Obstrüktif fetal renal anomalilerin fetal renal arter dopplerine etkisi
The effect of obstructive fetal renal anomalies on fetal renal artery doppler
- Tez No: 917604
- Danışmanlar: PROF. DR. ALKAN YILDIRIM
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2015
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Perinatoloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 80
Özet
Amaç: Obstrüktif fetal renal anomalili fetuslarda renal arter doppleri değerlerinin sağlıklı fetuslarla karşılaştırılması. Renal obstrüksiyon şiddeti ile renal kan akım parametrelerinde değişim olup olmadığına bakılması ve takipte renal arter dopplerinin kullanılabilirliği. Materyal-Metod: Mayıs 2015- Eylül 2015 tarihleri arasında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji 2. Düzey ultrason bölümünde takip edilen fetal obstrüktif nefropatisi olan 20-37. haftalar arasındaki gebeler dahil edilmiştir. Kontrol grubu ise aynı bölümde takip edilen risksiz sağlıklı fetusu olan gebelerden seçilmiştir. 20-27. haftalardan kontrol grubunda 53 sağlıklı fetusa, hasta grubunda 21 fetusa, 28-37 haftalar arasında kontrol grubunda 72 fetusa ve hasta grubundan 36 fetusa renal arter Doppler ultrasonu yapılmıştır. Fetal renal Doppler ultrasonu yüksek rezolüsyonlu ultrasonla yapılmıştır (voluson 730 expert). Renal arter doppleri transabdominal olarak, fetal apne esnasında, kalp hızı 120-160 dakika iken, renal arterlerin örneklenmesi için optimum görüntü olan her iki böbrek gibi aynı zamanda aortun longitudinal planda görüntülenmesine de imkan veren, fetal abdomenin koronal planında ölçümler alındı. PI, RI, S/D, PSV Doppler değerleri için ölçüm aldık. UTD klasifikasyonunu kullanarak fetal obstrüksiyonu gruplandırdık. İstatistiksel analizler için IBM SPSS (Statistical Package for Social Sciences) Statistics 20.0 programı kullanılmıştır. Gruplarda normallik varsayımı sağlandığı durumlarda parametric bir test olan“Bağımsız iki örneklem T testi”; sağlanmadığı durumlarda ise parametric olmayan Mann-Whitney U Testi yapılmıştır. İlgili gruplarda bu parametreler için bazı tanımlayıcı istatistikler (ortalama, standart hata, medyan, standart sapma ve %95 güven aralığı (GA) değerleri) elde edilmiştir. Bulgular: Olguların 57'si fetal anomalili (hasta grubu) ve 125'i sağlıklı fetüs (kontrol grubu). Hasta grubunun yaş ortalaması: 28.96 (18-43) ve kontrol grubunun yaş ortalaması: 29.17 (17-44) idi. Hasta grubunun ortalama gebelik haftası 29.4, dağılım aralığı 20 ile 36 haftadır. Kontrol grubunun ortalama gebelik haftası 28.5, dağılım aralığı 20 ile 36 haftadır. Her iki grupta da anomalili doğum öyküsü yoktur. Hasta grubu ortalama gebelik sayısı 2.2, fetal cinsiyet E/K:3/1 dir. Kontrol grubu ortalama gebelik sayısı 2.3, fetal cinsiyet E/K: 1/1. Kontrol grubunda 28 haftanın altında 53 fetus, hasta grubunda ise 21 fetus vardır. Kontrol ve Hasta gruplarında PI ve PSV değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p0,05). Kontrol grubunda 28 hafta ve üstünde olan 72 fetus, Hasta grubunda ise 36 fetus vardır. Kontrol ve Hasta gruplarında PI değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p0,05). Vakalarda, 46 kişinin üreter dilatasyonu yokken, 11 kişinin vardır. Üreter Dilatasyonu olan ve olmayanlarda; PI, RI, S/D ve PSV değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur (p>0,05).Vakalarda, 21 kişi A1 ve 36 kişi A2-3 UTD Klasifikasyon derecesine sahiptir. A1 ve A2-3 UTD Klasifikasyon derecelerinde, PI, RI, S/D ve PSV değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur (p>0,05). Vakalarda, Kalietazi derecelerine göre (periferik, santral, santral+periferik, bilateral santral, bilateral periferik) PI, RI, S/D ve PSV değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktur (p>0,05). Ayrıca gebelik haftalarına göre PI ve PSV değerlerine bakıldığında çalışmadaki hiç bir hastada 95 persantilin üstünde olmamakla beraber hasta grubunda kontrol grubuna göre daha yüksekti. Sonuç: Sonuç olarak, obstrüktif fetal renal anomalisi olan fetuslarda renal arter Doppler çalışmamızda PI ve PSV için bakılan değerler hasta grubunda anlamlı olarak yüksek çıktı. Hastalar arasında yapılan UTD klasifikasyon (A1, A2-3), kaliektazi sınıflamaları arasında ve üreterosel varlığı yokluğu arasında anlamlı fark saptanmadı. Çalışmamızda obstrüktif fetal renal anomalilerde renal arter dopplerinin PI ve PSV değerlerinin obstrüksiyon şiddetini belirleme açısından takipte bir yararı olmadığı saptanmıştır. Renal obstrüksiyonu olan fetusların her kontrolünde renal arter doppleri yapmak gereksizdir. Herhangi bir fetusta renal arter PI ve PSV değerlerinde kısmen artış saptadığımızda ise renal bir patolojiden şüphelenmemiz gerekir.
Özet (Çeviri)
Aim: We aimed to demonstrate the comparison of renal artery Doppler values in fetuses with obstructive fetal renal anomaly to healthy fetuses, furthermore to perform a contemplation on whether a change occurs in renal obstruction severity and renal blood flow parameters and the disposability of renal artery doppler. Material and Method: Pregnant women between 20-37 weeks with fetal obstructive nephropathy, who were followed up between May 2015 – September 2015 in Istanbul University Medical Faculty, Department of Obstetrics and Gynecology, Perinatology 2nd Level Ultrasound Unit, were included in the study. Renal artery Doppler ultrasound was performed to 53 healthy fetuses within the control group and 21 fetuses in the patient group of pregnant women between 20-27 weeks and 72 fetuses in the control group and 36 fetuses in the patient group of pregnant women between 28-37 weeks. The fetal renal doppler ultrasound was performed with a high-resolution ultrasound (Voluson 730 Expert). Measurements were taken transabdominally from the coronal plan of the fetal abdomen for the renal artery Doppler during fetal apnea, when the heart rate range was between 120 to 160 per minutes, through which the optimum image for sampling of renal arteries is provided and also the imaging on longitudinal plan of the aorta, as in the case for both kidneys, is enabled. Measurements were taken for PI, RI, S/D, PSV Doppler values and the fetal obstruction was classified through the utilization of UTD classification. The IBM SPSS (Statistical Package for Social Sciences) Statistics 20.0 program was used for statistical analysis. The“Independent Two-Sample T Test”, which is a parametric test, was applied to cases where normality assumption was ensured in groups and a nonparametric Mann-Whitney U Test, where such assumption was not ensured. Certain descriptive statistics (average, standard error, median, standard deviation and 95% confidence interval (CI) values) were acquired for the aforementioned parameters in the related groups. Results: 57 of the cases displayed fetal anomalies (patient group) and 125 were healthy fetuses (control group). The average age of the patient group was 28.96 (18-43) and of the control group, 29.17 (17-44). The average gestational age of the patient group was 29.4, ranging from 20 to 36 weeks. The average gestational age of the control group, on the other hand, was 28.5, ranging from 20 to 36 weeks. None of the groups had a childbirth history with anomalies. Average number of pregnancies in the patient group was 2.2, with fetal sex M/F: 3/1. Average number of pregnancies in the control group was 2.3, with fetal sex M/F: 1/1. There are 53 fetuses and 21 fetuses below the 28th week mark in the control and patient group, respectively. There was a statistically significant difference between the PI and PSV values of the Control and Patient groups, (p0,05). There are 72 fetuses in the Control group and 36 fetuses in the Patient group which are at and over the 28th week mark. A statistically significant difference was detected between the PI values of the Control and Patient groups, (p0,05). Amongst the cases, while 46 individuals did not display Ureter Dilation, 11 of which did. There was no statistically significant difference between individuals with and without Ureter Dilation in terms of PI, RI, S/D and PSV values, (p>0,05). With respect to the cases, 21 individuals fell within the A1 and 36 individuals within the A2-3 UTD Classification. There is no statistically significant difference between the PI, RI, S/D and PSV values of the abovementioned A1 and A2-3 UTD Classification degrees, (p>0,05). The comparison of PIS, RI, S/D and PSV values of the cases, in terms of the degrees of Caliectasis (peripheral, central, central + peripheral, bilateral central, bilateral peripheral) did not display any statistically significant differences (p>0,05). Additionally, none of the patients within the study was above the 95 percentile in terms of the PI and PSV values, according to their gestational weeks and such percentile was higher within the patient group than the control group. Conclusion: As a result, the values, taken into account for PI and PSV within the scope of our study of renal artery Doppler in fetuses with obstructive fetal renal anomaly, were significantly high for the patient group. A significant difference between the UTD classification (A1, A2-3), caliectasis classifications and existence of ureterocele was not detected amongst the patients. It has also been detected, through the course of our study, that the PI and PSV values are not useful in follow-ups of the obstruction severity of renal artery doppler in obstructive fetal renal anomalies. It is unnecessary to perform renal artery doppler in every examination of the fetuses with renal obstruction. For cases, where a partial increase in the renal artery PI and PSV values of any fetus, we have to suspect a renal pathology.
Benzer Tezler
- Spot idrarda ölçülen karbonhidrat antijen 19-9, sodyum, potasyum ve kreatinin düzeyinin 0-16 yaş grubunda hidronefroz ayirici tanisi ve böbrek hasari tespitinde biyobelirteç olarak değerlendirilmesi: prospektif çalişma
Evaluation of carbohydrate antigen 19-9, sodium, potassium and creatinine levels measured in spot urine as biomarkers in the differential diagnosis of hydronephrosis and detection of kidney damage in 0-16 age group: prospective study
MEHMET UMUT KÜTÜKOĞLU
- Antenatal ve erken postnatal ürı̇ner sı̇stem dı̇latasyonu tanısı alan olguların uzun dönem seyrı̇nı̇n retrospektı̇f olarak değerlendı̇rı̇lmesı̇
Başlık çevirisi yok
AYŞEN HAZAL BURAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2025
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDokuz Eylül ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SALİH KAVUKÇU
- Postnatal obstrüktif üropati saptanan antenatal hidronefrozlu olguların değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
ŞERVAN ÖZALKAK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2009
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık BakanlığıÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖNDER YAVAŞCAN
- Antenatal dönemde tanı almış izole pelviektazi ve/veya hidroüreteronefroz olgularının postnatal sonuçlarının değerlendirilmesi
Evaluation of the postnatal results of theisolated pelviectasis and/or hydroureteronephrose cases diagnosed in antenatal period
ŞEYMA MATOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. OYA DEMİRCİ
- Antenatal hidronefroz tanılı hastalarda idrar yolu enfeksiyonu sıklığı,böbrek parankim hasarı ve büyüme-gelişme ile sünnetin enfeksiyona etkisinin değerlendirilmesi
Evaluation of the frequency of urinary tract infection, kidney paranchyma damage and growth-development and the effect of circumcism on infection in patients diagnosed with antenatal hydronephrosis.
ÖZLEM TURAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık BakanlığıÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖNDER YAVAŞCAN