Geri Dön

Türkiye'de faaliyet gösteren büyük ölçekli özel bankaların performanslarını etkileyen faktörler

Factors affecting the performance of large-scale private banks operating in Turkiye

  1. Tez No: 924035
  2. Yazar: ÖMER FARUK KARA
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. KAYA TOKMAKÇIOĞLU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Bankacılık, Banking
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İşletme Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: İşletme Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 91

Özet

Bu çalışma, Türk Bankacılık Sektörü'nün aktif büyüklüğü açısından en büyük 6 özel bankası arasındaki rekabet gelişimini ve performans göstergelerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bahsi geçen 6 bankanın aktif toplamı, 2021 Aralık dönemi itibarıyla Türk Bankacılık Sektörü'nde faaliyet gösteren toplam 43 özel bankanın %73,2'sini oluşturmaktadır. Araştırmamızda, 2006 yılsonu ile 2021 yılsonu arasındaki dönem dikkate alınmış, üçer aylık dönemlerde yayımlanan halka açık finansal tablo ve dipnotlar üzerinden veri elde edilmiştir. Tüm bankalar için konsolide olmayan finansal tablolar kullanılmıştır. Bahsi geçen 15 yıllık periyotta, araştırma konusu bankalar kredi büyüklüklerini 12 ilâ 25 katına çıkarmışlardır. Bankacılık sektörü pratiğinde, münhasıran analizi yapılan bankalara ilişkin değerlendirmeler çoğunlukla kısa dönemli nominal verilerin gelişimleri üzerinden yapılmakla birlikte özellikle enflasyonist dönemlerde rakamsal büyüklüklerin hızlı artışı, nominal veriler üzerinden değerlendirme yapılmasını anlamsız hale getirebilmektedir. Bu kapsamda tezimizde rakamsal büyüklükler yerine ağırlıklı olarak pazar payı gelişimleri kullanılmıştır. Kâr motivasyonları, karar verme dinamikleri ve iş büyüklükleri nispeten benzer olan mezkûr 6 bankanın kendi içlerindeki pazar payı gelişimleri, bazı alt bilanço kalemlerinin bilanço toplamı içerisindeki payı ve gelir tablosunun alt bileşenlerini ilgilendiren bazı oranlar, bağımsız değişken olarak belirlenerek ölçümlemeler yapılmıştır. Çalışmada performans ölçüm metriği olarak sermaye kârlılığı (RoE) ve aktif kârlılığı (RoA) oranları dikkate alınarak bunlar üzerinden iki ayrı model kurulmuştur. Tezimiz kapsamında, panel veri kullanılarak sabit etkiler lineer regresyon modeli ile çalışılmış, çözümleme yöntemi olarak ise OLS yöntemi tercih edilmiştir. OLS, verinin hem kesit hem de zaman boyutlarını dikkate alarak, kareleri alınmış artıkların toplamını en aza indirerek doğrusal regresyon modelinin katsayılarını tahmin ettiğinden ve gerek yatay kesit gerekse de zaman serisi verilerinin güçlü yönlerinden yararlanmasından dolayı panel verilerin çözümlemesinde etkili bir yöntem olduğu değerlendirilmektedir. Çalışmamızda üzerinde çalışılan veriler farklı kesitler için belirli eğilimlere sahip verilerdir. Bu nedenle tezimizde OLS modellerinde sabit etkiler modelleri kullanılmıştır. Regresyon analizleri aşamasından önce, aralarında korelasyon olan değişkenler elenmiş ve yüksek seviyede temsili olan değişkenler nihai değişken listesinde bırakılmıştır. Regresyon çalışması sırasında regresyona girdi olarak değişkenlerin interaktif gruplama düğümü (Interactive Groping Node – IGN) ile elde edilen ispat ağırlığı (Weight of Evidence- WoE) değerleri kullanılmıştır. Model geliştirilmesi kapsamında, modelleme metodu olarak adımsal lineer regresyon kullanılmış, sade ve tahmin gücü yüksek model elde edilebilmesi için, değişken çıkarımının düzeltilmiş R^2 üzerindeki negatif etkisi kayda değer bir şekilde fazlalaştığı noktaya kadar değişken azaltımına devam edilmiş ve değişken sayısının asgari seviyede tutulması hedeflenmiştir. Çalışmamızda aday olarak toplam 29 adet bağımsız değişken değerlendirilmiştir. Nihai RoE ve RoA modellerinde 7'şer adet bağımsız değişken yer almıştır. Bu değişkenlerden iki adedi her iki modelde de yer almaktadır. Tüzel kişilere verilen kredilerin banka aktif toplamı içerisindeki payı değişkeni ile net komisyon gelirlerinin net kâra oranı değişkeni her iki modelde de yer almaktadır. RoE modelinin R^2 değeri %54,16; RoA modelinin R^2 değeri %61,37 olarak hesaplanmıştır. RoE modelinde, YP nakdi kredilerin toplam aktif içerisindeki payı bağımsız değişkeni %37 ağırlık ile en yüksek ağırlığı alan bağımsız değişken olmuştur. Bunu %13 ağırlık ile bireysel kredi kartı alacaklarının toplam aktif içerisindeki payı izlemektedir. RoA modelinde ise TL mevduatın banka mevduat toplamı içerisindeki payı %19 ağırlık ile en yüksek ağırlığı alan bağımsız değişken olmuştur. Model sonuçları, uzmanlık görüşümüz ile önemli oranda uyumludur. Diğer taraftan vadesiz TL tasarruf mevduatının banka pasif toplamı içerisindeki payının yüksekliğinin, beklentimizin aksine, RoE modelinde banka performansını azalttığı görülmüştür. Benzer şekilde, net komisyon gelirlerinin net kâr içerisindeki payının yükseliği, beklentimizin aksine, hem RoE hem RoA modelinde banka performansını azaltmaktadır. Bankacılık sektöründe performans göstergesi olarak değerlendirilen bu iki bağımsız değişkene ilişkin istatistiki sonuçların aksi yönde oluşmasının, bu rasyolar özelinde çeşitli dönemsel sebepleri olduğuna dair olası açıklamalar sunulmuştur. Söz konusu modellerden ari olarak tezimizde ayrıca bahsi geçen 6 bankanın her bir yılda elde ettiği münferit RoE ve RoA sonuçlarının aritmetik ortalamaları alınarak karşılaştırma yapılmıştır. Yapılan analizde her iki performans ölçütünde de, tez çalışmamızda yeşil banka olarak kodladığımız banka en başarılı banka olarak öne çıkmaktadır. Her iki metrikte de geride kalan bankalar ise lacivert ve mavi bankalardır. Bu bankaların 15 yıl içerisinde bazı alanlarda stratejik olarak birbirinden farklı yol izlediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşmelere yansıyan trendler analiz edildiğinde, bahsi geçen 3 bankanın farklılaştığı metrikler açısından, YP nakdi kredilerdeki risk iştahı, vadesiz TL tasarruf mevduatı pazar payı, bireysel kredi kartı alacağı pazar payı metriklerinin ön planda olduğu görülmektedir. Öte yandan uygun operasyonel altyapı, insan kaynağı yetkinliği, bilgi sistemlerinden doğru yararlanabilme becerisi, bunları ahenkle bir araya getiren doğru strateji ve sürdürülebilir iş modeli oluşturabilme kapasitesi gibi etkenlerin üst başlığı olarak; yönetim yapısı, hâkim ortağın bankadan beklentisi ve vizyonu, yönetim kurulu başkanı - genel müdür - denetim komitesi başkanı arasındaki ilişki ve dengeler, üst yönetimde uzun süre bulunan yöneticilerin kişilikleri ve entellektüel kapasiteleri, genel müdür ile hâkim ortak arasındaki ilişki, bankada yıllar içerisinde oluşan kültür gibi sayısallaştırılması mümkün olmayan koşulların da banka performansına etki eden diğer önemli unsurlar olduğu değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, banka performansına yön veren kantitatif ve kalitatif bazı kritik unsurların olduğu, başarının da başarısızlığın da tesadüf olmadığı; performans karşılaştırmalarının uzun vadeli sonuçlar ve trendler üzerinden yapılmasının daha sağlıklı sonuç üreteceği değerlendirilmiştir.

Özet (Çeviri)

While some large-scale banks have been consistently successful in achieving high-profitability over the 15-year period covered in this study, others have not had the same level of success. Despite the banking sector in these 15 years benefiting from high-quality human resources, managers capable of making the right strategic decisions, and relatively high reputation, and not facing major financial crises, the differences in sustainable profitability performance among banks are striking. In this context, identifying the factors that led to performance differences is the main motivation for this study. This study aims to evaluate the competition dynamics and performance indicators among the six largest private banks in the Turkish Banking Sector in terms of asset size. As of December 2021, the total assets of these six banks constituted 73.2% of the total assets of the 43 private banks operating in the Turkish Banking Sector. In our research, the period between the end of 2006 and the end of 2021 was considered, and the data were obtained from publicly available financial statements and footnotes published on a quarterly basis. Non-consolidated financial statements were used for all banks. During this 15-year period, the banks under study increased their loan volumes by 12 to 25 times. But, particularly in inflationary periods, the rapid growth of nominal figures may turn such evaluations meaningless. Therefore, our thesis predominantly focuses on market share developments rather than numerical values. The main reason for selecting a 15-year period, rather than just a few recent years, is that, trends in bank performance and the underlying key indicators cannot be observed in the short term. Furthermore, after the introduction of the frequently changing FX-protected deposits (KKM) and interest-free regulations (ZK) on December 21, 2021, there were periods where banks had to take actions outside of conventional methods to manage their profitability and avoid being subject to mandatory securities holding requirements. For this reason, the model does not cover data for the years 2022 and beyond. The profitability motivation difference between public and private banks, as well as the reflections of heterodox economic policies periodically applied in Turkey, especially after 2018, and their effects on public banks, led to the exclusion of public banks from the scope of the study. To attain clearer net profit results, free provisions and subsidiary profits were excluded. In the calculation of RoE, the share of the subsidiary use of the capital (participation asset size * 12%) was subtracted from the equity to make the calculation more accurate. The internal market share developments of these six banks -whose profit motivations, decision-making dynamics, and business volumes are relatively similar- were analyzed. Additionally, the share of certain sub-balance sheet items within total assets and certain ratios related to sub-components of the income statement were identified as independent variables for measurement. In this study, return on equity (RoE) and return on assets (RoA) ratios were used as performance measurement metrics, and two separate models were constructed based on these metrics. In our thesis, panel data is used, and the fixed effects linear regression model has been applied, with the OLS method chosen as the solution technique. OLS is considered an effective method for panel data analysis because it takes into account both the cross-sectional and time dimensions of the data, minimizes the sum of squared residuals, and predicts the coefficients of the linear regression model. Moreover, it leverages the strengths of both cross-sectional and time-series data. The data analyzed in our study exhibit certain trends for different cross-sections. Therefore, fixed effects models have been used in the OLS models in our thesis. Before conducting regression analyses, variables with significant correlations were eliminated, leaving only those with high representational strength in the final variable list. During the regression process, the Weight of Evidence (WoE) values obtained through the Interactive Grouping Node (IGN) were used as inputs. As part of the model development, stepwise linear regression was used as the modeling method. To achieve a simple and highly predictive model, the reduction of variables continued until the negative impact of variable excraction on the adjusted R² significantly increased, with the aim of keeping the number of variables at a minimum level. In our study, a total of 29 independent variables were considered as candidates. The final RoE and RoA models each include 7 independent variables. Two of these variables are included in both models. The variable representing the share of corporate loans to total bank assets and the variable representing the ratio of net commission income to net profit were included in both models. The R² value for the RoE model was calculated as 54.16%, while the R² value for the RoA model was 61.37%. In the RoE model, the share of foreign currency (FC) cash loans in total assets was the most significant independent variable, with a weight of 37%. This was followed by the share of individual credit card receivables in total assets, with a weight of 13%. In the RoA model, the share of Turkish Lira (TL) deposits in total bank deposits was the most significant independent variable, with a weight of 19%. The model results largely align with our expert evaluations. However, contrary to our expectations, it was observed that a higher share of demand TL savings deposits to total bank liabilities negatively impacted bank performance in the RoE model. Similarly, the higher share of net commission income to net profit, contrary to our expectations, decreased bank performance in both the RoE and RoA models. The unexpected statistical results for these two independent variables, which are generally considered performance indicators in the banking sector, were attributed to specific periodic factors related to these ratios. Apart from the models, our thesis also includes the calculation of individual RoE and RoA results for each of the six banks for every year. The analysis revealed that the green bank emerged as the most successful bank in both performance measure metrics. Conversely, the least successful banks in both of these metrics were the navy blue and blue banks. It is evident that these banks have pursued strategically divergent paths in certain areas over the past 15 years. An analysis of the trends reflected in the outcomes indicates that the key metrics where the three banks have differentiated include their risk appetite for FC cash loans, the market share of TL savings demand deposits, and the market share of personal credit card receivables. On the other hand, factors such as appropriate operational infrastructure, human resource competence, the ability to effectively utilize information systems, the right strategy that harmoniously integrates these elements, and the capacity to create a sustainable business model, are considered to fall under broader headings such as the management structure, the controlling shareholder's expectations and vision for the bank, the relationship and balance between the controlling shareholder - the chairman of the board - the CEO and the head of the audit committee, the personalities and intellectual capacities of managers who have been in senior management for a long time, and the culture that has developed within the bank over the years. These are regarded as other important factors influencing the bank's performance that cannot be quantified. In conclusion, it has been determined that certain critical quantitative and qualitative factors influence bank performance, and that both success and failure are not merely coincidental. It is also concluded that comparing bank performance based on long-term outcomes and trends provides a more accurate and reliable assessment.

Benzer Tezler

  1. CAMELS modeli bileşenlerinin bankaların finansal performansına etkisinin incelenmesi: Türkiye'de faaliyet gösteren bankalarda bir uygulama

    Examining the effect of CAMELS model components on banks' financial performance: An application in banks operating in Turkey

    MELTEM ARSLAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    MaliyeBursa Teknik Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KADİR TUTKAVUL

  2. Gayrimenkul yatırım ortaklıkları hisse senedi performanslarına COVID-19 etkisinin analizi

    Analysis of the impact of COVID-19 on real estate investment trusts stock performances

    ALPARSLAN YARIKTAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Ekonometriİstanbul Teknik Üniversitesi

    Gayrimenkul Geliştirme Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. KEREM YAVUZ ARSLANLI

  3. Banka etkinliklerinin veri zarflama analizi yöntemi ile karşılaştırmalı ölçümü: Türkiye örneği

    The comparative measurement of bank efficiencywith data envelopment analysis: The case of Turkey

    FAZIL GASIMOV

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Bankacılıkİstanbul Ticaret Üniversitesi

    Finans Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HİCABİ ERSOY

  4. Türkiye'de KOBİ'lerin banka kaynaklı dış ticaret finansmanı sorunları ve çözüm önerileri

    Foreign trade financing problems of 'small and medium-sized enterprises' throughout banks and it's solution suggestions

    HASAN TAT

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    BankacılıkOkan Üniversitesi

    Bankacılık ve Finans Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. BÜLENT GÜNCELER

  5. Endüstri yapıları sektöründe faaliyet gösteren küçük ve orta boy inşaat firmalarında kriz deneyimlerinin örgütsel dirençliliğe etkileri

    Effects of crisis experiences on organizational resilience of small and medium size construction companies in the industrial building sector

    TANSU KÖKÇÜ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EMRAH ACAR