Geri Dön

Sözlü tarih yöntemi ve eleştirisi. Örnek olay: 1978-1989 Bulgaristan göçmenleri

Oral history method and criticism: Case study 1978-1989 immigrants from Bulgaria

  1. Tez No: 924674
  2. Yazar: BUKET AKMAN
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ABDULLAH TEYFUR ERDOĞDU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Tarih, History
  6. Anahtar Kelimeler: Sözlü tarih yöntemi, Bulgaristan göçmenleri, Fayda, Sorun, Oral history method, Bulgarian immigrants, Benefit, Problem
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Yıldız Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İnsan ve Toplum Bilimleri Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Tarih Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 382

Özet

Sözlü tarih, kişilerin anılarından faydalanarak geçmişteki insanı, siyasi, iktisadi, toplumsal olayları, değişimi ve sürekliliği aydınlatmaya çalışan bir yöntemdir. Söz, uzun müddet araştırmacıların ilk başvuru kaynağı olmuştur. Uluslar savaşlarını, kuruluşlarını, yıkılışlarını, göçlerini yani yaşadıkları mühim olayları olağanüstü ögeler ile bezeyip, nesilden nesile sözler ile yaymışlardır. Buna destan veya mit demişlerdir. İlk tarihçi olarak kabul edilen Heredot, sonrasında Thukydides araştırmalarında görüşmeleri kullanmıştır. Orta Çağ Avrupası'nda kaleme alınan eserlerde, Osmanlı Devleti vakanüvisleri, oluşturdukları kaynaklarda sözden faydalanmışlardır. Aydınlanma Çağı ve Pozitivizm (olguculuk) düşüncesinin ortaya çıkmasıyla, bilime bakış açısı değişmiştir. Deney ve gözlem yöntemi ön plana çıkmış, tarih bilimi de bundan etkilenmiştir. Belge kavramı ortaya çıkmış ve tarih araştırmacıları belgenin gözle görülür olmasını şart koşmuştur. Bu da onları yazılı belgelere yöneltmiştir. Bunun yanında matbaanın yaygınlaşması yazılı belgelere ulaşmayı kolaylaştırmıştır. Böylece araştırmacılar sözü kullanmayı bırakmışlardır. Tarih yazımında bu, Klasik Historisizm olarak adlandırılır. Sözün geri kalış süreci II. Dünya Savaşı'na kadar devam etmiştir. II. Dünya Savaşı'nda yazılı belgelerin yok edilmesi, ses kayıt cihazının yaygınlaşması, Klasik Historisizm görüşünün sadece siyasi olaylara odaklanması ve bunun eleştirilmesi, araştırmacıların yeni konu arayışları ve Annales Ekolü'nün toplumcu bakış açısı ile söz tekrar kullanılmaya başlanmıştır. Sözün bilimsel bir yöntem olarak ortaya çıkmasında, Amerika ve İngiltere'nin etkisi büyüktür. İngiltere'de toplum bilimci Paul Thompson'ın ortaya koyduğu sıradan insanı öne alarak geçmişi aydınlatmayı hedefleyen aşağıdan tarih anlayışı, sözlü tarih yönteminin savunucusu olmuştur. Bu noktadan sonra“Sözlü tarih bilimsel araştırmalarda kullanılmalı mı?”sorusu ortaya çıkmıştır. Araştırmacılar farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Geleneksel tarih yazımı, başta hafıza ve öznellik olmak üzere sorunlarını örnek göstererek sözlü tarih yöntemine şiddetle karşı çıkmıştır. Aşağıdan tarih anlayışı ise yazılı kaynaklara karşı çıkmamakla birlikte abartılı bir savunma ile sözlü tarih yönteminin araştırmalarda tek başına yeterli olabileceğini belirtmiştir. Günümüzde sözlü tarih çalışmaları artmakla beraber faydaları, sorunları, güvenilirliği ile ilgili tartışmalar devam etmektedir. 1978- 1989 Bulgaristan göçmenleri konusuna baktığımızda ise Bulgarların beş yüz sene Osmanlı hakimiyetinde dini, iktisadi, kültürel benliklerini koruyarak yaşadıklarını ancak 1878 yılında bağımsızlık elde ettiklerinde aynı özgürlüğü hakimiyeti altında yaşayan Türklere tanımadıklarını görmekteyiz. Bulgaristan'ın baskıları ve tutarsız politikaları göçlerle sonuçlanmıştır. Bu süreçte Türkiye, Bulgaristan, göçmenler ve halk zor durumda kalmıştır. Özellikle Bulgaristan, uyguladığı asimilasyon siyasetiyle uluslararası camiada tepkiyle karşılanmıştır. 1989 göçü sonrasında ise iktisadi, eğitim, sağlık, yönetim sistemleri çökmüştür. Bu çalışmanın amacı 1978-1989 Bulgaristan göçmenleri örneğinden faydalanarak sözlü tarih yönteminin tarih bilimine ne kadar katkı sağlayabileceğini görmektir.

Özet (Çeviri)

Oral history, is a method that tries to shed light on past human, political, economic, social events, change and continuity by using the memories of individu-als. Words have been the first source of reference for researchers for a long time. Nations have adorned their wars, establishments, collapses, migrations, and all other important events they have experienced with extraordinary elements and spread them from generation to generation with words. They called this an epic or myth. Herodotus, who is considered the first historian, and later Thukydides used interviews in their research. In the works written in Middle Age Europe and Otto-man State chroniclers used words in the sources they created. The Age of Enlightenment and the emergence of positivism changed the perspective on science. The experiment and observation method came to the fore, and the science of history was also affected by this. The concept of document emer-ged and history researchers required the document to be visible. This directed them towards written documents. In addition, the widespread use of the printing press made it easier to access written documents. Thus, researchers stopped using the word. In history writing, this is called Classical Historicism. The process of the using words decline continued until World War II. The word began to be used again after the destruction of written documents during World War II, the widespread use of voice recorders, the criticism of the Classical Historcism view for focusing only on political events, researchers search for new subjects, and the socialist perspective of the Annales School. America and England had a great influence on the emergence of the word as a scientific method. In England, the understanding of history from below, which aimed to shed light on the past by putting the ordinary person first, put forward by social scientist Paul Thompson, became the advocate of the oral history method. After this point, the question“Should oral history be used in scientific research?”arose. Researchers put forward different views. Traditional historiography strongly opposed the oral history method by giving examples of its problems, especially memory and subjectivity. The understanding of history from below, on the other hand, did not completely oppose written sources, but stated with an exaggerated defense that the oral history method alone could be sufficient in research. Although oral history studies are increasing today, discussions about their benefits, problems and reliability continue. When we look at the issue of 1978-1989 Bulgarian immigrants, we see that the Bulgarians lived under Ottoman rule for five hundred years, preserving their religious, economic and cultural identities, but when they gained independence in 1878, they did not grant the same freedom to the Turks living under their rule. Bul-garia's pressures and inconsistent policies resulted in migrations. During this pro-cess, Turkey, Bulgaria, the immigrants and the people were in a difficult situation. Espacially Bulgaria has faced international criticism for its assimilation policies. Following the 1989 migration, its economic, educational, healthcare, and administ-rative systems collapsed. The aim of this study is to see how much the oral history method can contri-bute to the science of history by using the example of the Bulgarian immigrants of 1978-1989.

Benzer Tezler

  1. İlköğretim okullarında sosyal bilgiler derslerinde Osmanlı kültür ve uygarlığı konusunun öğretimi

    Teaching of the subject of Ottoman culture and civilization in social knowledge lessons at primary schools

    ZEKERİYA AKKUŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Eğitim ve ÖğretimAtatürk Üniversitesi

    İlköğretim Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. ALİ SİNAN BİLGİLİ

  2. Japon mitolojisi çerçevesinde Japon animasyon sineması

    Japanese animated cinema in Japanese mythology

    VOLKAN ÇELİK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Sahne ve Görüntü SanatlarıMarmara Üniversitesi

    Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MELİHA ELİF DEMOĞLU

  3. Лингво-стилистические особенности ложныхдрузей переводчика

    Tuzak kelimelerin çevirisinde dilbilimsel ve üslupbilimselözellikler

    ŞUHEDA RENGİN ÖZTÜRK

    Yüksek Lisans

    Rusça

    Rusça

    2024

    Mütercim-TercümanlıkKırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi

    Mütercim Tercümanlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SALTANAT MAMBAYEVA

  4. Subjectivité chez Hegel

    Hegel'de Öznellik

    CANSU AKARSU

    Doktora

    Fransızca

    Fransızca

    2024

    FelsefeGalatasaray Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET TÜRKER ARMANER