakterlerin ve dişil figürlerin arketipsel analizi
Archetypal analysis of female characters and figures in Turkish mythology
DİLEK AKICI
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Türk Dili ve EdebiyatıAydın Adnan Menderes ÜniversitesiDisiplinlerarası Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ AYŞE ARZU KORUCU
- Elena Ferrante'nin eserlerinde kadın figürü
Feminine figure in the works of Elena Ferrante
ESMA TUĞÇE TÖZMAN
Doktora
Türkçe
2022
Batı Dilleri ve EdebiyatıAnkara ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEVİN ÖZKAN SPEELMAN
- Çağdaş sanatta anima, animus ve gölge arketiplerinin etkileri
The effects of anima, animus and shadow archetypes in contemporary art
DERYA YILMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Güzel SanatlarMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiResim Ana Sanat Dalı
DR. CAN AYTEKİN
- Türk mitolojisinde yüce ana arketipi: Umay üzerine arketipsel bir inceleme
The archetype of the great mother in Turkish mythology: An archetypical study of Umay
REYHAN DEĞİRMENCİ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Halk Bilimi (Folklor)Ege ÜniversitesiKadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SEÇKİN SARPKAYA