Geri Dön

Preeklampsi gelişimi ve şiddetinin belirlenmesinde ilk trimester eozinofil parametrelerinin prediktif değeri

Predictive value of first trimester eosinophile parameters in determining the development and severity of preeclampsia

  1. Tez No: 910914
  2. Yazar: KÜBRA ELDEMİR DANIŞMAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ÇETİN KILIÇÇI
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: ​Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 70

Özet

Amaç: Gebelikte gelişen hipertansif hastalıklar, dünya genelinde maternal ve perinatal morbidite ile mortalitenin önde gelen sebepleri arasında yer almakta olup, preeklampsi ve eklampsi gibi ciddi klinik tabloları içermektedir. Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkan, hipertansiyon ve proteinüri ile karakterize edilen, multisistemik bir hastalık olup, maternal ve fetal komplikasyonlar açısından yüksek risk taşımaktadır. Preeklampsinin etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, patogenezinde plasental iskeminin, endotel disfonksiyonunun ve inflamatuar süreçlerin önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Bu mekanizmaların daha iyi anlaşılması, preeklampsinin erken teşhisi ve yönetimi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, preeklampsinin patogenezinde yer alan immün hücrelerin (nötrofiller, lenfositler, monositler, trombositler ve eozinofiller) rollerini inceleyerek bu hücrelerin preeklampsi şiddetiyle olan ilişkilerini değerlendirmektir. Ayrıca, immünolojik parametrelerin preeklampsinin erken tanısında ve şiddetinin öngörülmesindeki potansiyel kullanımlarını araştırmak hedeflenmektedir. Özellikle, eozinofil sayısı gibi immün hücre parametrelerinin preeklampsi patofizyolojisinde ne ölçüde belirleyici olabileceğinin anlaşılması, bu hastalığın tanı ve yönetim stratejilerinin geliştirilmesine katkı sunacaktır. Gereç ve Yöntem: Araştırma, retrospektif olgu-kontrol çalışması olarak tasarlanmış olup, 2020-2023 yılları arasında toplam 418 gebe kadın incelenmiştir. Katılımcılar, kontrol, preeklampsi (PE) ve şiddetli preeklampsi (ŞPE) olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. İlk trimesterde alınan kan örneklerinden öncelikli olarak eozinofil parametreleri ve diğer hematolojik parametreler değerlendirilmiştir. Verilerin analizi için parametrik ve parametrik olmayan testler kullanılmış; istatistiksel anlamlılık seviyesi p50 olduğu için Kolmogorov Smirnow testi ile verilerin normal dağılıp dağılmadığı incelenmiştir. Değişkenlerdeki veriler normal dağılım göstermediği için parametrik olmayan testler uygulanmıştır. Katılımcıların preeklampsi grupları ile demografik özellikleri ve gebelikle ilgili olan değişkenler arasındaki farklılıkları saptamak için Kruskal Wallis testi uygulanmıştır. İstatistiksel olarak anlamlı bulunan değişkenlerde farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için Dunn testi uygulanmıştır. Çalışmada benzer şekilde 1.trimester ve 3.trimester dönemlerine ait değişkenler ile preeklampsi grupları arasındaki farklılıkları saptamak için Kruskal Wallis testi uygulanmıştır. 1.trimester ve 3.trimester değişkenlerinde anlamlı bulunana farklılıklar için roc analizi yapılmıştır. Roc analizi ile ilgili değişkenlerdeki kesim noktaları incelenmiştir. Araştırma %95 güven düzeyinde sürdürülmüştür. Bulgular: Elde edilen bulgular, eozinofil sayısı ve ELR'nin preeklampsi gruplarında kontrol grubuna göre anlamlı derecede farklı olduğunu göstermiştir (p

Özet (Çeviri)

Objective: Hypertensive disorders in pregnancy are among the leading causes of maternal and perinatal morbidity and mortality worldwide, including serious clinical conditions such as preeclampsia and eclampsia. Preeclampsia, which typically occurs after the 20th week of pregnancy, is characterized by hypertension and proteinuria, and is a multi-systemic disease that poses a high risk for both maternal and fetal complications. Although the etiology of preeclampsia is not fully understood, it is believed that placental ischemia, endothelial dysfunction, and inflammatory processes play significant roles in its pathogenesis. A better understanding of these mechanisms is crucial for the early diagnosis and management of preeclampsia. The aim of this study is to investigate the roles of immune cells (neutrophils, lymphocytes, monocytes, platelets, and eosinophils) involved in the pathogenesis of preeclampsia and to evaluate their relationships with the severity of the disease. Additionally, the potential uses of immunological parameters in the early diagnosis and assessment of the severity of preeclampsia are also being explored. Specifically, understanding how immune cell parameters such as eosinophil count may play a determining role in the pathophysiology of preeclampsia will contribute to the development of better diagnostic and management strategies for this condition Materials and Methods: The study was designed as a retrospective case-control study, and a total of 418 pregnant women were examined between 2020 and 2023. Participants were divided into three groups: control, preeclampsia (PE), and severe preeclampsia (SPE). Blood samples taken during the first trimester, especially eosinophil parameters and other hematological parameters, were evaluated. Parametric and non-parametric tests were used for data analysis; statistical significance was accepted at a level of p50, the Kolmogorov-Smirnov test was used to examine whether the data followed a normal distribution. As the data for variables did not show normal distribution, non-parametric tests were applied. The Kruskal-Wallis test was used to determine the differences between demographic characteristics and pregnancy-related variables across preeclampsia groups. For variables that were statistically significant, Dunn's test was applied to identify which groups differed. Similarly, Kruskal-Wallis tests were used to identify differences between the preeclampsia groups and variables from the 1st and 3rd trimesters. ROC analysis was conducted for variables with significant differences in the 1st and 3rd trimester, and cutoff points in ROC analysis were examined. The study was conducted with a 95% confidence level. Results: The findings show that eosinophil count and ELR were significantly different in the preeclampsia groups compared to the control group (p

Benzer Tezler

  1. Preterm bebeklerde germinal matriks kanaması ve intraventriküler kanamaya ait risk faktörleri ve yönetimi

    Başlık çevirisi yok

    ÖMER GÖKHAN ÇELİK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MUSTAFA ALİ AKIN

  2. Preeklampsi şiddetini öngörmede maternal serum high sensitive c-reaktive protein değerlerinin araştırılması ve postpartum kalıcı hipertansiyon ve proteinüri gelişimi ile korelasyonu

    Maternal serum hi̇gh sensi̇ti̇ve c-reakti̇ve protei̇n levels to predi̇ct the severi̇ty of preeclampsi̇a and correlati̇on wi̇th postpartum persi̇stence of hypertensi̇on and protei̇nuri̇a

    ESRA ŞAHİN GÜNEŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Kadın Hastalıkları ve DoğumUludağ Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜRKAN UNCU

  3. Gebeliği şiddetli preeklampsi veya peripartum kanamayla komplike olan kadınlarda tekrar gebe kalma isteği, anksiyete-depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin incelenmesi

    Komplike gebelik; maternal ve/veya fetal hayatı tehlikeye düşürecek, morbidite ya da mortaliteye sebebiyet verebilecek gebelik durumudur

    PINAR EM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Kadın Hastalıkları ve DoğumDicle Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MEHMET SIDDIK EVSEN

  4. Şiddetli ve şiddetli olmayan preeklamptik hastalarda göbek kordonu plasenta bağlantısındaki ( bağlantı sapı) bölgede inflamasyon, apoptosis ve anjiogenetik ilişkinin immunohistokimyasal ve ultrastruktural değerlendirilmesi

    İmmunohistochemical and ultratructural examination between inflammatory and angiogenetic relation at the umblical cord-placenta junction in severe and non-severe preeclampsia patients

    ABDULKADİR TURGUT

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Histoloji ve EmbriyolojiDicle Üniversitesi

    Histoloji ve Embriyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MURAT AKKUŞ

  5. Doğum ağırlığı 1500 gram ve altında olan çok düşük doğum ağırlıklı prematüre bebeklerde germinal matriks-intraventriküler kanama risk faktörleri

    Risk factors for germinal matrix - intraventricular hemorrhage in very low birth weight premature babies with a birth weight of 1500 grams and below

    MELİS KÖSE

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ELİF ÖZALKAYA