Geri Dön

Açıklanamayan infertilitede ,intrauterin inseminasyon ve HCG uygulama günündeki östradiol ve progesteron değerlerinin gebeliği öngörmedeki etkisi

The effect of progesterone and estradiol levels on pregnancy success on the day of tri̇gger and HCG administration in unexplained infertility

  1. Tez No: 912717
  2. Yazar: AYŞE MELİKE ALPASLAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MÜZEYYEN GÜLNUR ÖZAKŞİT
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Ankara Bilkent Şehir Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 81

Özet

Amaç: Bu çalışmanın temel amacı, açıklanamayan infertiliteye sahip çiftlerde intrauterin inseminasyon sırasında estradiol ve progesteron seviyelerinin gebelik başarısındaki rolünü daha ayrıntılı bir şekilde anlamaktır. Bu bağlamda, özellikle hormonal değişikliklerin; embriyo implantasyonu, gebeliğin sürdürülmesi ve doğal yolla gebe kalma süreçleri üzerindeki etkilerini incelemek hedeflenmektedir. Çalışmamız, hormonal parametrelerin gebelik başarısıyla olan kompleks etkileşimlerini ortaya koymak ve bu bilgiyi temel alarak açıklanamayan infertilite tedavisinde daha etkili stratejiler geliştirmek amacını taşımaktadır. Bu nedenle, estradiol ve progesteron seviyelerinin, IUI sonrası gebelik sonuçları üzerindeki etkilerini değerlendirmek, klinik uygulamalara daha fazla içgörü sağlamak ve çiftlere daha kişiselleştirilmiş bir tedavi yaklaşımı sunmak için önemlidir. Gereç ve yöntem: Araştırmanın retrospektif vaka kontrol çalışması olarak dizayn edilmiştir. Hastanemiz etik ve akademik kurul onayları alındıktan sonra; araştırma için 2019 ve 2022 yılları arasında Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum İnfertilite Kliniğine başvurup açıklanamayan infertilite tanısı almış, IUI (intrauterin inseminasyon)işlemi yapılmış ve takiplerine hastanemizde devam edilmiş hastaların bilgileri hastane otomatizasyon sistemi ve hastane arşivinden tarandı. Toplamda açıklanamayan infertilite tanısı almış ve IUI işlemi planlanmış 324 hastaya ulaşıldı. Estradiol ve progesteron düzeyine ulaşılamayan, gebelik bilgisine ulaşılamayan ve hastanemizdeki takibini bırakan hastalar dışlandıktan sonra kalan 18-45 yaşları arası 237 hasta ile çalışma verileri oluşturuldu. Çalışmaya Dahil Olma Kriterleri; 1-Açıklanamayan infertilite tanısı alıp IUI tedavisi almış 18-45 yaş arası kadın hasta olmak 2-Bilinen sistemik bir hastalığın olmaması (hipertansiyon, diyabet, inflamatuar barsak hastalığı vb.) olmaması 3-IUI günü ve hCG uygulama günü estradiol ve progesteron düzeyinin çalışılmış ve kayıtlı olması Çalışmadan Hariç Tutma Kriterleri; 1-Sistemik kronik hastalık (hipertansiyon, diabetes mellitus, inflamatuvar barsak hastalığı, çölyak hastalığı vb.) sahibi olmak 2-18 yaş altı ve 45 yaş üstü kadın hasta olmak 3-Açıklanabilir erkek veya kadın nedenli infertiliteye sahip olmak 4-Estradiol, progesteron ve IUI işlemi sonrası gebelik başarısına dair veri bulunmaması Çalışmamızda araştırma popülasyonunu oluşturan kadınların gebelik oranlarını etkileyebileceğini düşündüğümüz hasta yaşı, gravida, parite, ek hastalık mevcudiyeti, sigara kullanımı, alkol kullanımı, infertilite süresi, IUI günü bakılan serum E2 ve progesteron değerleri, Hcg uygulama günü bakılan serum E2 ve progesteron değerleri, IUI sonrası 15. Gün kontrolünde hCG pozitifleşme durumuna ilişkin bilgiler toplanmıştır. Bulgular: Çalışmamızda açıklanamayan infertilite tanısıyla IUI yapılan hastalardan 27 tanesinin gebelik testi pozitif olarak sonuçlanmıştır. IUI başarısı %11,39'dur. Gebelik testi pozitif olan olguların yaş ortalaması 26,77±4,06 iken gebelik testi negatif olan grubun 28,73±5,14'tür. İki grup arasındaki bu fark istatistiki olarak anlamlıdır. Gebelik testi pozitif olan gruptaki hastaların yaş ortalaması daha azdır. Çalışmamızda gebelik testi pozitif olan hastaların ortalama infertilite süresi 1,24±0,44 yıl iken; gebelik testi negatif olan grubun 1,73±3,21 yıldır. İki grup arasındaki fark istatistiki olarak anlamlıdır. Gebelik testi pozitif olan grubun infertilite süresi istatistiki anlamlılık düzeyinde daha düşüktür. Çalışmamızda gebelik testi pozitif olan hastaların %11,1'i; gebelik testi negatif olan hastaların %18'i sigara kullanmaktadır. Sigara kullanan grupta istatistiki anlamlılık derecesinde sigara kullanımı daha azdır. IUI başarısı sağlanan grupta gravida ortalaması 0,51±0,23 iken; IUI başarısız grupta 0,47±0,88'dir. İki grup açısından gravida yönünden anlamlı farklılık bulunmamaktadır. IUI başarısı sağlanan grupta parite ortalaması 0,48±0,52 iken, başarısız grupta 0,48±0,54'tür. İki grup arasında anlamlı istatistiki farklılık bulunmamaktadır. hCG zamanı E2 düzeylerine baktığımızda gebelik başarısı sağlanan 27 hastanın ortalaması 455,2±305,4 (pg/mL) iken, IUI başarısız grupta 403,6±291,2 (pg/mL)'dir. İki grup arasındaki bu fark istatistiki olarak anlamlıdır. Gebelik başarısı sağlanan grupta hCG zamanı E2 düzeyi anlamlı derecede daha yüksektir. IUI zamanı E2 düzeylerine baktığımızda gebelik başarısı sağlanan 27 hastanın ortalaması 402,6±287,6 (pg/mL) iken, IUI başarısız grupta 361,7±288,2 (pg/mL)'dir. İki grup arasındaki bu fark istatistiki olarak anlamlıdır. Gebelik başarısı sağlanan grupta IUI zamanı E2 düzeyi anlamlı derecede daha yüksektir. IUI zamanı E2/ hCG zamanı E2 oranına baktığımızda her iki grupta da IUI zamanı E2 değerleri düşüş göstermiştir. Bu oran gebelik başarısı sağlanan grupta 0,88'ken; diğer grupta 0,86 olarak bulunmuştur. Anlamlı istatistiki fark saptanmıştır. hCG zamanı P düzeylerine baktığımızda gebelik başarısı sağlanan 27 hastaortalaması 1,32±1,71 (ng/mL) iken, IUI başarısız grupta 0,69±1,72 (ng/mL)'dir. İki grup arasındaki bu fark istatistiki olarak anlamlıdır. Gebelik başarısı sağlanan grupta hCG zamanı P düzeyi anlamlı derecede daha yüksektir. IUI zamanı P düzeylerine baktığımızda gebelik başarısı sağlanan 27 hastanın ortalaması 2,41±2,21 (ng/mL) iken, IUI başarısız grupta 2,26±2,34 (ng/mL)'dir. İki grup arasındaki bu fark istatistiki olarak anlamlıdır. Gebelik başarısı sağlanan grupta IUI zamanı P düzeyi anlamlı derecede daha yüksektir. IUI zamanı P/ hCG zamanı P oranına baktığımızda her iki grupta da IUI zamanı P değerleri artış göstermiştir. Bu oran gebelik başarısı sağlanan grupta 1,82'yken; diğer grupta 3,27 olarak bulunmuştur. Anlamlı istatistiki fark vardır. Gebelik başarısı sağlanamayan grupta bu artış daha yüksek bulunmuştur. Sonuç: Sonuç olarak çalışmamızda, açıklanamayan infertilitede genç yaşın, az infertilite süresinin, sigara kullanımının az olmasının IUI başarısı üzerinde olumlu etkileri olduğunu saptadık.hCG uygulama zamanı ve IUI zamanında yüksek progesteron düzeylerinin belirli değerler üzerine çıkmadıkça IUI başarısını arttırdığını saptadık. Özellikle endometriyal reseptivite, inflamatuvar yanıtın baskılanması, luteal fonksiyonların ve sağlanan gebeliğin devamı açısından önemli olan bu steroid hormonun seviyesinin IUI başarısı için prediktif bir marker olarak kullanılabileceğini düşünmekteyiz. Ek olarak hCG ve IUI zamanları arasında ciddi P seviyesi artışının, endometrial reseptiviteyi reseptörler üzerinden negatif etkileyebileceği ve folikül yaşlanmasını sağlayabileceğinden IUI başarısı üzerine olumsuz etkileri olabileceğini saptadık. Ve hCG uygulama zamanı ve IUI zamanında yüksek E2 düzeylerinin IUI başarısını arttırdığını saptadık. Özellikle endometriyal reseptivite,folikül fonksiyonu ve gelişim, luteal fonksiyonların ve sağlanan gebeliğin devamı açısından önemli olan bu steroid hormonun seviyesinin IUI başarısı için prediktif bir marker olarak kullanılabileceğini düşünmekteyiz. Bunun yanında hCG ve IUI zamanları arasında E2 seviyesindeki düşüşün, oluşan androjenik ortam nedeniyle IUI başarısı üzerine olumsuz etkileri olabileceğini saptadık.

Özet (Çeviri)

Abstract: Objective: The primary aim of this study is to gain a more detailed understanding of the role of estradiol and progesterone levels during intrauterine insemination (IUI) in couples with unexplained infertility. In this context, the study specifically aims to investigate the impact of hormonal changes on embryo implantation, sustaining pregnancy, and the natural conception process. Our study seeks to elucidate the complex interactions between hormonal parameters and pregnancy success and aims to develop more effective strategies for the treatment of unexplained infertility based on this knowledge. Therefore, evaluating the effects of estradiol and progesterone levels on post-IUI pregnancy outcomes is crucial for providing further insights into clinical practices and offering a more personalized treatment approach to couples. Materials and Methods: The research was designed as a retrospective case-control study. Following the approval of ethical and academic committees of our hospital, data of patients who presented to the Ankara Bilkent City Hospital Obstetrics and Gynecology Infertility Clinic between 2019 and 2022, received a diagnosis of unexplained infertility, underwent IUI procedures, and continued their follow-ups at our hospital were retrieved from the hospital automation system and archives. A total of 324 patients diagnosed with unexplained infertility, planned for IUI procedures, were reached. After excluding patients with unattainable estradiol and progesterone levels, unavailable pregnancy information, and those who discontinued follow-ups at our hospital, data from 237 patients aged between 18-45 were included in the study. Inclusion Criteria: 1. Female patients aged 18-45 diagnosed with unexplained infertility who received IUI treatment. 2. Absence of known systemic diseases (hypertension, diabetes, inflammatory bowel disease, etc.). 3. Recorded estradiol and progesterone levels on the day of IUI and hCG administration. Exclusion Criteria: 1. Presence of systemic chronic diseases (hypertension, diabetes mellitus, inflammatory bowel disease, celiac disease, etc.). 2. Female patients below 18 and above 45 years old. 3. Infertility due to identifiable male or female factors. 4. Lack of data on estradiol, progesterone, and post-IUI pregnancy outcomes. The study collected information on factors that could potentially influence the pregnancy rates of the female population constituting the research population, such as age, gravida, parity, presence of additional diseases, smoking habits, alcohol use, duration of infertility, serum E2 and progesterone levels on the day of IUI, serum E2 and progesterone levels on the day of hCG administration, and information on hCG positivity at the 15th-day post-IUI follow-up. Results: Among the patients diagnosed with unexplained infertility who underwent IUI in our study, 27 had positive pregnancy test results, resulting in an IUI success rate of 11.39%. The average age of patients with a positive pregnancy test was 26.77±4.06, whereas it was 28.73±5.14 in the group with a negative pregnancy test, and this difference was statistically significant. The average duration of infertility for the group with a positive pregnancy test was 1.24±0.44 years, while it was 1.73±3.21 years for the group with a negative pregnancy test, showing a statistically significant difference. The duration of infertility was significantly lower in the group with a positive pregnancy test. Among the patients with a positive pregnancy test, 11.1% were smokers, while 18% of the patients with a negative pregnancy test smoked. There was a statistically significant difference in smoking habits, with less smoking in the group with IUI success. The average gravida in the success group was 0.51±0.23, while in the unsuccessful group, it was 0.47±0.88, showing no statistically significant difference. The average parity in the success group was 0.48±0.52, while in the unsuccessful group, it was 0.48±0.54, with no statistically significant difference. When looking at E2 levels at hCG administration time, the average for the 27 patients with successful pregnancies was 455.2±305.4 (pg/mL), while in the unsuccessful group, it was 403.6±291.2 (pg/mL), and this difference was statistically significant. The E2 level at hCG administration time was significantly higher in the success group. When examining E2 levels at the time of IUI, the average for the 27 patients with successful pregnancies was 402.6±287.6 (pg/mL), while in the unsuccessful group, it was 361.7±288.2 (pg/mL), and this difference was statistically significant. The E2 level at the time of IUI was significantly higher in the success group. When looking at the ratio of E2 at IUI time to E2 at hCG time, both groups showed a decrease in E2 values at IUI time. This ratio was 0.88 in the success group and 0.86 in the other group, with a statistically significant difference. Looking at P levels at hCG administration time, the average for the 27 patients with successful pregnancies was 1.32±1.71 (ng/mL), while in the unsuccessful group, it was 0.69±1.72 (ng/mL), and this difference was statistically significant. The P level at hCG administration time was significantly higher in the success group. When examining P levels at the time of IUI, the average for the 27 patients with successful pregnancies was 2.41±2.21 (ng/mL), while in the unsuccessful group, it was 2.26±2.34 (ng/mL), and this difference was statistically significant. The P level at the time of IUI was significantly higher in the success group. When looking at the ratio of P at IUI time to P at hCG time, both groups showed an increase in P values at IUI time. This ratio was 1.82 in the success group and 3.27 in the other group, with a statistically significant difference. The increase in this ratio was higher in the unsuccessful group. Conclusion: In conclusion, our study identified that young age, shorter duration of infertility, and less smoking positively influence the success of IUI in unexplained infertility. Additionally, we observed that high progesterone levels at hCG administration time and IUI time increased IUI success, provided they did not exceed certain values. We believe that the level of this steroid hormone, crucial for endometrial receptivity, suppression of inflammatory response, and continuity of luteal functions and established pregnancies, could serve as a predictive marker for IUI success. Furthermore, we found that a significant increase in P levels between hCG administration time and IUI time could negatively affect endometrial receptivity through receptors and induce follicular aging, potentially leading to adverse effects on IUI success. Additionally, we observed that high E2 levels at hCG administration time and IUI time increased IUI success. We believe that the level of this steroid hormone, important for endometrial receptivity, follicular function and development, and continuity of luteal functions and established pregnancies, could serve as a predictive marker for IUI success. Furthermore, we found that a decrease in E2 levels between hCG administration time and IUI time could have negative effects on IUI success due to the resulting androgenic environment.

Benzer Tezler

  1. Açıklanamayan infertilite tanısı ile klomifensitrat ve gonadotropin kullanılarak, ovaryan stimülasyon ve intrauterin inseminasyon uygulanan hastalarda, HCG uygulama günüendometriyal kalınlığın ve dominant folikül boyutunun gebelik sonuçlarını öngörmedeki rolü

    The role of endometrial thickness and dominantfollicle size in predicting pregnancy outcomes on theday of HCG administration in patiens with unexplainedinfertility WHO underwent ovarian stimulation andintrauterine insemunation using clomiphene citrate andgonadotropin

    GÖZDE BAŞPINAR DOĞRU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BERNA DİLBAZ

  2. İntrauterin inseminasyondabaşarıyı etkileyen değişkenlerin araştırılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi

    Intrauterine inseminationinvestigation of variables affecting success and evaluation of results

    KADİR ŞAHİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEHRA MELTEM PİRİMOĞLU

  3. Açıklanamayan infertilite olgularında; aromataz inhibitörü ve klomifen sitrat'ın birlikte kullanımının etkinliğinin araştırılması

    In case of unexplained infertility; researching the effectiveness of usingaromatase inhibitor and clomyphen citrate together

    TUBA YANGILAR OKYAY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ DENİZ DİRİK

  4. Açıklanamayan infertilite olgularında gonadotropin veya klomifen sitrat ile yapılan ovulasyon indüksiyonu sonrası intrauterin inseminasyon tedavilerinin gebelik başarı oranlarının karşılaştırılması

    The comparison of pregnancy success percentage of intrauterin insemination therapies after ovulation induction with gonadotropin or klomifen citrat in infertility case

    HAMDİYE ACAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. İBRAHİM POLAT

  5. Intrauterin inseminasyon yapılan hastalarda servikal uzunluğun gebelik başarısına etkisi

    The effect of cervical length on pregnancy success in patients with intrauterine insemination

    BEYZA ALTIN ÖZTÜRK

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜSEYİN YEŞİLYURT