Geri Dön

Spina bifida tanılı hastalarımızda vezikoüreteral reflü (VUR) sıklığının ve düzenli takibin son dönem böbrek yetmezliğine gidişe etkisinin araştırılması

Investigation of the frequency of vesicoureteral reflux (VUR) and the effect of regular follow-up on the progression to end-stage renal disease in patients with spina bifida

  1. Tez No: 912228
  2. Yazar: CUMALİ BERKAN ÜNAL
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. FATMA SARAÇ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Cerrahisi, Pediatric Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Hamidiye Uluslararası Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 75

Özet

Amaç: Spina bifida (SB) en sık görülen ve en karmaşık olan doğumsal anomalilerden biridir. Gelişiminde çevresel ve genetik faktörler etkilidir. Beyin ve sinir sistemi, gastrointestinal sistem, kas-iskelet sistemi, genitoüriner sistem gibi birçok sistemi etkilemektedir. Tedavi ve takibinde mutlaka multidisipliner yaklaşım gerekmektedir. Bozulmuş mesane ve barsak fonksiyonlarının göstergesi olarak, kabızlık, enkoprezis, fekal inkontinans, nörojen mesane, vezikoüreteral reflü (VUR), idrar inkontinansı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve kronik böbrek yetmezliği (KBY) önemli morbidite nedenidir. KBY yaşamın ilk yılından sonra en yüksek mortalite sebeplerinden biridir. SB' li hastaların tedavi ve takibinde yaşamın erken dönemlerinden itibaren proaktif yaklaşım (temiz aralıklı kateterizasyon, proflaktik antibiyoterapi ve antikolinerjik tedavi) en önemli tedavi basamaklarından biridir. Gelişebilecek komplikasyonların erken tanınıp erken müdahale edilebilmesi için hastaların düzenli takip edilmesi gerekmektedir. Çalışmamızda spina bifidalı, nörojen mesaneye sahip olan hastalarda VUR sıklığı, düzenli takip ve düzenli temiz aralıklı kateterizasyon ( TAK) yapılmasının son dönem böbrek yetmezliğine gidişe (SDYB) etkisini araştırmayı hedefledik. Gereç ve Yöntemler: Çalışma, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahisi kliniğinde takip ve tedavi edilen spina bifida tanısı olan hastaların geriye dönük taranmasıyla gerçekleştirilmiştir. Hasta dosyaları; Tüm hastaların biyokimyasal üre-kreatin değerleri, radyolojik olarak voiding sistoüretrografi (VCUG) sonuçları, Statik Böbrek Sintigrafi (DMSA) sonuçları, ürodinami sonuçları, başlanılan ve devam eden tedaviler, yapılan cerrahi işlemler açısından incelenmiştir. Bulgular: Çalışmamızda spina bifida tanısı olan 236 hastanın dosyası incelenmiştir. 18 yaşından büyük, takipten çıkan ve dosyasına ulaşılamayan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır. Hastaların %50' si kadın %50' si erkekti. Ortalama yaş 12,03 ± 4,55 yıldı. VCUG testi sonuçlarına göre spina bifida hastalarının %34,7' sinde vezikoüreral reflü bulunduğu belirlenmiştir, hastaların %88,6' sının düzenli takip edildiği ve %81,4' üne düzenli temiz aralıklı kateterizasyon uygulandığı belirlenmiştir. Hastaların %13,1' inde kronik böbrek yetmezliği olduğu belirlenmiştir. KBY bulunan hastaların %45,2' sinin, KBY bulunmayan hastaların %95,1' inin düzenli takip edildiği saptanmıştır. KBY bulunan hastalar ile bulunmayan hastalar arasında düzenli takip edilme oranları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (X 2 =66,340; p

Özet (Çeviri)

Aim: Spina bifida is one of the most common and complex congenital anomalies. Environmental and genetic factors are effective in its development. It affects many systems such as the brain and nervous system, gastrointestinal system, musculoskeletal system, genitourinary system. A multidisciplinary approach is absolutely required for treatment and follow-up. As indicators of impaired bladder and bowel functions, constipation, encopresis, fecal incontinence, neurogenic bladder, vesicoureteral reflux, urinary incontinence, recurrent urinary tract infections and chronic renal failure are important causes of morbidity. Chronic renal failure is one of the highest causes of mortality after the first year of life. A proactive approach (clean intermittent catheterization, prophylactic antibiotic therapy and anticholinergic therapy) from the early stages of life is one of the most important treatment steps in the treatment and follow-up of patients with spina bifida. Patients need to be followed up regularly so that complications that may develop can be recognized and intervened early. In our study, we aimed to investigate the frequency of VUR, the effect of regular follow-up and regular clean intermittent catheterization (CIC) on the progression to end stage renal disease in patients with spina bifida and neurogenic bladder. Material and Methods: The study was conducted by retrospectively scanning patients diagnosed with Spina Bifida who were followed up and treated in the Pediatric Surgery Clinic of Başakşehir Çam and Sakura City Hospital. Patient files were examined in terms of biochemical urea creatine values, radiological voiding cystourethrography (VCUG) results, DMSA results, urodynamic results, initiated and ongoing treatments, and surgical procedures performed. Results: In our study, the files of 236 patients diagnosed with spina bifida were examined. Patients who were older than 18 years, lost follow-up, and whose files could not be reached were excluded from the study. 50% of the patients were female and 50% were male. The mean age was 12.03 ± 4.55 years. According to the VCUG test results, 34.7% of spina bifida patients were found to have VUR (Vesicoureteral Reflux), 88.6% of the patients were regularly followed up, and 81.4% were regularly treated with CIC. 13.1% of the patients were found to have chronic renal failure. It was determined that 45.2% of the patients with chronic renal failure and 95.1% of the patients without chronic renal failure were regularly followed up. A statistically significant difference was found between the patients with and without chronic renal failure in terms of regular follow-up rates (X2=66.340; p

Benzer Tezler

  1. Yenidoğanlarda nöral tüp defektlerinde risk faktörlerinin araştırılması

    Investigation of risk factors in neural tube defects in newborn

    NUSHABA ABDULLAYEVA

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEge Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. METE AKISÜ

  2. Poland sendromu tanılı çocukların klinik ve radyolojik bulgularının değerlendirilmesi

    Evaluation of clinical and radiological findings of children diagnosed with Poland Syndrome

    MELTEM KAYA HAZIR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAkdeniz Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BANU NUR

  3. Spina bifida tanısı olan hastalara uygulanan postür ve solunum egzersizlerinin yaşam kalitesi üzerine etkisi

    The effect of posture and respiratory exercises on quality of life in patients with spina bifida

    DİLAN KURT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Fizyoterapi ve RehabilitasyonHaliç Üniversitesi

    Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞE NUR TUNALI

  4. Spina bifida hastalığı olan çocuklarda yaşam kalitesi

    Quality of life in children with spina bifida disease

    ABDULLAH ERDEM ARIKAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul Medeniyet Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CENGİZ CANDAN

  5. Çevrim içi sanatla terapi uygulamasının spina bifida tanılı bireylerin depresyon, anksiyete ve psikolojik dayanıklılık düzeylerine etkisi

    The effect of online administration of art therapy on the depression, anxiety and psychological resilliance levels of individuals with spina bifida diagnosis

    CEMİLE FINDIK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    HemşirelikAydın Adnan Menderes Üniversitesi

    Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FATMA DEMİRKIRAN