L'analyse semiotique des traductions de l'œuvre intitulée Les Misérables de Victor Hugo dans le contexte Turc du point de vue de la sémiotique de la traduction
Vıctor Hugo'nun Sefiller adlı romanının Türkçe çevirilerinin göstergebilimsel analizi
- Tez No: 902300
- Danışmanlar: PROF. DR. SÜNDÜZ ÖZTÜRK KASAR
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Fransız Dili ve Edebiyatı, French Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Fransızca
- Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 114
Özet
Çalışmamızın amacı Victor Hugo'nun Sefiller adlı romanın Türkçe çevirilerinin göstergebilimsel analizini kapsamaktadır. Araştırmamızda, 19. yy. Fransız edebiyatıyazarlarından Victor Hugo'nun Sefiller adlı kitabı üzerinde çalışmayı seçtik. Sefiller, Victor Hugo'nun 1862 yılında kaleme aldığı bir romandır ve Fransız edebiyatında edebiyatdünyasında insanlık tarihinin en önemli romanlarından biri olarak kabul edilmektedir. Eser, bir somun ekmek hırsızlığından mahkûm edilen Jean Valjean'ın hikayesini konu almaktadır. Kitabın ana karakteri olan Valjean fakir bir köylüdür. 19. yüzyılın sosyal sefaletinin zorluğunu çekmektedir. Sefiller, Fantine, Marius, Cosette, Les Thénardiers, Gavroche gibi pek çok karakterin bu sosyal sefalet karşındaki direniş ve kaderini anlatsa da esas olarak Jean Valjean'ın hikayesine odaklanmaktadır. Sefiller, önemli edebi özellikler taşıyan bir eser olması nedeniyle edebiyat dünyasında büyük bir yere sahiptir ve eser şiir gibi çeşitli edebi metin türlerini bir araya getirmektedir. Sefiller aynı zamanda sosyolojik önemi de olan bir eserdir. Zira, Sefiller 19. yüzyılın eşitsizliklerini, toplumsal adaletsizliklerini yansıtmaktadır. Eser o dönemde işçi sınıfı, köylü, burjuva gibi çeşitli toplumsal sınıfların mevcut olduğunu, dolayısıyla her sınıfın farklı hak ve özgürlüklere sahip olduğunu göz önüne sermektedir. Kitapta bu sosyal eşitsizlikler konu alınıp, okuyucuya hissettirilmiştir. Edebi ve toplumsal bağlamda önemli bir eser olduğundan, bu eserin birçok dile tercümesi yapılmıştır. Roman pek çok kez Türkçeye çevrilmiştir ancak Türkçeye ilk çevirisi 1862 yılında Münif Paşa tarafından yapılmıştır. Bu çalışma, romanın gösterge alanını daha iyi analiz edebilmek için romanın dört Türkçe versiyonunu çeviri göstergebilimi açısından incelemektedir. Giriş bölümünde 19. yüzyıl edebiyatı hakkında bilgi verilmektedir. 19. yüzyıl edebiyat tarihi, edebî eserlerin yazarın kendi gerçekliğiyle ilişki içinde yaratıldığını göstermektedir.19. yüzyıl edebiyatı bireyin iç dünyası, kendi gerçeklikleri ve dönemlerinin sosyo-kültürel koşullarını yansıtmaktadır.O dönemin edebiyatı gerçeklik ile irade arasında kalma ya da kaçma arayışı içindedir. Sefiller, yazarın kendi gerçekliğinden izler taşıyan bir eserdir. Eserde Hugo'nun sürgüne gönderilmesinin ardından topluma entegre olma çabasını ve yazarın kendi sürgün deneyimlerinden izler taşımaktadır. Çalışmamızın temel amacı, göstergebilim ile edebi çeviri arasındaki ilişkiyi göstermektir. Bu amaçla göstergebilim ile gösterge-analitik arasındaki ilişkibir sonraki bölümde sunulmaktadır.Anlam arayışında göstergebilim edebi çeviride vazgeçilmez bir araçtır. Göstergebilim, çeviri metnin eleştirisine ve analizine katkıda bulunmaktadır. Böylece orijinal metin ile çevrilmiş metninanlamsal evrenleri karşılaştırılmaktadır. Araştırmamızda eserin dört farklı tercümesi incelenmektedir. Bu araştırmada rehberimiz göstergebilimdir Bir sonraki bölümde araştırma problematiği, analiz yapısı ve bu çalışmaya yönelik metodolojik bakış açısı tanımlanmaktadır. Her metnin gösterge evreninin işaretlerini ve anlamları sunulmaktadır. Öncelikle, eserin dört farklı çevirisine genel bir bakışla başlayıp çevirmenleri hakkında bilgi verilmektedir. Çalışmamızın temel amacı, çevirmenin çeviri sürecinden haberdar olmasını sağlamak ve çevrilecek orijinal metnin gösterge evrenini oluşturan göstergeleri yeniden üretmesini sağlamaktır. Çevirmen bu yöntemle, kaynak metindeki göstergeleri yani metni oluşturan sözcükler, semboller, imgeler, kültürel unsurları belirler ve bunların anlamlarını analiz eder. Bu analiz de, metnin kültürel ve semantik boyutlarını kavramaya yardımcı olmaktadır. Göstergeler belirli bir amaca ve duruma işaret ederler. Her iletişim türünde bu göstergeler yinelenir ve yeni anlamlar kazanır. Bu yeni anlamlarda seçilen kelimeler, jestlerimiz, mimiklerimizle yeni göstergeleri oluşturur. Göstergebilimde, bu yeni anlamlar kazanan göstergelerin nasıl kullanıldığını ve nasıl anlaşıldığını ele alan dilbilgisel, toplumsal, kültürel bir araştırma alanı sunar. İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure'e göre dil bir gösterge dizgesidir ve her kelimenin anlamı ile kendisi arasında herhangi bir bağ bulunmamaktadır. Göstergebilim dilin dışında resim, mimari, müzik gibi çeşitli alanlarda da bir rehber görevi üstlenir. Zira göstergebilim yöntemiyle her sistemin nasıl anlaşılacağını ve bu sistemlerin nasıl yorumlanacağını anlaşılıp, analiz edilebilmektedir. Çeviri, özellikle de edebi çeviri yalnızca ele alınan eserin kelimelerini yani dil göstergelerini düşünerek değil aynı zamanda bu dil işaretlerinin ait olduğu sosyal göstergelerin de göz önünde bulundurularak metnin yeniden yazılması işidir. Bu yeniden yazma işi göstergebilim sayesinde, göstergebilimsel metotlarla, göstergebilimsel okumalarla daha kolay ve daha anlaşılır bir süreç haline gelmektedir. Bu nedenle gösterge evreninin dönüşüm, değişiklik ya da bozulma aşamalarını gözlemlemek amacıyla romanın dört Türkçe çevirmeni tarafından yeniden üretilen dört göstergesel evreni, orijinalini dört farklı çevirisiyle karşılaştırarak incelenmektedir. «Çeviride Anlam Evrilmesi Dizgeselliği çevirmenin anlam arayışı sırasında devreye giren dokuz eğilimi içerir: bu eğilimler anlamın aşırı yorumlanmasından başlayıp her kademede anlama daha ciddi bir müdahale getirerek anlamın yok edilmesine kadar varırlar. Eşit bir biçimde üç anlamlama alanına dağılan bu dokuz“eğilim”in etkisiyle, dokuz türde anlamı“eğilip bükülmüş”çeviri türü ortaya çıkar.8» Bu amaçla Sündüz Öztürk Kasar'ın 2020 yılında hazırladığı Systématique de la désignification en traduction adlı çalışmasında çeviride anlam evirici eğilimler dizgeselliğini sunulmaktadır.. Öztürk Kasar tarafından hazırlanan bu tablo, çeviri sırasında üç düzeyde ve dokuz derecede anlam evrilme sürecini göstermektedir. Öztürk Kasarifade belirlemeyi, çeviride göstergelerin bulunması ve çoğaltılması sırasında anlamın dönüşümü, değişimi, bozulması veya yok edilmesi eylemi veya durumu olarak tanımlamaktadır. Birinci düzeyde, anlamın aşırı yorumlanması, anlamın bulanıklaştırması ve anlamın eksik yorumlanmasıyla anlamın değiştirilmesini sağlanır. Anlamın aşırı yorumlanması, orijinalin anlamına aşırı yorum yapılması anlamına gelir veya aşırı çeviriye neden olur. Anlamın bulanıklaşması, gizli ya da belirsiz anlamı, orijinalin açık anlamı haline getirir. Anlamın yetersiz yorumlanması, orijinalde sağlanan bilgilerin gözden kaçırılmasına neden olur. İkinci aşamada anlamın değişmesi, eğreti çeviri, başka anlam ve anlamın karşıt anlamlarıyla sağlanmaktadır. Bu aşamada olası anlam ama bağlamda güncellenmemiş, yenilenmemiş anlamı içermektedir öyle ki asıl metinden farklı eğreti bir anlam ortaya çıkmaktadır. Başka anlamda ise asıl metinle hala anlamsal bir bağlantısı olmakla birlikte çeviri yoluyla hatalı başka bir anlamın ortaya çıkması söz konusudur. Anlam karşıtlığı orijinal metne göre zıt bir anlam sağlamaktadır. Üçüncü aşamada anlamın saptırılması, anlamın yok edilmesi ve yok edilmesiyle anlamın bozulmasına neden olmaktadır. Anlamın saptırılması, orijinal metinle anlamsal bağlantısı olmayan bir anlam yaratmaktadır. Anlamın yok edilmesi, artık anlamın olmadığı bir çeviri sağlamaktadır. Göstergenin yok edilmesi anlambiriminitamamen ortadan kaldırmaktadır. Çalışmanın bir sonraki bölümünde çeviriler göstergebilim bağlamında karşılaştırılmaktadır. Her çevirinin göstergebilimsel evreninin dönüşüm, değişiklik veya bozulma aşamaları gözlemlenmektedir. Çalışmamızdaki ilk tercüme Ceride-i Havadis'te yayınlanan Mağdurin Hikayesi isimli versiyonunu oluşturmaktadır. Bu eser, Fénelon'un Télémaque'ından sonra Osmanlı tarihinde Türkçeye çevrilen ikinci batılı romandır. Roman birçok kez Türkçeye çevrilmiştir ancak Türkçeye ilk çevirisi 1862 yılında Mağdurin Hikayesi adıyla yapılmıştır. 5 Mayıs 1862'de Ruznâme-i Ceride-i Havadis gazetesi, eseri ve bu eserin müellifini Türk okuyucuya tanıtmak amacıyla Sefiller'in içeriği olarak kısa öykü niteliğinde kısa bir özet yayınlamıştır. Bu özetin dili edebi bir dilden uzaktır. Orijinal metinde olduğu gibi çeviri metni de kişi ve yer isimleri değiştirerek Hugo'nun hayatını yansıtmaktadır. Çalışmamızın ikinci tercümesi Şemsettin Sami nüshasıdır. Bu çeviri orijinal eserin başlığının kelimesi kelimesine çevirisiyle yani Sefiller adıyla yayımlanmıştır. Şemsettin Sami, eserin ilk 402 sayfasını başından itibaren 9. bölümün Marius adlı ikinci bölümüne kadar tercüme etmiştir. Yani Şemsettin Sami eserin tercümesini tamamlamamıştır. Kerman'ın 1978 yılındaki araştırmasından, Şemsettin Sami'nin çevirisinin 1911 yılında Sabah gazetesi Yayın Kurulu müdürü Hasan Bedrettin Bey tarafından tamamlandığını ve bu çeviriyi 1934 yılında Latin harfleriyle yaptığını öğrenilmektedir. Şemsettin Sami'nin çevirdiği kısım yani bu versiyonda, eski kelimeler yer almakta ve bu kelimeler bazen orijinalinden uzak anlamları yansıtmaktadır « Le point le plus critique dans la traduction de Şemsettin Sami était le fait qu'il ait traduit « à la lettre >> le langage de Hugo par crainte de ne pas gâcher le style de l'original. » 9 Çalışmamızdaki üçüncü çeviri ise Cenap Karakaya çevirisidir. Karakaya'nın çevirisi 2013 yılında Sefiller adıyla yayımlanmıştır. Çeviri, Victor Hugo'nun yaşamını ve eserlerini dönemin sosyolojik ve politik olaylarıyla karşılaştıran illüstrasyonlar ve kronolojik bir listeyle başlamaktadır. Çalışmamızdaki dördüncü çeviri, çevirisini 2016 yılında Sefiller adıyla yayınlayan Volkan Yalçın Toklu'ya aittir. Toklu kaynak metindeki biçimi koruyarak yalın bir dilde çeviri metni sunmaktadır. Her çeviri metninin tanıtımının ardından bu çevirilerde bulunan örnekler signification yani anlam bağlamında karşılaştırılmaktadır. Bu karşılaştırmayı yapabilmek için, her versiyondaki anlamlamanın orijinal metinle karşılaştırmalı örneklerini bulunan tablolar hazırlanmıştır. Her örnek için bulunan eğilimler açıklanmaktadır. Bir sonraki bölümde analiz sürecinde karşılaşılan zorluklardan bahsedilmektedir. Bu zorlukların dilsel ve kültürel farklılıklardan kaynaklandığı belirtilmektedir. Dil ve kültür birbirinden ayrılamaz iki kavramdır. Dolayısıyla edebi bir metin, bir dilin kültürel ürünü olduğundan her zaman ait olduğu dilin kültürel unsurlarını taşımaktadır. Bu bağlamda kültürel unsurlar bazen çeviri sürecinde çevirmen için zorluk teşkil etmektedir. Bu nedenle bir çevirmenin öncelikle kendi diline, aynı zamanda hedef dile hâkim olması gerekir. O halde çevirmenin deyimsel ifadeler gibi kaynak kültürü ve hedef kültürü mümkün olduğu kadar bilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda burada, edebi bir metni analiz etmek ve tercüme etmek için göstergebilimin önemini vurgulamak gerekir. Çevirmenin edebi çeviriyi yapmadan önce metni analiz etme duyarlılığına sahip olması gerekmektedir. Göstergebilim, metinlerin, anlamların ve bağlamların nasıl yapılandığını ve aktarıldığını inceleyen bir bilim dalıdır. Çeviri bağlamında, göstergebilim metinlerin farklı dillerdeki anlamlarının nasıl değiştiğini ve bu anlamların hedef metne nasıl aktarıldığını anlamaya rehberlik etmektedir. Göstergebilimsel yöntemle metin analizi, çevrilmiş metinle kaynak metin arasındaki anlam bağlamındaki farkları ve benzerlikleri incelemeye olanak tanır. Bu analiz, her iki metnin göstergelerini inceleyerek ve bu yöntemle metinlerin anlam dünyalarını karşılaştırarak çevirmenin kaynak metindeki hangi anlamları koruyup hangilerini hedef metinde yeniden şekillendirdiğini belirlemektedir. Bu okuma ve çözümleme yöntemlerini oluşturmada göstergebilim rehber olmaktadır. Özellikle, bazı edebi eserler yazarının üslubu yani yazarının dili ve kullandığı kelime seçimleri nedeniyle okuma ve özellikle analiz sürecinde büyük bir zorluk teşkil etmektedir. Bu çeviri sürecinin doğru ve kolay bir şekilde ilerleyebilmesinde izlenecek yöntemler büyük bir önem taşımaktadır. Çevirmenin ilk olarak kaynak metindeki gösterge alanını iyi anlaması ve analiz etmesi gerekmektedir. Zira göstergebilimsel açıdan iyi analiz edilmiş bir metin özellikle edebi bir eserse çeviri sürecinde erek metinde anlam evrilmesi dediğimiz anlamın değişmesi, dönüşümü ve bozulması gibi bazı eğilimler olmadan anlaşılabilir ve kaynak metinden uzak olmayan bir metin olarak ortaya çıkmaktadır. Bir sonraki bölümde, her versiyonun önsözlerini karşılaştırmak için çevirilerin önsözlerini ekler bölümünde vermekteyiz. Bu önsözleri eklememizdeki amaç, her çevirmen ya da editörün kaynak metinden farklı bir önsöz metni eklemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Önsözlerdeki bu farklılık çevirmenin kelime seçimleri, etkilendiği akım, çeviri yaptığı dönem gibi birçok unsurdan etkilenmektedir ve bu unsurlarda çevirmenin dilini yani üslubunu etkilemektedir. Her versiyon için önsöz seçimi farklıdır ve ekler kısmında bu farklı önsözleri Fransızca çevirileri ile sunmaktayız. Aslında bu önsözler bize tercümanların çeviri süreçlerinde izledikleri yöntemler, etkilendikleri akım ve buna bağlı olarak sözcük seçimleri ve biçemlerini etkileyen unsurları gösterdiğinden bir ayna görevi üstlenmektedirler. Öyle ki romanda yer alan önemli olayların görselleri ve kronolojik listeleri Karakaya'nın çevirisinde önsözden hemen önce okuyucuya sunulmaktadır. Son olarak, tezden elde edilen sonuçlar değerlendirilmektedir. Bu bölümde tez konusu tanımlanmaktadır ve, kullanılan yöntemler özetlenmektedir. Elde edilen ana sonuçları anlatarak bu çalışmadançıkarılan sonuçlara değinerek çalışma sonlandırılmaktadır. Bu çalışmada, Sündüz Öztürk Kasar'ın 2008 yılında sunduğu ve önce Çeviride Anlam Bozucu Eğilimler Dizgeselliği olarak adlandırdığı ancak nihai aşamada bu çalışmayı güncelleyerek Çeviride Anlam Evrilmesi Dizgeselliği olarak 2020 'de yeniden adlandırdığı çalışmadan yararlanılmaktadır. 10İncelememizde anlam sorunlarının eserin anlam alanı, eserin dolay anlam alanı ve anlamsızlık alanı gibi üç anlam alanında işleyen bir sistematik oluşturduğu görülmektedir. Çalışmada bu üç alanda izlenecek adımlardan yararlanarak örnekler karşılaştırılmaktadır. Karşılaştırılan anlam evirici eğilimlerin her aşamada anlamı farklı derecede etkileyen bir süreçten geçtiği sonucuna varılmaktadır. Çalışmanın amacı, çevirmenin çeviri sürecindeki farkındalığını artırmak ve çevrilecek asıl metnin gösterge evrenini oluşturan göstergeleri yeniden üretmesini sağlamaktır.
Özet (Çeviri)
The object of our study concerns the semiotic analysis of translations of the book Les Misérables by Victor Hugo in the Turkish context from the point of view of the semiotics of translation. In our study, we choose to work on a book Les Misérables by Victor Hugo, one of the classic authors of French literature. The Misérables is a novel written in 1862 by Victor Hugo. The book is considered one of the most important novels of humanity in the world of French literature. It is the story of a former convict Jean Valjean for the theft of a piece of bread. Valjean is a poor peasant. He is the main character of the book. He suffered from the social poverty of the 19th century. The novel depicts the destinies of several characters such as Fantine, Marius, Cosette, Les Thénardiers, Gavroche but it focuses on the story of Jean Valjean. Les Misérables has an importance in the literary world as it is a work with literary particularities thus Les Misérables brings together various types of literary texts such as poetry. Then, it is a work with sociological importance also, so Les Misérables reflects the inequalities, the social injustices of the 19th century. At that time, there were social classes such as the working class, peasants, bourgeois, so each class had different rights and freedoms. In the book, we feel these inequalities. As it is an important work in literary and social context, translations of this book have been made in several languages. The novel has been translated many times into Turkish but its first translation into the Turkish language was made in 1862. This paper studies the four Turkish versions of the novel from the point of view of the semiotics of translation in order to better analyze the meaning and the designification. In the introduction, we give information on 19th century literature. The literary history of the 19th century shows that literary works are created in a relationship with the personal truth of the author. The literature of that time was in the search to stay or flee between reality and will. Les Miserables is a work with traces of the author's truth. In the search for meaning, semiotics is an essential means in literary translation. The essential goal of our work is to show the relationship between semiotics and literary translation. For this purpose, we present the relationship between semiotics and semioanalytic in the following part. Semiotics contributes to the criticism and analysis of the translated text. Thus, we compare the two semantic universes of the original text and the translated text. In our research, we compare the four different translations of the work. Our guide is always semiotics in this research. In the following part, we define our problem, the corpus of analysis and our methodological perspective for this study. We try to represent the signs and meanings of the semiotic universe of each text. We first begin with an overview of four different translations of the work and provide information on their translators. The essential aim of our study is to make the translator aware of the translation process and to reproduce the signs which create the semiotic universe of the original text to be translated. Translation happens daily, spontaneously, and sometimes we do what we call translation automatically in our minds, without questioning it. So, when we speak, we unconsciously translate the situation, event, emotions, feelings and ideas in which we find ourselves. Indicators point to a specific goal and situation. In any type of communication, these signs are repeated and acquire new meanings. With these new meanings, the words we choose, our gestures and our facial expressions create new indicators. Semiotics offers a grammatical, social and cultural field of research that deals with how signs that acquire new meanings are used and understood. According to the swiss linguist Ferdinand de Saussure, language is a system of signs and there is no connection between the meaning of each word and itself. Besides language, semiotics also serves as a guide in the field of art such as painting, architecture and music, because with semiotics each system is understood and analyzed how to understand and interpret those systems. Translation, especially what we call literary translation, is the process of rewriting the text, taking into account not only the words of the work in question, that is, linguistic signs, but also social indicators to which these linguistic signs belong. This rewriting process becomes an easier and more understandable process thanks to semiotics, semiotic methods and semiotic readings. We therefore compare the four semiotic universes reproduced by the four Turkish translators of the novel in order to observe the stages of preserving, modification and degradation of the semiotic universe by comparing the original with its four different translations. For this purpose, we present the notion of designification by Sündüz Öztürk Kasar with her Systematics of designification in translation. We use the table prepared by Sündüz Öztürk Kasar en 2020.6 This table by Öztürk Kasar illustrates the process of achieving meaning at three levels and nine degrees during translation. Öztürk Kasar defines this expression designification as any act or state of distancing, change, deprivation, negation or destruction of meaning during the capture and reproduction of signs in translation. At the first level, with the overinterpretation of meaning, the obscuration of meaning, and the underinterpretation of meaning, we render the modification of meaning. Overinterpretation of meaning constitutes excessive commentary on the meaning of the original or it creates overtranslation. Obscuration of meaning makes the hidden or ambiguous meaning a clear meaning of the original. The underinterpretation of the meaning misses the information provided in the original. At the second level, with the shift of meaning, the alteration of meaning and the opposition of meaning we render the transformation of meaning. The shift in meaning involves the creation of meaning. Alteration of meaning creates false meaning through interpretation. The opposition of meaning provides an opposite meaning compared to the original text. At the third level, with the diversion of meaning, the destruction of meaning and the annihilation of meaning we render the deterioration of meaning. The diversion of meaning creates a meaning that has no semantic link with the original text. The destruction of meaning provides a translation where there is no longer any meaning. The annihilation of the sign completely eliminates significant unity. In the next part of our work, we compare the translations in the context of designation. We observe the stages of transformation, modification or degradation of the semiotic universe of each version. The first translation in our study is the version entitled Magdurin Hikayesi published on Ceride-i Havadis. Les Misérables is the second western novel translated into Ottoman history after Fénelon's Télémaque. The novel has been translated many times into Turkish but its first translation into the Turkish language was made in 1862 under the name Magdurin Hikayesi. On May 5, 1862, the newspaper Ruznâme-i Ceride-i Havadis published a short summary as content of Les Misérables in the form of a short story in order to introduce the work and the author of this work to the Turkish readership. The language of this summary is far from a literary language. As in the original text, the translation also reflects Hugo's life by changing names and places. The second translation of our study is the version of Şemsettin Sami. This translation was published under the same title of the original work. Şemsettin Sami translated the first 402 pages of the work from the beginning to the second chapter entitled Marius of the 9th part. So, the translator Şemsettin Sami has not completed his translation. We learn from the research of Kerman the translation of Şemsettin Sami was completed in 1911 by Hasan Bedrettin Bey, the director of the Editorial Board of Sabah newspaper and he made this translation using Latin characters in 1934. The part translated by Şemsettin Sami contains old words and these words reflect meanings sometimes far from the original version. The third translation in our study is Cenap Karakaya's version. His translation was published under the title Sefiller in 2013. The translation begins with illustrations and a chronological list that compares the life and works of Victor Hugo with the sociological and political events of that time. The fourth translation in our study belongs to Volkan Yalçın Toklu II published his translation under the title Sefiller in 2016. Following the presentation of each version, we compare the examples we found in these translations in the context of the notion of designation. To make this comparison, we prepare tables in which we find examples of the designification in each version comparing with the original text. For each example, we explain the mistranslation parts that we found. In the following part, we discuss the difficulties we encountered during the analysis process. We note that these difficulties are based on linguistic and cultural differences. Language and culture are two inseparable concepts. Thus, a literary text is a cultural product of a language so a text always carries cultural elements of the language to which it belongs. In this context, cultural elements are sometimes challenges for a translator in the translation process. So, a translator must first of all master his own language but also his target language. Then a translator must know the source culture and the target culture as much as possible such as idiomatic expressions. Here we highlight the importance of semiotics for analyzing and translating a literary text. The translator must have the sensitivity to analyze a text before carrying out the literary translation. Semiotics is like a guide to criticizing and analyzing a translated text. Thus, through semiotics we compare the two semantic universes of the original text and the translated text. In the quest for meaning, the translator must form his own method of reading and analysis. Semiotics is like a guide in the creation of these methods of reading and analysis. In particular, certain literary works pose great difficulty in the process of reading and especially analysis due to the style of the author in order to say the language of the author and the choice of words that the writer uses. The methods to follow have great importance so that this translation process takes place with precision and simplicity. The translator must first understand and analyze the sign field in the source text because a text well analyzed in terms of semiotics, especially if it is a literary work, appears as an understandable text and not away from the source text without certain tendencies such as modification, transformation and deterioration of meaning. To compare the prefaces of each version we add the prefaces of the translations in the appendices section. The purpose of adding these prefaces is that each translator or editor adds a preface text different from the source text. This difference in prefaces is influenced by many factors such as the word choices of the translator, the movement by which he is influenced, the period in which he is translating, and these elements also influence the language and the style of the translator, The choice of prefaces is different for each version, and we present these different prefaces with their French translations in the appendices. In fact, these prefaces are like a mirror, because they show us the methods followed by translators in their translation processes, the movement that influences them and the factors that affect their word choices and styles so that we witness the illustrations and the chronological lists of important events in the novel just before the preface in Karakaya's translation. In this section, we defined our thesis subject and summarized the methods we used. During our study, we use the Systematics of designification in translation presented by Sündüz Öztürk Kasar.7 We have seen that each version constitutes a systematic which function in three fields of meaning: the field of meaning of the work, the field of peri-meaning of the work and the field of nonsense. These are the steps to follow in these three fields. In each stage, the designification tendency that we have encountered goes through an operation which affects meaning to a different degree. Finally, we end our study by mentioning the results that we draw from this study. The aim of our study is to raise the translator's awareness in translation process and to reproduce the signs which create the semiotic universe of the original text to be translated.
Benzer Tezler
- L'analyse comparative des textes d'audiodescription français et Turc de «le parfum: Histoire d'un meurtrier» baseée sur les lignes directrices d'ADLAB
Koku: Bir Katilin Hikayesi' filminin Türkçe ve Fransızca sesli betimleme metinlerinin ADLAB kılavuzuna göre karşılaştırmalı analizi
METE TAHSİN KUŞGÖZ
Yüksek Lisans
Fransızca
2023
Mütercim-TercümanlıkHacettepe ÜniversitesiMütercim Tercümanlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MÜMTAZ KAYA
- Farklı kuşaklardaki bireylerin teknolojiyi algılama ve kullanma durumu
Examination of utilization and perception of technology by individuals from different generations
GÜLCAN AKPINAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2007
Ev EkonomisiGazi ÜniversitesiAile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Ana Bilim Dalı
DOÇ.DR. YASEMİN ÖZKAN
PROF.DR. HAMİL NAZİK
PROF.DR. MEHMET TAŞPINAR
- Karşılaştırmalı model yaklaşımı yardımıyla çeviri eğitimi
Éducation de la traduction avec l'aide de l'approche du modèle comparé
AYBİKE DİLER
Yüksek Lisans
Türkçe
2007
Fransız Dili ve EdebiyatıGazi ÜniversitesiFransız Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF.DR. NEVİN HADDAD
- Ambiguïtés linguistiques en langue Françaıse et Turque
Fransizca'da ve Türkçe'de anlam bozukluğu
SAIDA AZYZ
Yüksek Lisans
Fransızca
2021
DilbilimFırat ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ABDULHALİM AYDIN
- La comparaison des fonctions lexicales selectionnées dans les langues Française et Turque
Fransızca ve Türkçe dillerinde seçilen sözcük fonksiyonlarının karşılaştırılması
AHMET DAMCIDAĞ
Yüksek Lisans
Fransızca
2006
Fransız Dili ve EdebiyatıGazi ÜniversitesiFransızca Öğretmenliği Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. PERİHAN YALÇIN