A computable vitality: Kenzo Tange's architectural system
Hesaplanabilir canlılık: Kenzo Tange'nin mimari sistemi
- Tez No: 901568
- Danışmanlar: PROF. DR. MİNE ÖZKAR
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Mimarlık, Architecture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Mimari Tasarım Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 219
Özet
Biyolojik ilkelerin mimari tasarıma entegrasyonu, statik ve katı yapılardan dinamik ve evrimleşen mekânsallaşmalara doğru önemli bir kaymaya yol açmıştır. Bu dönüşüm, Metabolist hareketin temelini oluşturmuştur. Metabolistler, büyüme, dönüşüm ve adaptasyon kavramlarını benimseyerek, doğal organizmaların evrimsel süreçleri ile mimari yapıların gelişim stratejileri arasında çarpıcı benzetmeler kurmuşlardır. İnşa edilmiş çevreyi durağan ve değişmez olarak görmek yerine, dinamik ve uyarlanabilir özelliklere sahip, yaşayan organizmaların niteliklerini yansıtan yapılara dönüştürebileceklerini düşünmüşlerdir. Bu bakış açısı, şehirleri ve binaları, çevresel ve sosyal bağlamlarına tepki veren organizmalar olarak gören devrim niteliğinde bir mimarlık ve şehir planlama yaklaşımını teşvik etmiştir. Bu çalışma, Kenzo Tange'nin yaşayan organizmaların canlılığını kentsel tasarıma entegre etmek için geliştirdiği yöntemleri incelemekte ve bu yöntemlerin hesaplamalı tasarım tarihindeki önemini araştırmaktadır. Araştırma, Tange'nin biyolojik sistemlerin dinamiklerini nasıl yorumladığını ve bu ilkeleri kentsel yapılarının karmaşıklığını ele almak ve organize etmek için nasıl uyguladığını ele almaktadır. Çalışmanın merkezinde, Tange'nin projelerinin ve yaklaşımlarının biyolojik bilimler ve 1960'lar ile 1970'lerin hesaplamalı tasarım yöntemleri bağlamında analizi yer almaktadır. Araştırma, Tange'nin Skopje Planı gibi önemli projelerinin derinlemesine bir analizini sunmakta ve biyolojik organizmaların evrimsel ilkelerini ve hesaplamalı tasarım stratejilerini nasıl yansıttığını ortaya koymaktadır. Tange'nin kentsel planlama kuralları, kullandığı sembolik mantık ve mekânsal organizasyona entegre ettiği sistematik yaklaşımlar da değerlendirilmektedir. Ayrıca, biyolojik analojilerin kentsel biçimleri nasıl şekillendirdiği ve Tange'nin tasarım sürecinin temel bir parçası haline geldiği araştırılmaktadır. Bu görsel sembollerin stratejik kullanımı, büyük ulaşım arterlerinin tasarımından bireysel kavşakların detaylandırılmasına kadar çeşitli ölçeklerde planlama yapmaya yardımcı olmuştur. Onun bilimsel ve düşünceli kentsel tasarım yaklaşımı, her bir öğeyi, kentsel yaşamın karmaşıklığını ve canlılığını yakalayan bir sistemin parçası olarak görmektedir. 1960'lar, hesaplama ve sistem geliştirmede kaydedilen hızlı ilerlemelerle tanımlanan bir dönemdi ve mimarlar, kentsel çevrelerin artan karmaşıklığını yönetmek için yeni yöntemler arayışına girmişlerdi. Önde gelen bir Japon mimar olan Kenzo Tange, uluslararası ölçekte yeni gelişmekte olan hesaplamalı düşünce alanıyla derin bir bağlantıya sahip olmasa da, kentsel tasarım projelerinde görsel kodlamayı içeren sistematik bir yaklaşım benimsemiştir. Tange'nin stratejileri özellikle biyolojik xxvi metaforlarla şekillenmiş olup, şehirlerin büyümesi ve uyum sağlaması ile organizmaların gelişim sistemleri arasında paralellikler kurmuştur. Kenzo Tange'nin kentsel tasarım metodolojisi, kentsel hareket ve etkileşimin farklı ölçeklerini anlamaya ve tasarlamaya vurgu yapmıştır. Yaklaşımı, biyolojik organizmalar ve mimari sistemler arasında analojiler geliştirerek, hem istikrarı hem de büyümeyi destekleyen bir çerçeve oluşturmuş ve canlı sistemlerin uyum sağlama yetilerini yansıtmıştır. Bu, onun Hiroşima, Tokyo Körfezi ve Skopje projelerinde canlı bir şekilde gösterilmiştir; karmaşık, çok katmanlı kentsel öğeleri uyumlu ve dinamik çevrelere entegre etme yeteneğini sergilemiştir. Tange, bu dinamikleri stratejik olarak ele alarak, hem mevcut ihtiyaçlara hem de gelecekteki gelişmelere uyum sağlayabilecek kentsel çevreler yaratmayı hedeflemiştir. Tasarımları sadece teknolojik ilerlemelere uyum sağlamakla kalmamış, aynı zamanda topluluk etkileşimlerini ve bağlanabilirliğini artıran insan odaklı kentsel mekânlar yaratmaya odaklanmıştır. Bu kapsamlı yaklaşım, Tange'nin kentsel planlamayı teknolojik inovasyon ile insan sosyal yapısına derin bir saygıyı birleştirerek, dengeli ve sürdürülebilir bir kentsel gelecek için bir disiplin olarak görme vizyonunu vurgulamaktadır. Kenzo Tange'nin mimari felsefesi, geleneksel ve tekil bir mimari pratik anlayışını aşarak, eğitim değerlerine sıkı sıkıya bağlı, iş birliğine dayalı ve deneysel bir yaklaşımı savunmuştur. Tokyo Üniversitesi'nde kurduğu Tange Lab, bu felsefenin simgesi olarak, öğretim, araştırma ve uygulamanın iç içe geçtiği bütünsel ve yenilikçi bir süreç olarak tasarlanmıştır. Bu laboratuvar, Tange'nin mimarlık alanındaki daha geniş vizyonunun bir mikrokozmosu olup, sürekli öğrenme, deney yapma ve bilgi paylaşımının gerekliliğini vurgulamıştır. Özellikle kentsel dinamikler, hareket biçimleri ve akış üzerine yapılan çalışmalar, Kenzo Tange'nin kentsel tasarım yöntemlerini şekillendirmede aktif bir rol oynamıştır. Skopje projesi, bu sürecin somut bir sonucudur. Tange, bu projede şehrin yapısını iyileştirmeye, daha verimli hale getirmeye ve kentsel hareketliliği optimize etmeye yönelik kentsel tasarım ilkelerini uygulamıştır. Tange'nin çalışmaları, iki dünyanın sentezini temsil etmektedir—Doğu tarafından derinden etkilenmiş, savaş sonrası bir ortamda büyümüş, ancak akademik ve profesyonel yolculuğu Batı düşünce sistemleriyle yakından bağlantılı olmuştur. Onun tasarım felsefesi, Doğu ve Batı ideolojilerini harmanlayarak, Batı mimarlık söyleminin katı yapısalcılığına uzak bir canlılık kavramı getirmiştir. Japonya'daki mekânsal algıya dair geleneksel kavramlar, Kenzo Tange'nin tasarım metodolojisini derinlemesine şekillendirmiş ve mekânsal akışkanlık ile etkileşim, tasarım yaklaşımının temel unsurları haline gelmiştir. Tange'nin“canlılık”kavramı, mimariye sadece yaşayan öğeleri dahil etmenin ötesine geçer. Canlılığı mimari tasarımın merkezine yerleştirmek, akışkanlık, bütünlük, parçalar arasındaki ilişki, büyüme ve dengeyi dikkate almak anlamına gelir. Bu ilkeler, estetik kaygılarla sınırlı kalmayıp, insan deneyimini de içerir—insan algısı, hareketi ve mekânla etkileşimi, tasarımın ayrılmaz bir parçası haline gelir. Tange'nin özellikle 1950 ile 1970 yılları arasında ortaya koyduğu çalışmalar, Doğu düşüncesinin xxvii“açıklanamaz”unsurlarının, Batı tasarım metodolojilerinde nasıl sistematik bir şekilde ifadesini bulduğuna dair çarpıcı bir örnek sunmaktadır. Sonuç olarak, Tange'nin çalışmalarını bugünün hesaplamalı tasarım merceğiyle değerlendirdiğimizde—kodlama ve algoritmaların mimari metodolojinin büyük bir kısmını tanımladığı günümüzde—yaklaşımı oldukça soyut ve kentsel ölçekli bir tasarım odaklı gibi görünebilir. Ancak Tange'nin metodolojisinin gerçek değeri, tasarım sonuçlarına ulaşırken izlediği süreçte yatmaktadır. Tange, çalışmalarını asla“kodlama sistemi”olarak tanımlamamıştır. Onun benzersiz yaklaşımı, dikkatli kentsel analiz, ilişkisel çalışmalar ve sistematik gözlemlerden ortaya çıkarak zamanının ötesinde bir anlayış sunmuştur. Kendi döneminde bir hesaplama süreci olarak adlandırılmamış olsa da, bugünün mimarlık, sistem düşüncesi ve tasarım mantığı arasındaki kesişimi anlamamıza önemli ölçüde katkıda bulunmuştur.
Özet (Çeviri)
Kenzo Tange's methodology of vitality as a design tool is explored in depth in this study. Tange, a leading figure in the Metabolist movement, revolutionized urban design with his visionary plans, develops a design methodology by referencing information derived from city flows. Tange perceived cities as living organisms that required continuous nurturing through vital elements to thrive. His approach deeply considered the dynamics of different movement types in city, proposing architectural solutions that would not only accommodate but actively promote the growth and expansion of urban planning. Tange's approach to understanding urban dynamics involves conducting flow analyses of the existing traffic system, which define the movements within and outside the city. Tange's use of movement as a regulatory and form-giving tool is explored which draws upon original research from the Harvard University Kenzo Tange archive, especially the Skopje Project. It posits that the repetitive, cyclic nature of pedestrian and vehicle movement is not just a characteristic of urban life but a driving force behind urban design. This approach underscores the Metabolist focus on cities as dynamic, living entities that continually evolve and adapt to ensure their vitality and sustainability. In his proposals, Tange introduced innovative structures that catalyzed urban movement, thereby ensuring the development of functional spaces within the city fabric. Tange determines that the intersection of different movements will create transitional areas and generate creative forms, not through design speculation but through analysis. Archive research shows how the process serve as primary data in the design process and how the analyzed dynamics of the city and Tange's reading of the city and its dynamics play a central role in formulating these movements. Tange layers movement vertically and then relates each layer horizontally to maintain fluidity. The productivity of this concept in urban design lies in the layering of movement and transmitting it through different forms and spatializations within its flow. Kenzo Tange's use of symbols in his urban design for Skopje represents a sophisticated method of encoding the dynamic processes of urban growth and change. By employing basic geometric shapes like triangles, circles, and lines, Tange developed a visual language that mapped out not only the physical infrastructure of the city but also the flow and movement within its urban space. These shapes were thoughtfully selected, with each carrying specific meanings that contribute to a deeper understanding of the urban landscape. xxiv Tange's integration of these symbols into his urban planning diagrams provided a clear and systematic depiction of how various elements of the city interact and function together. Focusing instead on creating a urban system capable of adapting to growth and change, the diagrams function as a rule system that guides the development and transformation of the city, ensuring that each component, communication space— a road, building, or public space—plays an effective role in the overall urban fabric. This method showcases Tange's visionary approach to urban planning, where symbolism and functionality converge to foster a cohesive and adaptable urban environment. Tange's work bridges Eastern and Western thought, particularly the notion of“vitality”in architecture. Tange's approach goes beyond aesthetic considerations, involving human movement and experience. While his methods may seem abstract through today's computational lens, they were operating like a coding system despite not being recognized as such. Tange's urban analysis, relational studies, and systemic observations contributed significantly to the development of architecture and systems thinking, offering a precursor to modern computational design approaches.
Benzer Tezler
- Kur'an'a göre hayat, ölüm ve yeniden diriliş süreci
The process of life, death and resurrection according to the Qur'an
ALİ RIZA GÜNEŞ
Doktora
Türkçe
2021
DinKahramanmaraş Sütçü İmam ÜniversitesiTemel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ZEKERİYA PAK
- Rekreasyon aktivitelerine katılan etkileyici ve etkilenenlerin öznel canlılık ve dışadönüklülük özelliklerinin incelenmesi
Investigation of the subjective vitality and extraversion features of influencers and affected ones who participate in recreation activities
SAMET ÇELİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
PsikolojiKırklareli ÜniversitesiTurizm İşletmeciliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MUSTAFA CEVDET ALTUNEL
- Sigorta acentelerinin yaşamsallığının örgütsel ekoloji kuramı bağlamında incelenmesi: Doğu Marmara Bölgesi örneği
Examining the vitality of insurance agencies in the context oforganizational ecology theory: The example of the East Marmara Region
ERDİNÇ CESUR
- Ulusallıktan post-ulusallığa geçiş sürecinde enformel dayanışma ağları: Çorum örneği
Informal solidarity networks in the process of transition from national to post-national: The Çorum case
METİN UÇAR
Doktora
Türkçe
2008
Kamu YönetimiAnkara ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü
PROF. DR. SERPİL SANCAR