Akut ST elevasyonlu miyokard infarktüsü nedeniyle trombolitik veya primer perkütan koroner girişim uygulanan hastalarda gelişen reperfüzyon hasarında apoptozis düzeylerinin karşılaştırılması
Comparison of apoptosis levels in reperfusion injury in patients undergoing thrombolytic therapy or primary percutaneous coronary intervention due to acute ST-elevation myocardial infarction
- Tez No: 917478
- Danışmanlar: PROF. DR. NUH NAZMİ GÜLTEKİN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kardiyoloji, Cardiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2011
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa
- Enstitü: Kardiyoloji Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 83
Özet
GİRİŞ VE AMAÇ: AKS' ların yaklaşık %20' sini oluşturan, erken dönemde mortalite ve morbiditesi en yüksek klinik durum olan STEMI tedavisinin en önemli aşaması acil koroner reperfüzyondur. Günümüzde bu amaçla en sık PTKA ya da trombolitik tedavi uygulanmaktadır. Reperfüzyon tedavisinde hedef mümkün olduğunca canlı miyokard hücresinin kurtarılması olmasına rağmen iskemik miyokardın yeniden kanlanması paradoksal olarak miyokard hasarına yol açmaktadır. Reperfüzyon hasarı olarak adlandırılan ve iskemik nekroz sonrası canlı kalan miyokard hücrelerini öldürmeye devam eden bu tabloda başlıca sorumlu hücre ölüm tipi apoptozistir. Çalışmamızda Akut STEMI tanısı nedeniyle trombolitik veya PTKA uygulanan 2 hasta grubunda reperfüzyon hasarından sorumlu faktörlerden biri olan apoptozis düzeyini ve bunun miyokardiyal nekroz belirteçleri olan Troponin I ve CKMB ile ilişkisini karşılaştırmayı ve bunun kliniğe yansımasını değerlendirmeyi amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM : Çalışmaya Haziran 2009-Aralık 2010 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Acil polikliniğine iskemik göğüs ağrısı şikayetiyle başvurup STEMI tanısı konulan ve reperfüzyon tedavisi olarak fibrinolitik (n= 44) ya da PTKA (n=48) uygulanan 92 hasta ( 24 kadın,68 erkek ve yaş ortalaması 56,5±11,5) alındı . Hastalar reperfüzyon yöntemine göre 2 gruba ayrıldı. Her iki kolda demografik,klinik,labaratuar ve ekokardiyografi parametreleri açısından fark saptanmadı. Reperfüzyon öncesi ve reperfüzyonun 6, 12, 24, 48 ,72. saatlerinde alınan kan örneklerinden Cell Death Detection ELISA plus kiti kullanılarak kantitatif olarak ölçülen apoptozis düzeylerinin progresif olarak arttığı görüldü. Her 2 grupta reperfüzyonun 0,6,12,24,48,72. saatlerindeki apoptozis değerleri arasında anlamlı fark saptanmadı. Apotozis değerleri ile pik CKMB değerleri ve 12. saat troponin değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı. Çalışma grubumuzda HbA1c değerleri ile apoptozis değerleri arasında pozitif korelasyon saptanırken ,başvuru esnasında ölçülen açlık kan şekeri düzeyleri arasında ilişki saptanmadı. Pik CKMB düzeyi ile ağrı süresi, maksimum ST elevasyonu ve LVDÇ arasında pozitif korelasyon ,LVEF ile negatif korelasyon saptanmıştır. SONUÇ: Nekrozdan farklı olarak apoptotik süreç reperfüzyonun geç saatlerine kadar (günlerce) progresif olarak devam etmekte ve uygulanan reperfüzyon stratejisinin apoptozis düzeylerine dolayısıyla reperfüzyon hasarının derecesine etkisi bulunmamaktadır.
Özet (Çeviri)
INTRODUCTION AND OBJECTIVE: Acute coronary syndromes (ACS) account for approximately 20% of cases, with ST-Elevation Myocardial Infarction (STEMI) being the clinical condition associated with the highest early mortality and morbidity. The most critical step in STEMI treatment is urgent coronary reperfusion. Today, the most commonly used reperfusion strategies are primary percutaneous coronary angioplasty (PTCA) or thrombolytic therapy. Although the primary goal of reperfusion therapy is to salvage as much viable myocardium as possible, paradoxically, revascularization of ischemic myocardium can lead to additional myocardial damage. This phenomenon, known as reperfusion injury, continues to kill surviving myocardial cells after ischemic necrosis, with apoptosis being the main responsible type of cell death. In our study, we aimed to compare the levels of apoptosis, one of the key factors responsible for reperfusion injury, in two patient groups who underwent thrombolytic therapy or PTCA for acute STEMI. Additionally, we evaluated the relationship between apoptosis levels and myocardial necrosis markers (Troponin I and CKMB) and assessed the clinical implications of this relationship. MATERIALS AND METHODS: Between June 2009 and December 2010, 92 patients (24 women, 68 men, mean age 56.5 ± 11.5 years) who presented with ischemic chest pain and were diagnosed with STEMI at the Emergency Cardiology Department of Istanbul University Cardiology Institute were included in the study. Patients received either fibrinolytic therapy (n=44) or PTCA (n=48) as reperfusion therapy and were divided into two groups based on the method of reperfusion. No significant differences were found between the two groups in terms of demographic, clinical, laboratory, or echocardiographic parameters. Blood samples were collected before reperfusion and at 6, 12, 24, 48, and 72 hours post-reperfusion. Apoptosis levels were quantitatively measured using the Cell Death Detection ELISA plus kit and were observed to progressively increase over time. There was no significant difference in apoptosis levels between the two treatment groups at 0, 6, 12, 24, 48, and 72 hours post-reperfusion. Moreover, no statistically significant correlation was found between apoptosis levels and peak CKMB levels or 12-hour Troponin I levels. However, a positive correlation was detected between HbA1c levels and apoptosis levels, whereas fasting blood glucose levels at admission were not correlated with apoptosis. Additionally: Peak CKMB levels showed a positive correlation with pain duration, maximum ST elevation, and left ventricular diastolic diameter (LVDD). Left ventricular ejection fraction (LVEF) was negatively correlated with peak CKMB levels. CONCLUSION: Unlike necrosis, the apoptotic process continues progressively for hours to days after reperfusion. The chosen reperfusion strategy does not significantly affect apoptosis levels and, consequently, does not influence the severity of reperfusion injury.
Benzer Tezler
- Kliniğimize ST elevasyonlu miyokard infarktüsü nedeniyle başvuran hastalarda tercih edilen tedavi stratejilerinin karşılaştırılması
The comparision of the treatment strategies prefered in the patients admitted to our clinic due to the myocardial infarction with ST elevation
MAHMUT ÖZDEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
KardiyolojiYüzüncü Yıl ÜniversitesiDahili Tıp Bilimleri Bölümü
YRD. DOÇ. MUSA ŞAHİN
- ST elevasyonlu miyokart enfarktüsünde trombolitik tedavinin perkütan koroner girişimlerin erken ve geç dönem sonuçları üzerine etkisi
Başlık çevirisi yok
ONUR ÖZTÜRK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2006
KardiyolojiOndokuz Mayıs ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
Y.DOÇ.DR. KENAN DURNA
- Akut st elevasyonu ile seyreden miyokard enfarktüsünde plazma osteopontin düzeylerinin değerlendirilmesi
Evaluation of plasma osteopontin levels in patients with acute st segment elevation myocardial infarction
KAAN OKYAY
- Akut ST elevasyonlu miyokard infarktüsü nedeniyle revaskülarizasyon yapılan hastalarda tikagrelorun etkinliğinin hemoglobin a1c düzeylerine göre anjiografi verileriyle değerlendirilmesi
Evaluation of ticagrelor efficacy in patients undergoing revascularization due to acute ST-elevation myocardial infarction according to hba1c levels
FARUK AYDINYILMAZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
KardiyolojiSağlık Bilimleri ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MURAT TULMAÇ
- Merkezimize ST elevasyonlu miyokard infarktüsü ile başvuran hastaların transfer parametrelerinin değerlendirilmesi
Evaluation of the transfer parameters in patients who admitted to our hospital with ST elevation myocardial infarction
CENGİZ BAŞAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
KardiyolojiDüzce ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ENVER SİNAN ALBAYRAK