Geri Dön

Preeklempsi belirteçlerinin ve düzeylerinin maternal ve neonatal sonuçlara etkisinin araştırılması

The relationship between preeclampsia markers and foetal-maternal complications

  1. Tez No: 956879
  2. Yazar: AYSUN ALCI
  3. Danışmanlar: DR. BEKİR SITKI İSENLİK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2015
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi​
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 95

Özet

GİRİŞ: Gebelikte hipertansif hastalıklar; gestasyonel hipertansiyon, preeklampsieklampsi sendromu, kronik hipertansiyona süperempoze preeklampsi ve kronik hipertansiyon olmak üzere 4 ana grupta sınıflandırılmaktadır. Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra saptanan hipertansiyon ve endotel disfonksiyonu bulguları ile karakterize ve 160/110 mm Hg üzerinde tansiyon değerleri, proteinüri, nörolojik bulgular, trombositopeni, artmış karaciğer transaminazları, trombositopeni, vizüel semptomlar gibi bulgularla ortaya çıkan ciddi tablolarla da seyredebilen bir multi-sistem hastalıktır. Preeklampsi olguları, klinisyenin doğum öncesi ve doğum sonrası bakımda zorlandığı tablolardır. Preeklampsinin ciddi olan bu sekelleri maternal ve fetal mortalite ve morbiditenin de önemli bir kısmını oluşturular. Yüksek riskli olguların iyi eğitim almış tıbbi personel tarafından erken tanınması ve zamanında ileri bakım merkezlerine gönderilmesi, kritik gruptaki bu hastalarda perinatal ve maternal sonuçların düzelmesini beraberinde getirecektir. AMAÇ: Proteinüri son zamanlarda preeklampsi şiddetini gösteren bir belirteç olmaktan çıkarılması önerilmektedir. Bu çalışma başta proteinüri olmak üzere preeklampsi belirteçlerinin ve düzeylerinin maternal ve perinatal ve sonuçlar ile ilişkisinin araştırılması amacıyla yapılmış retrospektif bir çalışmadır. Araştırmanın örneklemini, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniklerine Ocak 2012-Ocak 2015 tarihleri arasında başvuran 25- 42 haftalık gebeliği olan 103 tane preeklampsi grubu ve herhangi bir medikal ve obstetrik komplikasyonu olmayan 103 tane kontrol grubu olmak üzere toplam 206 hastadan oluştu. Preeklampsi tanısı ve sınıflandırması ACOG (American College of Obstetricians and Gynecologists )Task force on hpyertansion in pregnancy 2013 kriterlerine uymakta idi. MATERYAL METOD: Çalışmaya dahil edilen gebelerde yaş, gebelik haftası, gravida, parite, abortus ve kan basıncı, maternal hastanede yatış süresi, hematolojik ve biyokimyasal parametreler, doğum şekli, sezaryen endikasyonu, maternal yatış süresi, plesenta dekolmanı, DIC (dissemine intravasküler koagülasyon), ABY(akut böbrek yetmezliği), pulmoner emboli, intrakranial kanma, subkapsüler hematom, taze donmuş v plazma, trombosit süspansiyonu, eritrosit transfüzyonu, aferez, dializ, plazmaferez ihtiyacı, yenidoğan özellikleri; boy, kilo, cinsiyet, apgar skoru, intrauterin gelişme geriliği, yenidoğan yoğun bakım ünitesi (ydybü) ihtiyacı, ydybü' nde kalış süresi, respiratuar distress sendromu, yenidoğanın geçici taşipnesi,sepsis, nekrotizan enterekolit, perinatal ex kayıt edilmiştir. Hastaların (HGB) hemoglobin, (HCT) hematokrit, trombosit, (AST) aspartat transaminaz, (ALT) alanin transaminaz, (LDH) laktat dehidrogenaz, ürik asit , (BUN) kan –üre azotu, kreatinin (PT) protrombin zamanı, (a PTT) aktive parsiyel tromboplastin zamanı, INR parametreleri kayıt edilmiştir. Tanımlayıcı istatistikler frekans, yüzde, ortalama (mean), standart sapma (SD) ve medyan (ortanca), minimum (min), maksimum (max) değerleri ile sunulmuştur. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkilerin analizinde Fisher's Exact Test veya Pearson ki-kare testi kullanılmıştır. Normallik testinde gruptaki örneklem sayısı 50'den küçük olduğunda Shapiro Wilks, büyük olduğunda Kolmogorov-Smirnov testi kullanılmıştır. İki grubun ölçüm değerleri arasındaki farkın analizinde normallik varsayımı ShapiroWilk testi ile kontrol edilmiş, normal dağılıma uymadığı durumda Mann-Whitney U testi, uyduğu durumda Student t testi kullanılmıştır. Sıralı (ordinal) veya normal dağılıma uymayan sürekli değişkenler arasındaki ilişkiler Spearman korelasyon testi, normal dağılıma uyan sürekli değişkenler için Pearson korelasyon testi yapılmıştır. 0.05'den küçük p değerleri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir. Analizler SPSS 18.0 paket programı ile yapılmıştır. SONUÇ: +2 ve +3 proteinürisi bulunan hastaların % 81 inde doğum şekli sezeryandı. %65 inde antihipertansif tedavi ihtiyacı mevcuttu %26.3 ünde fetal gelişim kısıtlılığı izlendi ve %55.2 sinde kan ve kan ürünü replasman ihtiyacı oldu ve proteinürisi olmayan veya +1 proteinürisi olan gruba göre aradaki fark istatiksel açıdan anlamlıydı (p

Özet (Çeviri)

ABSTRACT INTRODUCTION: Hypertensive disorders in pregnancy are classified as gestational hypertension, preeclampsia-eclampsia syndrome, preeclampsia superimposed on chronic hypertension and chronic hypertension. Preeclampsia is a multi-system syndrome characterized by hypertension after 20 weeks of gestation which may lead to serious problems such as blood pressure more than 160/110 mm Hg, proteinuria, neurological disorders, low platelet, visual symptoms and impared liver fonction. The preeclamptic cases represents a challenge for the clinician faced with their antepartum or postpartum care. The serious sequelae of preeclampsia account for a significant portion of maternal and fetal morbidity and mortality. Early detection of high-risk individuals by well- trained medical personnel and timely referral to advanced tertiary centers will bring to improved perinatal and maternal outcomes in this critical group of patients. AIM: This is a retrospective research which aims the relationship between preeklampsia indicators and perinatal or neonatal results. All 206 individuals enrolled in the study which are 25 to 42 weeks pregnant; 206 patients, 103 with preeklampsia and 103 as a control group with no conditions of medical or obstetric complications whose applications from Antalya Education and Training Hospital Obstetrics and Gynecology Clinics between Jan 2012-2015. The diagnosis and classification of preeclampsia is based on 'ACOG Task force on hypertansion in pregnancy 2013'. MATERIALS AND METHODS: The pregnants enrolled to the study are asked for age, gravida, parity, abortus history. Blood pressure is measured. Time of hospitalization, haematologic and biochemistric parameters, type of delivery, caesarean indication if done, ablatio plasenta, DIC, acute renal failure, pulmonar embolia, intracranial haemoragia, transfusion if needed, haemoglobin, hematocrit, platelet, SGOT, SGPT, BUN, kreatinine, and coagulation factors were recorded. And the characteristics of newborn such as sex, FGR (fetal growth restriction), ARDS (acute respiratory distress syndrome), NEC (necrotizing enterocolitis), sepsis, biometric results, APGAR score, perinatal ex are recorded too. viii Descriptive statistics are presented as frequency, mean, median, minimum and maximum values. The relationship between categoric variables are analysed with Fisher's exact test or Pearson Ki-square. If the number of samples less than 50 Shapiro Wilks; if more than 50 Kolmogorov-Smirnov test was used. The groups were analysed for statistically significant differences by the Mann- Whitney-U test or student-t test. The relationship between continuous variables not correlated with normal distribution and ordinal variables had Spearman, continuous varibles correlated with normal distribution had Pearson correlation test. And the values which are less than 0.05 were accepted as significant. SPSS 18.0 program was used for analyses. RESULTS: The delivery type of patients with +2 and +3 positive proteinuria was caesarean sectio 65% had antihypertensive therapy. 26.3 % was with fetal IUGR and 55.2% needed blood transfusion and the differences between +1 and no proteinuria group was significant. (p

Benzer Tezler

  1. Preeklampsi belirteçlerinin ve düzeylerinin maternal ve neonatal sonuçlara etkisinin araştırılması

    To investigate the effects of maternal and neonatal outcomes of preeclampsia and levels of markers

    ATTİLA ÖZKARA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Kadın Hastalıkları ve DoğumDüzce Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SELAHATTİN KUMRU

    YRD. DOÇ. ALPER BAŞBUĞ

  2. Preeklamptik ve normal gebelerde maternal ve umblikal kord kanındaki tiyol-disulfid, delta aminolevulinat dehidrataz, diğer oksidatif stres marker seviyelerinin araştırılması ve neonatal sonuçlara etkisi

    Research of thi̇ol-disulfide, delta aminolevulinate dehydratase and other oxidative stress marker levels in maternal and umbilical cord blood of preeclamptic and healthy pregnants and thei̇r effect on neonatal outcomes

    BÜŞRA LEKESİZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumAnkara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEHRA KURDOĞLU

  3. Fetal inflamatuar yanıt sendromu belirteçlerinin maternal serum ile fetal kord kanında ölçülmesi ve neonatal sonuçlarla ilişkisinin değerlendirilmesi

    Measurement of fetal inflammatory response syndrome (FİRS) markers in maternal and fetal blood serum and evaluation of the association in terms of neonatal outcomes

    DİLA KASAPOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Kadın Hastalıkları ve DoğumHacettepe Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZGÜR ÖZYÜNCÜ

  4. Trombofili ve hiperhomosisteinemi ile bağlantılı gebelik komplikasyonları ve fetal kayıplar

    Pregnancy complications and fetal loss associated with hyperhomocysteinemia and thrombopmilia

    MEHTAP POLAT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Kadın Hastalıkları ve DoğumGazi Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. KUTAY BİBEROĞLU